“Elbet düzen böyle gitmez yıkılır

köklü fidan kesildikçe var olur...”

Aşık Mahsuni Şerif

1971 Mayıs ayı. THKO gerillaları Nurhak’ta. Malatya, gerillanın sırtını verdiği illerden biri. Bir telaşe var dağlarda. Taze ayaklar, yiğit yürekler dolanmakta sırtların yamaçlarında. Henüz bahar, yaz yüzünü yeni yeni gösterecek, buğdaylar kalkmamış daha.

1971 THKO, Diyarbakır Zindanlarında tutulan militanları bırakılınca hız verilir pratik işlere. Malatya civarına ve köylere gidiş gelişler sıklaşır. Silahlı mücadelenin Malatya’dan başlaması netleşir. Gerekli yığınaklar yapılır. Hazırlıklar tamamlanmaya çalışılır.

1971 THKO, çok gençler, 23-24 yaşlarında anca varlar. Baksan hepsi dalyan gibi çocuklar. Kim güvenir bunlara. Lakin Sinan oralardadır. İlmek ilmek örer Sinan ve Yusuf Malatya civarını. Silahlar hazırlanır, uyku tulumları, battaniyeler... Her gerillaya 200 mermi ayrılır, herkes silahını kuşanır.

1971 THKO, bir usanmışlık ve pasın silinip atılması gerekir. Müthiş bir komutan vardır; Sinan. İnsanı onore ederek anlar, kendi seviyesinde görür yereldeki insanları. Sosyalizmi iyi bilir, gerilla birliğinde “hocam” diye seslenilir, kimse ismiyle seslenmez.

1971 THKO, daha yeni yetme bir ordu. Sinan, star 14’lü tabancayı bir ilişkisine bırakır, “biz bir gün öleceğiz Mehmet Ali abi, bu sende kalsın, belki bir müzeye konur devrim olunca” der. Uslanmaz hayalci bir komutan Sinan. Niye orada biliyor: Devrim!

1971 THKO, ilk görevi Denizlerin kurtarılmasıdır. Zira büyük organizasyonlar Denizler üzerinden kurulmuştur. Kürecik Radar Üssü basılacaktır. 23-24 kişilik kır gerillası dağlarda dolanır. 8 kişilik eylem grubu kurulur. Göksu sert akar, avuçlarında kar suları. Sinan soyunur, suya atlar. Biraz yüzer döner, “geçemeyiz” der komutan. Burada bir çoban tarafından fark edilirler. Sonrası malum, THKO az bir zaman sonra neferlerini kaybedecektir.

THKO, bir devrimin ilk izleğidir. Nasıl yapmak gerektiğinin acemiliği ve cüreti saklıdır onda. Üç dağ parçası, 31 Mayıs günü bahara karışır. Bir köylü kadın şöyle ifade eder Sinan’ın ölümündeki hislerini “sanki başımıza taş yağdı, bir çığlık düştü içimize...” Nurhak’ın tepelerinde boz kanatlı bir şahin kanatlanırken bir çığlık asılı durur; “Daha şimdiden polisinden, Devlet Başkanına kadar hiç birisi evinde rahat uyuyamaz, çoğu ise evine rahat gidemez olmuştur. Onlar yarın ne olacağını çok iyi biliyorlar ve bugün bir avuç savaşçısı olan Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nun, yarın binler ve milyonlar olduğu zaman ne yapacaklarını düşünüyorlar. Tekrar ediyoruz: Düşmanın sayısına, zenginliğine, dehşetine ve imkanlarına aldırmayınız. Onun elindeki silah ve imkânlarına aldırmayınız. Onun elindeki silah ve imkanları aldığımız zaman, bizi durduracak hiç bir güç kalmayacaktır. Kendimize ve kendimiz gibilere olan güvensizliği yok edelim. Şunu iyi bilelim ki, halkın, yani bizlerin gücü karşısında hiç bir kuvvet dayanmaya muktedir değildir. Bu şerefli kavgada, kutsal görevimizi alalım. Yarının Türkiye'si bize cennet, düşmana zindan olacaktır. Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu, bu mücadeleye en son neferine kadar ve kanının son damlasına kadar devam edeceğini bildirir...” (THKO Kuruluş Bildirisinden )

Renas Toprak