2 Nisan günü öğle saatlerinde İstanbul’da 16 katlı bir binada yangın çıktığı haberi hızla yayıldı. Binanın eksi birinci ve eksi ikinci katında yapılan tadilat sırasında yaşanan patlamanın neden olduğu yangın hızla tüm binayı sardı.
29 işçi yanarak ya da dumandan zehirlenerek yaşamını yitirdi. “Bu kaçıncı iş cinayeti”,”bu kaçıncı katliam” ve “katil kim” sorularıyla baş başa kaldık.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin düzenli olarak yayınladığı iş cinayetleri raporlarına göre günde en az 5 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitiriyor. İş cinayetleri ancak toplu katliamlara dönüştüğünde kamuoyunun bilgisi oluyor.
Patronların kâr hırsı nedeniyle iş yerinde alınması gereken çok basit işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin alınmaması sonucu işçiler yaşamını yitiriyor. Yani Patronların kârı uğruna işçilerin hayatı hiçe sayılıyor.
Tadilat yapılan gece kulübünde de hiçbir işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemi alınmadan çalışma başlıyor. İçeride çok sayıda yanıcı ve kolay tutuşabilen madde bulunduğu, demir ve ahşap tadilatların aynı zamanda yapıldığı ve tadilatın ilk günlerinde de bir yangın tehlikesinin atlatıldığı ortaya çıktı. Valiliğin yaptığı açıklamayla bina ruhsatı en son 2018 yılında alınmış. Bu tarihten sonra bir ruhsat var mı, bilinmiyor. Semt sakinlerinin şikayetleri olmasına rağmen kimse gidip denetim yapmamış. Bilinen yollarla, işletme kaçak olarak çalışmaya devam etmiş.
Peki bu durumda 29 işçinin katili kim?
Yaşanan bu katliamın sorumlusu kim?
Olayla ilgili soruşturma kapsamında gözaltına alınan 11 kişiden sekizi tutuklandı. İşletme sahibi, işletmede tadilat yapıldığını bilen ortaklar, işletmede yetkili olan herkes bu ihmallerden sorumlu değil mi? Sadece işletme sahipleri ve şirket yetkilileri için soruşturma başlatmak yeterli mi? Tadilat yapılan işyerinin bir eğlence merkezi olmasından dolayı Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da denetleme sorumluluğu yok mu? Tadilatı yapan firmaların tadilat yapılacak mekanda gereken İSİG önlemlerini almaları gerekmiyor mu?
Yapılan ilk incelemede pek çok ihmalin ve kural dışı durumun olduğu apaçık ortaya çıkıyor. Gece kulübü uzun yıllardır faaliyette. 5 senedir, semtin sakinlerinin de şikayetleri olmasına rağmen herhangi bir denetleme yapılmamış! Belediyenin lüks bir mekan ve üstelik de bir eğlence merkezini 5 sene denetlememiş olması bir 'ihmal' olmaktan da çıkıyor. Kaçak işletmenin çalışmasına göz yumulduğu anlaşılıyor. Tadilat ruhsatı belediye ve itfaiye tarafından verilmiş mi sorusuna cevap alınamıyor. Gerçek şudur; ortada tadilat ruhsatı da yoktur. Semtin en işlek yerlerinden birinde olan ve ünlü bir eğlence mekanında tadilat yapıldığını belediyenin bilmemesi mümkün mü? Bu durumda belediye yetkilileri de 29 işçinin katledilmesinden sorumlu değil mi?
İlk ifadelerde firma sahipleri ve tadilat yapan firma yetkilileri "benim bir sorumluluğum yok" diyerek suçsuz olduklarını iddia ediyorlar. Patronlar, şirket yetkilileri suçlarını inkar ededursun İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Beşiktaş Belediyesi'nden, Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü gibi kamu kurumlarından kimseyi ifadeye çağırma gereği duymamış. Kamu kurumlarından yetkililer hakkında bir soruşturma açılacağını da doğrusu pek beklemiyoruz. Bu da iş cinayetleri ülkesinin cezasızlık politikasının bir parçası olarak kayda geçecektir.
Bir iş cinayetinde sorumluluğu bulunan kamu kurum yetkililerinin yargılanması ancak ve ancak ailelerin ve avukatların on yılı aşan dava süreçlerini ısrarla takip etmeleriyle mümkün olabiliyor. Bunun örnekleri Davutpaşa'da, Marmara Park'ta Soma'da, Ermenek'te ve daha birçok işçi katliamında olduğu gibi.
Patronlar servetlerini her geçen gün daha da arttırmak için daha az işçiyle ve daha az maliyetle daha fazla iş yapılmasını sağlamak ister. Ve patronlar için işçi sağlığı ve iş güvenliği için yapılacak masraflar bir yüktür. Patronun kârı işçinin canından kıymetlidir.
Devlet de sermaye sahiplerini teşvik kredileri, vergi muafiyetleri, borç afları vb ile destekler. Patronların işimi zorlaştıracak denetimlerle de sıkıntıya girmemesine özen gösterir. İş kazalarında, iş cinayetlerinde cezasızlık politikasıyla da bu cömertliğini taçlandırır.
Peki 29 işçinin katili kim?