Hangi ülkeye bakarsanız bakın, toplumsal mücadelenin içinde biz kadınlar hep vardık, varız. Kapitalist üretimin yanı sıra, tüm burjuva iktidarların milyonlarca kadını her gün yeniden ev-aile, yoksulluk, gericilik çemberinde tutmaya çalıştığı ve toplumsal devrim mücadelesinden uzak tutmanın her türlü yolunu dokuduğu; bu sayede işçi sınıfının devrimci mücadelesini ve gücünü bölmeye, güçsüzleştirmeye çalıştığı gerçeği ortadadır, can alıcı biçimde yaşanmaktadır. Onbinlerle sokakları dolduran, milyonlarla hayatın her anında baskıya, sömürüye, açlığa, yoksulluğa, gericiliğe öfke duyan biz işçi, emekçi, yoksul kadınların esaslı talepleri var. Peki bu talepler nedir?
Biz kadınlar özgürlük istiyoruz.
Bu nasıl bir özgürlüktür? Toplumsal eşitlik temelinde bir özgürlüktür. Toplumsal eşitliği sağlayabilmenin tek yolu sınıfların ortadan kaldırılmasıdır. Sınıflı bir toplum olan kapitalist sistem, ne kadar yasal düzenleme yaparsa yapsın, ne kadar iyileştirmeye giderse gitsin biz kadınların toplumsal köleliğine son veremez, ataerkil aile yapısını tam olarak çözemez. Aksine bundan beslenir ve sömürüyü, baskıyı bizlerin üzerinde devam ettirir.
Oysa sosyalist sistem sınıfları ortadan kaldırır, insanın sömürüsüne son verir. Kadını toplumsal üretim sürecinin ve toplumun yönetiminin erkekle birlikte baş aktörü durumuna getirir.
Biz kadınlar emeğin, özgürlüğün, toplumun, geleceğin örgütlenmesinde en doğrudan söz sahibi olmak istiyoruz.
Binlerce yıl boyunca kadınlar köle hayatı yaşamış, varlığımız yok sayılmış, yaşamın dışına atılmış, kendi hayatlarımız üzerinde bile söz hakkına sahip olamamışız. Kapitalist sistem kendinden önceki sınıflı toplumları izlemiş olmakla birlikte, sermayesini bizlerin ve çocukların en vahşi sömürüsüyle büyütmüştür. Kapitalizm işçi-emekçi kadınların büyük savaşımları sonucu bazı haklar tanısa bile, asla bizlere emeğimiz, özgürlüğümüz, geleceğimiz üzerinde söz hakkı tanımadı, tanıyamaz da.
Sosyalizm kadının özgürlüğü sorununu, ekonomik, siyasal ve toplumsal temelleriyle birlikte ele alır. Yerine getirilmesi gereken basit bir demokrasi sorununun ötesinde, kadına yeni bir toplumun kurulması ve yönetimi işini verir. Çünkü sosyalizm, sınıflardan, ataerkillikten, baskı ve gericilikten tamamen kurtulmuş bir toplum hedefiyle, kadının ve erkeğin birlikte, eşit koşullarda özgürlüğünü gerçekleştirir. Yani sorunu, insanlığın gerçek özgürlüğü meselesi olarak görür. Biri gerçekleşmezse diğeri de gerçekleşemez.
Bizler işsizliği, yoksulluğu ve sömürüyü istemiyoruz.
Kapitalizm ise işsizliği de, yoksulluğu da her gün yeniden ve daha fazla üretir. O, işçinin, emekçinin sömürülmesini ve “bütün kadınların üretim sürecine katılımını” değil, kadınların çok büyük bir kesiminin işsizliğini, yoksulluğunu gerçekleştirir. Emekçi sınıf arasında kadınla erkek işçileri karşı karşıya bırakarak, birbirleri üzerinden ücretleri sefalete düzeyine indirmeye çalışır.
Oysa sosyalist sistemde “herkese emeğine göre” ilkesi esastır ve işçi, emekçi kadınlar üretim sürecinin her alanında yer alır, cinsiyetinden dolayı ücret farklılığına maruz bırakılmaz. Aynı zamanda ataerkil aile yapısı erkek temelli olduğundan erkek işçiler kapitalizmde ücret artışında ön planda tutulurken, sosyalizm buna karşı savaş açtığından, aksine, kadın (anne)-çocuk ilişkisini esas alır.
Biz emekçi kadınlar 'ev hapisliğini' yıkmak istiyoruz.
Kapitalist sistemde kadınlar çalışmak mı, çocuk-aile bakımı mı cenderesinde bırakılıyor. Çalışan kadınlar da işsiz-yoksul kadınlar da “ev hapisliği” yaşamaktadır. Milyonlarca kadın, evlerde yoksulluk-açlıkla, bıktırıcı ev işleriyle aile bakımı ile adeta çürütülmekte, toplumsal üretimden ve yönetimden kovulmaktadır.
Sosyalizm kadınların 'ev hapisliği' duvarlarını yıkarak, kreşleri, bakımevlerini, aşevlerini yaygınlaştırarak, bunu kadının omuzlarından alıp toplumsal üretim sürecine dahil eder. Eğitim sanat, spor, bilim bütün alanları ayrım gözetmeksizin kadınlara açar.
Biz emekçi Kürt kadınları ulusal, sınıfsal özgürlük istiyoruz.
Kürt kadınları ilhak ve işgal edilmiş bu coğrafyanın en ezilen kesimidir. Faşist tekelci kapitalist sistem Kürt kadınlarının yaşamını büyük bir yoksulluk, ulusal ve cinsel ezilmeyle yüz yüze bırakmıştır.
Sosyalizm ulusların kendi kaderini tayin etme ilkesini esas alır. Kürt, Türk, Arap hiç bir ulusal ve cinsel ayrım gözetmeksizin kadınların özgürlüğünü savunur. Kürt kadınlarının özgürlüğü ancak ve ancak sosyalizmdedir.
Her türlü gericiliği, onun baskısını, saldırılarını, tamamen ortadan kaldırmak istiyoruz!
Faşist tekelci sistemin çürümüş ve kokuşmuşluğunun bütün saldırılarını biz kadınlar yaşamaktayız. Sokaklarda, evlerde, işyerlerinde, okullarda, ne giyeceğimizden, nasıl oturup kalkacağımıza, nereye gideceğimizden, kiminle evlenmek/yaşamak istediğimize, okuyup okuyamayacağımıza, kaç çocuk doğuracağımıza, çalışıp çalışmayacağımıza kendisi karar veremiyoruz. Verdiğimiz de ise saldırı-aşağılanma-öldürülmeyle cezalandırılmakta, tehdit edilmekteyiz. Bu kadın cinsi içinde, insan içinde büyük bir aşağılanma ve hiçleştirmedir. Bu durum aynı zamanda kapitalizmin çöküşünü göstermektedir. O nedenle biz emekçi kadınlara bu sistem hiçbir şey veremez.
Oysa sosyalizm kadınların üzerindeki her türlü gerici, dinsel örf vb. köleleştirici gelenekler zincirini kırmakla kalmaz, kadının toplumsal konumunu yükseltmek için çalışır.
İşte bu meseleleri hiç bir burjuva yöntem çözemez. Biz kadınlar ne istediğimizi biliyoruz, alacağız ve kendimize yakışan sistem olan sosyalizmi kuracağız.
8 Mart Cuma Günü
19.00'da
Taksim Galatasaray Meydanı'ndayız
EKA/ Emekçi Kadınlar