16 Aralık Cumartesi günü İsviçre’nin Basel Kantonu’nda Maraş, 19 Aralık ve Roboski katliamları için Basel Dayanışma Platformu, Birleşik Devrim Dergisi ve HDK-A Basel tarafından ortak bir anma gerçekleştirildi.
Saat 14.00’da “ne Bayrampaşa zindanında tepeden tırnağa silahlı faşist orduya ‘Etrafınız sarıldı, asıl siz teslim olun!’ diyen cüreti, ne tarihin en büyük zindan katliamı karşısında halaylarıyla faşizme meydan okuyanları, ne bedenleri kimyasal silahlar yüzünden yanan tutsakların devrim ve komünizim bayrağını yere düşürmeden şanlı kızıl bayrağı daha da yükseklere taşımasını, ne yoldaşlarının daha fazla zarar görmemesi için bedenlerini tutuşturan komünistleri, ne de dört gün savaşarak faşizmin tüm silahlı gücünü şoka sokan tutsakları unutmayacağız…
Maraş’ta, Roboski’de faşist devlet eliyle katledilen onlarca insanımızı unutmayacağız…” denilerek ölümsüzleşenler şahsında saygı duruşuyla başladı anma.
Anmayı düzenleyen kurumlar adına yapılan ortak açıklama, “Türkiye ve Kürdistan tarihinin tanık olduğu en kanlı zindan katliamlarından biri olan 19 Aralık Zindan katliamının 17. yılını faşist devletin yeni katliam planları gölgesinde anıyoruz” denilerek başladı.
Türkiye tarihinin bir katliamlar tarihi olduğu anımsatılan açıklamada, devletin işçi ve emekçi halklara yönelik her saldırısından önce zindan katliamlarının yaşandığı söylenerek 12 Mart 1971 faşizmi, 12 Eylül faşizmi anımsatılarak Diyarbakır, Mamak, Metris, Ulucanlar, Diyarbakır, Ümraniye zindan katliamları aktarıldı.
“Faşist devlet, tarihi boyunca devrimci tutsaklara rehine gözüyle baktı. Bu, onun değişmeyen politikasıdır. Hükümette hangi parti olursa olsun, devrimci kitle hareketinin gelişmeye başladığı her dönemde devrimci tutsaklara yönelmek, onlar üzerinde terör estirmek, katliamlar yapmak faşist devletin temel politikası olmuştur” denilerek, bunun sadece bir hınç alma, intikam alma isteğinin sonucu olmadığını; devrimci tutsakların iradesini teslim alırsa, dışarıda kendisine karşı mücadele halindeki devrimci kitlelerin, ezilen halkların kitle hareketini bozguna uğratabileceğini bilmesi olduğu vurgulandı.
Aynı şekilde işçi ve emekçileri baskı altında tutmak, gelişebilecek ayaklanmaların önünü kesmek Maraş’ta yüzlerce Alevi’yi, Roboski’de onlarca Kürt’ü katlederek, içine girdiği siyasi, ekonomik çöküşün önüne geçebileceğini düşündüğü söylendi; ancak tüm baskı ve katliamlara karşı halkların cevabı hep mücadeleyi daha da yükseltmek oldu.
“Bugün devlet, Türkiye ve Kürdistan zindanlarında devrimci tutsaklara karşı keyfi bahanelerle kitap kısıtlaması, hücre cezaları, hastane sevklerinde çıplak arama dayatması, görüş yasağı gibi bir çok baskı ve işkence yöntemlerini denerken yeni bir saldırı başlatmıştır.
Bu seferki saldırının adı “Tek Tip Elbise”dir. Devrimci tutsaklara tek tip elbiseyi giydirerek onları küçük düşürülmüş halde emekçi sınıfların karşısına çıkarmak, 12 Eylül faşizminden beri faşist devletin ve bütün faşist-gerici burjuva iktidarların değişmeyen rüyasıdır” denilen açıklamada, tutsakların daha önce de olduğu gibi, büyük bedeller ödeme pahasına bu saldırıyı da püskürteceği vurgulandı.
Yaşanan uzun zindan savaşları tarihinde zindanların yıkılmasını hedef almayan, haklar ve yaşamın katlanılabilir hale getirilmesi hedefiyle yürütülen mücadelenin bir kısır döngü gibi hep başa döndüğü, bu döngüyü kırmak için “Zindanları yıkma” hedefinin en başa konulması gerektiği vurgulandı ve 19 Aralık Katliamı hatırlatıldı; “19 Aralık’ta, öncesinde ve sonrasında zindanlarda toprağa düşen tüm devrim savaşçıları, gerçekte devrim için, devrim bayrağını yükseklerde tutmak için, devrimin iradesini kırdırmamak, teslim olmamak, devrim güçlerinin onur ve moralini yüksek tutmak için toprağa düştüler. Onlar, devrim ile karşı devrim arasındaki çarpışmada devrim için yaşamlarını feda ettiler. Onlar baskı, işkence ve katliamlar karşısında her zaman morallerini yüksek tutup, düşmana etrafınız sarıldı teslim olun diyecek kadar cüretli kurşunlar, lav silahları, kimyasal silahlar ve düşmanın tüm teknik üstünlüğüne karşı halaylarıyla devrim ve komünizm mücadelesinde birer komutan olduklarını gösterdiler” denildi.
Ortak açıklama, “Onları anmak, mücadelede yaşatmak devrimi zafere taşımaktır. Bir devrimin ilk, temel, başlıca belirtisi ayaklanmış devrimci kitlelerin eylemiyle zindanların yıkılması, tutsakların özgürleştirilmesidir” denilerek sona erdi.
Etkinlik, sinevizyon gösterimi, şiirler okunması ve en son müzik dinletisi ile son buldu.
Basel’den Leninistler