Nuriye ve Semih için bugün yine duruşma günü idi. Sabah erken saatlerde duruşmayı izlemek için çok sayıda kişi adliye önünde idi. Semih Özakça duruşma salonuna gelirken, Nuriye Gülmen yine Numune Hastanesi’nden SEGBİS ile ekranda görüldü. Duruşmayı, an an haber geçen İpek Moral ve Gökhan Özbek’in anlatımlarından takip edebiliyoruz.
Duruşmada ilk olarak savcı esas hakkında mütalaasını istedi ve “kaçma durumu olmadığı, delil karartma ihtimali olmadığı” gerekçesi ile adli kontrol ile tahliyesini talep etti. Mütalaa salonda alkışlarla karşılandı.
Söz alan Avukat Murat Yılmaz da bunun geç kalınmış bir talep olduğunu, bu tutukluluğun tamamen keyfi olduğunu söyleyerek 1 haftada neyin değiştiğini sordu. Dava dosyasının ve geçen duruşmanın çözümlerinin kendilerine verilmediği, müvekkilleri ile görüşemediklerini söyleyen avukat, bu koşulda esas hakkında savunma yapmalarının mümkün olmadığını söyledi.
Nuriye Gülmen de söz alarak “Tahliyemi talep ediyorum. Geçen duruşmada bütün gerekçelerini uzun uzun anlattım; koşullarımın ağır olduğunu, savunma yapabilmek için gerekli koşullar sağlanmadı” dedi.
Avukatlar söz alarak savunma hazırlamak için müvekkil ile görüşemediklerini ifade ettiler. Sakarya Baro Başkanı Zafer Kazan da “Nuriye’nin mahkemeye getirmediği kararı meşru saymayacağız! Mahkemenizden güçlü birileri var! Siz yazıyorsunuz Nuriye getirin diye ama getirilmiyor! Suç işleniyor! Mahkeme heyetini savunmamız lazım. Bu yargılamalar 80 darbesinde yapıldı! Herkes yaşar, herkes ölür! Ama herkes onurlu yaşayamaz! Bir gün bu sözlerimiz kulaklarınızda çınlayacak! Nuriye’yi mahkemeye getiriniz! Kanunsuz suç ve ceza olmaz! Açlık grevi suç değildir! Roma döneminden bu yana yalan söylemekten menfaat sağlayan tanıklık kabul edilemez! Bir önceki yeminli ifadesini inkar edenin tanıklığın şerefine itibar edilmez!” dedi.
CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi tanık olarak kürsüye çıktı, “Nuriye ve Semih Meclis’e geldiler! İşlerini geri istiyorlardı. Seslerini duyurmak için oturma eylemi yapacaklarını ifade ettiler. Nuriye ve Semih’e ilk günden şahidim. Onlar işleri için eylemlerine başladılar. Masum bir şekilde işlerini istiyorlar! Bunun için açlık grevine gideceğiz dediler” dedi.
Tanıklar dinlenmeye devam etti. Tanık olarak söz alan Abbas Şahin de “Berkin Elvan eylemlerine Nuriye ile katıldım. O gösterilerde ses bombası atılmadı! Demokratik bir eylem oldu! Polis müdahalesi falan olmadı! 10 bin kişi katıldı. Yaprak Yılmaz’ı tanıyorum, Diğer tanık Fatih Solak tekin birisi değildi. Alkol ve uyuşturucu bağımlılığı vardı” dedi.
Tanık İlker Akkaya; “Berkin Elvan eylemlerine katıldım Eskişehir’de, 10 binden fazla insan katıldı. Nuriye sadece pankart tutuyordu, demokratik eylemdi”.
Tanık Pelin Kuştaş “Nuriye yakın arkadaşım. İkimizde Eğitim-Sen’liyiz. OHAL sonrası işten atıldık. Bir şeyler yapmak istiyordu, sürekli, ‘açığa alınmaya karşı ne yapabilirim’ diye konuşuyordu. Nuriye Eğitim Sen’de açlık grevi yapmak istediğini söyledi, sendika kabul etmedi, OHAL’de bu işlerin zor olduğunu söyledi. Nuriye de ihraç olan arkadaşlarla birlikte bir şeyler yapalım dedi. Açlık grevi olmasa bile. Nuriye açığa alınmadan önce çok fazla baskı görüyordu. Nuriye’nin şahit olduğu tüm sendikal eylemlerinde bir şeyler yapmak hakkını aramak istiyordu. Sendika Nuriye haklı olduğu için sustu. Fatih Solak’ı tanıyorum. Tekin birisi değil, uyuşturucu kullanıyor diye biliyorum” dedi.
Tanıkların dinlenmesinin ardından saat 14.00’e kadar duruşmaya ara verildi.
Verilen ara sonrası duruşma yeniden başladı, avukatlar söz almaya devam etti.
Avukat Ümit Büyük, “Siz müvekkilimi tutuklu tutmuyorsunuz aksine rehin tutuyorsunuz! Bu celse bir şeyler değişiyor! Eğer müvekkilim savunma yapmazsa bu yargılama trajediden başka bir şey değildir! Bugüne kadar Nuriye’yi mahkemeye getirmeyenler hakkında hakim heyeti suç duyurusunda bulunmadı! Sizler de mi ortaksınız? Sizlerin hakkını da mı bizler savunacağız? Bu tutukluluğu sonlandırmak zorunludur. İçişleri Bakanlığı’nın bu davaya müdahalesini biliyoruz” dedi.
Avukat Nazan Betül Vangölü Kozağaçlı, “Adalet Bakanlığı Meclis’te bu işin yargıya intikal ettiğini ifade etti! Basına bakanlığın bir yazısı yansıdı. Karar çoktan verilmiş yazıda! İçişleri bakanlığı terörist diyor! Bu minvalde örgüt mensuplarının hayatlarını kaybetmesi diyerek, öleceklerini ifade ederek, hüküm veriyor! Adalet Bakanlığı Başsavcılığa yazı yazmış, mahkemeler karar verir demiyor, kendi hükmü vermiş. Bizler buraya gelirken su şişelerimizin kapakları dahi alınıyor! Salon dediğimiz yerde internetten mahrumuz! Yargılamada savunma hakkı kısıtlanıyor. Nuriye mahkemeye gelmek istiyor! Nuriye kaçmıyor, aksine zorla tutuluyor! tanıklara cevap vermek istiyor! Avukat görüşü diye yazı yazdınız biz tuvalet kapısında Nuriye ile görüşüp savunma hazırlıyoruz! OHAL komisyonu cumhuriyet Başsavcılığa yazı yazarak Nuriye ve Semih dosyasını istiyor! İstedikten sonra yazıya cevap vermiyor! Sonra 17’sinde tanık geliyor, Nuriye dinlenmeden savcı mütala veriyor onu gönderiyorlar” dedi.
Avukat Ömer Faruk Ağaoğlu, “Burada bir yargılama mı yapılıyor yoksa başka bir şey mi? Bakıyoruz çadır tiyatrosu mu yapılıyor, yargılama mı yapılıyor? Mahkeme dava dosyasını cezaevinden çıkaramamış! Mahkeme heyeti hapsedilmiş. Bir avukatın müvekkili ile görüşmesi için mahkeme kararına gerek yok! Ama siz böyle karar alıyorsunuz! Savcılık kararınıza rağmen bana 4 kez izin vermedi! Yasada savcı izini diye bir şey yok! Savcı mahkemeden kendini üstün görüyor. Savcı görüşme ile ziyaret arasındaki farkı bilmiyor! Yok kimlik fotokopin yok, yok bugün hafta sonu, bugün başkasına izin verdim diyerek izin vermiyor. OHAL bile 3 avukat sınırı koydu! Ama savcı bir avukat sınırı koyuyor o da bir saat! Nuriye ile bugüne kadar 3 avukat yan yana gelemedi! Bu gücü nereden alıyor savcı? Bu durumlar için Barolar Birliğine başvuruyorum en sonunda HYK’ya suç duyurusunda bulundum. Mahkeme kararınız var görüş sağlanacak diye ama mahkeme kararını tanımayan bir savcı var! Bu gücü ona kim veriyor? Nuriye yanıtlamayacağım hiç bir soru yok diyor ama bir türlü mahkemeye getirilmiyor! Sonra burada yargılama yapıyoruz! Bunu bırakın hukuku vicdanlar kabul etmez. Semih’in durumuna gelirsek, 12 Eylül’ün ötesine geçerek MERNİS adresi dışında zorla Ankara’da tutuluyor! Oysa Semih oyunu Eskişehir’de kullanıyor, Eskişehir’de oturuyor!” diyor.
Nuriye Gülmen söz alıyor, “Bu hafta içinde yeni gelişme oldu! OHAL komisyonu karar vermesi bekleniyor! Görevime iade edilirsem tutuklu olmak istemiyorum. Etkili savunma yapabilmek, mahkemenize gelmek için tahliyemi istiyorum! Buradaki hekimleri hekim olarak görmüyorum! Yoğun bakımda tutulduğumda bana komposto getiriyorlardı. En son muhallebi getirdiler! Bu saygısızlıktır! Yemezsem hemşireler çöpe atacaklarını söylüyorlar! 200. güne geldiğimde muhallebi yemem ölmem demektir” diyor.
Müzakere için yeniden ara verildi...
Salona gelen mahkeme heyetinin kararı beklenirken, duruşma salonun olduğu bina ve dışarıda 100’ü aşkın polis ve 2 TOMA, onlarca jandarma bekliyor. Bunlara ek çevik kuvvet ve polis getirildi.
Ve mahkeme heyeti Nuriye Gülmen’in tutukluluğunun devamına karar verdi…
Davanın 6. duruşması da 1 Aralık 2017 saat 10:00’a ertelendi...
Nuriye'nin bırakılmamasına tepki gösteren dostları ve arkadaşlarına dışarıda polis coplarla ve gaz bombalarıyla saldırdı. 7 kişi gözaltına alınırken, Av.Betül Kozağaçlı da yaralanarak acil servise götürüldü.