Nuriye ve Semih’in yargılandığı 3. duruşma Sincan Duruşma Salonunda görülüyor. Saatler 10.00’u geçerken duruşmayı izlemeye gelenler büyük duruşma salonuna alınmaya başladı.

10.50 civarı Semih Özakça’nın getirilmesiyle duruşma başlarken, “sağlık sorunları” nedeniyle Nuriye Gülmen getirilmedi.

İlk olarak itirafçı Berk Ercan SEGBİS ile mahkemeye bağlandı, “Semih Özakça’yı 1-2 kez gördüm, bir bilgiye sahip değilim. Semih ve Acun'un örgüt bağı var mı bilmiyorum, Nuriye Gülmen’i İstanbul’dan tanıyorum. Nuriye ile Berkin Elvan’ın ölümü üzerine tanıştık” dedi. “Açlık grevlerinin başlaması konusunda örgüt talimatı olduğu konusunda doğrudan bilgim yok” derken, Semih’i sadece parkta 2 kez gördüğünü söylüyor. Avukatlar soruyor bu defa Berk Ercan’a. Avukatlar 2014 Aralık İzmir’de mahkemeye verdiği yeminli ifadesini sunuyorlar ve ifadesindeki çelişkileri ortaya koyup, “bu itirafçılık değil iftiradır” diyorlar. Semih Özakça, “Berk Ercan’ın beni gördüğü dediği tarihte ben askerdim” diyor.

Avukatlar tanığın yalanlarının belgelerini mahkeme heyetine sundu.

Ardından Semih ifadesine devam ediyor, “Hiç bir suçlama ve kanıt yok! Tek suçlama Yüksel Caddesi’nde yaptığım basın açıklaması. Cezaevinde yazdığım günlüğüm dosyanıza giriyor, çünkü dosya boş. Biz açlık grevi yapıyoruz! Biz işimizi istiyoruz! Suçumuz ne? Cevabı yok! Neşeli Günler filminde çocuklar birleşebimek için Taksim meydanında açlık grevi yapıyorlardı! Bir insanın açlık grevi yapmasında örgüt ne gerek? Astsubaylar açlık grevi yaptı, hayvan hakları savunucuları da... Dünyanın bir çok yerinde yapılıyor! İtalyan Bakan açlık grevi yapıyor!

Açlık grevi tarihsel bir kültürdür, insanların talebini dile getirmek için bir yöntemdir. Biz her şeyi yaptık, sonra açlık grevi dedik! Bizim yaptıklarımızın ne Danıştay’da ne AYM’de, ne AİHM’de karşılığı olmadı. 12’sinde ve 19’ndaki duruşmalarıma götürülmedim, neden götürülmediğimi bilmiyorum, neyle suçlandığımı bilmiyorum. Bu şekilde hukuk işlemez! Buradan ne karar çıkarsa çıksın; Tarih bunu kabul etmeyecek, halk bunu kabul etmeyecek! Kanıt yok, somut delil yok. Ben öğretmenim bana güvenebilirsiniz yalancı itirafçılara değil! Biz işimizi istiyoruz! İşimize iade edilince açlık grevini bitireceğiz! Karanlığın güne, düşlerimizin güneşli güne dönüşmesi dileğiyle umutlu kalın!” dedi.

Av Murat Yılmaz söz alarak, “Dosya o kadar boş ki, dava açıldıktan sonra iktidar mahkemeye evraklar göndermeye başladı” diyor. “Semih’in annesi refakatçiyken yazdığı günlüğe el konuluyor. Ankara-İstanbul savcılıkları, emniyet işi gücü bırakmış dosyaya ne göndeririz diye arıyor. Tanık Berk Ercan, tanık mıdır, bilirkişi midir?

Heyetiniz Nuriye’yi gördü! Savunma yapmak istiyor! AİHM kararına rağmen 15 gün yoğun bakımda kaldı. Nuriye’ye şantaj yapıyorlar, refakatçi vermiyorlar, ışık görmeyen koğuşlara koyuyorlar. Nuriye ve Semih kaçmıyorlar. Aynı mahkeme 13 Haziran’da ihraç hakim Mustafa Aydın’ın tahliye ediyorsunuz! Mahkeme olarak ilke belirleyin! Kararınız doğru ama Nuriye ve Semih için neden yok? Cezaevi Müdürlüğü ve hastaneler raporlar var hayati tehlike var ama tutuklu! Kararlarınızın arkasında durunuz! Nuriye ve Semih’i tahliye ediniz” dedi.

Tanığa da sorular yöneltmiş olan Av Zafer Kazan da “Mahkemenizin karar vermesini istiyoruz! Yarın düşme kararı ( ölüm ) verebilirsiniz! Eğer ölümler olursa vicdani sorumluluğu sizdedir sayın başkan. Sayın başkan ne hissederseniz hissedin bu kararın sorumluluğu size aittir!

Duruşmaya 14.00’a kadar ara verildi.

Saat 14.00’te başlayan 2. oturum için salona geçildi, Semih’in salona girişi ayakta alkışlandı.

Sözü Avukat Ömer Faruk Ağaoğlu aldı ve “Türkiye’de açlık grevi yapmak suç değildir! Örgüt talimatı dahilinde olsa bile. Açlık grevi hukuken AYM kararı ile suç değildir! Suç olmayan bir konuda suçlama ve soru yöneltilmez, açlık grevi bir insan hakkıdır, yaşam hakkıdır. Müvekkilim Nuriye’nin savunması SEGBİS ile alınmıştır! Duruşma ile eş zamanlı değildir. SEGBİS ve duruşma salonu dışında keşif yoluyla sanık yargılanamaz. Kaçma durumu söz konusu değildir! Müvekkilimin öyle bir durumu yoktur, Nuriye için tutukluluk koşulları ortadan kalkmıştır. Kuşkulu bir tanığın kuşkulu ifadesiyle mahkeme hareket edebilir mi? Her duruşma başka salonlarda yapılmaktadır! Davaya katılımı düşürmek istenmektedir. Türkiye’de adil yargılama yapmak başka sorumluluk almak gerek” diyerek sordu: “Müvekkillerim neden KHK’ ile işinden atıldı?”.

“Eğer müvekkilim terörist ise neden KHK beklendi! Zira müvekkillerin KHK’lıların sesi oldu. Açlık grevi çok ses getirdi, tüm dünyada ses getirdi. Nuriye’ye hastane yönetimi geniş oda teklif edilmiş ama ret etmiş. Çünkü başka hastaya haksızlık olacak. Siz bu hak ile kuşanmış akla vicdana ve iradeye terörist mi diyorsunuz. Bizler avukatıyız sadece 5 dakika görüşebiliyoruz savunma için. Hangi örgüt elemanı mektupla örgüte bilgi yazar! Ama Nuriye’nin günlüğüne haberleşme diye el konuldu. İçişleri Bakanlığı bizzat bu konuyla ilgileniyor, sorumluluğu size yıkıyor”

Semih Özakça ise, “Biz işimizi istiyoruz! İşimize iade edilince açlık grevini bitireceğiz” dedi. Mahkeme heyeti müzakere için ara verdi.

Bu esnada mahkeme salonu kapısında bekleyenlere saldırı oldu. Önceki duruşmada adliye dışında kitleye saldırtan şahıs, bugün de salon kapısında bekleyenlere saldırdı. Polis ise saldırganı engellemek yerine saldırıya uğrayanlara toma ve plastik mermilerle saldırdı.

Saat 16.00’da başlaması gereken oturum uzun süre başlamadı. Salonda bekleyen mahkeme heyeti daha sonra Semih Özakça’nın adli kontrol şartı ile tahliyesine karar verdi. Nuriye Gülmen için ise tutukluluğun devamına karar verildi.

  1. Duruşma 17 Kasım günü…