Nitelikli bir eğitimin mümkün olabilmesi için birçok dinamik vardır. Başta insan merkezli bir iktisadi ve toplumsal sisteme sahip olmak gerekir. Böyle bir sistemle zaten eğitim hizmeti topluma parasız olarak sunulur. Bununla birlikte bilimsel bir eğitim sistemi inşa edilir ve buna uygun öğretmen yetiştirme programı gerçekleştirilir. İyi bir müfredat ve eğitim ortamı ile birlikte sağlam bir temel atılmış olur.
Bu saydıklarımın hiçbiri olmazsa ne olur?
Gelecek kaygısının baskısı altında ezilen mutsuz öğretmenler ve mutsuz, umutsuz öğrencilerle dolu okullar, her türlü gericiliğin ve milliyetçiliğin pompalandığı, kâr odaklı sistemin ideolojik merkezleri haline gelir. Hayalleri yasaklanan öğretmenlerle, hayal güçleri bükülen öğrenciler, ‘sen şunu öğret-sen şunu öğren’ çarkının dişlileri arasında parçalanmaya mahkûm edilirler.
Bu karanlık, karamsar tablo sistemin gücünden mi kaynaklanır?
Bu soruya verilecek cevap hayatın geri kalanına dair belirleyici olacaktır. Her alanda olduğu gibi eğitim sistemindeki bu plansızlık, bu çürümüşlük de kapitalist sistemin çaresizliğini ve çıkmazda olduğunu göstermektedir. İşte umut da bu karanlıktan doğmalıdır. Eğitim emekçilerinin de diğer tüm işçi ve emekçiler gibi her zamankinden daha çok örgütlü olmaya, birlik olmaya ihtiyacı vardır. Ancak birlik olursak bu gerici, faşist eğitimden çocuklarımızı kurtarabiliriz. Ancak örgütlü mücadele edersek yaşanılabilir bir dünyaya sahip olabiliriz.
Başka bir eğitim de, başka bir dünya da mümkün!
İstanbul'dan bir DEK'li