Önce İstanbul Fatih'te arkasından Antalya Konyaaltı'nda yaşanan siyanürle intihar olayları yüreğinde biraz olsun insan sevgisi bulunan herkese bir kez daha içinde yaşadığımız sistemin nasıl bir sistem olduğunu sorgulattı.
"Geçim sıkıntısı" yaşayan insanlar, onurlarını kaybetmek istemedikleri için yaşamlarına son vermeyi yeğliyorlar. İşsizlikten, yoksulluktan bunalan aileler çözümü el ele vererek intihar etmekte buluyorlar. İstanbul Fatih'te olduğu gibi, yaşamlarına son vermeden önce diğer insanları düşünerek kapıya "içeride siyanür var" yazısı bırakarak hem de!
İnsanlar, içinde yaşadıkları sistem onlara hiçbir gelecek umudu bırakmadığında, çözümsüz kaldıklarında ya o sisteme son vermek için ayağa kalkacaklardır ya da sisteme güçlerinin yetmeyeceğini düşünerek güçleri kendilerine yetecektir.
Sefalet içinde yaşamaktansa ölmeyi tercih etmek de elbette bir seçenektir; ama bu kötülüğün, açlığın ve sefaletin asıl sebebinin ortadan kalkmasına yol açmayacağı için asla bir çözüm olmayacaktır. İnsanlar intihar ettikçe kapitalist sistemin efendileri smothy içmekten, ejder meyvesi yemekten vazgeçmeyecektir.
Sorun kapitalist sömürü sisteminden kaynaklanmaktadır. Yaşadığımız bütün acıların, yoksullukların, sorunların temelinde bu aşağılık sistem var. Bu sistemi ortadan kaldırmadan ne insanlar huzur yüzü görebilecektir, ne de diğer canlılar, ne de gezegenimizin kendisi. Artık insanlar yaşamlarından vazgeçme noktasına gelmişlerse, umutsuzluk yaygınlaşmış demektir. Umutsuzluğun böylesine dibe vurması, sanılanın aksine, bir devrimin ön belirtilerindendir. Hele bu umutsuzluğun neredeyse zincirleme intiharlara sebep olması bir devrimin zorunluluğunun ifadesidir.
Bu noktaya gelmiş olan insanlar başkaldırdıklarında, isyan ettiklerinde, onları bu noktaya sürükleyen sistemi yerle bir edebilir ve insanca bir yaşamın koşullarını oluşturabilirler. İnsanın insanca yaşayabileceği, ölmek yerine mutlu ve özgür bir yaşamı seçebileceği sistem komünizmdir ve insanlık bir gün mutlaka komünizme ulaşacaktır.