Durun kurşununuz beş para etmez
inancım zırhlarla kaplıdır göğsümde
Bu zırha işleyecek kurşun
İcat edilmemiştir henüz
İcat edilmemiştir!
(Nikolay Vaptsarov)
Mavi Atlasa Kızıl Şerit Çeken üç yiğit kadın savaşçıdan birisi olan Aysunumuz, Ayışığımız 26 Haziran 2001’de tıpkı bu dizelerdeki sarsılmaz kararlılığıyla bayraklaştı...
Ayışığımızın ölümsüzleşmesinin ardından 18 yıl geçti, fakat bizler onun miras bıraktığı bayrağı kavga alanlarında dalgalandırmaya devam ediyoruz, edeceğiz de!
Kavga... Kavga Aysun yoldaşın yaşamıydı. Yaşamı boyunca işçi sınıfının kavgasını, devrim mücadelesini büyük bir irade ve ısrarla büyütmeye çalışmıştır. Devrimci mücadeleye lise yıllarında tanışan Aysun yoldaş, İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi’ni kazanmasıyla beraber DÖB faaliyetlerinde yer almış, daha sonraları ise birçok çalışmada bulunmuştur. Genç Ekin Sanat Merkezi’nin çalışmalarını yürütmüştür, aynı zamanda Genç Ekin Müzik Grubu’nu kurmuştur. O kadife sesiyle söylediği gibi:
“Karanlıkları aydınlıkla yakarak
İşkenceyi onurla yıkarak
Can suyumuzu devrimin harcına katarak
Tarihe Leninistçe ad koyarak
Yürüyoruz geleceğe”
İşte yoldaşımızın devrim yürüyüşü böyle onurlu bir yürüyüştür.
Mücadele içinde hiç tereddüt etmeden hareket ederdi. Yaptığı her işte büyük bir özen ve sorumluluk yüklüydü. Aynı zamanda samimi olması ve disiplini elden bırakmayan özelliği ile görüştüğü insanlar üzerinde büyük bir etki bırakıyordu. Mücadelenin zor, çetrefilli olduğu dönemlerde bir an olsun mücadeleden ayrı olmayı düşünmedi. Baskılara, tutuklamalara rağmen devrimci kararlılığı ile mücadele içerisinde büyük bir yol alıyor, aynı zamanda eksik kalan ne varsa sabırla, ısrarla onu tamamlamaya çalışıyordu. Mücadeleyi ileriye, öne taşımak onun hayatı boyunca önemli bir noktada olmuştur ve yaşamını, hayatını buna göre şekillendirdi.
İlk defa 1995‘te 1 Mayıs alanında, Taksim’de gözaltına alındı. Daha sonra ise 96 ve 97 yıllarında kısa süreli olarak tutsak düştü. Tahliye olması ile beraber devrimci kavgayı daha da bağlılık ve azimle yürütmeye devam etti. 1999 yılında tekrar tutuklandı. Faşizm, 19-22 Aralık’ta devrimci tutsakların kitleyle bağını koparmak, aynı zamanda devrimimizi öncüsüz bırakmak ve devrim yürüyüşümüzü engellemek için öncülerimiz teslim almaya çalışıyordu ve bu sebeple zindandaki devrimci tutsaklara yönelik kapsamlı bir saldırıya girişti. Aysun yoldaşımız da bu sırada Ümraniye zindanındaydı. Zindan savaşlarında da önünde her ne görev varsa bunu partiye ve yoldaşlarına büyük bir bağlılıkla gerçekleştirdi. Daha sonra ise Ölüm Orucu eyleminin ilk gönüllülerinden oldu ve zaferimiz için kendi yaşamını ortaya koydu. Ve Ölüm Orucu’nun 183. gününde ölümsüzleşti... Her zaman devrimci coşkunluğunu koruyan yoldaşımız, büyük bir mücadele azmi ve inancı ile devrim için savaşan militan bir kadındır.
Aysun yoldaşımızın yaşamını anlatmak elbette ki çok önemli, fakat bugün bizlerin önünde duran en önemli görev ise; bizlere azgınca saldıran faşizme karşı, tıpkı yoldaşlarımızın mücadele azmi, kararlılığı, sorumluluk bilinci ve inancıyla yaşadığımız topraklarda sosyalizmi kurmaktır. Göğü fetheden yoldaşlarımıza sözümüz devrim ise ideallerimizi gerçekleştirene kadar bıkmadan, usanmadan, daha büyük kararlılıkla en öne atılmamız gerekiyor! Tekelci sermayenin egemenliğini yıkana kadar, proletaryanın şanlı bayrağını dalgalandırana kadar devrimci kavgayı göğüsleyebilirsek ve zafere ulaştırabilirsek ancak o zaman onlara layık olabiliriz. Bu bilinç ve irade ile öne, en öne!
Zafere Kadar Daima Ayışığımız!
Yoldaşın