< Yoldaşlarımızı Anıyoruz

Devrimci Öğrenci Birliği (DÖB) ve THKO'nun, kurucuları Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan 1972'de idam edilişlerinin 47. yılında Karşıyaka'da Mezarları başında anıldı. "Sizlerden devraldığımız devrim mücadelesini zafere ulaştıracağız. Denizlerin yoldaşları olarak Marksizm ve Leninizmin yüce ideolojisi şiarıyla devrime yürüyoruz" denildi.

Ardından Denizlerin Avukatı Halit Çelenk, THKO savaşçısı Niyazi Yıldızhan ve Denizler'in siper yoldaşları Mahir Çayanlar mezarları başında anıldı. Buradan 1993'te Sivas'ta yakılarak katledilen Alevilerin mezarları ziyaret edildi.

Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nun (THKO) kurucuları Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan 1972'de idam edilişlerinin 47. yılında Karşıyaka'da Mezarları başında yoldaşları tarafından anıldı.

Karşıyaka Mezarlığı giriş yoluna Deniz Gezmiş'in resminin bulunduğu "Devrim Ya Ruhumuzdadır Ya Hiçbir Yerde" yazılı dev pankart asılarak yanına Deniz' in resmi olan kızıl bayraklarla donatılmış bir stand açıldı. Mezarlığa girenleri pankart ve standtaki DÖ'lüler karşıladı.

Deniz Yusuf ve Hüseyin'in mezarlarının bulunduğu yol üzerindeki ağaçlara da "Denizleşen Gençlik Devirme Yürüyor", "Faşizmi Döktüğü Kanda Bozacağız" pankartları asıldı.

Anma için Karşıyaka Mezarlığı 2 Nolu Kapıda toplanan Mücadele Birliği Platformu ve Devrimci Öğrenci Birliği, Deniz bayrakları taşıdı.

Mücadele Birliği Platformu “Deniz İsyan Devrim” pankartı açarken Devrimci Öğrenci Birliği (DÖB) ise "Denizlerin Yolunda Devrim Saflarına" pankartıyla anmaya katıldı.

Yürüyüş sırasında Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın politik görüşleri ve cüretkar, kararlı devrimci özelliklerini aktaran konuşmalar yapılarak sık sık "Deniz Yusuf Hüseyin Ölümsüzdür", "Denizlerin Yolunda Leninist Saflara", "Deniz İsyan Devrim", "Denizlerin Yolunda DÖB Saflarında", "Devrim Savaşçıları Ölümsüzdür", "Yaşasın Halkların Mücadele Birliği", "Fabrikalar Tarlalar Siyasi İktidar Her Şey Emeğin Olacak" sloganları atıldı.

Zindanlarda süren açlık grevinde olan siyasi tutsaklar da selamlanarak "Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur", "Zindanlar Yıkılsın Tutsaklara Özgürlük" sloganları atıldı.

Deniz Yusuf ve Hüseyin'in mezarları başında pankartlarıyla DÖB'lü öğrenciler yer aldı. Ziyarete gelenler de karanfillerini mezarlara bırakarak saygı duruşunda bulundu.

İlk anma programı DÖB'lü öğrenciler tarafından gerçekleştirildi.

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın zora dayalı devrimi gerçekleştirme düşüncesini aktaran DÖB'lüler, herkesi Denizler, Mahirler şahsında devrim mücadelesinde ölümsüzleşenler anısına saygı duruşuna davet etti.

Saygı duruşunda Denizleri anlatan şiirler eşliğinde herkes saygı duruşuna geçti. Ardından "Devrim Savaşçıları Ölümsüzdür", "Denizler Yaşıyor Leninistler Savaşıyor" sloganları atıldı.

Devrimci Öğrenci Birliği adına konuşan bir öğrenci “Bugün üç fidanın, Deniz'in Yusuf'un Hüseyin'in idamlarının 47. yılındayız. Bir o kadar zorlu ama onurlu bugünde burada bulunmanın, Denizlerden aldığımız bayrağı taşımanın sevinci ve mutluluğu içindeyiz. Faşizme karşı halkların savaş çağrısı devrimimizin meşaleleri olmuş Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan, Hüseyin İnan ve siper yoldaşları Mahirler kavgamızda yaşıyor" denilerek DÖB adına yapılan anma konuşmasına geçildi.

 

"Yine ve Yeniden Devrim!"

"Yaşasın Marksizm Leninizmin Yüce İdeolojisi" Bu sözler idam sehpasında son sözleri söyleyen Deniz Gezmiş'e ait. Okulları sokakları eylem alanlarına çeviren marksizm-leninizm bir eylem kılavuzu olduğunu eylemleri ile ortaya koyan Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Sinan Cemgil gibi gençlik liderlerinin -ki Türkiye ve Kürdistan birleşik devriminin de liderleri olmuşlardır- bizlere bıraktıkları eserin en özlü ifadesi ve temelidir.

70'li yılların başında dünyada gelişen devrimlerin etkisiyle, bu topraklarda gelişen mücadeleyi birleştiren alışılagelmiş tüm mücadele araçlarını bir çırpıda kenara atan ve devrimin görevlerini yerine getirmek için ciddi adımlar atan bu genç liderler, bugüne işte en çok bu yanlarını bırakmışlardır.

Devrimci pratiğin sınırları yok, öğrenmenin de. Öyle ki, silahlı mücadele kararı alan Denizler, feda birliklerine kadar uzanan bir sürecin parçası olarak Filistin'de dönemin enternasyonal mücadelesinin merkezinde korkusuzca yer almışlardır. Tek bir amaçla, Türkiye ve Kürdistan birleşik devrimini bir adım öteye götürmek, bu toprakların ilk gerilla liderleri ve savaşçıları olmak için. Okul sıralarından elde silah gerillaya uzanan bu yolda onlara rehberlik eden tek şey, Deniz Gezmiş'in sözlerinde ifade ettiği marksizm-leninizm olmuştur.

Çünkü o devrimci eylemin kılavuzudur ve devrimci eylemin bu ustalarının eylemlerinin içeriğini belirleyen tek ideoloji olmuştur. Marksist-leninist bilimsel görüşten yoksun olanlar, bugün karaya oturmuş gemilerini Denize döndürmeye çalışıyorlar. Ama bu beyhude bir çabadır. Çünkü Denizler ve Sinanların geniş kitlelere ifade ettiği şey ‘Devrim’di. Tıpkı Che'nin dünya halkları için ifade ettiği gibi. Sözü fazla uzatmaya gerek yok. Onlar bize geliştirip güçlendirilmesi için çok önemli bir miras bıraktılar. Biz, gençler olarak bu mirasa sadece sahip çıkmıyoruz. Eğer öyle olsaydı, güzel masal anlatıcılarına dönüşürdük. Bizler bu mirası bugün de olması gerektiği gibi, devrimci mücadele içerisinde gerçek kılıyoruz; olduğumuz her yerde düşüncelerimizle, sözlerimizle ve elbette devrimci pratiğimizle gerçek kılıyoruz.

Eğer devrimci eylem yoksa "Denizlerin yolundan" demenin de bir anlamı yok. Bunu neden söylüyoruz? Reformist hareket, tarih boyunca komünistlerden belki bir konuda uzunca süre önde olmuştur. Gelişmeler karşısında devrimci politikaları sembolleri sloganları hemen kullanmakta. Ama onlar, tüm bunları emekçileri, gençlik kitlelerini coşkun bir biçimde sermaye sınıfının iktidarını devirmek ve devrimi gerçekleştirmek için değil, bunları düzen içinde kanalize etmek için kullandı ya da kullanıyorlar. Tarihin bütün devrimci liderlerinin başına gelen, bizde de Denizler Hüseyinler Yusuflar ve Sinan Cemgillerin başına geldi. Bugün reformistler "Deniz olunmalı" dediğinde, gençliğin devrim için önemini kendi ağları içinde boğmak için söylüyorlar. Bu nedenle Denizlerin içini boşaltmış oluyorlar. Onların bu çabası bir yana, reformistlerin Denizlere sarılması devrimin güncelliğinin ve gücünün de ifadesidir.

Öyleyse ne yapmalı?

Gençliği Denizleştirmeliyiz. Denizleşen bir gençlik mücadelesi örgütlemeliyiz. Bu, anın devrimci görevlerini korkusuzca önüne koyan ve gerçekleştirmek için amansız bir mücadele eden gençlik demektir. Bu “devrimi istemek” değil, “devrim olmak” demektir. Karşımıza çıkan engeller karşısında gençliğin o bitip tükenmez enerjisi ile çalışmak ve her durumda ilerlemenin bir yolunu bulmak demektir.

Deniz gençliği olmak kolay değil. Bir de onunla tarihsel bağın varsa hiç kolay değil. Her yerde kitleleri yüreklendirmek, faşist saldırıların üstesinden gelmek, zihindeki reformizm prangalarını kırmak, uzmanlık gerektiren alanlarda yetkinleşmek ve devrim mücadelesini yükseltmek, devrimi zafere ulaştırmak demektir."

DÖB'ün konuşmasının ardından şiirler okundu. Ardından 3 DÖB'lü öğrenci, Deniz, Yusuf ve Hüseyin'in mezarlarının başında son mektuplarını seslendirdi.

Denizleri ve devrim mücadelesini anlatan şiirler okundu. Ve sırayla Mücadele Birliği ile Devrimci İşçi Komiteleri, konuşmalar yaparak şiirler okudu.

Emeğe Ezgi'nin "Adım Deniz" ve "Söz Veriyoruz" marşları ile Çav Bella hep birlikte söylendi.

Denizlerin mezarı başından Niyazi Yıldızhan ve Denizlerin siper yoldaşları Mahir Çayan'ın mezarları başına gidildi.

Burada da DÖB'lü öğrenciler THKO ve THKP-C savaşçılarının sıkı siper yoldaşlığına değinen konuşma yaptı. Mahir Çayan ve yoldaşlarının Denizleri kurtarmak için gerçekleştirdikleri eylem ve tereddütsüzce çatışarak ölümsüzleştikleri anlatıldı, “Yaşasın Siper Yoldaşlığı” sloganları haykırıldı.

Ardından Denizlerin ve bir çok devrimcinin savunmasını üstlenmiş olan ve 2011'de 5 Mayıs'ta yaşamını yitiren Avukat Halit Çelenk'in mezarı başına, onu anlatan konuşmalarla gidildi.

Halit Çelenk'in anmasında Devrimci Hukukçular konuşarak, “Bizler devrimci hukukçular olarak, Denizlerin kurduğu örgütün devamı olmaktan onurluyuz. Halit Çelenklerin yarattığı geleneğin devamcısıyız. Halit Çelenk’in mahkeme salonlarında, cezaevi görüşlerinde, adliye koridorlarında ve sokakta ve yaşamın ta içinde verdiği hak arama mücadelesini devam ettiriyoruz.

Halit Çelenk Denizlerin idam edildikleri gece yaşadıklarını, sadece bir avukat olarak değil, bir mücadele yoldaşı, bir ağabey olarak yaşadı.

Devrimcilerin davalarında izlediği mücadeleci, asla pes etmeyen savunmanlığını kendimize örnek aldık.

Bizim de bugün yapmaya çalıştığımız tam olarak budur. Açlık grevindeki tutsakların, beyaz tülbentleriyle eylemde olan annelerin, grevdeki eylem alanlarındaki işçilerin sadece avukatlığını değil, aynı zamanda yoldaşlığını yapıyoruz.

Zindanlardaki binlerce devrimci tutsağın yoldaşlığını yapıyoruz. Gücümüzü işçi sınıfından ve sosyalizmi güncelliğinden alıyoruz" denildi. Anma "Halit Çelenk Ölümsüzdür", "Devrimci Avukatlar Onurumuzdur" sloganları atılarak son buldu.

Anma programında sıra 1993 yılında Sivas'ta Madımak Otel'de yanarak katledilen Alevi aydın ve sanatçıların anılmasında idi. Tüm mezarlık içinde, kızıl ağaçların yer aldığı tek mezar Sivas’ta yakılarak katledilenlerindi. Onların mezarları başına gidilerek, kısa bir anma gerçekleştirildi. Sivas katliamında orada bulunan bir Leninist yaşanan katliamı anlattı ve mücadele çağrısı yaptı.

6 Mayıs Anma Programı, mezarlık çıkışına kadar yürüyüşle slogan ve marşlar söylenerek son buldu.