< Zulmünüz İçinde Boğulacaksınız

 

Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi (TDİ), dün Gebze Zindanı önünde tutsak annelerine yapılan saldırı üzerine bir açıklama yayınlayarak “Analarımızın üzerinden o kirli ellerinizi de, o çürümüş ahlak ve vicdanınızı da uzak tutun!” dedi.

TDİ yaptığı yazılı açıklamada şunları söyledi:

“Siz bizim analarımızı bil(e)mezsiniz, buna yüreğiniz elvermez!

Onların yürekleriyle doğurdukları insanlık derslerini öğrenemezsiniz, buna yüreğiniz de bilinciniz de vicdanınız da yetmez.

İçinde debelendiğiniz o karanlık çukurdan onların yüreklerindeki enginliğe ulaşmanız söz konusu dahi olamaz!

O kirli ellerinizle bedenlerine dokunduğunuz analarımızın karşınızda değil eğildiğini daha fazla çelikleştiklerini de bilemezsiniz. Sadece o kuyuyu daha derinleştirip, insan olmaktan daha fazla uzaklaşırsınız.

İnsanlık değerlerinin en eski kurallarından biridir. Evladı için feryat eden anaya dokunulmaz! Sizin bu kuralı, insanlığın bu en temel çizgisini çoktan unuttuğunuzu biz tarihimizden biliyoruz. Mücadele tarihimiz boyunca analarımızın feryatlarını coplarınızla bastırmaya çalıştığınız sayısız pratiğinizden biliyoruz.

Sadece devrimcilerin analarına karşı mı böylesiniz, hayır! Yaşam koşullarının ağırlığından bahseden emekçiye yanındaki annesini işaret ederek ‘ananı da al git’ demenizdeki küstahlığınızı, değer bilmezliğinizden biliyoruz ve asla unutmayacağız!

‘Cennet anaların ayaklarının altındadır’ dediğiniz her anda nasıl bir ikiyüzlülükle konuştuğunuzu 12 Eylül’de zindanlarda, işkencehanelerde evlatlarına yaşatılanlara karşı onların çığlığı olmaya çalışan analarımıza yaptıklarınızdan biliyoruz!

‘90’larda, 2000’lerde hapishanelerde yaşadığımız direnişlerde zindanlarınızın duvarlarını çığlıklarıyla inleten analarımızın bedenlerine inip kalkan coplarınızdan tanıyoruz.

Siz bizim analarımızın yüreğindeki engin adalet divanında mahkum oldunuz, çok zaman önce. O divanda mahkum olanların insanlık namına iflah olmadığını/olmayacağını tarihinize bakarak anlayabilirsiniz.

Siz bizim kutsallarımıza evet kutsallarımıza dokundunuz! Amerikan conilerine benzeyen işkenceci polislerinizi ‘tecridi kaldırın, çocuklarımız yaşasın’ diyen analarımızın üstüne saldırttığınız, onları aklınızca aşağılayıp, örselediğiniz anda tüm dünyaya o çürümüş kokunuzu daha da ağırlaştırarak saldınız.

Biz analarımızdan öğrendik paylaşmayı, hesapsızca adanmayı, haklı bir dava uğruna varlığımızı ortaya koymayı. En zor zamanlarımızda onların inatçı bir kararlılıkla sergiledikleri direngen yüreklerinden emdik umudu. 12 Eylül karanlığında, kontrgerilla ikliminin çelik griliğinde üzerimize çöktüğü ‘90’lar boyunca doldurulduğumuz zindanlarda en olmaz denilen anlarda analarımızın sınırı olmayan yüreklerine sığındık.

Defalarca ölüme yatırdık bedenlerimizi. Defalarca analarımız bedenlerini önümüze barikat olarak koydu. Biz zindanlarda hücre hücre erirken onlar dışarda, meydanlarda hücre hücre bizleştiler. Bizim yerimize de sokakları inlettiler. Analarımızın bedenlerine inen her darbeniz onları granitten kalelere dönüştürdü.

Dün Gebze Cezaevi önünde olduğu gibi…

Siz bizim analarımızla da aklınızın alamayacağı adanmışlığımızla da baş edemezsiniz!

Zulmünüz içinde boğulacaksınız..

Bu da böyle biline…”