Ve elbette ki, sevgilim, elbet
Dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,
Dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle: işçi tulumuyla
Bu güzelim memlekette hürriyet…
Kale Kayış işçileri bir ayı aşkın süredir işçi sınıfının bir parçası olarak işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerine uyulmadığı için fabrika önünde bekliyorlar. Biz de Mücadele Birliği olarak 19 Nisan günü, eylemlerinin 45. gününde onları yeniden ziyaret ettik.
İşçiler çalışma koşullarının düzelmesi için bireysel çabaların yetmediğini yaşam deneyimlerinle öğrenmiş ve en küçük kazanım elde edebilmek için bile örgütlü olmak gerektiğini görerek mücadeleye başladılar. İlk günden itibaren çok şey öğrendiklerini, hiç ummadıkları yerlerden destek alırken yani başındaki işçi arkadaşlarının mücadeleyi bırakıp fabrikaya döndüklerini görmüşler. “En çok bu ağrımıza gitti” diyor bir işçi arkadaşımız: “Ben sendikalı olmam diyen arkadaşlar şu an dışarıda, ben hakkımı patronda bırakmam diyen, dışarı çıkalım diyen içeri girdi. Yüzümüze de bakamıyorlar ki. Böyle yaşanır mı”.
Sohbet arasında tabak tabak helva getiriyor bir işçi. Komşularının ikramıymış. “Dayanışma bize umut veriyor” diyor, “Mutluyuz. Gittiği yere kadar buradayız” diyor.
İşçi ve emekçilerin sesi olan gazetemizin dağıtımına geçtiğimizde hızla elimizden alıyor işçi arkadaşlar; “sen bırak biz dağıtırız” diyerek. Gazetesini alan çekiliyor bir köşeye okumaya başlıyor. Bazı köşelerde de biz işçi arkadaşlarla sohbetler ediyoruz. İşçi sınıfını bölen önyargı ve bizlere verilen şovenizm gibi zehirlerden konuşuyoruz. Kuruluşumuzun ortak olduğu ve bir bütün olarak işçi sınıfının gövdesinin de çeşitli organlardan oluştuğu üzerine konuşuyoruz.
Sohbetimiz sendikanın duyurusuyla bölünüyor. Öğreniyoruz ki, işçilerden bazılarının işe dönüş mahkemeleri varmış. Hep beraber şarkılar, türküler, marşlar ile küçük bir dolmuşta adliye yolculuğumuz başlıyor. Fabrikada iş kazası olmadığı yönünde ifade verecek olan ve patronun haksızlık yapmadığını savunacak olan bir işçi dinlenecekken, mahkemeye katılmadığı anlaşılıyor. Bir işçinin irade ve vicdanını neyle takas ettiğini görmek için gittiğimiz duruşma, işçi mahkemeye katılmadığından zorla getirilmesine karar verilerek mahkeme ileri tarihe erteleniyor.
Kısa bir vedalaşmanın ardından, kavganın kalbi İstanbul’a dönüş yolculuğumuz başlıyor...