Bugüne kadar toplumun kurtuluşu adına burjuva sınıf ve onun tüm bileşenleri sözlerini söyledi. Önerdikleri her çözüm işçi sınıfı, yoksul halklar için sorunun devamından başka bir şey değildi. İşçi sınıfı kendisiyle birlikte tüm toplumu kurtaracak tek sınıf olarak çözümün sadece ve sadece kendisinde olduğunu görmeden kapitalizmin yarattığı kriz ve çürümeden tam bir kurtuluş mümkün değildir.
İşçilerin tarihsel konumlarını pratik olarak göstermeleri için toplumun tüm kesimlerinin sorunlarının çözümünün işçi sınıfının iktidarı ile mümkün olduğuna ezilen tüm kesimleri ikna etmesi gerekir.
"Kriz ve İşçi Sınıfının Çözümleri" serbest kürsü etkinliğine karar verdiğimiz ortam kapitalizmin krizine bir çıkış aradığı, çürümenin toplumun tüm kesimlerine sirayet ettiği bir dönemdi. Küçük burjuva hareketler burjuvaziye krizden çıkış yollarını salık verirken, "faturayı kimin ödemesinin sistemi kurtaracağı" yönünde pansuman yöntemler önermekteydi. Sınıfın mücadele yol ve yöntemlerini sendikalist çerçeve ile sınırlama anlayışı sınıflar mücadelesini de sınıfın kendisini de sistem içi kanallara, dar günlük mücadeleye yöneltmekte. Daha da önemlisi yaşanan sürecin iki düşman sınıfın savaşı olduğu gözlerden saklanmakta.
Etkinlik çalışmaları pek çok bölgede işçilerin farklı sebeplerle hareketlendiği, eyleme geçtiği ve önümüzdeki günlerde artarak devam edeceği görünen günlerde planlandı. Üçüncü havalimanı işçilerinin eylemleri ve tutuklanmaları toplumun tüm kesimlerinde öfkeyi yükseltti. KHK ile ihraç edilenlerin eylemlerindeki kararlılık, Cargill işçilerinin komiteleri, Sibaş işçilerinin hızla bilinçlenmeleri, Kale kayış işçileri, Flormar işçilerinin kararlılıkları gibi büyüklü küçüklü birçok eylem buzdağının görünen yüzüydü.
OHAL yasaklarının doldurduğu kasalarıyla birlikte burjuvazinin yurtdışına kaçışı bir anda yayıldı. Sosyal medya gözaltılarına ve tutuklamalarına rağmen toplumun büyük bir kesimi hızla merkezi medyanın sansürlerinden çıkarak gerçeklere ulaşabildi.
Ekonomik krizin bir çöküşe doğru yol aldığı bu günler, işten atmalar yoksulluk ve yoksunluğun yaşamı kabusa çevirdiği, pazardan boş pazar çantalarıyla dönen emekçilerin öfkelerinin giderek yükseldiği bir dönemdeyiz. Tam da böylesi bir dönemde devrimci işçiler, ileri ve öncü işçiler çıkış yollarını tartışacaklar ve ortak bir mücadele hattı için zaman ve enerjilerini birleştirecekler. Bu toplantının en önemli yönlerinden birisi de çok yaygın ve çeşitli iş kollarından işçilerin bir araya gelerek tüm bu sorunları ve çözüm yöntemlerini tartışarak ortak bir akıl üretme çabası olacak.
İşçilerin uzun ve zorlu mücadelelerle elde ettikleri kazanımların büyük bir bölümü gasp edildi. Elde kalan kırıntılara da sermaye sınıfı ve onun devleti saldırıyor. Kıdem tazminatına el uzatıldı, sözde arabulucularla işçinin haklarını almasının önü kapatılmakta, hemen her yerde iş güvencelerinin ve iş yasalarının yerle bir olması işçilerin tepkilerini bir araya getiriyor. Ancak burjuva sendikaların uzlaşmacı tavırları ve öncü devrimci işçileri tasfiye çabaları işçileri yeni mücadele araçlarının arayışına yöneltti. Ancak işçi sınıfı toplumun öncüsü olarak sadece kendi sorunlarına çözüm üretmekle yetinemezdi. İşçi sınıfının olduğu kadar toplumun ezilen tüm kesimlerinin çürümeye karşı duyarlılıkları ve tepkisi bir araya geldi. Doğaya ve doğa canlılarına karşı suçlar, kadınların ve çocukların uğradıkları saldırılar ortak öfkeyi tırmandırdı. İşçi sınıfının tam da burada sözünü söylemesine, pratik olarak sadece en ileri değil aynı zamanda en insani sistemin de sosyalizm olduğunu anlatmasına her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardı.
Etkinlik hazırlıkları başladığı sırada "yeni" bir burjuva çözüm işçi ve emekçilerin önüne konuldu. Yerel seçimlerde "faşizmi geriletme" manevraları arasında küçük burjuva öncüler iktidar değişmiş gibi zafer naraları atılıyordu. Toplumun büyük bir kesiminde "yengi"nin heyecanını hissettik. İşte tam da bu zamanda işçi sınıfının, toplumun topyekün kurtuluşunun öncüsünün, burjuvazinin etkisindeki kesimlere bağımsız sınıf politikasını taşıması gerekiyordu.
Tam da çalışmaların başladığı sırada Sudan'daki ayaklanma ve dinci gerici iktidarın yıkılması gözleri bir kez daha işçi sınıfının öncülerine çevirdi. Küçük burjuvazinin temsilcileri bile "Sudan halkı devrimi askere kaptıracak mı?" diye söylenmeye başladılar. Oysa sanki devrimi, yerel seçimlerde burjuvazinin bir kanadından diğerine sürmüş olmaktan zafer naraları atan kendileri değilmiş gibi.
"Devrim, gözlerimizin önünden akıp giden olaylar zinciridir" misali, etkinliğin düşünüldüğü, çalışmaların başladığı süre içinde olaylar üst üste binmiş ve karmaşıklaşmıştı.
Bu süre içerisinde ulaşabildiğimiz tüm işçi kesimlerinde etkinliğin heyecan yarattığını söyleyebiliriz. KHK'dan atılan eylemciler Kenan Güngördü ve Mahmut Konuk, Soma maden işçileri, Demir Çelik işçileri, İşçi avukatlar, Otomotiv sanayi işçileri, Belediye işçileri, Kargo taşıma işçileri, Gıda üretim işçileri, Tarım işçileri, Saya İşçileri, Metal işçileri ve İnşaat işçileri grup olarak katılacaklarını şimdiye kadar bildirenler.
Kürsünün sadece işçilerin olacağı ve işçilerin bulundukları yerden ve her seviyeden çözüm önerilerini sunacakları etkinlikte amacımız, son sözünü söyleyecek olanın, kendisinden başka bir çözüm merkezinin olmadığını ortaya çıkartmak, görünür hale getirmek. Etkinlikte söz alacakların tüm görüşlerini yayınlamak, işçilerin birikimlerinin hiç de küçümsenmeyecek düzeye geldiğini toplumun tüm kesimlerine aktarmak istiyoruz. Etkinliğimizin ana düşüncesi "İşçi sınıfının kurtuluşu kendi eseri olacaktır"dan yola çıkıyor. İşçinin politik ve teorik öncülüğüne sahip çıktığını ve çözümün kendisinde olduğunu yansıtabildiğimizde görevimizi yerine getirmiş olacağız.
Hazırlık Komitesi