< < Greif İşçilerinin Haklı Mücadelesi Yargılanamaz!

Greif işçilerinin 5 yıl önce gerçekleştirdiği fabrika işgal eylemi nedeniyle açılan davanın bugün görülen ikinci duruşması öncesinde adliye önünde basın açıklaması yapılarak Greif işçilerinin taşeron çalışmaya karşı verdikleri mücadelenin ve işgal eyleminin haklı ve meşru bir eylem olduğu belirtildi.

İSTANBUL - Hadımköy’deki Greif Çuval fabrikasında sömürüye ve taşeron çalışma sistemine karşı 60 günlük işgal eylemi gerçekleştirdikleri için Greif işçileri hakkında hakkında 5 yıl sonra açılan davanın ikinci duruşması bugün görüldü. Gaziosmanpaşa 1. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşma öncesinde Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası (Dev Tekstil) tarafından yapılan basın açıklamasında bir kez daha “Gre(if)v işçi sınıfının davasıdır yargılanamaz!” denildi.


“Greif İşgali Haklı Ve Meşrudur”

Gaziosmanpaşa Adliyesi'nde saat 10.00’da görülecek duruşma öncesinde Greif işçileri ve Greif Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası üyeleri basın açıklaması yaptı. Açıklamayı yapan Dev Tekstil Sendikası Başkanı Murat Yıldırım bugün Greif işçilerinin haklı ve meşru grevine açılan davanın ikinci duruşmasının görüleceğini belirtti.

Greif işçilerinin taşeron çalışma sistemine ve kölece, ağır çalışma koşullarına karşı 60 gün fabrikada mücadele ettiklerini hatırlatan Yıldırım, “DİSK Tekstil Sendikası'nın ihaneti ile karşılaşmasalardı bugün taşeron köleliğine karşı büyük bir kazanım elde edilmiş olacaktı. Fakat DİSK Tekstil’in patronla işbirliği yapmasına, bütün sendikaların kendi görevini unutup Greif işgalinin karşısında geçmesine rağmen Greif işçileri Türkiye işçi hareketi mücadelesinde yer alacak önemli bir mücadeleye imza atmıştır” dedi.

“Bugün yaşanan gelişmelerin, Greif işçilerinin yaptığını yapmazsak üzerimizdeki kölelik baskı artacak, en temel haklarımız elimizden alınacak. Yeni Ekonomi Programı adı altında Kıdem Tazminatı’mızın gaspını öngören program açıklandı. Bizler mücadele etmezsek, haklarımıza sahip çıkamazsak, uluslararası hukukun gerektirdiği mücadele yöntemlerini hayata geçirmezsek bu haklarımız elimizden alınacaktır" diyen Yıldıırm, işçi sınıfının masa başı tartışmalarla hiçbir sorunlarının çözülemediğini, işçilerin üretimden gelen gücünü kullanmaları halinde haklarını alabildiklerini, aksi halde patronların örgütlü bir sınıf olarak işçi sınıfının karşısına çıktığını ve bütün kazanılmış haklarını geri alabildiklerini vurguladı.

"Sömürüden Kurtulmak İstiyorsak Greif'i Sahiplenmeliyiz"

Greif işçilerinin gerçekleştirdikleri eylemin bunun somut bir göstergesi olduğunu, Greif işçilerinin sınıf mücadelesinin deneyimine yaslanarak bir yol çizdiğini ifade eden Yılıdırm, “Greif işçilerinin gerçekleştirdiği mücadele dışında işçi sınıfının hak elde edeceği bir mücadele yönteminin olmadığını son 3 yılın tablosu göstermektedir.Yaşasın Greif davası, Greif işçisi yargılanamaz. Kahrolsun patronların, sermayenin diktatörlüğü” dedi.
“Sömürüden kurtulmak istiyorsak fabrikalarda ağır çalışma koşullarına maruz kalmak istemiyorsak, emeğimize onurumuza sahip çıkmak istiyorsak mücadeleden başka şansımız başka seçeneğimiz yok” diyen Yıldırım sermayenin yasaları ve burjuva sendikacı yönetcilerinin ihanetinin haklı mücadeleden alıkoyamayacağını, Greif işçilerinin gerçekleştirdiği işgal eylemini sahiplenmek gerektiğini belirti.

Onuruna emeğine geleceğine sahip çıkan herkes Kavel’den Greif’e Türkiye işçi sınıfının fiili meşru mücadele çizgisini sahiplenmesi gerektiğini vurgulayan Yılıdırm sözlerini "Greif işçilerinin davası bütün işçi sınıfının davasıdır” diyerek sonlandırdı.

"Bu Dava İşçi Sınıfı Üzerinde Baskı Kurmanın Bir Aracı Olarak Açıldı"

Greif işçilerinden Coşkun Alsaç ise, Amerikan tekeli Greif’te düşük ücretlere, kötü çalışma koşullarına en çok da yasadışı taşeron köleliğine karşı bir mücadele başlattıklarını hatırlatarak, “Taban örgütlülüklerinin, işçi demokrasinin olduğu bir çalışmayı ilmek ilmek örmüştük” dedi.
TİS sürecinde taleplerinin kabul edilmediğini, yasadışı taşeron uygulaması devam ettiği için emeklerine alınterlerine sahip çıkmak için fabrikayı terk etmediklerini aktaran Alsaç, polis saldırısıyla fabrikadan zorla çıkarıldıklarını ancak mücadeleyi farklı mevzilerde sürdürmeye devam ettiklerini ifade söyledi.
Greif işçilerine açılan davaların takipsizlikle sonuçlandığını ve işçilerin tazminatlarını aldıklarını hatırlatan Alsaç, ancak yıllar sonra bir ‘kamu davası’ açılmış olmasına dikkat çekti.
“Bu davanın haksız bir dava olduğunu düşünüyoruz. Çünkü bu dava özü itibariyle toplamda Türkiye işçi sınıfı üzerinde baskı kurmanın bir aracı olarak açılmıştır. Greif işçileri bu davalara hiçbir zaman prim vermeyecek kendi onurlu davalarını ilk günkü gibi bugün de sahiplenecektir” dedi.

“Greif İşçilerinin Davası Bütün İşçi Sınıfının Davasıdır"

Sosyal yıkım paketlerine değinen Alsaç, yeni saldırıların gündemde olduğu bir sürecin işçi sınıfını beklediğini ve bu davanın Greif’i örnek alacak işçi sınıfını korkutmak amacı taşıdığına dikkat çekti. Alsaç, “Greif işçilerinin davası bütün işçi sınıfının davasıdır. Haklıyız kazanacağız” diyerek sözlerini sonlandırdı.
“İşgal grev direniş!”, “Yaşasın Greif direnişimiz!”, “Kahrolsun sendika ağaları!”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!” sloganlarıyla eylem sonlandırıldıktan sonra duruşma için adliyeye geçildi.
Adliyeyi ablukaya alan polis yine kapıda tek tek kimlik kontrolü yaparak yargılananlar dışında kimseyi içeri sokmadı.