KESK’in düzenlediği ikinci “Ortadoğu Barış Konferansı” başladı. Ataköy Tarık Akan Kültür Merkezi'nde yapılan ve iki gün sürecek olan konferansta Ortadoğu’da çözüm ve barışın nasıl sağlanabileceği üzerine görüşler paylaşılacak.

İSTANBUL - Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (KESK) Ataköy'de bulunan Tarık Akan Kültür Sanat Merkezi’nde ikinci kez düzenlenen Ortadoğu Barış Konferansı bugün başladı.
İki günlük programla yapılacak olan konferansta 733. haftasında olan Cumartesi Annelerini selamlayarak, ve 10 Ekim 2015'te Ankara Garı Katliamı'nda ve emek, demokrasi, Barış mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına saygı duruşuyla başladı.
Konferansın açılış konuşmasını KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik yaptı. Ortadoğu’da ve Türkiye’de otoriterleşme ve iktidar gücünün tek merkezde toplanmak istendiğini ifade eden Bozgeyik, demokrasinin sağlanamamasının önemli nedeninin tekçi rejimleri besleyen sömürgeci emperyalist güçler olduğunu, bölgedeki tüm güçlerinin işgal ettikleri topraklardan çıkmaları ve bölgenin dengeleriyle oynamamaları gerektiğini ve karar gücünün bölge hakları ve emekçiler olması gerektiğini söyledi.



"Ortadoğu’daki Sorunlar Biz Emekçileri de Yakından İlgilendiriyor"
Suriye, İran, Irak’ta yaşanan gelişmelerin komşu ülkeleri de etkilediğini, Rojava’da yaşanan gelişmelerin de, Türkiye, İran, Irak’ı yakından etkilediğini belirten Bozgeyik, emperyalist güçlerin çıkar kavgalarının bölgeyi daha da karmaşıklaştırdığını ve çözümü daha da zorlaştırdığını söyledi.
Türkiye’nin ekonomik krizinin önemli nedeninlerinin Kürt sorununu çözümsüzlüğü olduğunu ifade eden Bozgeyik, "Türkiye açısından kökenleri tarihi derinliklere uzanan son 100 yılda daha da derinleşen isyanlar biçiminde kendisini dışa vuran Kürt sorunu nedenleri sonuçları itibariyle biz emekçileri de yakından ilgilendirmektedir” dedi.

Ortadoğu’nun Tarihsel Arka Planı ve Değişen Dengeler
Konferansın ilk gününde Birinci Oturumda “Ortadoğu’nun Tarihsel Arka Planı ve Değişen Dengeler” konusu işlendi. oturumun moderatörlüğünü Ortadoğu Uzmanı Hamide Yiğit yaptı. Ardından Lübnanlı Siyasi Analist Enis Nakkaş konuştu.

"Sömürgeci Devletler Yönetim Şekillerine Karar Veriyor"
I. Dünya Savaşı sonrası Ortadoğu’daki sistemin nasıl devam ettiğine değinen Enis Nakkaş, “Avrupa’da imparatorluklar çöktüğünde yerine başka bir şey ortaya çıkabiliyor. Örneğin ulus devletler ortaya çıkıyor. Ancak bizim bölgemizde haritalar halkların iradesine göre kurulmuyor. Sömürgeci devletler oturuyor sınırlar çiziyor, yönetim şekillerine karar veriliyor" dedi.



Umudun Merkezindeyseniz, ABD'ye, İsrail'e Karşı Yürümek Zorundasınız"
ABD’nin artık Irak’ta kalamadığı için bölgeye yeni savaşlar gerektiğini ve bunun üzerinden politika geliştirdiğini ifade eden Enis halkları birbirine düşürüp onların savaşması için Şii-Sünni çatışmaları, Kürt-Türk çatışmalarını yarattıklarını söyledi. Irakta ve Suriye’de yaşanan çatışmaların bölgenin kolayca yönetilemeyeceğini ortaya koyduğunu, belirten Enis, bu kez de emperyalistlerin bir takım terörist gruplardan medet umduğunu ve bu grupları da kendilerinin yarattığını söyledi.

Enis Nakkaş, Filistin'de 1. İntifada'nın dönüm noktası olduğunu söyledi. İsrail'in işgal ettiği topraklardan tartışmasız çekilmesi gerektiğini söyledi. Arap Baharı denilen sürecin bazı negatif yanları olduğunu belirtti. Türkiye'nin Suriye'de yaşanan süreçte sadece politik bir rol oynamadığını aynı zamanda geri planda askeri bir rol oynadığını da söyledi.
Türkiye'nin İsrail'i bir devlet olarak tanıdığını ve İsrail'le herhangi bir çelişkisi olmadığını ekledi.

ABD stratejilerinin bütün bu berbat stratejilerin arkasında olduğunu belirten Nakkaş, tutuculuğun da sınırları olduğunu, kimlik çelişkisinin çok da problem olmadığını; sınırları aşacak yeni bir mücadele anlayışına ihtiyaç olduğunu belirtti.

"Eğer umudun merkezindeyseniz, ABD'ye, İsrail'e karşı yürümek zorundasınız" diyen Nakkaş, bölgede yeni politik güçler olduğunu ifade etti.

"Suriye Önümüzdeki Dönem de Zor Bir Süreç Geçirecek"
Yazar Hediye Levent Suriye'deki savaşa değindi. Yoğun bir çatışma döneminin ardından istikrar döneminin başladığı yönünde değerlendirmeler olduğunu ifade eden Levent, çatışmaların büyük ölçüde sona erdiğini bazı bölgelerde insanların günlük yaşamlarını yoluna koymaya çalıştığını ama bu sürecin oldukça zor geçeceğini söyledi.
Suriye'nin şimdi 2011 yılında kalma birçok sorunla yüzleşmeye gitmesi gerektiğini fakat buna henüz hazır olmadığını söyledi. Bunun sanıldığı kadar kolay olmadığını, diğer problemlerle de yüzleşmesi gerektiğini ekleyerek, Suriye' nin içinde reformlara ihtiyaç olduğunu, yolsuzluğun ciddi problem teşkil ettiğini söyledi.

"Ortadoğu Deneme Tahtasına Dönüştü"
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. İlhan Uzgel, Ortadoğu ve dünya arasındaki mesafenin açıldığını Ortadoğu' nun hiç bu kadar dış müdahaleye açık olmadığını belirtti. Ortadoğu'nun bir deneme tahtasına dönüştüğünü söyledi. Burasının vekalet savaşlarının alanı haline geldiğini belirten Uzgel, Ortadoğu’da barışa çok ihtiyaç olduğunu, bölgedeki temel sorunun kriz ve hayatın kendisi olduğunu ifade etti. Ortadoğu'da ideolojik bir krizin egemen olduğunu, Ortadoğu'da temel sorunun demografik olduğunu, nüfusun arttığını, ekonominin aynı hızla gelişmediğini söyledi.
"Suriye, Amerika Stratejisi açısından çok düşük maliyetle Iraklaştırıldı. Suriye içe doğru patladı" diyen Uzgel, Suriye’yi, rejimin, Rusya, Hizbullah, İsrail, Amerika, Türkiye, İŞİD'in vurduğunu ve bölgede şiddetin her türlüsünün yaşandığını belirtti.



Bölgede İdeolojik ve Stratejik Kriz Var"
Bölgede ideolojik ve stratejik kriz olduğunu ve ideolojik krizin çok daha önemli olduğunu ifade eden Uzgel, "İdeoloji olmayınca siyasi hareketler belli bir program taşıyamıyor. Bir şey yıkıyorsunuz yerine başka bir şey koyamıyorsunuz. Ondan sonra kaosa dönüşüyor" dedi.

Konferansın ikinci oturumu, “Filistin Sorunu ve Barış” başlığıyla devam etti.
Moderatörlüğünü Ortadoğu Uzmanı Araştırmacı Yazar Faik Bulut'un yaptığı bu oturumda konuşmacılar, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi Merkez Komite Üyesi Leyla Halid, Filistinli Yazar Wadi Abuhani, Filistinli Yazar Siyasi Analist Mprvan Abdülal, Filistinli İnsan Hakları Aktivisti Mahmut Ebu Rahman oldu.

 

"Kürt Halkı Silahlı Mücadele De Dahil Olmak Üzere, Her Türlü Mücadele Hakkına Sahiptir"

Leyla Halid, İsrail ve Türkiye hapisanelerinde açlık grevi yapan politik tutsaklar olduğunu onlara en içten selamlarını gönderdiğini söyledi. "İşgalin ve zorbarlığın kurbanları hep halktır. Halbuki onlar barış içinde bir arada yaşamak istiyorlar” diyen Halid, “Hangi barış? diye sordu. "Barış" kelimesinin emperyalistlerin ve işgalcilerin ağzında anlam değiştirdiğine dikkat çeken Halid "Onlar ' barış' dediğinde boyuneğdirmeyi anlıyorlar. Eğer barış adalete dayanmıyorsa teslim olmak demektir. Kavramları yerli yerine oturtmalıyız" dedi. Kürt Halkı için " Bizim başımıza gelen onların da başına geldi" dedi. "Kürt halkı silahlı mücadele de dahil olmak üzere, her türlü mücadele hakkına sahiptir" dedi.

Savaş Politikanın Başka Araçlarla Devamıdır”

Filistinli Siyasi Analist, Mervan Abdülal ise, Savaşın politikanın başka araçlarla devamı olduğunu, barış için savaşanlarla birlikte olduklarını söyledi. Filistin'e karşı geliştirilen politik savaşın ABD politikası olduğunu belirten Abdülal, Oslo görüşmelerinde ABD'nin "barış" adı altında Filistin'e sopa göstermesini ve son olarak Kudüs' ü İsrail'in başkenti olarak tanıma kararını örnek olarak verdi. Mervan Abdülal’in bir " Arap NATO'SU " istediğini söylemesi ise salonda hem şaşkınlığa hem de tepkilere neden oldu.

Üçüncü oturumda ise “Kürt Sorunu ve Barış” konusu işlendi. Merhaba moderatörlüğünü İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türk Doğan, konuşmacılar ise CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, HDP Milletvekili Prof. Dr. Mithat Sancar, Yazar Ferda Koç, Yazar Yüksel Genç, Gazeteci Yusuf Karataş konuşacak.

Konferans yarın “Ortadoğu Savaş Kıskacında Kadın ve Barış”, “Ortadoğu’da Emek Barışın Örgütlenmesi ve Somut Öneriler” başlıkları altında devam edecek.