Türkiye devriminin genç önderleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan faşizm tarafından yakalanmış, idam edilmek isteniyordu. Mahirler, Maltepe Cezaevi'nden firar etmiş her yerde aranıyorlardı. Ve THKP-C’lilerle THKO’lular buluşarak Deniz, Yusuf ve Hüseyin’i kurtarabilmek için ortak eylem düzenlemeye karar verdiler.
Eylemin amacı da, gerçekleştirilmesi de, sonucu da siper yoldaşlığının en ileri örneklerindendi.
27 Mart 1972'de Ünye'deki NATO üssü basıldı; İngiliz ve Kanadalı görevliler rehin alındı. Mahir Çayan önderliğinde THKP-C’liler Ertan Saruhan, Sinan Kazım Özüdoğru, Hüdai Arıkan, Saffet Alp, Sabahattin Kurt, Nihat Yılmaz, Ahmet Atasoy ve Ertuğrul Kürkçü, THKO’lular Cihan Alptekin, Ömer Ayna rehinelerle Tokat'ın Kızıldere köyüne geldiler, muhtarın evinde mevzilendiler.
Rehinelerin serbest bırakılması karşılığında Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının serbest bırakılması talep edildi. Ancak ihbar üzerine helikopterlerle, ağır silahlarla bulundukları ev askerlerin kuşatması altına alındı.İçeridekiler rehineleri gösterdiler tek tek; ancak "devlet-i ali" böyle bir başkaldırıya tahammül edemezdi. Rehinelere rağmen ev, ağır silahlarla ve bombalarla ateş altına alındı.
Mahir Çayan evin çatısına çıkarak seslendi faşist ordunun subaylarına: "Sıradan askerleri çekin, rütbeliler gelsin!". Ve savaşın ön saflarında savaşan bir önder olarak arkasından ekledi: "Biz buraya dönmeye değil, ölmeye geldik"!.. Ev yaylım ateşine tutuldu; bombalandı. Rehineler de dahil evde bulunanlar katledildi. Evin içine giren devlet güçleri, yaralı olanları da katletti; sadece samanlığa saklanan Ertuğrul Kürkçü sağ kalabildi. 10 devrimci kahramanca savaşarak ölümsüzleşti ve siper yoldaşlığının manifestosunu yazdı.
Faşist devletin devrimi engelleyebilmek için ne denli gözü dönmüş katliamlar yapabileceğinin bir örneğiydi Kızıldere katliamı. Ve aynı zamanda devrimcilerin yoldaşları için, siper yoldaşları için nasıl canlarını ortaya koyabildiklerinin en iyi örneklerinden biri, bir kahramanlık ve siper yoldaşlığı destanın adı oldu Kızıldere.