Türk Tabipler Birliği (TTB), kuruluşunun 100'üncü yılında 14 Mart Tıp Haftası kapsamında Kadıköy'deki Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde bir araya gelerek İskele Meydanı'na yürüdü.
17 Mart günü Türkiye'nin birçok ilinden büyük tıp yürüyüşü için gelen doktorların beyaz önlükleriyle yürüdüğü eylemde üzerinde "100 yıldır ülkemize mesleğimize ve geleceğimize sahip çıkıyoruz" yazılı çelenk ve balonlar taşındı.
"14 Mart büyük hekim yürüyüşü 1919'dan 2019'a", "Yeni Zellanda katliamını kınıyoruz", "Savaşsız sömürüsüz bir dünya herkese eşit ücretsiz sağlık hizmeti iyi ve onurlu hekimlik" pankartlarının taşındığı eylemde sık sık "Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz", "Savaşa değil sağlığa bütçe" ve "Savaşta sağlık şiddet demektir" sloganları atıldı.
Yürüyüşlerini Kadıköy Rıhtım Meydan'ında sonlandıran Hekimler burada yaşamını yitiren doktorlar ve Yeni Zelanda’da yaşanan katliam için saygı duruşunda bulundu.
İlk olarak İTO Başkanı Prof Dr. Pınar Saip konuştu, "Bu ülkede demokrasi, laiklik, özgürlük varsa, çevre korunuyorsa, barış varsa, insan hakları korunuyorsa sağlıklı olma hali mümkündür. Maalesef hastaneler bugün işletmeye çevrilmiş durumda. Hastalar müşteriye çevrilmiş durumda. Sağlık kurumları parçalanıyor, bölünür, yok ediliyor. Ekonomik olarak çökertiliyor. Bu gelecekte tıp eğitiminin, hastaların ciddi sorunlar yaşayacağı anlamına geliyor" dedi.
Pınar Saip, “Bilimdışılığa karşı olmak için buradayız. Gerçek bir sağlık sisteminin kurulmasını istiyoruz. Herkese eşit, ücretsiz sağlık hizmeti verilmesini talep ediyoruz. Meslektaşlarımızın emeklerine uygun bir şekilde emekliliklerine yansıyacak ücret talebimiz için buradayız. Bu topraklarda vardık var olmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
Hekimler adına açıklamayı TTB Merkez Konsey Başkanı Sinan Adıyaman yaptı ve Hekimlerin hiçbir zaman sessiz kalmadıklarını söyledi, “Doğanın talanına, nükleer belasına karşı durdular. Her zaman iyi hekimlik ve insan haklarından yana oldular. Savaşların halk sağlığı sorunu olduğunu söylemekten, etik ve deontolojik değerleri korumaktan vazgeçmediler. Sağlıkta yaşanan sorun ve yetersizliklerin ülkedeki yönetim anlayışından, önceliklerinden, tercihlerinden ayrı düşünülemeyeceğini savundular” dedi.
Adıyaman, "Mesleklerimizi itibarsızlaştırılması, emeklerimizin ucuzlatılması, kötü çalışma ortamları, ağır çalışma koşulları, parça başı işleme dayalı ücretlendirme, piyasanın vahşi koşullarına terk edilen, ticarileşmiş sağlık hizmetleri, kışkırtılmış talep, kışkırtılmış şiddet ve sevgisiz, hürmetsiz, değer bilmez sağlık yöneticileridir. Bizler de kökleri 1929'da Etıbba Odaları ile atılan 90 yıllık tabip odalarımız ve Türk Tabipleri Birliği'nin öncülüğünde, yüz yıl önce olduğu gibi bugün de ülkemize, mesleğimize ve geleceğimize sahip çıkıyoruz. Mesleki itibarımızı korumanın, haklarımızı savunmanın, sorunlarımızın çözümünün ancak ve ancak meslek örgütümüzle ve örgütlü mücadelemizle olacağını biliyoruz. Geçmişten aldığımız güç ile mücadele edeceğiz" dedi.
Açıklama yaşamını yitiren doktorlar için uçurulan balonlar ile son buldu.