İşkence, burjuvazinin itiraf ettirmek-ifade almak kadar, korku salmak için de uzun süredir kullandığı bir yöntem. Bunun son yaşanan örneği, İstanbul’da 16 Aralık günü gözaltına alınan Birgül Mızrak ve Göksel Dillibal oldu.
İstanbul Ataşehir’de sokak ortasında darp edilerek gözaltına alınan Birgül Mızrak ve Göksel Dillibal, ne ile suçlandıkları bilinmeden 4 gün emniyet müdürlüğünde gözaltında tutuldular. Avukatları ile görüştürülmedi, ailelerine dahi haklarında bilgi verilmedi, dosyalarına gizlilik kararı kondu.
4 günlük gözaltının ardından Çağlayan Adliyesi’ne çıkarılan Birgül ve Göksel, burada da avukatları ile görüştürülmedikleri gibi, avukatları da hakim sorgusu sırasında darp edilerek dışarı çıkarıldı. Birgül ve Göksel için de ek gözaltı süresi kararı verilerek terörle mücadele şubesine geri gönderildiler.
Avukatları, müvekkillerine işkence yapıldığının açıkça görülmesine rağmen, ne gözaltı sırasında görüştürülmediklerine, dosyanın, sağlık raporunun hatta gözaltı kararının dahi kendilerine gösterilmediğini söylerken; “gizlilik kararı” gereği kendilerine gösterilmeyen tüm belgelerin burjuva medyaya servis edildiğini açıkladı.
Habertürk’te yayınlanan haberde Birgül Mızrak ve Göksel Dillibal’ın “Cengiz Holding’in binasına bomba yerleştirmek, 26 Temmuz 2015 günü Karşıyaka Ak Parti içle teşkilat binasına bombalı saldırı, 11 Ağustos 2015 günü Bornova Çamdibi Polis Merkezi Amirliği’ne bombalı saldırı, 12 Ağustos 2015 günü Bornova MHP ilçe teşkilat binasına bombalı saldırı, 29 Ekim 2015 günü Buca’da görevli devriye ekiplerini silahlı saldırı, 3 Mart 2016 günü İzmir Çiğli’de bulunan TOMA fabrikasına silahlı el bombalı saldırı, 3 Nisan 2017 günü Mersin Mezitli’de polis servisi güzergahına bombalı saldırı, 31 Ağustos günü İzmir Cezaevi servis aracına bombalı saldırı, 3 Şubat 2018 günü Bursa Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’ne ait otonun geçiş güzergahına bombalı saldırı, 26 Şubat 2018 günü Denizli Pamukkale’de trafik ışık direğine kelepçeli bomba paketinin yerleştirilmesi” eylemlerine karıştıkları iddia edildi.
Birgül Mızrak ve Göksel Dillibal derhal serbest bırakılmalıdır.