"Kayıpların Akıbetini Sorma Hakkı Engellenemez"

Cumartesi Anneleri'nin 711'inci hafta eylemi Galatasaray Meydanı'nın yasaklanması nedeniyle yine İHD İstanbu Şubesi önünde gerçekleştirildi. 711'inci hafta eyleminde 1996 yılında Silvan'd apolis olduğunu söyleyen kişilerce gözaltına alınan ve iki yıl sonra öldürüldüğü ortaya çıkan fakat mezar yerine ulaşılamayan Ramazan Yazıcı'nın akıbeti soruldu.

Cumartesi Anneleri/İnsanları'na destek için eyleme katılan Uluslararası Af Örgütü temsilcileri, her daim kayıp yakınlarıyla birlikte olacaklarını bildirdi.

İSTANBUL - Cumartesi Anneleri 711'inci hafta eyleminde kayıp yakınları 1996'da Silvan'da polis olduğunu söyleyen kişilerce gözaltına alınan, iki yıl sonra elleri ve ağzı bağlı halde gömüldüğü ortaya çıkan, fakat mezar yerine ulaşılamayan Ramazan Yazıcı için bir araya geldi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde bir araya gelen kayıp yakınları, kaybedilen yakınlarının fotoğraflarının bulunduğu dövizler taşıdı.

711'inci haftanın basın açıklamasını kayıp Fehmi Tosun'un kızı Besna Tosun okudu Türkiye’de diğer ağır ihlaller gibi gözaltında kaybetme suçunun da hukuksal ve siyasal faktörlerin etkisiyle cezasız bırakıldığına dikkat çeken Tosun, yüzlerce insanın gözaltına alınarak kaybedilmesine rağmen, kaybedilenlerin aileleri için tüm hak arama kanallarının kapatılmasının büyük bir adalet boşluğuna yol açtığını ifade etti. Ramazan Yazıcı dosyasının AİHM'in dikkat çektiği cezasızlık davalarından biri olduğunu dile getiren Tosun, "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de uzun yıllardır Türkiye’de güvenlik güçlerinin eylemlerinden dolayı yaşanan ihlallerde, etkili soruşturma yapılmayarak sürecin fiili cezasızlıkla sonuçlandırıldığına dikkat çekmektedir." dedi. 

"Kayıpların Yakınlarını Sorma Hakkı Engellenemez"
Uluslararası Af Örgütü'nün Kampanyalar Direktörü Fotis Filipu ile Türkiye temsilcisi Milena Büyüm de eyleme katılarak destek verdi. . 25 Ağustos'ta çok ciddi baskılar ve şiddet karşısında Cumartesi Anneleri'nin 700'üncü buluşmalarının bastırılmasının ve engellenmesinin kendilerini hem kızdırdığını hem de şoke ettiğini dile getiren temsilciler "O günden bu yana yaşadığınız baskıları da aynı kızgınlıkla takip ediyoruz. Sizin kaybedilen yakınlarınızın akıbetlerini sorma hakkınız durdurulamaz, engellenemez. Yıllardır sizin mücadelenizin alanı olan Galatasaray'a dönebilmeniz için sizin yanınızda kampanyamıza devam edeceğiz. Bu hakkınızı tekrar tesis edebilmenizi sağlamak için elimizden geleni yapacağız. Uluslararası Af Örgütü'nün Türkiye ve dünyadaki tüm şubeleriyle birlikte her daim sizin yanınızdayız."dedi.

Yazıcı'nın Gözaltına Alınmadığı İleri Sürüldü
36 yaşındaki Ramazan Yazıcı Diyarbakır-Silvan arasında bir minibüs ile yolcu taşımacılığı yapıyordu. 22 Kasım 1996 tarihinde saat 09.00 sıralarında Silvan Melikahmet Garajı’nda kendilerini polis olarak tanıtan üç kişi tarafından gözaltına alındı. Görgü tanıkları Yazıcı’nın 21 DZ 490 plakalı kırmızı renkli Şahin marka araca bindirilerek götürüldüğünü söyledi.
Bir kişinin kendisinin de gözaltında bulunduğu sırada Ramazan Yazıcı’yı Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nde gördüğünü iddia etmesi üzerine Yazıcı Ailesi; Savcılığa Terörle Mücadele Şube polisleri hakkında yasa dışı gözaltı yaptıkları gerekçesiyle şikâyette bulundu. Ardından Yazıcı Ailesi konuyla ilgili DGM Başsavcılığına, OHAL Bölge Valiliği’ne, Emniyet Müdürlüğü’ne, Adalet Bakanlığı’na, İçişleri Bakanlığı’na başvurdu.
Yazıcı Ailesi’nin başvurduğu İHD Diyarbakır Şubesi ve Uluslararası Af Örgütü de resmi merciler nezdinde girişimlerde bulundu. Ancak Ramazan Yazıcı’nın gözaltına alınmadığı ileri sürüldü.

Yazıcı'nın 'Elleri Ağzı Bağlı Cansız Bedeni Bulundu' Bilgisne Ulaşıldı

Olayın peşini bırakmayan İHD iki yıl sonra Ramazan Yazıcı’nın elleri ve ağzı bağlı olan cansız bedeninin, 3 Aralık 1998 tarihinde İdil’e bağlı Sarıköy ve Mağara köyleri arasında bulunduğu ve İdil Merkez Mezarlığı’na kimliği meçhul kişi olarak gömüldüğü gerçeğine ulaştı. 19 Kasım 1998 tarihinde Yazıcı Ailesi ve İHD yetkilileri Ramazan Yazıcı’nın cenazesini almak üzere İdil Merkez Mezarlığı’na gitti. Ancak mezarlıkta kimliği meçhul kişilerin gömülmesine ilişkin kayıt tutulmadığı için Ramazan'ın mezar yeri bulunamadı.

Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı’ndaki dosyada hiçbir gelişme yaşanmazken AİHM’e taşınan dava mahkûmiyetle sonuçlandı.