< "Bizi Engelleyen Kollarınız Oğlumu Niye Geri Vermiyor!

 

Cumartesi Annelerinin 705'inci haftasında Taksim'de yoğun güvenlik önlemi alındı. İHD önündeki ailelerle basın arasına çevik kuvvet etten duvar ördü. Abdülmecit Baskın'ın akıbetinin sorulacağı 705'inci haftada ailelerle polis arasında yaşanan arbede de basın metni okundu. Aileler "Siz her ne yaparsanız yapın kayıplarımızı aramaktan vazgeçmeyeceğiz" dedi.

İSTANBUL - Cumartesi Annelerinin 705'inci haftasında Taksim'de polis yoğun güvenlik önlemi alındı. İstiklal Caddesi'ne çok sayıda TOMA ve polis otobüsü sokak başlarına da polis yerleştirildi.

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi'nin bulunduğu Çukurlu Çeşme Sokak'ta çok sayıda polis giriş ve çıkışları tuttu.

Basın ve Aileler Arasına Çevik Kuvvet Barikatı

Cumartesi Annelerinin 705'inci hafta açıklaması için ailelerin bina önünde toplanması üzerine çevik kuvvet ekipleri basın emekçileri ile aileler arasına etten duvar ördü. Basını sokağın çıkışına doğru uzaklaştırmaya çalıştı.

Polisin eylemin yasa dışı olduğu yönündeki anonsları ve engellemeye çalışması üzerine aileler "Bu bizim anayasal hakkımız basın açıklaması yapmamızı engelleyemezsiniz" dedi. Polis aileleri bina içine sokmaya çalışırken yaşanan arbede sırasında Besna Tosun basın açıklamasını okudu.

"Altı Haftadır Polis Şiddeti Görüyoruz"

Devletin güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındıktan sonra akıbetleri gizlenen insanların aileleri ve insan hakları savunucuları olarak sürdürdükldri hakikat ve adalet arayışının 705. haftasında olunduğunu hatırlatan Tosun, "700. haftasına kadar hiçbir sorun yaşanmadan Galatasaray’da gerçekleştirdiğimiz buluşmalarımız 6 haftadır polis şiddeti ile engelleniyor.

Anayasal hakkımızı kullanarak barışçıl toplanma ve basın açıklaması yaparak düşünce ve ifade özgürlüğümüzü kullanma hakkımız ihlal ediliyor. Görev başında olmayan Beyoğlu Kaymakamı adına alınan yasak kararlarıyla sokağa çıkmamız bile engelleniyor" dedi.

AİHS’in her türlü kötü muameleyi yasaklayan 3. Maddesi, Anayasa’nın 17. Maddesinde ve Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddelerine aykırı bir biçimde sokakta işkenceye tabi tutulduklarını belirten Tosun, gözaltında kaybedilişinin 25. yılında Abdulmecit Baskın dosyasını paylaştı.

 

 Nüfus Müdürü Baskın Gözaltına Alındı 

41 yaşında 3 çocuk babası olan Abdulmecit Baskın, Ankara Altındağ Nüfus Müdürüydü. 2 Kasım 1993 tarihinde Ankara’da kendilerini polis olarak tanıtan, polis yelekli, telsizli bir ekip tarafından gözaltına alındı.

 Cansız Bedeni 2 Gün Sonra Bulundu

2 gün sonra cansız bedeni, Ankara Gölbaşı mevkiinde bir köylü tarafından bulundu. Baskın, Milli İstihbarat Teşkilatı Genel Koordine Merkezi’ne 200 metre mesafedeki metruk bir binanın arkasında elleri arkadan bağlanmış ve ateşli silahla vurularak öldürülmüştü. Ailenin tüm başvuruları etkin bir soruşturma yapılmadan “kovuşturmaya yer olmadığı” kararıyla sonuçsuz bırakıldı.

 Çarkın Baskın'ın Öldürüldüğünü İtiraf Etti

26.03.2011 tarihinde özel harekât polisi Ayhan Çarkın, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na verdiği ifadede; 1993 yılında Özel Harekât Daire Başkanı İbrahim Şahin’in emriyle, Abdülmecit Baskın’ı gözaltına aldıklarını ve Baskın’ın Ziya Bandırmalıoğlu ile Ayhan Akçay tarafından öldürüldüğünü detaylarıyla anlattı. Ayhan Çarkın’ın anlattıkları, olay yeri tutanakları ile karşılaştırıldı. İfadeler ile yer gösterme tutanaklarının “örtüştüğü” savcılık dosyasına eklendi.

 Mahkemede Hiçbir İlerleme Olmadı

Fakat 2011 yılında Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davada bugüne kadar hiçbir ilerleme kaydedilemedi. Mahkeme aile avukatlarının taleplerini geri çevirirken sanıklar için “can güvenlikleri olmadığı” gerekçesiyle duruşmadan vareste kararı verdi. Aile avukatlarının sanıklara soru sorma hakkı engellendi.

Besna Tosun Abdulmecit Baskın’ın gözaltına alınışının 25. yılında adil bir yargılama sonucunda dava dosyasında isimleri bulunan sanıkların cezalandırılmalarını istediklerini ve kayıplarını aramaktan ve Galatasaray Meydanı'ndan asla vazgeçmeyeceklerini belirterek sözlerini tamamladı. Arbede arasında yapılan basın açıklaması sonrası aileler dernek binasına geçti.

 "Elim Ayağım Tuttuğu Sürece Geleceğim"

Burada 1995 yılında ifade vermek için emniyete gitmesinin ardından gözaltında kaybedilen Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız "Bu nasıl bir zulümdür, bu nasıl hukuk adalet anlayışı! Biz kayıplarımızı arıyoruz. Bunca polisi buraya yığmak nedir? Ben adalete güvendim kendi ellerimle getirdim. Oğlumu kaybeden o uzun elleriniz ne oldu da bugün oğlumu çıkarıp vermiyor. O uzun kollarınız bizi engelliyor, oğlumun kemiklerini çıkarıp vermiyor!" diyerek isyan etti.

 Hanife Yıldız her ne olursa olsun kayıpların sorumları yargılanıncaya kadar Galasaray Meydanı'na gitmekten vazgeçmeyeceğini belirterek"Elim ayağım tuttuğu, gücüm yettiği sürece geleceğim, kayıplarımızı soracağım" dedi.