İşçiler, emekçiler, yoksullar, ezilen halklar, kadınlar, gençler…
Ne kadar da çoğuz, ne kadar da büyük… Ne saymakla biteriz ne kırmakla…
“Kriz geliyor”, “geldi”, “gelecek”… Kriz ne geliyor ne gelecek. Kriz zaten hep vardı. Kriz bu sistemin kendisidir! Bir işçinin açlığıdır kriz. Bir emekçinin hiç gerçekleştiremeyeceği hayalleri, bir çocuğun yoksulluğu, bir annenin feryadıdır.
Sistemin yapısından kaynaklanan bu kriz, her geçen gün daha da derinleşiyor. Ceplerimizde, sofralarımızda daha da yakıcı hale geliyor.
Ve bekliyorlar. Bu büyük sessizliği yıkacak ilk çıtırtıyı, bu büyük karanlığı yakacak ilk kıvılcımı bekliyorlar. Her şeylerini bu ilk işaret fişeğine hazırlıyorlar.
Ve korkuyorlar. Gelecek olan o hazin sonlarını beklerken senden, benden, bizden korkuyorlar. İnşaatlarda insanlık dışı çalışırken her gün ölen inşaat işçilerinden, patronun tek bir cümlesiyle fabrikadan kovulup açlığa mahkûm edilen işçilerden, KHK’lerle işten atılan emekçilerden, tacizle tecavüzle katledilen kadınlardan, çocuklardan, geleceği çalınan gençlerden korkuyorlar.
Şimdi bu korkuyu gereğe çevirmenin zamanıdır. Şimdi “Krizin faturasını ödememe” değil, el ele verip tüm gücümüzle krizin kendisi olan bu sistemi yıkmanın zamanıdır. Şimdi devrim zamanıdır!
Şimdi “Tarihin akışına yön vereceğiz!” iddiasıyla geleceğe yürüyen Leninistlerin saflarında örgütlenip iktidarı fethetme zamanıdır.
Bütün İktidar Emeğin Olacak!
Şimdi Devrim Zamanı!
Mücadele Birliği Platformu