İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, tek tip kıyafet uygulamasını protesto ederek tek tipe karşı direnmenin en meşru hak olduğunu ve tarihten bu yana hep meşru ve haklı olanların kazandığını ifade etti.
İSTANBUL - İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, tutuklulara giydirilmek istenen tek tip elbiseye dikkat çekmek amacıyla her ay gerçekleştirdikleri eylemin 7’ncisini Galatasaray Meydanı’nın engellenmesi nedeniyle İHD İstanbul Şubesi’nde gerçekleştirdi. Toplantıya İHD üyeleri katılırken, "Tek tip elbise işkencedir" pankartı açıldı.
Açıklamayı İHD üyesi Mehmet Acettin yaptı. Galatasaray Meydanı’nın yasaklanmasının bir önce evvel sona erdirilmesini isteyerek sözüne başlayan Acettin, ‘’Yaşadığımız coğrafyanın her alanında, insan hak ve özgürlüklerinin her geçen gün daha da sınırlandığı hatta yok sayılarak ortadan kaldırılmaya çalışıldığı bir süreçten geçiyoruz. Bu sürecin daha ne kadar devam edeceğini tahmin etmek ne kadar zor ise yaşanabilecek baskı ve şiddeti tahmin etmek o kadar kolay. Başta toplumun muhalif kesimi suçlu ilan edilerek yoğun bir baskı yaşarken; dışarıdan görmenin olanaksız olduğu hapishanelerdeki tutuklu ve hükümlüler de ağır tecrit altındadır’’dedi.
Ülke koşullarının her halinde, hapishaneler üzerinde baskı, şiddet ve işkence eksik olmadığını belirten Acettin, OHAL’de temel insan haklarının bile ayaklar altına alındığını söyledi. Başta hasta mahpuslar olmak üzere içerdeki insanların hiçbir yaşam güvencesin kalmadığının altını çizen Acettin, 24 Aralık’ta yürürlüğe giren 696 sayılı KHK’nin kaldırılması gerektiğini vurguladı.
Yarın, 12 Eylül askeri faşist darbenin 38’inci yıldönümü olduğunu hatırlatan Acettin, “12 Eylül darbesiyle hapishanelerde her türlü işkence uygulanmıştır. Tek tip elbise de bunlardan birisidir. Çünkü tek tip dayatması ile yapılmak istenen, beklenen şey aynıdır: Mahpusların kişilikleri, siyasi kimlikleri yani düşünceleri ve onurları aşağılanarak onlara boyun eğdirmektir. Yani bu sistem ve anlayış yeni değildir ve bu tür baskı, işkence yöntemlerini tekrar tekrar gündeme getirmekte de bir sakınca görmemektedir. Ancak tarihte görünen; direnmek en meşru, haklı haktır ki kazanan hep meşru ve haklı olanlar olmuştur. Biz insan hakları savunucuları olarak diyoruz ki, toplumsal barışın sağlanması, insan hak ve özgürlüklerinin engellerden kurtarılarak insanca yaşamanın olanaklarının yaratılması ile mümkündür. İnsan düşünce, inanç ve onuru ile bir bütündür ve ancak haklarıyla vücut bulan bir varlıktır. Tek tip hiçbir mahpus isteyerek giymediği, giymeyeceği için baskıdır, işkencedir ve işkence insanlık suçudur’’ dedi.