Yazı yazmayı sevmeyen Meryem Karakurt, birlikte bostan ektikleri doğa aktivisti Atilla Şayir tutuklanınca ona mektup yazmaya başladı. Karakurt, bir mektup da gazetelere yazarak, 11 Eylül'de görülecek davaya destek çağrısında bulundu.
İSTANBUL - Doğa aktivisti olan Atilla Şayir, arkadaşlarıyla Beykoz'da boş bir araziyi temizleyip bostana dönüştürdü. Ürünleri ekip onlar kendilerini doğal tohumların, sulamayı nasıl yapacaklarını, alacakları ürünün hayalini kurarken HDK Ekoloji Meclisi üyesi ve HDP'li olması nedeniyle tutuklandı.
Atilla Şayir'in 7,5 aylık tutuklu. Mektup yazmayı sevmeyen Meryem Karakurt, birlikte ektikleri bostandaki gelişmeleri yazmaya başladı. Çünkü başka türlü iletişim kurma olanağı yoktu.
Meryem Karakurt mektup yazmaya alışınca bir mektup da, İstanbul'u, Beykoz'u, ormanları, hayvanları korumaya çalışan doğa aktivisti Atilla Şayir'in 11 Eylül’de Silivri'de saat 11.00'de görülecek mahkemesine çağrı yapmak için yazdı.
Bostan Hayali Mektup Oldu...
“Geçen sene, Boğaz’ın kıyıları parsel parsel satılmaya devam ederken Atilla ile bostan yapma hayali kurduk. Uygun bir yer arıyorduk. En uygun yerin, evlerinin yanındaki boş arazi olabileceğini söyledi. Açıkcası arazi biz insanların attığı çöp ve inşaat atıklarıyla doluydu. Bıkmadan özenle, ellerinde açılan yaralara rağmen temizlemeye devam etti.
Arkadaşlarımızı da dahil ederek yerel tohum ve fide arayışına başladık. Bu arayışımız sonucunda organik ve yerel tohumlar, fideler ektik. Atilla bostanda filizlenen her fideyle arkadaş olmuştu, tek tek ilgileniyordu. İşte hayalimizi yükselen binalara, boğaz sularının doldurulmasına inat, yaşam bulmuştu.
Bir bostan varsa, küçük tartışmalar da olur. Bizim tartışma konumuz da sulama idi. Ben yerden sulamak gerektiğini söylüyordum; o ise fideleri teker teker yıkar gibi suluyordu.
Atilla bostanla ilgilenirken hep bir dahaki sene yapacağımız bostanın hayalini kuruyordu: “Daha deneyimli olacağız; toprak da daha verimli olacak; damlama sistemi kurarız, tohumları başka şehirlerden toplarız; sen Iğdır’dan da tohum getirirsin; kollektif bir çalışmayla çok güzel yapacağız” diyordu.
Bostan çok güzel olmuştu; ilk mahsulleri toplarken o mutluluğunu hiç unutmuyorum. “Doğa ne muhteşem, değil mi” demişti. Ve bir sabah fırtına çıktı; dolu yağdı. Ceviz büyüklüğünde dolu taneleri insanlığın ekosistemde yarattığı kötü etkilerin sonuçlarıydı. O günkü doluda bostan, çok büyük zarar gördü. Emek veren herkesle birlikte çok üzüldük. Atilla bizi “Üzülmeyin seneye daha güzel yapacağız bostanı hep birlikte” diye umutlandırmaya çalıştı.
Şimdi bu anıları, özlemle anıyorum. Çünkü Atilla tutsak, tam da bostanı kurma mevsiminde, Atilla arkadaşlarıyla birlikte gözaltına alındı ve ardından tutsak edildi. Tutsaklığının üçüncü ayıydı; üzüntümüzü hayallerimizi çalanlara inat gidermek için bostanı kurmaya karar verdik. Hem de eskisinden daha kolektif bir çalışmayla… Tohumları, fideleri ektik… Suladık. Bostan; hem Atilla’nın tutsaklığına hem de sellere dayandı. Karpuzlar çiçek açtı, patlıcanlar serpildi.
Kelimeleri Ekmeyi Öğrendi
Ben yazmayı sevmiyordum. Bir çok kadın gibi, yazmak benden çalınmıştı. Atilla’nın tutsaklığında tek iletişimimiz mektup olunca, ben de benden çalınanı geri aldım. Tıpkı toprakla bağımı yeniden kurduğum gibi, yazıyla da yeniden bağ kurdum. Yazı, bu bağın ifadesi de oldu.
Atilla’ya mektuplarımda karpuzun çiçeklerini anlattım; rüzgarda dalındaki sebzelerin yaydığı kokuyu; şiddetli yağmura, sele direnişlerini; onları topladığım anı, tadına bakabilsin diye onun için sakladıklarımdan bahsettim. Tutsak edilmenin ağırlığını satır aralarında paylaşıyoruz. Onun mektuplarında, yazamadığı duygularını okudum.
Şubat ayının 7’sin den beri hala tutsak Atilla... Peki neden, diye kendime soruyorum? Ekolojist ; doğaya ve her türden canlının yaşam hakkına saygı duyan ve bunun için mücadele eden biri olduğu için mi? Halkların bir arada barış içinde yaşamasını savunan biri olduğu için mi?
Yoksa; avukatının ifadesiyle çok “naif” bir insan olduğu için mi? Atilla Şayir’in savunduğu fikirler ve verdiği mücadele tutsak edilemez. Atillalar özgür, tohumlar özgür olacak."