Cumartesi Anneleri 702. hafta eylemi de polis tarafından yine engellendi. Cumartesi Anneleri Büyükparmakkapı Sokak'ta açıklama yaparak, kayıplarını aramaktan vazgeçmeyeceklerini belirtti.
İSTANBUL - İHD İstanbul Şubesi önünde toplanan kayıp yakınları Galatasaray Meydanı'na yürümek istedi. Cumartesi Anneleri/İnsanlarının yürüyüşü Büyük Parmakkapı Sokak'ta polis tarafından kesildi. Polisin engellemesi üzerine kayıp yakınları oturma eylemine geçti.
Basın açıklamasının okunacağı esnada kayıp Murat Yıldız' ın annesi Hanife Yıldız sinir krizi geçirdi. "Ben anneyim, beni engelleyemezsiniz. Çocuğumun akıbetini soruyorum" diyerek kendilerine reva görülen zulme isyan eden Hanife Ana'yı diğer kayıp yakınları sakinleştirmeye çalıştı.
"Gerçekler Bilinmesin Diye Galatasaray'ı Yasaklıyorsunuz! "
Basın açıklamasını kayıp Fehmi Tosun'un kızı Besna Tosun okudu. Gözaltında kaybetmenin, uluslararası hukukta insanlığa karşı işlenmiş suç olarak tanımlandığını hatırlatan Tosun, "Uluslararası hukuka göre herkesin gözaltında kaybedilmeden korunması ve bu suçun etkili bir biçimde cezalandırılması devletlerin yükümlülüğüdür" diyerek 702 haftadır devletin bu yükümlülüğünü yerine getirmesini talep etti.
"Annelerimiz İçişleri Bakanı'nın Ağır Hakaretlerine Maruz Kaldı"
Uluslararası hukuka göre herkesin gözaltında kaybedilmeden korunmasının ve bu suçun etkili bir biçimde cezalandırılmasının devletlerin yükümlülüğü olduğunun belirten Tosun, "2011 yılında Erdoğan'ın davet ederek görüştüğü, 'Sizin sorununuz kabinemin sorunudur. elimizden geleni yapacağız' dediği yaşlı annelerimiz İçişleri Bakanı'nın ağır hakaretlerine maruz kaldı. Bugün de gözaltında kaybedilen sevdiklerimizle buluşma mekanımız olan Galatasaray Meydanı tomalar, iş makineleri, çelik ve beton bariyerler ile kuşatıldı. Elimizdeki fotoğraflara ve karanfillere karşı ağır silahlı polisler konuşlandırıldı. Adalet talebimize Galatasaray Meydanı'nı zaptederek cevap verenlere sesleniyoruz: Bizim 702 haftadır kamuoyuna açıkladıklarımız tanık beyanlarına, kamu görevlilerinin ifadelerine, TBMM raporlarına, savcılık fezlekelerine, mahkeme tutanaklarına, AİHM kararlarına, akademik çalışmalara, kitaplara, gazete haberlerine de yansıyan gerçeklerdir. Gerçekler bilinmesin diye bize Galatasaray'ı yasaklıyorsunuz. 702 haftadır kayıplarımıza ulaşma ve onları kaybedenlerden adil bir yargı önünde hesap sorma talebimizin meşruiyetinden korkuyor ve bizi susturmak istiyorsunuz. Hukukun üstünlüğü talebimize ağır polis şiddetiyle cevap verenlere sesleniyoruz: Annelerden ve meydanlardan korkanlar Arjantin'de, Şili'de kaybettiler. Türkiye'de de kaybedecekler" dedi.
Konuşmaların ardından gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin hakkındaki bilgiler aktarıldı.
12 Eylül 1994 sabahı, 35 yaşındaki Kenan Bilgin Ankara Dikmen'de otobüs durağında sivil polislerce gözaltına alındı.
11 kişi Kenan Bilgin'i Ankara Terörle Mücadele Şubesi'nde işkencede gördüklerine dair tanıklık etti. Ancak onun gözaltına alındığı bugüne kadar inkar edildi. Tüm yasal girişimler sonuçsuz kalınca dava AİHM'e taşındı.
"AİHM Türkiye'yi Mahkum Etti"
AİHM'deki yargılama sonucunda Mahkeme Kenan Bilgin'in 12 Eylül 1994 tarihinde güvenlik güçlerince gözaltına alındığını; kendisinin 3 Ekim 1994 tarihine kadar güvenlik güçlerinin elinde bulunduğunu; ancak bu konuda hiçbir kaydın tutulmadığını ve bundan sonra akıbetinin ne olduğu konusunda hiçbir kayıt ve bilginin bulunmadığını tespit ederek. Türkiye Cumhuriyeti Devletini oybirliği ile mahkûm etti.
AİHM mahkûmiyetine rağmen etkin bir soruşturma yürütmeyen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı "Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar” verdi.
Cumartesi Annelerinin eylemi "Ömrü oğlunun akıbetini öğrenmeye yetmeyen Fincan Bilgin'in bıraktığı yerden 'Kenan Bilgin için adalet' istemekten vazgeçmeyeceğiz. Yaşam adına, barış adına, insanlık ve vicdan adına Kenan Bilgin'i ve kayıplarımızı aramaktan asla vazgeçmeyeceğiz!"denilerek sona erdi.