“Kavgaya girmişse insan

Kırıyorsa zinciri

Bileniyorsa bıçak

Çelikleşmişse demir

Deniz Yusuf Hüseyin

Bunlar Senin eserin”

6 Mayıs… Deniz, Yusuf, Hüseyin…

Türkiye ve Kürdistan halklarının aydınlık günlere ulaşacağına olan inançla “Devrim” ateşini yakan üç genç yüreğin idam edilişlerinin yıldönümü.

6 Mayıs yaklaşırken, bizlerde de hazırlık başladı. Bazılarımız ilk kez zindanda bir etkinlik hazırlanmanın heyecanını yaşıyor.

Üç dağ/ Üç nehir/ Üç yangın yürekli orman… Onların bizler için anlamı bir başka… Mücadeleye başlamanın, kararlılığın, başeğmezliğin simgesi… Onların devrim tarihine, bizlere kattıklarını nasıl anlatmalı?

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan… Onlara dair bildiklerimiz, onların ardından denizleşen yoldaşlar… Partimizin ölümsüzleşenlerini anarken onları nasıl anlatmalı? Telaş ve heyecan dorukta…

Ve 6 Mayıs sabahı… Ankara’da Karşıyaka Mezarlığında kızıl bayraklarıyla Denizlerin mezarı başındadır yoldaşlar…

Leninist Kadınlar zindanda anacak. Güne Deniz, Yusuf, Hüseyin’i anarak başlamak gerek. Sabah siper yoldaşlarıyla beraber toplandık havalandırmada.

Bir yoldaşımız, “Bugün 6 Mayıs. 1972’de idam edilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı anmak için bir aradayız. Denizleri anmak, onlar gibi savaşmak, Denizleri anmak, ezilen halkların özgürlük mücadelesini zafere ulaştırmaktır” diyerek saygı duruşuna davet etti. Che’nin “Ölüm hoş geldi sefa geldi” şiiri eşliğinde saygı duruşunda bulunduk. Ardından, Deniz, Yusuf, Hüseyin’i ve devrim savaşçılarını anan sloganlarımızı attık.

Akşam da ayrıca bir anma etkinliği gerçekleştirdik. Etkinlik alanını düzenlemeye, Deniz Gezmiş’in simgeleşen resmini asarak başladık. Altında ise proletaryanın kurtuluş mücadelesinin rehberi olan Marx, Engels, Lenin ve dünya devrim önderlerinin resimlerinin yer aldığı panomuzu yerleştirdik.

Sonra Denizlerden bugüne Leninist Parti’nin ölümsüzleşen savaşçılarının resimleri ve onlara ait sözleri, karanfillerle donatıldı pano.

Heyecanımızı anlatmak zor… Programımız başladı.

Parti, devrim ve komünizm savaşçılarını andığımız bu günde, sosyalizmi bir ütopya olmaktan çıkaran ve 5 Mayıs’ta doğan Karl Marx’ı anmamak mümkün mü? Denizleri etkileyen Giap ve Fidel Castro’yu… Onları düşünerek devrim ateşinin ilk kıvılcımını yakmak için çıktılar Nurhaklara… THKO’nun kısa zamanda etkin bir politik güç durumuna ulaşması, emperyalizmin ve tekelci burjuvazinin hemen harekete geçmesini getirdi. 12 Mart Askeri Darbesinin ardından THKO’nun kurucuları Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüzeyin İnan, 6 Mayıs 1972’de idam edildiler.

“Yiğitçe çıktılar yola/ Sevdanın en katışıksızını/ Ölümün en amansızını tattılar/ Uğruna ölüme gittikleri yol kadar aydınlıktılar…

THKO’da yaşanan sınıfsal ayrışmanın ardından Demokratik Halk Devrimi’ni gerçekleştirmek gerektiğini belirten THKO/MB partileşme sürecine girdi. TKEP’in ilanı ise üç komünist işçi Seyit Konuk, İbrahim Ethem Coşkun ve Necati Vardar’ın yaptığı eylemle oldu. Üç komünist işçi 13 Mart 1982’de idam edilen ilk işçiler olarak tarihe geçtiler.

TKEP ise, enternasyonalist savaşçılar Cevat Saim Çelen, İmam Ateş ve Mustafa Çetiner adlarını Filistin’de savaşarak tarihe yazacaklardı.

Leninist Parti’nin her savaşçısı, Denizlerin cesareti, savaşçılığı ile görev almış kahramanlar ve devrimler çağının sona ermediğini yaşamları ve ölümsüzlükleri ile göstermişlerdi.

Denizler gerek yazdıkları mektuplarda, gerekse idam sehpasındaki sözleriyle binlerce insana gidecekleri yolu göstermişlerdi.

Onların mektupları ve son sözleri, başeğmezlikleri, sokak çatışmalarında Agitler, kitle çalışmasında Ayniler, zindan savaşlarında Muratlar, Aysunlar, Sibeller’i mücadeleye katmıştı.

Yeni Evrenin savaşçıları izledi onları.

“Ve doğruldu Emre, elleri alınteri… Sömürünün çarklarında gitti geldi. Baktı, aradı, buldu. Kavradı elleri Denizlerin bayrağını. Göğsünde taşıdı emeğin iktidarı sloganlarını. Duyunca savaş çağrısını, aldı eline silahını/ halkların düğününe gider gibi/ uzandı Rojava’ya/ uzandı Rojava’ya, sessiz, mütevazi… Emre Bora bir savaş çağrısıydı ve bu çağrıyı sürdüren oldu Kenan… Che gibi, Deniz gibi düştü yollara, Teğmen Alilerle buluştu…

Devrim savaşçılarını anlatan ezgiler ve şiirlerle anlatmaya çalıştık Leninist Parti’nin savaşçılarını…

Program sunumunun ardından devrimci marşları hep bir ağızdan söyledik.

Anma programını “Söz Veriyoruz” marşıyla sonlandırdık. Sonrasında anma etkinliği, siper yoldaşlarımızla birlikte söylediğimiz ezgi ve şiirlerle sonlandı.

Bakırköy Zindanı'ndan Leninist Kadın Tutsaklar