TKEP/Leninist Merkez Komitesi son dönemlerde başta Orta Doğu’da yaşanan savaş olmak üzere yaşanan gelişmelere dair “Türkiye ve Kürdistan İşçi Sınıfına, Emekçi Halklarına” bir açıklama yayınladı.
Türkiye'nin desteklediği, silahlandırdığı, maaşa bağladığı, örgütlediği SMO adlı dinci faşist çeteler ile yine Türkiye'nin himayesi altında, Türkiye ile tam bir işbirliği halinde hareket eden HTŞ olarak bilinen dinci faşist çete, 27 Kasım'da Suriye ve Kürt halkına karşı bir kez daha harekete geçtiler.
Bütün bu dinci faşist güruhun birer maşadan ibaret olduğundan kimsenin kuşkusu yok. Bu maşaları tutan el, başta ABD-İngiltere-NATO üçlüsü olmak üzere emperyalist devletler ve Türkiye, Katar gibi faşist gerici bölge devletleridir. Suriye ve Kürt halkına karşı savaşı örgütleyen, planlayan, yürüten işte bu asıl “efendiler”dir.
Yayınlanan açıklamada bu saldırının adım adım nasıl geliştiğine değinilirken, bütün bu adımların, aynı zaman diliminde ve ABD-İngiliz emperyalistleri, NATO ve Türkiye arasında sağlanmış bir koordinasyonla atıldığı; temel hedefin, emperyalistlerin Ortadoğu'daki (Batı Asya) egemenliklerini koruma altına almak olduğu söylendi.
“Afrin, Şehba, Tel Rıfat, Halep'teki Kürt halkın göç ettirilerek, onların topraklarının Türkiye koruması altındaki dinci faşist çetelere; dolayısıyla Türkiye'ye verilmesi, Halep'in aynı statükoya getirilmesi; İdlib'ten başlayarak mümkün olduğunca Suriye'nin içlerine ilerleyerek Suriye'nin parçalanması; Rojava'nın Türkiye'nin tehdidi altına sokulması ve zamanla tasfiye edilmesi onları bu hedeflerine ulaştıracaktı.” denilen açıklamada dinci faşist iktidar ve faşist devletin, Türkiye işçi sınıfı ve emekçi halklarını büyük bir savaşın içine çekmekte olduğu, faşist Bahçeli'nin haftalar önce söylediği ‘haritalar değişecek’ sözünün bu savaşın işareti olduğu söylenerek Türkiye’nin ABD-İngiltere-NATO üçlüsünün planlaması, izni ve onayı ile, kendi sınırlarını genişleteceği hayali kurduğu anlatıldı.
“Hiç kuşku olmasın ki, böyle bir maceranın en büyük kurbanı Türkiye ve Kürdistan işçi sınıfı, ezilen, sömürülen, baskı ve zulüm altında tutulan emekçi halkları olacaktır. Bu savaş Türkiye ve Kürdistan işçi sınıfına, ezilen emekçi halklarına ölüm, kan ve zulümden başka bir şey getirmeyecektir. İki ülkenin işçi sınıflarının, ezilen halklarının çekeceği bütün acılar ABD-İngiliz emperyalistleri ve Türk tekelci sermaye sınıfının servetlerini katlamak, egemenliklerini pekiştirmek içindir.” denilen açıklamada Türkiye ve Kürdistan işçi ve emekçilerine de bir çağrı yapıldı, “Uzun sürecek bir savaşın ilk adımları atılmıştır; son adımları değil. I.Emperyalist Paylaşım Savaşının sonunda olduğu gibi haritalar değişebilir ama bu değişim hiç de dinci faşist iktidarın, faşist devletin arzuladığı, hayal ettiği gibi olmayacak!” denildi.
Merkez Komite açıklamasını “Bize ölüm, kan ve derin acılardan başka bir şey getirmeyecek olan bu savaşa karşı çıkalım; Suriye ve Rojava emekçi halklarıyla enternasyonal dayanışmayı yükseltelim! Türkiye'de tekelci sermaye sınıfının egemenliği; emperyalist devletlerin varlığı devam ettikçe bu tür felaketlerden kaçınmanın yolu yoktur.
Özgür, bağımsız, bölge halklarıyla kardeşçe ve dayanışma içinde yaşamanın tek yolu, tekelci sermaye sınıfı egemenliğine, tekelci kapitalizme ve emperyalistlerin askeri-siyasi-ekonomik varlığına son vermektir.” diye devam ettirirken, bu amaca ulaştıracak tek yolun da “Birleşik Devrim” olduğunu, böyle bir devrim sonucu kurulacak emeğin iktidarı olduğunu vurguladı.
Açıklama, “Partimiz, İki ülkenin işçi sınıfını, emekçi halklarını, devrimci güçlerini komşu ülkelerin emekçi halklarıyla enternasyonal dayanışma içinde bu koşullardan devrim ve iktidarın ele geçirilmesi; emeğin iktidarının kurulması için yararlanmaya çağırıyor!” çağrısı ile sonlandı.
Açıklamanın tamamını okumak için tıklayınız.