Nuriye ve Semih İçin Dayanışma, Nuriye ve Semih’in açlık grevinin sona ermesi üzerine bu akşam son Cuma eylemini gerçekleştirdi. Nuriye ve Semih’in işe iade taleplerinin OHAL Komisyonu tarafından reddedildiği belirtilen açıklamada “Nuriye ve Semih'in direnişi haklı olmanın gücünü ortaya koyarak hayatı boyunca hiçbir haksızlığa itiraz edememiş milyonlarca insana itiraz etme gücü verdiği ve harekete geçirdiği için toplumsal ve tarihsel olarak kazanmıştır” denildi.
İSTANBUL - Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’ın açlık grevinin 324. Ve “İşimizi Geri İstiyoruz” eyleminin 444. Gününde Nuriye ve Semih’in işe iade talebinin OHAL Komisyonu tarafından reddedildiğine ilişkin yanıtın kendilerine ulaşması üzerine bugün bir basın toplantısıyla Nuriye ve Semih açlık grevini sonlandırdı.
Nuriye ve Semih İçin Dayanışma, her Cuma akşamı olduğu gibi bu akşam daKadıköy Süreyya Operası önündeydi. Nuriye ve Semih’in açlık grevini sonlandırması üzerine son eylem gerçekleştirildi.
Dayanışma bileşenleri adına basın metnini okuyan Meltem Servi, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın 9 Kasım 2016 tarihinde Yüksel Caddesi’nde başlattıkları “İşimizi Geri İstiyoruz” talebiyle başladıkları eylemin tüm başvurularına rağmen karşılık bulmaması üzerine 11 Mart’ta açlık grevine dönüştüğünü ve 9 Mart günü ise saldırı ile gözaltına alınarak tutuklandıklarını anımsattı.
“Nuriye ve Semih 444 gündür OHAL ve KHK'lere karşı halkların ve emekçilerin birer barikatı ve direnmenin topraklarımızdaki sembolü oldular. İşçilerin ‘açım’ diyerek kendini yaktığı, bedeninin tüm çıplaklığı ile emekçilerin sefaleti haykırdığı ve çocukların açlıktan öldüğü; halkın açlığa mahkum edildiği bir coğrafyada Nuriye ve Semih açlığa mahkum eden anlayışı kendi açlıkları ile yargıladılar” diyen Servi, Nuriye ve Semih’in faşizmi yargılayan mücadelesinin ilk günden itibaren siyasi iktidarın kabusu olduğunu ve 324 günlük açlık grevi, tutukluluk süreci ile 15 Temmuz’u fırsata çeviren rantçı siyaseti teşhir ettiğini belirtti.
Nuriye ve Semih'in verdiği mücadeleyle birlikte Yüksel'in sarsılmaz iradesi toplumun farklı kesimlerini, resmi olarak 45 siyasi odağı ancak fiilen yüzlerce siyasi hareketi yanyana getirmiş olduğunu, hep bir ağızdan aynı cümleyi kurmayı başardığı tarihin en güçlü eylemlerinden, direnişlerinden biri olduğunu belirten Servi, “ Çünkü biliyoruz ki ‘güç’ tanklar, toplar, koltuklar, saraylar, adalar ve savaş çığlıkları değil dayanışmamızdır, birlikteliğimizdir, ellerimizdir” dedi.
Birlikte çıkarılan bu güçlü ses karşısında 200'den fazla Nuriye ve Semih dostu tutuklandığını, 21 avukatın komplo ile resmen rehin alınığını, sayısız Nuirye ve Semih dostunun ve dayanışma üyelerinin gözaltı ve işkencelere maruz kaldığını ve devam eden davalar ve hiç başlamayan soruşturmalar ile tehdit eden emniyet ve iktidarın ters düz olduğunu ifade eden Servi, “ Sindirmek, korkutmak ve direnişten uzaklaştırmak için yapılan saldırı, işkence ve baskılara karşı Nuriye ve Semih dostları tüm iradesi ile Nuriye ve Semih için her yerde mücadele etmeye devam etmiştir ve edecektir de” dedi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin talimatıyla 2 Ocak'ta Bakanlar Kurulu kararı alınarak 23 Ocak'ta bir başkan ve altı üyeden oluşan Ohal İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun kurulduğunu fakat OHAL Komisyonunun siyasi iktidarın müdahalesinden bağımsız çalışmadığını vurgulayan Servi
“Bugün Yüksel Direnişi'nin 444. Açlık Grevi'nin 324. günü! OHAL Komisyonu bu sabah Akademisyen Nuriye Gülmen ve Öğretmen Semih Özakça'nın işe iade taleplerini ret kararı ile tebliğ etti.
Bu kararı siyasi, hukuki, teknik olarak ve vicdanen de tanımıyoruz, OHAL Komisyonu'nu siyasi iktidarın intikam reflekslerine hizmet etmesi gerekçesi ile de meşru bulmuyoruz. Meşru değilsiniz, meşru değilsiniz, meşru değilsiniz” dedi.
Nuriye ve Semih’in bugün komisyonun kararının tebliğ edilmesi üzerine basın açıklaması yaparak kamuoyuyla paylaştıklarını belirten Servi, Nuriye Gülmen’in Komisyon kararının açıklanmasının yargı yolunu açan bir somut kazanım olduğunu ifade ederek direnişe yaşayarak devam edeceklerini, açlık grevinin bittiğini ancak hukuki ve sokak direnişininin devam edeceğini ifade etti. Yüksel Direnişçisi Acun Karadağ ise Yüksel direnişinin devam edeceğini kamuoyuna duyurduğunu aktardı.
Nuriye ve Semih İçin Dayanışma olarak en başından beri "Talepleri Talebimiz, İradeleri İrademizdir!" dediklerini ve Nuriye ve Semih’in halklaşmış ve politik olarak 9 Kasım’da Gülmen’in OHAL’in karşısında dikildiğinde kazanılmış olduğunu ifade eden Servi, “Nuriye ve Semih'in direnişi farklı sosyal sınıflardan, farklı etnik gruplardan, farklı siyasi geleneklerden milyonlarca insanı bir araya getirip aynı türküyü söyleterek kazanmıştır” dedi.
Nuriye ve Semih'in haklı olmanın gücünü ortaya koyarak hayatı boyunca hiçbir haksızlığa itiraz edememiş milyonlarca insana itiraz etme gücü verdiği ve harekete geçirdiği için toplumsal ve tarihsel olarak kazanmış olduklarını vurgulayan Servi söylerini şöyle sürdürdü:
“Nuriye ve Semih İçin Dayanışma olarak açlık grevini kazanımla bitiren ve direnişleri boyunca bizlere umut olan ve bizleri yan yana getirerek dayanışmanın gücünü tattıran Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'ya binlerce kez teşekür ediyoruz. Bu irade savaşına bizleri de ortak ettikleri için minnettarız. Nuriye ve Semih'in hak alma mücadelesinde onlarla birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz.
Nuriye ve Semih'in irade savaşında Nuriye ve Semih demekten hiç korkmadık, BİZ KAZANDIK
Efrin'de Savaşa Hayır demekten de korkmuyoruz! Nuriye ve Semih Kazanmıştır, Direniş Kazanmıştır!
Yaşasın Nuriye Yaşasın Semih!”
Basın metninin ardından Nuriye ve Semih İçin Dayanışma bileşenleri söz alarak Nuriye ve Semih’in binlerce emekçinin haklarının gasp edildiği, bir gece KHK ile işlerinden edildiği, işçilerin grevlerinin ve her türlü eylemin yasaklandığı bir ortamda verdikleri mücadelenin yüzbinlerce emekçinin umudu olduğunu, Nuriye ve Semih İçin Dayanışma bileşenlerini bir araya getirdiği, işkenceli gözaltılara ve tutuklamalara rağmen kararlı bir dayanışmanın sağlandığı ifade edildi.
Mücadele Birliği adına yapılan konuşmada ise "Nuriye ve Semih bize gösterdi ki insan eğer haklılığına inanıyorsa ve kararlı ise tek başına da kalsa ağır bedeller ödemeye hazırdır, mücadeleyi kazanabilirsin. Nuriye ve Semih bu eyleme başladığında binlerce emekçi işsiz kalmanın çaresizliğini yaşıyor, kimisi intihar ediyor, kimisi bulunduğu şehirden göç etmek zorunda kalıyordu. Nuriye ve Semih tek başına da olsa mücadelenin kazanılabileceğini, büyük bir dayanışmanın sağlanabileceğini gösterdi" denildi. Nuriye ve Semih İçin Dayanışma bileşenleri olarak defalarca gözaltına alınmalarına, işkence görmelerine, tutuklamalara rağmen siper yoldaşları için her hafta Kadıköy Süreyya Operası önünde eyleme devam ettiklerini belirtti. Afrin'e TSK'nin saldırısına değinilen konuşmada, gerekirse bedel ödeyerek bu savaşa karşı da mücadele edeceklerini belirterek "Bu savaş bizim savaşımız değil. Biz asla Kürt halkına karşı savaşmayacağız. Biz emekçilerin Afrin halkıyla Kürt halkıyla Arap halkıyla bir sorunumuz yok. Ve biz asla onlarla savaşmayacağız. Yaşasın halkların ve emekçilerin mücadele birliği" denildi. Konuşmanın ardından "Afrin Halkı Yalnız Değildir" sloganı atıldı. Yapılan konuşma üzerine çevik kuvvet “Eylemin içeriği dışında konuşmalar yapılmaması aksi halde müdahale edileceği” tehdidinde bulundu.
Nuriye ve Semih İçin Dayanışma bileşenleri konuşmalarını tamamlayarak ve bu akşam Cuma eylemlerinin sonuncusunu gerçekleştirdiklerini bitirerek , Yüksel Caddesi’nde devam eden eylemi de selamlayarak basın açıklamasını sonlandırdı.