19 Aralık 2000 tarihinde, faşist devlet 20 zindana eş zamanlı operasyon düzenledi. Bu operasyonu "Hayata Dönüş Operasyonu” olarak adlandırdı. Düzenledikleri bu katliam 4 gün sürdü ve 28 devrimci tutsak yaşamını yitirdi. Hayata dönüş katliamının tek bir amacı vardı: “Ömrünü devrim davasına adayan devrimcileri yok etmek.”
"Güçlü aile güçlü toplumu doğurur”, “Aile toplumun temelidir” diye nara atanlar ile “olağan” “münferit” “rızası var” “siyaset dışı” diye tecavüzü, çocuk istismarını meşrulaştıranların aynı zihniyetin sözcüleri olması da görünen ile gerçeklik arasındaki uçurumu gözler önüne seriyor.
Bir aylık yurt parasını ödeyemediği için yurttan atılan öğrenci Burak Başer yurt önünde oturma eylemine başladı.
Sokakta yürürken dahi bu düzene isyan eder duruma geldik. Yüzümüzü nereye dönsek ya işçi eylemlerini ya sokaklarda geçinemiyoruz, barınamıyoruz diyen açlar ordusunu ya tacize, tecavüze karşı meydanları zapt eden kadın eylemlerini ya da parasız, bilimsel, anadilde eğitim talebiyle mücadeleyi büyüten biz öğrenci gençliği ve aynı zamanda genç yaşamımızda inşaatlarda, atölyelerde, hizmet sektörlerinde ağır sömürü koşulları altında çalışan genç işçilerin büyüyen eylemini söylemeden geçemeyeceğiz.
Gençlik örgütleri, YÖK'ün 41'inci yıldönümünde İstanbul Üniversitesi'nin ana girişi Beyazıt Meydanı'nda YÖK ve iktidarın üniversiteler ve devrimci gençlik hareketine yönelik saldırılarını protesto etti. gençlik Örgütleri sıra arkadaşlarını da örgütlü mücadeleye çağırdı.