Emekliler Dayanışma Sendikası ve Yaşlı Sorunları Araştırma Derneği tarafından yapılan yazılı açıklamada salgın sürecinin yaşlılar üzerinden yürütülmesine, hedefe konularak  süreçlerin sorumlusu olarak görülmesine tepki gösterilerek yaş ayrımcılığı yapıldığı ifade edildi. Pandeminin bir yaş sorunu olmayıp tüm dünyayı etkileyen toplumsal bir sorun olduğuna dikkat çekildi.

Emekliler Dayanışma Sendikası ve Yaşlı Sorunları Araştırma Derneği, dünyayı etkileyen Covid-19 salgını sürecinde yaşlıların, sokağa çıkma yasağı ile evlerine  hapsedilmesine ve sürecin sorumlusu gibi gösterilmesine  yazılı bir açıklama ile tepkilerini dile getirerek bu süreçte yaşlıların yaşamsal ve toplumsal durumuna ilişkin  raporu da kamuoyuyla paylaştı.

 

"Yaşlılar Olarak Hedefe Konulduk"

Son zamanlarda, tüm dünya öldürücü COVID-19 afetine karşı mücadele ediyor. Küresel düzlemde her birimiz açık ya da gizli bir şekilde bu durumdan etkileniyoruz. Bu dünya olarak ortak kavgamız, ortak kederimiz ve acımız. Ancak sürecin yaşlılar üzerinden yürütülmesi, onların hedefe konması, en önemlisi süreçlerin sorumlusu olarak görülmesi yaşçılığın (yaş ayrımcılığının) en önemli göstergesidir.

 

"Kriz Zamanları En Fazla Risk Altında Olanlarız"

Elbette afetlere ve en başta ekonomik olmak üzere krizlerin etkilerine karşı en savunmasız olanlar yaşlılar, engelliler ve yoksullardır. Hareket yeteneğinin, istihdam olanaklarının azalması, kronik sağlık koşulları, ayrımcılık ve diğer faktörler kriz zamanlarında yaşlıları, engellileri ve yoksulları daha fazla risk altında bırakmaktadır.  

 

"Dünün Aktif Üretenleri, Bugün Yük Olarak Görülüyoruz"

Koronavirüs için tanımlanan ciddi sağlık risklerinin yaşla birlikte arttığı gerçektir. Ancak, 65 yaş üzerindeki bireyleri savunmasız, yük veya diğer insanlar için risk kabul etmek yanlış ve son derecede basit ve yanlı bir yaklaşımdır. Tüm Dünyada yaşlıları gereksiz ve topluma yük olarak gören, neoliberal yaklaşım, Pandemi sürecinde yaşlıyı sorunların merkezine yerleştirmiştir.

Dün ekonominin, toplumsal ve kültürel yaşamın aktif üyesi ve üretici gücü olan yaşlının, bugün tüm sorunların merkezine yerleştirilmesi vefa bilmezliktir. COVID-19'a neden olan virüs, her yaştan insanı enfekte eder. Ancak, bugüne kadar ki yaklaşımlar yaşlılar ve kronik sağlık sorunu olanları daha fazla etkilediği yönündedir.

 

"Riskin Yüksek Olması Yaştan  Değil Yoksulluktan"

Halbuki bu ikisine bir üçüncüsünü de eklemek gerekiyor, bu da düşük sosyoekonomik konumdaki yoksullardır. Araştırmalar yoksulluk sınırının çok üstünde olsalar bile, düşük gelirin diyabet, kalp hastalığı vb kronik hastalıkları artırdığını, dolayısıyla bunlarda COVID-19'a yakalanma riskinin daha yüksek olduğunu göstermektedir.

 

"Pandemi Yaş Sorunu Değil,  Toplum Sorunudur"

Bu bakımdan yaşlıları izole etmeden, damgalamadan, güvensiz koşullarda bırakmadan gerekli her türlü önlemi almak gereklidir. Ancak keyfi yaş eşiklerine (65+ yaş) dayanan yasaklayıcı politikalar, eşiğin altındaki ve üzerindeki bireyler için tehlike oluşturur.

 

"Yaşlıları Sorumlu Görmek Ayrımcı Davranışlara Yol Açıyor"

Koronavirüse yakalanmak ve yayılmasından nasıl kaçınılacağına dair mesajlar , yaştan bağımsız olarak herkes İçin6 geçerlidir, yaşlılara özgü bir durum değildir. Yaşa dayalı bu olumsuz yaklaşım genç insanları yaşlı insanlara karşı ayrımcı davranışlarda bulunmaya yönlendirebilir.

 

"Pandemi Sorunu Yaşlılar İzole Edilerek  Çözülemez"

Sonuç olarak COVID-19 bir gerçektir. Birey olarak, toplum olarak, yönetimler olarak (merkezi yönetim, yerel yönetim, ilgili kurumlar) gerekli önlemleri almak, pandemiden daha az etkilenmek için gereklidir. Ancak yaşlıyı tamamen izole ederek, çelişkili kararlarla sorunların çözülemeyeceği açıktır. Toplumsal düzeyde sağlıklı önlemler alınabilmesi için yasaklar koymak yerine bireyi incitmeyen, ayrımcılığa neden olmayan, sağlık sorunlarını artırmayan rasyonel çözümlere ihtiyaç vardır. Yoksa salgının merkezine yaşlıları koyarak sorunlar çözülemez.

 

"Yasak Konularak Sağlık Riskimiz Arttırılıyor"

Korona Virüs salgını nedeniyle yaşlının sokağa çıkması yasaklanırken, D vitamini eksikliği, psikolojik sorunlarının artması, demans, yaşçılık (yaş ayrımcılığı) gibi sorunlarla karşı karşıya kalacağı düşünülmemektedir.

Kriz, insanları ve kuşakları bir araya getirme fırsatı sunmasına karşılık, ayrımcılık söylemi yaşlıları iyice yalnız yaşamaya ve izolasyona itmekte, bu da bireyin sağlık sorunlarını artırmaktadır.  

 

"Yaş Ayrımcılığıyla Toplum Dışına İtiliyoruz"

Yaş ayrımcılığı, yaşlı insanlar için özerklik, sosyal koruma ve sağlık hizmetlerindeki eşitsizliklerin yanı sıra karar verme gücü eksikliğine de neden olmakta, kriz yaşlı insanlar için “insan haklarını koruma boşlukları ve sosyo- ekonomik zorluklar” doğurmaktadır.

Yaş, eğitim ve teknolojiyle olan tanışıklığı gibi pek çok faktör yaşlının iletişimini, fırsatlardan ve hizmetlerden yararlanmasını engellemekte, yaşlı sistemin dışında kalmaktadır.

 

"Yaşlılar 'İnsan'dır Antika Eşya Değil"

Gerontofobinin (yaşlanmaya karşı fobi ya da yaşlılığa karşı bir nefret ve korkudur) yaygınlaşması, yaşa bağlı kişisel bozulma ve ölüm korkusu, yaşlılara karşı önyargıyı, ayrımcılığı ve sonuçta yaşlılıkta insan haklarının reddini beslemektedir.

Yaşlı İNSAN olduğu için değerlidir, bazılarının ifade ettiği gibi onu antika bir araçla eşdeğer kılmak insani bir yaklaşım değildir. Hedef olarak gösterilmeleri nedeniyle, bugün 65 yaş ve üzerindeki yaşlıları bazı restoran ve oteller kabul etmemektedir.

Ekonomik olarak zaten sistemin dışında olan, en alt düzeyde ihtiyaçlarını bile karşılayamayan yaşlıların toplumsal yaşama katılımı da engellenmekte, yaşlı dolaylı biçimde istenmeyen olarak ilan edilmektedir.

Bugün örtülü rakamlar ölümlerin büyük çoğunluğunun yaşlılarda olduğunu göstermektedir. Ancak sokağa çıkamayan yaşlının hangi nedenlerle Koronavirüsle tanıştığı sorgulanmamaktadır.

 

"Çalışana Yasak Yok, Çalışmayan Fazlalık!"

65 yaş üzerinde olmasına karşın iş sahiplerine yasak uygulanmaması, öne sürülen gerekçe ile çelişmektedir.

Söz konusu uygulamalar insan hak ve özgürlükleri ile çelişmekte, yaşlıyı diğerlerinin gözünde aşağılamakta, fazlalık ve en önemlisi GEREKSİZ konumuna düşürmektedir.

 

"Yaşlıların da Onuru Ve Hakları Var!"

Bu nedenlerle yaşlıyı, yalnız yaşayan her yaştan insanı ekonomik, sosyal ve sağlık boyutuyla destekleyecek, yaşlının haklarını ve onurunu zedelemeyecek, yasalar çerçevesinde eşitliğine sınırlamalar getirmeyecek açık – şeffaf politikalara ihtiyaç vardır. Salgın için herkesin aynı duyarlığı göstermesi toplumsal bir sorumluluktur. Ancak bu sorumluluk tek yanlı değildir, keyfi uygulamalarla da salgın önlenemez.