Urfa’da bulunan Öz-Ak Tekstil işçileri, üyesi oldukları Öz-İplik İş Sendikası’nın kendileriyle görüşmeden sözleşme imzalaması ve hiçbir haklarını korumaması nedeniyle, sendikadan istifa edip DİSK Tekstil Sendikası’na üye olmaları üzerinefabrika yönetimi ve Öz İplik İş Sendikası yöneticileri tarafından baskı ve tehditlere maruz kaldıklarını ve salgın nedeniyle ara verilen üretimin ardından işbaşı yaptırmamak ve işten atılmakla tehdit edildiklerini belirtti.
Urfa’da 1. Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Öz-Ak Tekstil işçileri iktidara yakınlığıyla bilinen Öz İplik İş Sendikası’ndan istifa ederek DİSK Tekstil İşçlieri Sendikası’na üye olmalarının ardından fabrikay yönetimi ve Öz İplik İş Senikası yöneticileri tarafından baskı ve tehditlere maruz kaldıklarını belirtiyor.
Öz-Ak Tekstil fabrikası, Levi’s, Zara gibi ünlü markalara üretim yapıyor. Sekizyüze yakın işçinin çalıştığı fabrikada yaklaşık iki buçuk yıl önce sendikalı olmak isteyen işçiler Hak İş Konfederasyonu’na bağlı Öz İplik İş Sendikası’nda örgütlendi. Yetki alma düzeyine gelmelerine rağmen sendikanın işçilerle görüşmeye gelmediğini belirten işçiler sendikanın bu tavrına tepkilerini de dile getirdi.
“Öz İplik İş İşçilere Sormadan 3 Madde Üzerinden Sözleşme İmzaladı”
Öz İplik İş Sendikası’na üye olmalarına rağmen, sözleşme için fabrikaya gelip işçilerle görüşme yapılmadığını aktaran işçiler; “Biz defalarca aramamıza rağmen hep bir bahane ileri sürüldü. En sonunda topluca istifa edeceğimizi söyledik. Bunun üzerine sendika harekete geçti. Fabrikaya gelerek bizimle hiçbir görüşme yapılmadan sözleşme imzalanmış. Sözleşmede sadece 3 madde var. 1) 6 ayda bir gıda yardımı; 2) Birinci derece de ölenin yakınlarına cüzi bir para yardımı, 3) Yeni evlenene 250 tl para yardımı. Başka hiç bir şey yok” diyerek tepkilerini dile getirdi.
Fabrikada işçilerin komiteler oluşturduklarını ve örgütlenme sürecini de böyle yürüttüklerini ifade eden işçiler, “Bir sendika işçiyle görüşmeden, onunla sendikal hakları konusunda çalışma yapmadan, bilgilendirmeden nasıl sendikal faaliyet yürütebilir. Bu maddelerin işçilere ne faydası var. Asıl olan işçinin bilinçlenmesi haklarını öğrenmesi ve kullanabilmesidir. Ama sendika bizden habersiz gidip böyle 3 maddelik bir sözleşme imzalayabiliyor. Biz de bu duruma karşı tepkimizi ortaya koyduk” diyerek süreci aktarıyor.
“Sendikadan İstifalar Başlayınca Baskı ve Tehditler de Başladı”
İşçilerin hiçbir talebini ve hakkını dikkate almayan Öz İplik İş Sendikası’ndan istifa etmeye karar verdiklerini ve DİSK Tekstil İşçileri Sendikası’nda örgütlenmeye başladıklarını aktaran işçiler,
bu aşamada baskılar ve işten atlıma tehditleriyle karşılaşmaya başladıklarını belirterek, “Öz İplik İş Sendikası, üyelerinin sendikadan toplu istifası üzerine fabrika yönetimiyle beraber tehdit, yıldırma, baskı, dini istismar, işten çıkarma ve rüşvet teklif etme gibi akla hayale gelmeyecek yollara başvurdular” diyerek sendikal tercihlerine baskı ve tehditle müdahale edildiğini belirtti.
“İşten Çıkarılırsınız” Tehdidi ve Baskılar
Haklarından ve sendikalarından vazgeçmeyen işçilerin, kornovirüs salgını sürecinin başlamasıyla birlikte tamamen patronları koruyan ve işçilerin haklarını gasp eden birtakım sözleşmeleri imzalamaları yönünden baskıya uğrayamaya başladığını ifade eden işçiler “İktidara yakın Öz İplik İş Sendikası’na geçtikleri takdirde haklarını alabilecekleri, yoksa bu hakları elde edemeyecekleri hatta işten çıkarılacakları” yönünde tehditler almaya başladıklarını belirtti.
“İstifalar Artınca Baskı, Tehdit, İşten Atmalar Başladı”
Sendikadan istifalar artamay başlayınca işten çıkarmaların da başladığını aktaran Mehmet Yusuf Çalı, “Sayımız yaklaşık 400 kişiyi bulunca bizim Yasemin adında bir kadın arkadaşımızı işten çıkardılar. Tabii hiç bir sendikal nedene bağlamadan… İki gün sonra başka bir arkadaşı çıkarmaya çalıştılar. Olayın sendikal nedenler olduğunu duyulunca 600 kişi iş bıraktı. Fabrika geri adım atmak zorunda kaldı arkadaşı işe geri aldı. Ama bu süreçte mobbing , baskı hat safhaya ulaştı” diyor.
“Salgın Günlerinde Günde Sadece İki Kez Lavabo İzni”
Koronovirüs salgını sürecinin başlamasıyla birlikte Öz-Ak Tekstil patronlarının bu süreci fırsata çevirmeye çalıştığını belirten tamamen patronların lehine olan, bir takım sözleşmelerin baskı ve tehditlerle imzalatılmaya çalışıldığını belirten işçiler, salgın başladığında tedirgin olduklarını ve bir süre fabrikanın kapatılarak izinli sayılmak istediklerini de ifade ediyorlar.
Öz-Ak işçisi Mehmet Yusuf Çalı, “Riskli bir durum doğal olarak hepimiz tedirgin olduk. Bir iki arkadaşa bulaşsa hastalık hepimize bulaşacak. Biz de evlerimizde ailelerimize bulaştıracağız. Biz de en azından bir hafta on gün fabrika kapansın üretime ara verilsin istedik. Ama gelin görün ki, gidişat hiç de öyle olmadı” diyor.
Sendikadan istifaları engellemek için her türlü yola başvurulduğunu, koronovirüs salgını sürecinde de bu baskıların daha da katmerlenerek sürdürüldüğünü belirterek yaşadıklarını şöyle aktardı.
“Günde sadece iki kez tuvalete gidebiliyorduk. Salgın ortamında el yıkamak için bile en fazla iki defa gidebiliyorduk. Bir kez daha gitmek istesek ‘Olmaz günde iki defa gidebilirsin’ deniliyordu.”
OHAL Bahane, Ücretsiz İzin Şahane
“15 Mayıs’ta iş yeri pandemi sürecinden dolayı kapandı. Bir hafta dediler ama bu uzadıkça uzadı. İzin için bize üç farklı kağıt imzalatmaya çalıştılar. Bunlardan bir tanesi tamamen biz işçi komitesine yönelikti. Bize, ‘OHAL çıkarsa siz bir daha gelmeyin. Paranızı devlet yatırsın diye bunu imzalatıyoruz’ dediler. Ama aslında kâğıtta ‘Eğer virüsten dolayı iş azalırsa, işveren istediği kadar ücretsiz izne yollayabilir ve iş akdi askıya alınır’ deniliyordu. Biz bunu imzalamayı reddettik. Bundan dolayı tartışma çıktı. İznimizi ha bire uzattılar. En son bize 1 Haziran’da kesin başlayacağımızı söylediler.”
“Sendika Değiştirenlere, Rüşvet ve Tehdit”
“1 Haziran olmadan bölüm ustaları, bölüm şefleri, çalışan arkadaşlarımızı sürekli arayıp tehditle DİSK’ten istifaya zorlayıp, Öz İplik İş’e çağırdılar. ‘Ya Öz İplik İş Sendikası’na üye olursunuz yada çalışmanız ertelenir; sendikamızda olanlar 1 Haziran’da başlayacak, diğerleri ertelenecek’ dediler. Hata Öz İplik temsilcileri millete rüşvet teklif ettikleri de oluyor. Bize gelin, size 500 TL, bize gelin size 400 ya da erzak kolisi yerine 100 TL’lik fiş gibi teklifler… Ustalar kendi arabalarıyla evlerinden alıp, Öz İplik İş bürolarına götürdüler, tehdit baskıyla istifa ettirerek, Öz İplik İş’e kayıt yaptırdılar.”
28 Mayıs’ta bir çok işçinin telefonla arandığını aktaran Mehmet Yusuf Çalı, komitede yer alan öncü işçilerin çalışmalarının ertelendiğini belirterek, Haziran’ın 15’inde başlayacaklarının söylendiğini belirtti.
“Ya Öz İplik İş’e Üye Olur Ya Evde Oturursunuz”
“Şu anda fabrikada 450 civarı kişi çalışıyor. Bunların 100 civarı DİSK’li. Kalanların hepsi Öz İplik İş Sendikasında. Bu 100 kişiyi de boş kalan yerleri doldurmak için çağırmak zorunda kalmışlar. Orada şu anda çalışan DİSK’lilere yönelik baskı uygulanıyor” diyen Çalı ‘Ya gelip bizim sendikaya geçersiniz ya da sizde arkadaşınız gibi evde oturursunuz” diyerek işçilerin işsizlikle tehdit edildiğini belirtiyor.
Öz İplik İş Sendikası temsilcilerinin ‘Yetki bizim elimizde. Müdüre bildirirsek, kapıya koyar sizi, gelin bize kayıt olun’ şeklinde tehditlerde bulunduğunu belirten Çalı, “Biz bunları duyunca komite temsilcileri olarak 5 kişilik bir grup, fabrika yönetiminden görüşme talep ettik. İşe başlayınca gelsinler, görüşelim dediler. Fakat biz direkt fabrikaya gittik. Görüşmek istediğimizi ilettik. 2 müdür görüşeceklerini söylediler ama bizden 2 kişi ile ancak görüşebileceklerini söylediler. İki arkadaş görüştük. Onlarla (Öz-İplik sendikacılarıyla) hiçbir alakalarının olmadığını, onları ilgilendirmediğini söylediler, inkar ettiler. Daha önce bire bir beni tehdit eden müdür biri, diğer müdür ise benim çıkışımı vermeye çalışan müdürdü bunlar. Yüzüme baka baka inkar ettiler” diyor.
Mehmen Yusuf Çalı, salgın sürecinin de devreye girmesiyle üzerlerindeki baskıların daha da arttığını ifade ederek gelişen süreci ise şöyle aktarıyor.
“Servisleri Kapıya Dayadılar, Hakaret ve Tehditlerde Bulundular”
En son Öz İplik’ten istifa edip bize gelen arkadaşımızı Öz İplik İş temsilcileri “Niye oraya geçtiniz ya bize gelirsiniz ya da siz de gidip oturursunuz arkadaşlarınız gibi” dediler. Başka bir arkadaşa da bizle görüşen muhasebe müdürü Murat Sonuç “Sen iyi birisin, gel bizim sendikaya, ne işin var diğerinde” gibi tehditler savurmuş ve arkadaşlar bunu kabul etmeyince Perşembe günü 4 DİSK üyesi arkadaşı 1 Temmuz’a kadar tatile yolladılar. Biz müdürlerle telefonda konuştuk. Sendikal bir şeyin olamadığını söylediler yine. Bu söylemlerine rağmen daha yaklaşık 100 kişiyi izne yollayacaklarını söylediler. Biz de sendikamızla birlikte 5 Haziran 2020 Cuma günü gidip fabrika önünde basın açıklaması yaptık. Vardiyadan çıkan arkadaşlarımız bize destek olmasınlar diye giriş kapısını kapatıp kimse bize destek vermesin diye engellemeye çalıştılar. Servisleri kapı önüne dayayıp arkadaşları rastgele servislere bindirip gönderdiler. Arkadaşlar bize destek için alkış ıslık çalmaya çalıştılarsa da şefler ustalar güvenlikçiler tarafından hakaret ve tehditlere uğradılar.
“DİSK Üyelerinin Sayısını Düşürmeye Çalışıyorlar”
“Bize şu anda 15 Haziran işbaşı dediler ama biz bunun, 1 Temmuz’a erteleneceğini şimdiden duyduk bile. Bu kadar ertelemelerinin nedeni, yetki başvurusunun Ağustos ayında yapılması. Bizim kayıtları düşürüp, Ağustos ayında yetki alabilecek sayıya ulaşmak istenmesi. Bir arkadaş izin için muhasebeye gitmiş, muhasebe müdürü bizzat bu arkadaşın kaydını kendi elleri ile Disk’ten silip Öz İplik İş Sendikasına kayıt etmişler.
Bire bir Öz İplik temsilcisi bana rüşvet teklif edip “Gel yanımızda dur, yeter bırak bunları, sana ne işçiden, seni temsilci yaparız, ben şube başkanı olacağım, sen benle birlikte takılırsın, ben neysem sende osun yeter ki sen gel yanımıza” dediği bu konuşmalar, yazışmalarda var.”
“Her Konuyu İşçi Komitesinde Tartışıyor Karar Alıyoruz”
Tüm yaşananlara rağmen Öz-Ak Tekstil işçilerinin birliğini korumaya çalıştıklarını ifade eden Mehmet Yusuf Çalı, “Komitedeki öncü işçileri özellikle çalıştırmadıklarını biliyoruz. Az sayıda işçiyle iş yapmaya çalışırken, ben dahil bir çok makineyi kullanabilen, işin her safhasına hakim arkadaşlar varken bizleri çalıştırmıyorlar. Çünkü bizi işçilerden uzak tutmaya onların direncini kırmaya çalışıyorlar. Ama biz arkadaşlarımızla her an diyalog halinde olmaya devam ediyoruz. Sendikal örgütlenmemizden vazgeçmeyeceğiz. Biz burada işçi komitemizi oluşturduk ve her konudaki kararı birlikte tartışıp birlikte karar alıyoruz. Bu bizi bir arada tutan, birliğimizi pekiştiren bir örgütlenme oldu” diyerek işçilerin örgütlü gücünün de önemini vurguluyor.
“Biz her kararı işçi komitesi olarak yapmaya çalışıyoruz. Her kararı biz alıp sendikaya söylüyoruz. Düşünün ki karşı sendika, yetkili sendika olmak için maddi güç kullanıyor, adam başı 500 TL veriyor ama biz hiç bir arkadaşa bir şey vermiyoruz sadece ‘Birliğimiz bizi kurtaracak’ diyoruz.”
Fabrikada yaşanan duruma ilişkin hukuksal süreci de takip ettiklerini belirten Çalı, “Biz işçi arkadaşlarımızın çalışmasını ve sendikal haklarını kullanabilmelerini istiyoruz. Bu konuda sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Mücadelemize destek verilmesini istiyoruz” diyor.