“İzmir Halkının Desteğini İstiyoruz”

Merhabalar, yaptığınız açıklamanızı dinledik, bize olanları anlatır mısınız?

Merhaba, adım Davut. 40 yaşındayım, üniversite mezunuyum ve TCDD'de çalışıyorum. Ben İzmir Alsancak Trafik Kumanda, Trafik Kontrolörüyüm. İzban trenlerinin trafik kontrollerini yapıyoruz, izban kumanda merkezi ile çalışıyor. Biz günde 6 saat çalışıyoruz. Sıfır hata ile çalışıyoruz. Bizim yapacağımı bir hata insan yaşamı ile sınanıyor. Ve ben 14 yıldır aynı işi yapıyorum. 23 yıldır İzmir'de yaşıyorum. Ve sürgün edilen işçilerden biriyim.

Birleşik Taşımacılık Sendikası'nın (BTS) yıllardır üyesiyim. Yıllardır İzmir'de çalışmaktayım. Bir gün sabah uyandık telefonumuz çaldı. Arkadaşımızın birisi arayıp "Çerkezköy'e nakliniz çıkmış" dedi. "Hadi oradan" dedim. Ama hadi değilmiş, gerçekten naklimiz çıkmış.

Süreç aslında şöyle gelişti; arkadaşlarla pandemi sürecinde işçiler için gerekli önlemlerin alınabilmesi adına işyerine bir dilekçe vermiştik. Görünen o ki verdiğimiz dilekçe her ne kadar kanuna ve diğer nizamlara uygun olsa da işveren tarafından çokta fazla hoş karşılanmamış. Bu dilekçe gerekçe gösterilerek benimle birlikte 2 tane arkadaşım kumanda merkezinde, onun dışında 5 demiryolcu daha İzmir bölgesinde toplamda 8 kişi sürgün edilmiştir. Sürgüne 2 sebep gösterebiliriz. İlki sendikalı olduğumuz için, ikincisi ise bu pandemi günlerinde, özellikle kendilerine boyun eğen insanlar arıyorlar. Dik duran, sözünün eri olan, mertçe karşısındaki insana söz söyleyen insan istemiyorlar. Biz de olması gerektiği gibi taleplerimizi mertçe söylediğimiz için yeni tip yöneticilerin çok da fazla işine gelmedi.

Şimdi durum şu aslında, yeni gelen kadro devrin siyasetinin elemanları, İzmir bölgesine ve İzmir'de çalışan demiryolculara, İzmir'deki örgütlü insanlara şu mesajı verdi bizim aracılığımızla: "Biz yeni bir kadro ile geldik, sesini çıkartanın kafasını kopartırız." Bizim haklı mücadelemiz devam edecek. Mahkeme kararı ile geri döneceğimizi zaten biliyoruz. Ama insanların da gelecekte bu ve buna benzer durumları yaşamamaları için bugün bize destek olmaları gerekiyor.

Ben batının şarkına, Tekirdağ Çerkezköy'e sürüldüm. Ondan ileri yer yoktu zaten. Kadrolu devlet memuruyuz, esasen tayin işimiz kanunen ve belli usulleri içermelidir. Bizim kurumumuzda rotasyon yok, ya kendi talebinle nakil olur ya da bulunduğun yerde çalışmaya devam edersin. Ya da görevde yükselirsin mevcut yeni bir yerde ihtiyaç vardır yine kendi talebinle gidersin. Bir sabah uyanıyorsun "sizi Çerkezköy'e, diğer arkadaşınız Sivas'a" diyorlar. Başka bir arkadaşınıza "buradan Erzincan'a gideceksin" diyorlar. Bunların açıklanabilir bir tarafı ya da gerekçesi yok. Kaldı ki bize verilen nakil yazısında herhangi bir gerekçe bile belirtilmemiş. Hizmet gereği, şu gereği bu gereği dememişler. Yalnızca "buralarda görevlendirilmiştir" denmiş. Sürgünleri durdurmak için sendikamızın öncülüğü ile eylemler başlamıştır. Bugün eylemimizin 7. günü. Biz gitmek zorunda kalsak bile, arkadaşlarımızın arkamızda olduğunu, eylemleri kazanımla sonuçlandırana kadar bırakmayacağını biliyoruz. Herkese saygı ve selamlar.

***

Merhaba, ismim Ali Kaya. 1998 yılında Demiryol'un kendi bünyesinde olan Demiryol Meslek Lisesi'nden mezun oldum. 1999 yılında ilk işyerim olan Zonguldak'ta görev aldım. Hareket memuru olarak. Daha sonra farklı yerlerde Şanlıurfa'da, Adana'da, Aydın'da çalıştım. 7 yıldır bir fiil olarak trafik kontrolörü görevini yürütüyorum.

Pandemi sürecinde sendikamızın hazırladığı, bizim de uygun gördüğümüz bir dilekçe verdik. Bu dilekçenin kısaca özeti pandemi ile ilgili alınması gereken önlemlerdi. Dilekçeye cevap verilmediği gibi, sürgün edildiğimizi öğrendik.

Ondan sonra sendika aracılığıyla sesimizi eylem alanlarından duyurmaya çalışıyoruz. Yaptığımız trafik kontrolü görevi. Her kontrolörün kendi bölgesi yani idare ettiği bölgesi var. O bölge içerisindeki tüm yolcu trenleri, banliyo, yani İzban trenleri, şehirlerarası çalışan ana trenlerin İzmir Mavi gibi vb. Uzun mesafe giden trenlerin hangi makaslardan geçeceğine, nerede duracağına, hangisinin hangisinin önüne geçeceğine, hangisinin bekleyeceği gibi kararları bilgisayar aracılığı ile gönderdiğimiz kodlarla tren trafiğini idare ediyoruz. 7 yıldır bu işi yapıyorum bugüne kadar hiç bir soruşturma, kaza olayım yok. Tamamen sürgünün nedeni bu salgınla ilgili verdiğimiz dilekçedir.

Bu dilekçenin içeriği bahsettiğim gibi alınması gereken önlemlerden başka bir şey değildi. BTS üyesiyim. Daha öncede sendikamızın üyelerinden hatta temsilcisinden olan Ünal arkadaşımız sürgün edilmişti bundan 3 ay önce. O zaman bir eylemimiz olmuştu. Burada Ankara'da ve birçok şehirde. Onun geçici olarak, 3 ayın sonunda iptal olacağı yani nakil gerçekleşmeyeceğine dair söz almıştık. Yalnız bu sözlerinde de durmadılar. O sözlerinde durmadıkları gibi Ünal Abinin, Ünal Karadağ'ın nakli yapıldı. Ardından onunla beraber bizlerin de nakli yapıldı. İzmir içinde benimle beraber toplam 8 sürgün edilen arkadaşımız var.

Bizim Türkiye genelinde sendika olarak BTS, KESK üyesi 13 kişi var. 84 kişiden bahsediliyor. 84 kişilik bir liste var lakin bu 84 kişinin hepsi sürgün değil. İçerisinde bazılarına da ödül olarak verilen atamalar ve terfiler, bazılarının isteği dahilinde olan nakiller var. Bizim sendika üyelerine ise toplam 13 kişiye kendi isteği dışında, hiçbir ifadesi soruşturması cezası olmamasına rağmen kendi isteği dışında nakiller var.

Bu insanlar içerisinde eşi mama ile beslenen yatalak olan var. Çocuğu hasta olan var. Kendi kanser tedavisi gören var. Örneğin benim çocuklarım var. 5 yıldır çocuklarım her sene ayrı okullara gitmek zorunda kalıyor. Atamalardan dolayı. Gittiğim bir şehirde kirada evde kalıyorduk, 1 sene sonra lojman çıkınca oraya taşındık, sonra yine naklim çıktı. İzmir'e geldim lojman çıkmadı ev kiraladık, lojman çıktı yine ayrı bir okul. 5 senedir çocuklar her sene ayrı bir okula gidiyor. Hiçbir düzenleri yok. Tam artık düzeni kurduk diyoruz yine sürgün yaşadık. 7 yaşında, 10 yaşında, 12 yaşındaki bir çocuğun çevresini, şehrini, okulunu, sınıf arkadaşlarını değiştirmek ağır bir şey. Gelişimleri ve psikolojileri için olumsuz. Benim açımdan da bu tür bir problemi var bu sürecin.

***

Merhaba, ben Ünal Karadağ. 38 yıllık Demiryolcuyum. TCDD'nin 7 bölgesi var ve ben bunun 4 bölgesinde çalıştım.

Yani bu yaşanılan sürecin tamamı yersiz. Çünkü rotasyon olacaksa bile, benim gibi yüzlerce insan, benim kadar 7 bölgenin 4'ünde çalışmış olması mümkün değil. Ben en son çalıştığım İzmir'e 2 yıl önce geldim. Ve şu an aniden naklim yapıldı, sebepsiz yere. Hiç bir disiplin soruşturmam yok. Mesleğimde 23 yıldır aynı unvanda servis müdür yardımcısı olarak çalışıyorum. Bu İzmir Bölgesi için de önemli bir görevim var. Özellikle İzmir'de İzban trafiği açısından en yetkin insanlardanım. Trafik işleri ile ilgili görevim, trafik uzmanlığı konusunda dolayısıyla buradaki nakil durumu kesinlikle sürgündür.

Esas bunun arkasındaki amaç buradaki, yani İzmir'deki BTS üyelerini yıldırmaktır. Çünkü Birleşik Taşımacılık Sendikası son süreçte üye sayısını iki katına çıkarmıştır. Bu durum yönetimi rahatsız etmiştir. Yani benim sürgünümün tek gerekçesi sendikal faaliyetlerle ilgilidir. Ben şu an ayrıca sendikada işyeri temsilcisiyim. Kanun gereği işyeri temsilcisinin sebepsiz yere nakledilmesi, sürgün edilmesi mümkün değildir. İzmir'den Malatya'ya sürgün edildim. Özellikle en uzak mesafeye, benim eşim de İzmir'de çalışıyor yine demiryollarında. Bu durumda benim aile bütünlüğüm de bozulmuş oldu. Eşim İzmir'de ben Malatya'da çalışırken nasıl olacak? Malatya uzak bir bölge gidiş-geliş yapmam da mümkün değil. Tabi burada asla ve asla eşimin Malatya'ya gitmesini istemiyorum.

Biz burada İzmir'de görevimize devam etmek istiyoruz. Eşimle İzmir'e geleli 2 yıl ancak oldu. Dolayısıyla bu sürgünün durmasını istiyoruz. Zaten bu sürgünler çıkmadan 3 ay önce benim Malatya'ya geçici görevlendirme ile süresiz sürgün kararım çıkmıştı. Biz BTS İzmir Şube ve bütün Türkiye'deki şubeler olarak genel merkezin kararı ile Ankara'da toplandık. Benim sürgünümün 3 ay ile sınırlandırılmasını sağladık. Ama bunu yazılı olarak sağladık. Yazılı olarak sağlamamıza rağmen 3 ay sonra tekrar Malatya'ya yapılan sürgün geçici görev olasına rağmen, 3 ay tamamlandığında dönüp İzmir'deki görevime devam etmem gerekirken yine nakil işlemi gerçekleştirdiler. Nakilleri durdurmak için sesimizi duyurmaya çalışıyoruz.

Her gün neden eylemler yapıyoruz? Genel müdürlük randevu vermiyor, bakanlık randevu vermiyor. Diyalog yollarını kapattıkları için eylem kararı aldık. Bundan sonrada sürgünler durana kadar, durdurulana kadar, iptal edilene kadar eylemlerimiz devam edecek.

***

Merhaba, ben BTS İzmir Şube Başkanı Erdal Akyol. 12 Mayıs 2020 tarihinde Türkiye genelinde 13 üyemizin sürgün edildiğini öğrendik. Açıklanan liste 83 kişi. Bu 83 kişinin tamamı sürgün olarak gösteriliyor ama bu doğru değil. Aslında diğerleri nakil ve hürri atamalar yoluyla terfi ettirilmedir.

Bizim 22 Şubat 2020 tarihinde 9. Olağan Genel Kurul Toplantımız oldu. Bu kurulla birlikte şube yönetimimiz değişti. Kongre sürecinden sonra iyi çalışma ile 7-8 ay içerisinde üye sayımız iki katına çıktı. Bundan kaynaklı İzmir'de Memur-Sen'in çok büyük rahatsızlığı oldu. Dolayısıyla da Memur-Sen'e biat eden bazı makamlar, TCDD yöneticileri de bu durumdan rahatsız oldu. Bizim sendikamızın önünü kesmek, emekçilerin ulaşım kurumunda sürekli olarak sesini yükselten BTS üyelerinin sesini kısmak amacı ile bizleri Korona demeden bu salgın sürecinde keyfi şekilde sürdüler. 1688 sayılı yasa ile sendikal yönetici ve temsilcileri koruma altına alınmışken bu yasa da maalesef hiçe sayıldı.

Bunları yöneticilere götürdüğümüzde tavırları aynı aslında, söylemek istedikleri şu; biz istediğimizi yaparız, hukuk da dinlemeyiz, siz gidin hukuk yolu ile istiyorsanız geri dönün. Bunlar yalnızca baskı ve yıldırma politikasıdır. Özellikle bu Korona sürecinde sokağa çıkma yasağını savunmamız, virüsle ilgili önlemlerin alınmasını istememiz, gıda ve sağlık alanı haricinde taşımaların özellikle durdurulmasını istememiz yöneticileri ciddi anlamda rahatsız etti. Bunlar da bu sürgünlerin nedenlerinden bazılarıdır.

Çünkü bir tarafta sokağa çıkma yasağı getireceksiniz, diğer tarafta seramik fabrikalarını, çimento fabrikalarını gereksiz yere çalıştırmaya devam edeceksiniz. Fabrikada çalışan işçileri virüste kobay olarak kullanacaksınız. Hükümet, siyasi iktidar krizin faturasını işçilerden-emekçilerden bu şekilde çıkarmaya çalışmaktadır. Tüm bunlara sesimizi yükselttiğimizden dolayı bizi sürgüne gönderdiler.

Hukuki alanda mücadelemiz devam ediyor, nakilleri durdurmak için davalarımız açıldı. Onun haricinde de biz sürgüne gönderilen arkadaşlarımızın sürgün kararını kaldırmak için her türlü eyleme gideceğiz, eylemlerimizi sonuç alana kadar devam ettireceğiz. Alsancak Gar önünde basın açıklaması ve oturma eylemlerimiz devam edecek sürgün kararları geri alınana kadar, seyahat engelleri kalktıktan sonra da geri bir adım atılmadığı sürece bu eylemlerimizi Ankara'ya taşımakta da ısrarcıyız.

Maalesef TCDD yönetimine hiçbir şekilde güvenilmiyor. Çünkü 3 ay önce sürgüne gönderilen Ünal arkadaşımızın sürgün kararı, TCDD ve sendikamız arasında yapılan protokol ile 3 ayla sınırlandırılmışken, maalesef bu karara uymayıp bu arkadaşımızın da nakli gerçekleştirilmiştir. Tam anlamı ile güvenilmez olduklarını kanıtlıyorlar. Biz hiç bir zaman yılmadık, yılmayacağız, sürgünler bizi yıldıramaz. Mücadeleye devam edeceğiz.

Buradan özellikle kamoyunun ve İzmir halkının desteğini istiyoruz. Çünkü buradaki mesele yalnızca TCDD emekçilerini değil, İzmir halkını da yakından ilgilendirmektedir. İzmir halkının çok büyük oranı İzban'ı kullanmaktadır. İzban'ın trafiğinde etkili olan trafik kontrolörlerin sürülmesi, trafik konusunda bir zaafiyet oluşturacaktır. Özellikle şunu belirtmek istiyorum. Trafik kontrolörlerinden bazıları unvansız olarak çalıştırılmaktadır. Bu arkadaşlarımız sınava girmemiş ya da sınava girmiş kazanamamış. Yani bunların aslında trafik kontrolörlüğü yapma yetkileri yok.

Zaten eksik olan trafik kontrolör sayısı, arkadaşlarımızı sürgüne gönderince daha riskli oldu. Bunların yerine hatta çalışan hareket memuru ve istasyon şefi unvanlarına yani trafik kontrolörü unvanı olmayan, sınava girmeyen, sınava girip de kazanamamış yetkisiz kişileri getirip oturttular. Bu bakımdan da İzmir halkının can sağlığı tehlikededir. İzmir halkının bizlere destek vermesini istiyoruz. Teşekkür ederim.


Biz teşekkür ederiz. Eyleminizde sizin yanınızda olacağız.