Tüm Çalışanlar İçin Sağlık Platformu, İstanbul Finans Merkezi şantiyesinde Yapı&Yapı inşaat işçi kampında, işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin alınmaması nedeniyle çıkan yangında bir işçinin iş cinayetinde yaşamını yitirmesi 4 işçinin yararlanmasını basın açıklaması yaparak iş cinayetlerini protesto etti.
İSTANBUL - Tüm Çalışanlar İçin Sağlık Platformu, 22 Mayıs gecesi, gece çıkan yangında Hüseyin Yurtsever yaşamını yitirdiği, 4 işçinin de yaralandığı İstanbul Ümraniye’de bulunan Finans Merkezi Şantiyesi önünde basın açıklaması yaparak iş cinayetlerini protesto etti.
"Çarklar Dönüyor İşçiler Ölüyor - Çalışırken Ölmek İstemiyoruz" yazılı pankart açılan eylemde "Çarklar Dönüyor İşçiler Ölüyor", "Kaz Kader Değil, İş Cinayeti", "Çalışırken Ölmek İstemiyoruz", "Sermayeye Değil, Emekçiye Bütçe", "İşçiler Birleşin Devrim İçin Savaşın" sloganları atıldı. "Bu Virüsten Kurtulalım", "Kapitalizm Virüsünü Birlikte Yeneceğiz - İşçi Temsilcileri Konseyi (İTK), Emeğin Gücü Derneği" yazılı dövizler taşındı.
Platform adına basın açıklamasını İnşaat İşçileri Sendikası örgütlenme sorumlusu Deniz Gider okudu.
"İşçi Sınıfına Layık Görülen Hayatın Özeti"
22 Mayıs gecesi çıkan yangında 1 işçinin yaşamını yitirip, 4 işçinin yaralandığı olayın işçi hayatını sermayenin karından değersiz gören poltikaların ürünü olduğunu belirten Gider "Bu olay işçi sınıfına layık görülen hayatın da özeti niteliğindedir" dedi.
Siyasi iktidarın patronlardan yana politikasının ülkeyi bir işçi mezarlığına çevirdiğini, son 6 yıl içinde onbini aşkın işçinin önlenebilir nedenlerle hayatını kaybettiğini belirten Gider, savaş boyutuna iş cinayetlerinin patronlar ve siyasi iktidar tarafından fıtrat, kader diye geçiştirilmeye çalışıldığını söyleyerek "Çünkü biliyorlar ki her cinayette kendi sorumlulukları var. Bu nedenle patronların kasalarını ve kendi koltuklarını korumak için cinayetlerin üzerini el birliğiyle kapatıyorlar" dedi.
Salgında evde kal çağrıları yapılırken söz konusu işçiler olunca çarklar dönmeli denilerek açlık kırbacıyla çalışmak zorunda bırakıldığını vurgulayan Gider, "Hatta salgın gerekçesiyle hafta sonu ve özel günlerde ilan edilen sokağa çıkma yasaklarında patronlara çıkarılan özel izinle işçiler muaf tutuldu. İşçilerin yaşamının patronların karlarından daha değersiz olduğu bir düzende yaşadığımız gerçeği hepimizin gözlerinin içine sokuldu" dedi.
"Açlık Kırbacında Ücretli Kölelik Dayatılıyor"
İşçilerin virüs kapma oranının ortalamanın en az 4 kat fazlası olması ve yaşamını yitirenlerin ezici çoğunluğunun işçi ve işçi ailelerinden olması bu gerçeğinin altını çizerken, aynı gemide olunduğu ya da virüsün sınıf ayrımı bilmediğinin söylendiğine değinen Gider, işçilerin işsizlik ve gerekli güvenlik önlemleri olmadan çalışmak zorunda bırakıldıklarını, bu koşullarda bize layık görülen hayatın ücretli kölelik ve salgında açlık kırbacı altında çalışmak olduğunu söyledi.
"33 İşçide Virüs Çıktı Çalışma Sürdü"
İstanbul Finans Merkezi'nin bu kamplardan biri olduğunu, üç hafta önce yangının bir şantiyelerden birinde 33 işçide pozitif vaka tespit edildiğini, virüs çıkan şantiyede iş bayrama kadar durdurulduğunu şantiyelerin birbiriyle ilişkide olduğu ve diğerlerinde çalışma devam ettiğini aktaran Gider, "İşçilerin ve sendikaların talep ve uyarıları görmezden gelindi. Bu alandaki tüm şantiyelerde çalışan işçiler hayati risk altındayken patronların karı için üretime devam etme ısrarı 1 arkadaşımızın yaşamına ve 5 arkadaşımızın ise ölümüne kapı aralayan nedenlerden biriydi" dedi. Bayram tatili nedeniyle daha fazla can kaybı olmadığını ifade eden Gider, "Her zaman olduğu gibi burada da işçi güvenliğini maliyet olarak gören akıl cinayetin taşlarını birer birer döşedi. Bunlardan bir kaçını bile saymak göz göre göre gelen cinayeti anlamaya yetecektir" diyerek alınması gereken önlemleri ise şöyle aktardı.
"Kaza, Kader Değil Organize Cinayet"
Yangın ve kaçak akım röleleri olsaydı bu yangın olmayacaktı.
Konteynerlerin içinde kalan işçilerin temel gereksinimleri için gerekli elektriğin seyyar çoklu prizlerden verildiği ve kabloların güvensiz olduğu durumlar yapılan denetimler ile ortadan kaldırılsaydı yangın çıkmazdı.
Şantiyelerde acil bir durum anında uyarı sistemi olsaydı ve itfaiye gelene kadar müdahale edilmesi için standartlara uygun yangın söndürücüleri olsaydı müdahale edilir ve yangın büyümezdi.
Yatak sayısı 200’ü geçen yerlerde Yağmurlama (sprinkler) sistemi (yangını söndürmek, soğutmayı sağlamak ve gelişen yangını itfaiye gelinceye kadar sınırlamak amacı ile kurulan ve su püskürtmesi yapan otomatik sistem) bulunsaydı yangın büyümez ve işçi Hüseyin Yurtsever yaşıyor olurdu.
Bir koridor içindeki iki kaçış merdiveni arasındaki mesafe ilgili yönetmeliğin belirttiği aralıkta olsaydı bu kampta ölüm ve yaralanma yaşanmazdı.
Yaşananın bir kaza değil adıyla sanıyla organize bir cinayet olduğunu belirten Gider, "Sorumlular hesap vermeli cezalandırılmalıdır.
Bu ülkenin bütün zenginlikleri bizim emeğimizin ürünü. Patronların biraz daha fazla kazanması uğruna cenazelerimiz kalkıyor. Sermaye düzeninin çarkları arasından kan damlıyor.
"İnsanca Koşullarda Yaşamak İstiyoruz"
Açlık, salgın, yoksulluk ya da iş cinayeti bize giydirilen deli gömleği olan sermaye düzeninin sonucudur. Biz artık bu deli gömleğinden kurtulmak istiyoruz. Çalışırken iş cinayetinden,salgından yada işimizden olarak açlıktan ölmek istemiyoruz. Emeğimizle ve insanca koşullarda yaşamak istiyoruz" dedi. Gider, işçilerin insanca yaşama hakkını her bakımdan elde etmek için sermayeye ve onu koruyan siyasi anlayışa karşı birleşme ve sınıf dayanışması ruhuyla mücadeleyi büyütme çağrısı yaparak sözlerini tamamladı.
Eylem "Çarklar Dönüyor İşçiler Ölüyor", "Kaz Kader Değil, İş Cinayeti", "Çalışırken Ölmek İstemiyoruz", "Sermayeye Değil, Emekçiye Bütçe", "İşçiler Birleşin Devrim İçin Savaşın" sloganlarıyla sona erdi.