İzmir İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, Tabip Odası'nda, "İzmir Uzundere'de Asbest Tehlikesi" konulu basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya Meclis üyeleri ve de Uzundere köylüleri de katıldı.
İZMİR - İzmir İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, Uzundet köylülerinin de katılımıyla İzmir Tabip Odası'nda, "İzmir Uzundere'de Asbest Tehlikesi" konulu basın açıklaması gerçekleştirdi.
Basın toplantısında açıklamayı İzmir İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Temsilcisi Meclisi BES Şube Başkanı ve KESK Dönem Sözcüsü Mustafa Güven, Meclis Temsilcisi İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Lütfü Çamlı, ve Meclis üyesi Asbest Söküm Uzmanı Süleyman Polat ve Uzundere Harmanyeri Kentsel Koruma Derneği Başkanı Süleyman Gür gerçekleştirdi.
İzmit İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi üyeleri ve Uzundere Köylülerinin katıldığı basın toplantısını çok sayıda basın emekçisi de takip etti.
İzmir İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi adına basın açıklamasını Meclis üyesi ve Asbest Söküm Uzmanı Süleyman Polat okudu.
"Tonlarca Asbest Hayatımızın Her Alanında"
Türkiye'de 2008 ve 2010 yılında yayımlanan "Bazı Tehlikeli Maddelerin, Müstahzarların ve Eşyaların Üretimine, Piyasaya Arzına ve Kullanımina ilişkin Kisitlamalar Hakkında Yönetmelik" ile Asbest'in her türünün çıkarılması, işlenmesi, kullanılması, piyasaya arz ve satışının yasaklandığını hatırlatarak sözlerine başlayan Polat, Ancak 2010 yılına kadar inşa edilen sayısız konut, okul, hastane, fabrika, devlet dairesi, askeri üs gibi yapılar ile pek çok endüstriyel ürün vesilesiyle, tonlarca asbestin halen hayatımızın her anında yer almakta olduğunua dikkat çekti.
"Asbesti Kullanan, Söken, Çevrede Bulunan Herkesi Etkiliyor"
Yasaklardan önce kullanılmasıyla hayatımıza girmiş olan asbestli yapı ve ürünlerin sökümü, yıkımı, tamiratı, bakımı, geri dönüşümü ve taşınması sırasında işçilerin ve halkın asbeste maruz kaldığını söyleyen Polat, Asbest yalnızca çalışma ortamında maruz kalan kişileri ve onların ailelerini değil, asbest kullanılmiş ürünlerle yapılan çalışmalara yakın yaşayan ve çevresel açıdan asbeste maruz kalan, asbestli bina ve yapılarda yaşayan ya da asbestli malzeme ve ürün kullanımı nedeniyle ortaya çıkan lifleri soluyan kişilerin de etkilemekte olduğunu vurguladı.
"Nüfusun Büyük Kesimi Kanser Riski Altında"
Nüfusun azımsanmayacak bir kesiminin asbest lifine bağlı akciğer zarında sıvı birikmesi, akciğeri saran zarın kalınlaşması ve kireçlenmesi, akciğer dokusu içerisinde asbest liflerinin birikmesi (asbestozis), akciğerleri ve karın boşluğunu saran zarın kanseri (mezotelyoma) ve akciğer kanseri riski ile karşı karşıya olduğunu ifade eden Polat, 2004 tarihli "Hafriyat Toprağı, inşaat Ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği" ve 2010 tarihli "Atıkların Düzenli Depolanmasına Dair Yönetmeliğe" göre konut, bina, köprü, yol ve benzeri alt ve üst yapıların yıkım ve tadilatı öncesinde asbest araştırmasından geçirilmesi ve asbest raporlarınin hazırlanması gerektiğini aktardı.
"Yerel Yönetimler Asbest Yönetmeliğini Uygulamıyor!"
Söz konusu yönetmeliklerin bu raporların , yıkımı yapacak inşaat şirketi ya da mülk sahibinden istenmesi görevini yerel yönetimlere verdiğini, ancak yerel yönetimlerin yıllardır mevzuattaki boşlukları gerekçe göstererek yönetmelikleri uygulamadığını, belirten Polat, "Asbest varlığı değerlendirilmeden gerçekleştirilen yıkım-ve tadilatlar, inşaat-yıkım isçilerinin yaşamlarını tehlikeye attiğı gibi kaçak yıkımlar sonucu çevreye yayılan asbest lifleri halk sağlığı için ölümcül risk oluşturmaktadır" dedi.
"Uzundere Halkı Öldüren Astbest Atıkları İstemiyor"
Polat, "Bu tehlikeli hafriyat atıklarının, kaçak alanlara dökümü ise tehlikeyi daha da büyütmektedir. Bu yerlerden biri de Karabağlar lIçesi'nin sınırları içerisinde kalan Uzundere Köyü'nün yanı başındaki tarım arazisi. Uzundere halkı yıllardır yaşama alanlarına tehlikeli atık içeren hafriyat atıklarının dokümünün durdurulması ve kaçak moloz alanının temizlenmesi için yerel yönetimlerin kapısını çalıyor. Moloz dökümü şimdilik durdurulmuş olsa da henüz bir temizleme, arındırma süreci başlamış değil" dedi.
"Uzundere ve İzmir Halkının Sağlığı Risk Altında"
Uzundere Harmanyeri Kentsel Koruma Derneği'nin çağrısı üzerine İzmir işçi Sağlıği ve Iş Güvenliği Meclisi üyesi Asbest Söküm Uzmanlarının, kaçak moloz dökümün yapıldığı bölgede incelemede bulunduğunu da aktaran Polat, "Kaçak moloz döküm alanından alınan 8 numune, Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'ndan yetkilendirilmiş bir laboratuvarda analiz edildi. İnceleme sonucunda 8 numunenin 7'sinde asbest lifi bulundu. Başta Uzundere halkı olmak üzere tüm İzmir halkının sağliğı tehlike altındadır" dedi.
"Bakanlık ve Belediyeler Etkin Denetleme Yapmalı"
Polat, konuyla ilgili olarak İzmir Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere yerel ilçe belediyelerine söz konusu yönetmelikleri hayata geçirmeye ve asbest araştırması, analizi yapılmamış herhangi bir yapı için yıkım-tadilat ruhsatı vermemeye, asbest araştırma ve asbest söküm çalışmalarına refakat ederek etkin bir şekilde denetlemeye, Valilik ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nı yürürlükte olan yasaların takipçisi olmaya çağırdı.
"Asbestin Temizliği ve İmhası İçin Özel Donanım Gerekli"
Ayrıca Uzundere Köyü'nün sınırları içerisinde kalan kaçak moloz döküm alanı asbest varlığının dikkate alınarak temizlenmesi gerektiğini söyleyen Polat, işi gerçekleştirecek kişilerin sağlığını korumak için eksiksiz kişisel koruyucu donanımlar ve ilave tedbirlerin alınması ve çıkarılan asbestli malzeme özel kapalı ambalajlarda taşınması gerektiğini ve yine asbest için özel hazırlanmış lisanslı bertaraf tesislerine gönderilmesi gerektiğini vurguladı.
Izmir Işçi Sağliğı ve lş Güvenliği Meclisi olarak kaçak moloz alanındaki asbest içeren hafriyatın işçi ve halk sağlığı dikkate alarak temizlenmesi, İzmir genelinde asbest kontrolünün sağlanması için sürecin takipçisi ve çözüm için destekçisi olacaklarını da belirtti.
Isıya, Aşınmaya Dayanıklı Sihirli Mineral
İzmir İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi üyeleri ayrıca "Asbest Nedir? Neden Yasaklanmıştır?" başlığı altında bilgileri de paylaştı.
Asbest (amyant), ısıya, aşınmaya, kimyasal maddelere oldukça dayanıklı, yapısal özellikleri açısından esnek, lifli yapıda bir mineraldir. 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra kullanılmayq başlayan Asbest, ısıyı ve elektriği yalıtması, sürtünmeye ve asit gibi maddelere dayanıklı olması nedeniyle "sihirli mineral" olarak tanımaya başladı.
Sihirli Mineral Değil, Öldürücü Toz!
Fakat 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra insan sağlığına önemli zararlar veren ve kanser hastalığına sebep olan bir madde olduğunun tespit edilmesi üzerine asbest maddesi için "öldürücü toz" tanımlaması yapıldı.
Her Yıl Yüz Bin Kişi Asbest Nedeniyle Kanserden Ölüyor
Uluslararasi Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC), her yıl dünyada kanser yapıcı maddeleri düzenli olarak özelliklerine göre gruplara ayırıyor. Ajansın kanserojen maddeler listesinde asbest maddesi, "kesin kanserojen" tanımlanması ile 1. grupta sınıflandırıldı.
Uluslararası Çalışma Orgütü (LO) verilerine göre dünyada 125 milyon kişi çalışma ortamlarında asbeste maruz kalmakta ve her yıl 100 000 kişi, çalışma ortamlarinda asbeste maruz kalmalarının yol açtığı hastalıklar nedeni ile ölüyor.
Havaya Saçılan Asbest Lifleri Ölüme Yol Açıyor
Havaya saçılan liflerin solunmasıyla solunum yollarına ulaşan liflerin çoğu bedenimizin savunma mekanizmaları ile uzaklaştırilabilir. Bazı lifler ise maruziyet yoğunluğuna, maruziyet süresine, asbest lifinin yapısına ve bireysel faktörlere bağlı olarak akciğer dokusunda birikiyor. Kısa süreli asbest maruziyetine bağlı hastalık bildirilmiş ise de asbeste bağlı hastalıkların ortaya çıkması genellikle uzun yillar alıyor. Bu süre, maruz kaldıktan sonra 10 ile 50 arasında değişebiliyor. Asbestle ilişkili hastalık riski, ömür boyu solunan asbest liferinin sayısı ile orantli olarak artıyor.
Asbeste bağlı hastalıklar; akciğer zarında sıvı birikmesi, akciğeri saran zarın kalınlaşması ve kireçlenmesi, akciğer dokusu içerisinde asbest liflerinin birikmesi (asbestozis), akciğerleri ve karın boşluğunu saran zarın kanseri (mezotelyoma) ve akciğer kanseri olarak belirlenmiş durumda.