< “İnsan Haklarından Bahsedenler Bizi Yıllar Süren Mahkemelerle Cezalandırıyor”

Adalet Arayan İşçi Aileleri 87'inci Vicdan ve Adalet Nöbeti'ni gerçekleştirdi. Ekim ayi nöbetinde, 25 Eylül'de görülen Türkiye gazetesi çolışanı Serhat Alkurt davasını, 7 Ekim'de görülecek Gemlik Gübre Fabrikası işçisi Uğur Çavdar ve 8 Ekim'de görülecek Milas-Güllük Akfen davalarında gelinen son durumu hakkında bilgi verildi.
Fatih Pınar'ın çektiği, Burcu Kolbay ile birlikte kurguladıkları "Kaza Değil Cinayet" Bergen Assembly'de yapılan gösterimindeki izlenimler aktarıldı.

İSTANBUL - Adalet Arayan İşçi Aileleri başka iş cinayetleri olmaması, bütün sorumluların etkin bir biçimde yargılanması, cezalandırılması için başlattıkları ve her ayın ilk pazar günün saat 13:00’te yaptıkları Vicdan ve Adalet Nöbeti’nin 87’ncisini gerçekleştirdi.

74 Nöbeti Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştiren aileler 75’inci Vicdan ve Adalet Nöbeti’nden beri “milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması” gerekçeleriyle yasaklanması nedeniyle Bir Umut Derneği önünde gerçekleştirmek zorunda kaldıklarını belirterek bir an önce bu yasağın kaldırılmasını talep ederek eyleme başladı.
87'inci nöbetin basın açıklamasını, iş cinayetinde yaşamını yitiren Türkiye Gazetesi İşçisi Serhat Alkurt'un kardeşi Ömer Faruk Alkurt okudu.

"İş Cinayetleri Almanağı 2018’e göre 2018’de en az 1872 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. İSİG Meclisi’nin açıkladığı rapora göre Eylül ayında en az 145, 2019’un ilk dokuz ayında en az 1320 işçi hayatını kaybettiğini aktararak sözlerine başlayan Alkurt, "Bu acı gerçeklik eşliğinde vicdanlı, adalet duygusunu yitirmemiş herkesin 'iş cinayetleri vahşeti'ni anlayarak davranmasını beklediklerini söyledi.

Alkurt Görevi Dışında Bir İşte Çalıştırılıyordu”

Türkiye Gazetesi'ne Web çalışanı olarak alınan fakat şirkete ait otopark ve yükleme indirme işlerinin yapıldığı bir alanda yükleme-indirme sırasında alanın düzenlenmesi ve temizliğinin sağlanması işi yaptırılan Serhat Alkurt, 29 Haziran 2016’da yükleme indirme yapan bir kamyonun çarpması sonucu iş cinayetinde hayatını kaybetti.
29 Haziran 2016’da İhlas Gazetecilik AŞ’ye bağlı Türkiye Gazetesi çalışanı Serhat Alkurt'un iş cinayeti davası, Bakırköy 13. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 25 Eylül 2019’da yapıldı.
Mahkeme bir önceki celse İhlas firmasından iş sağlığı ve güvenliği alanında işletme organizasyon şemasını, işveren vekillerinin görev ve tanımlarının gösterildiği şemayı ve iş sağlığı ve güvenliği hizmeti alınıyorsa hizmet alınan firmanın adı ve unvanının bildirilmesini istemişti.

 

Hem Sanığın Hem Şirketin Avukatlığına İtiraz Edildi.

İhlas Gazetecilik AŞ çalışanı olan sanık R. Ö.'nün avukatı duruşmada belgeleri mahkemeye sundu. Ailelerin avukatları sanık R. Ö.’nin vekilinin aynı zamanda İhlas Gazetecilik AŞ'nin avukatlığını yaptığı için menfaat çatışması olacağını, sanık R.Ö.'nün de haklarının korunamayacağını ve maddi gerçeğin ortaya çıkmayacağını beyan ettiler. İşveren vekili olarak görünen kişiler ile bu kişileri yetkilendiren İhlas GazeteciliK AŞ Yönetim Kurulu üyelerinden iki kişinin tanık olarak dinlenmesini talep ettiler. Dosyaya sunulan yeni belgelere karşı beyanda bulunmak üzere bir sonraki celseye kadar süre verildi. Tanıkların dinlenmesi hususunun bir sonraki celsede değerlendirilmesine, duruşmanın 28 Ocak 2020’de saat 09:55 görülmesine karar verildi.

 

Akfen Davasında Bilirkişi Ölen İşçileri Kusurlu Buldu!
17 Haziran 2013'te Muğla / Milas-Güllük'te AKFEN AŞ’ye ait atık su arıtma sistemi işletmesi terfi merkezinde 7 işçi iş cinayetinde hayatını kaybetti. Milas’ta olacak duruşma 21’nci celse olacak. 26 Nisan 2019’da görülen duruşmada bilirkişi raporunda işçilere tali kusur verilmesi ve rapordaki eksikliklere dair ailelerin avukatları itirazlarını sunmuştu. 

 

İş Cinayeti Yaşandığında Belediye Başkanı Şimdi AKP Milletvekili!

Güllük Belediyesi’nin ruhsat ve denetimle görevli olan ilgilileri hakkında suç duyurusu talep etti. Mahkeme 2009-2013 yılları arasında Güllük Belediyesi’nde ruhsat ve denetleme birimlerinde görevli kişiler hakkında taksirle ölüme sebebiyetten Milas Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunarak, çıkacak kararın beklenmesine karar verdi. İş cinayeti olduğunda Güllük Belediye Başkanı olan sanık Mehmet Yavuz Demir AKP Muğla Milletvekili seçildiği için dosyasını ayırdı. Meclis dokunulmazlığını kaldırırsa yargılama devam edecek, yoksa bekleyecek.

7 Ekim 2019’da (yarın) 21. celsesi görülecek duruşmada ailelerin avukatlarının itirazları hakkında karar verilecek.

 

Bursa Gemlik Gübre Fabrikasında Yaşamını Yitiren Uğur Çavdar’ın Duruşması 8 Ekim’de...
19 Temmuz 2015’te Bursa Gemlik Gübre Fabrikası PRİL kulesinde meydana gelen patlamada Uğur Çavdar hayatını kaybetti. 26 Mart 2019’da görülen duruşmada bilirkişi heyetinde yer almasına karşın görüş bildirmeyen makine mühendisi bilirkişinin cağrılarak dinlenmesine karar verilmişti.

8 Ekim 2019’da Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 14. celsesi görülecek duruşmada makine mühendisi bilirkişi dinlenecek ve rapora dair itirazlar değerlendirilecek.

 

 

Adalet Arayan İşçi Aileleri Norveç’te Etkinlikte...

Adalet Arayan İşçi Aileleri, Norveç’te üç yılda bir düzenlenen Bergen Assembly düzenlendiğini ve bu yılki etkinliğin temasının “Ölüler Aslında Ölü Değil” olduğunu belirtti. Bu yıl 5 Eylül’de düzenlenen etkinliğe Fatih Pınar’ın çektiği ve Burcu Kolbay ile birlikte kurguladıkları “Kaza Değil Cinayet” belgeseli ile katıldıklarını belirten Alkurt, Belgeselin 15 Kasım’da İstanbul Şişli Kent Kültür Merkezi’nde gösterileceğini belirtti.

 

İşçi Sağlığı Halk Sağlığının İşaret Fişeğidir”

“İşçi sağlığının halk sağlığının işaret fişeği olduğunu, büyük ilaç tekellerinin pazarladığı pestisitlerin önce köylülerin ve çocukların bedenini bitirir, sonra o tarım ilaçlarına batırılmış sebze ve meyveleri yiyen bizlerin. İşyerlerinde işçinin bedeninin maruz kaldığı kimyasal ve tozlar endüstri atığı olur, Ergene’yi, Dilderesi’ni ve etrafında yaşayan tüm canlıları öldürür” diyen Alkurt, sermaye eliyle yaratılan bu halk sorunlarıyla ilgili yapılan Sağlık Bakanlığı araştırmasında çalışıp halkın sağlıklı bir çevrede yaşaması için bilgi edinme hakkına sahip çıkan gıda mühendisi Bülent Şık’ın 15 ay hapse mahkûm edildiğini hatırlatarak “On milyonlarca insanın hayatını etkileyen sonuçlar edinilen Halk Sağlığı araştırmasının, Sağlık Bakanlığı’nın 2015’ten beri gizlediği sonuçlarından bir kısmını halkla paylaşan Bülent Şık'ın yanındayız” dedi.

Alkurt sözlerini 28 Nisan’ın İş Cinayetlerinde Hayatını Kaybedenlerin Anma ve Yas Günü ilan edilmesini istediklerini belirterek tamamladı.

Av. Berrin Demir 7 Ekim'de 'de görülecek Muğla Güllük Akfen duruşmasını ve 8 Ekim'de ise Bursa Gemlik Gübre Uğur Çavdar davasının görüleceğini belirterek Davalarda ölen işçileri kusurlu gösteren bilirkişi raporlarıyla karşılaşmakta olduklarına dikkat çekti.

Soma’da Maden İşçilerine Jandarma Eliyle Zulüm Uygulanıyor”

Soma'da 301 işçi göz göre göre katledildiğini 162 işçi yaralandığını hatırlatan Demir, “Geri kalan işçiler için de zannetmeyin ki sağ kalanlar kurtuldu. Fakat onlar da pek çok rahatsızlıklar yaşadı ruh sağlıkları bozuldu.
Sağ kalan işçilerin şirket tarafından işten atıldıklarını ve sarı sendika ile anlaşarak işçilerin tazminatlarının iki yılda taksitler halinde ödenmesi konusunda anlaştığını aktaran Demir, şirketin ise işçilerden sadece bir kaçına bir iki ödeme yaptığını bunun dışında işçilerin hiç bir haklarını alamadıklarını ve 5 yıldır tazminatlarını alabilmek için uğraştıklarını belirtti.

“Haklarını almak için başka bir çözüm olmadığından işçiler Ankara’ya Enerji Bakanlığ önüne yürüme kararı aldı. Fakat işçilerin Soma’dan çıkmalarına Kırkağaç Çamı’ndan öteye gitmelerine izin verilmedi. Şu anda orada Jandarma eliyle işçilere bir zulüm uygulanmakta. İşçilere şiddet uygulanmakta ve işçilerin hak araması da engellenmektedir” dedi.

İş cinayetlerinde ölenlerin aileleri olarak ayda bir kez Galasaray Meydanı’nda yaptıkları basın açıklamasının da engellendiğini hatırlatan Av. Berrin Demir, “Biz yakınlarımızı iş cinayetinde kaybettik başkaları kaybetmesin diye sesimizi duyurmaya çalışmamız engellendi ve Vicdan ve Adalet Nöbetini kimsenin bizi duymadığı bu sokakta yapmak zorunda bırakıldık” dedi.

Her türlü hak aramanın yasaklandığını belirten Demir, “Fakat her ne olursa olsun bizler iş cinayetlerinin olmaması için ailelerle birlikte mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.

 

“Bir İnsanın Ölümünün Bu Kadar Basite İndirgenmesini Anlayamıyorum”

Aktarılan bilgilerin ardından Ömer Faruk Alkurt, iş cinayetlerine ilişkin davaların gerektiği gibi ilerlemediğini ve şirketlerin avukatlarının bir iş cinayetini “orada ben de ölebilirdim” diyerek basite indirgediklerini belirtti. Ağabeyi Serhat Alakurt’un görevi dışında bir işte çalıştırıldığını da vurgluyan Alakurt, “Ağabeyim görevi dışında bir işte çalıştırılıyordu tek başınaydı ve hiçbir önlem alınmamıştı. Buna rağmen patronların, şirketlerin avukatlarının ‘Bu kaza başkasının başına da gelebilirdi” gibi adeta ağabeyimi kusurlu gösteren, olayı basite alan söylemlerini duyduk. Bu kadar vicdanlarını yitirmişler mi diye düşünüyorum. Bir insanın bir ölümü böylesine basite almasını anlamakta gerçekten zorlanıyorum. Mahkemelerde de sonuç alınamıyor, böyle devam ettiği sürece iş cinayetleri de devam edecektir” dedi.


Bir Dava 11 Yıl Sürer Mi Böyle Adalet Mi Olur”

Esenyurt Özel Doğa Hastanesi’nde elektrik akımına kapılarak iş cinayetinde yaşamını yitiren Eren Eroğlu’nun babası Erdinç Eroğlu ise Eylül ayında İşçi sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin raporuna göre 145 işçinin iş cinayetinde hayatını kaybettiğini, 2019 yılının ilk 9 ayında ise 1320 işçinin hayatını kaybettiğini hatırlatarak “Ve biz hala burada sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Buradan tekrar Beyoğlu Kaymakamlığı'na ve İstanbul Valiliği’ne sesleniyorum bu yasadışı, anayasaya aykırı kaldırın. Hiç kimsenin geçmediği bir sokakta eylem yapmak bizim sesimizi kısmaktan başka bir şey değil. Biz yaşadığımız, uğradığımız haksızlıkları bu topluma basına kamuoyuna istiyoruz” dedi.

 

Devlet Hak Arayan Bizleri Yıllar Süren Mahkemelerle Cezalandırıyor”

Yargı Reformu’na da değinen Eroğlu, “Bu övülen yargı reformunda bizlere dair tek bir şey yok. Bir dava 10 yıl 11 yıl sürer mi? Davutpaşa davası 11 yıldır sürüyor. Ben oğlumu kaybettim 6 yıldır dava sürüyor. Şimdi istinafa gitti ve bu 8-9 seneyi bulacak. Böyle adalet mi olur?” diyerek isyan etti.

Mahkemelerde yaşadıkları hukuksuzluklarla devletin kendilerine “Adalet aramayın” dediğini ifade eden Eroğlu “Bunu yaparak aynı zamanda iş cinayetinde ölen işçilerin ailelerine de ‘Boşuna yakının için hak arayamakçalışma bak ben hak arayanları yıllarca mahkeme kapılarında süründürüyorum’ diyor ve iş cinayetleri artarak devam ediyor” dedi.

“Mahkemelerde sonuç alamıyoruz, yeni iş cinayetleri olmasın diye sesimizi duyurmaya çalışıyoruz, kimsenin geçmediği bir sokakta basın açıklaması yapmak zorunda bırakılıyoruz. Devlet bizi hakkımızı aradığımız için cezalandırıyor. Diğer yandan Çalışma Bakanlığı’da iş cinayetlerinin önlenmesinde en etkili olabilecek makam fakat o da bu konuda hiçbir girişimde buunmuyor. Yetkili bütün kurum ve kişileri vicdanlı ve adaletli olmaya çağırıyorum” dedi.

 

Biz Sesimizi Duyurmaya Çalışırken İş Cinayetleri Artıyor”

Davutpaşa patlamasında iş cinayetinde hayatını kaybeden Gülcan Çabuk’un eşi İdris Çabuk “Burada en eski adalet mücadelesi verenlerden biriyim. Davutpaşa davası 11 yıldır sürüyor. Başka pek çok iş cinayeti davası açıldı. Fakat bazen sistemin adaletsizliğinden, bazen kişilerin vicdansızlığından, adaletsizliğinden ahlaksızca kararlara birebir şahit oluyoruz” dedi.

Yıllardır mücadele verdiklerini belirten Çabuk bazen kalabalık bazen daha az kişiyle seslerini duyurmaya haklarını aramaya çalıştıklarını vurguladı.

11 yıldır verdikleri mücadeleye baktıklarında ise iş cinayetlerinin azalması bir yana daha da artmakta olduğuna dikkat çeken Çabuk, iş cinayetlerinin her meslekteki insanı kapsadığını belirterek, “Kamu işletmesinde de özel sektörde de olsa olsa, şoför de olsa, inşaat işçisi de olsa, doktor da olsa ya da karşıda bizi izleyen polisler de olsa iş cinayetlerinde ölmeye devam ediyor. Fakat bu iş cinayetleri artarak devam ederken Cumhurbaşkanı, bakanlar, valiler, belediye başkanları, hakimler, savcılar, bilirkişiler bu konuda hiç bir şey yapmıyor” dedi.

 

İnsan Haklarından,Vicdandan Bahsedenler Bizim Sesimizi Duyurmamızı Engelliyor”

“Adalet Bakanı, ailelerin haklarını aramak için bir siyasi partinin önünde eylem yapabildiklerini çok rahatlıkla söyleyebiliyor ve bizzat buraya da yönlendiriyor. Merak ediyorum biz iş cinayetlerinde ölenlerin yakınları haklarımızı nerede arayalım. Hangi Bakanlığın, Valiliğin, partinin önünde eylem yapmamız lazım. Biz buralarda eylem yapsak bizi görecek duyacak mı? Yoksa kimsenin bizi görmediği bu sokağa attığı gibi oradan da atacak mı?” diyen Çabuk Cumhurbaşkanı ve bakanların pek çok konuda övgülerde bulunduklarını ifade ederek, iş cinayetlerinde ölenlerin yakınlarının hak arayışlarında da bir sonuç alabilsek ve bizler de sizin yanında olabilsek. Fakat iş cinayetlerinde ölenlerin sayısı her geçen artarken biz mahkemelerdeki hak arayışlarımızdan hiç bir sonuç alamıyoruz. İnsan haklarından, hukuktan, vicdandan bahsedenler, masum insanların katledildiğini söyleyenler, bir hiç uğruna insanların iş cinayetlerinde katledilmesine engel olmuyor, ailelerin hak aradıkları mahkemelerde sorumlular yargılanmıyor” dedi.

İş cinayetlerinin önlenebilmesi için mahkemelerde adil bir yargılamanın olması gerektiğini vurgulayan Çabuk, Cumhurbaşkanı, Adalet Bakanlığı ve tüm yekilileri görevlerini yapmaya davet ederek “Biz bütün iş cinayetleri için sorumluların ayrımsız ‘amasız’ yargılanmasını ve adaletin sağlanmasını istiyoruz” dedi.

 

Kaza Değil Cinayet” Belgeseli 15 Kasım’da Gösterimde Olacak

Adalet Arayanlara Destek Grubu’ndan Eylem Can ise Norveç’te yapılan “Ölüler Aslında Ölü Değil” temalı Bergen Asemly’de yapılan etkinliğe katıldıklarını ve burada “Kaza Değil Cinayet” adlı belgesel gösterimine ilişkin izlenimlerini aktardı.

Norveçt’ten, Almanya’dan, Kore’den, İngiltere’den, Vietnam’dan pek çok sanatçının, insan hakları aktivistin belgesele ilgi gösterdiğini aktaran Can, “Başka ülkelerinde de iş cinayetlerine dair raporları vardı. Fakat bizim almanaklardaki rakamlara baktıklarında inanamadılar. ‘Böyle bir şey nasıl olabilir?’ dediler ve pek çok kişi, ‘Sizin için ne yapabiliriz?” diye sordular” dedi.

Kore’li fotoğraf sanatçısının işci eylemlerini takip ettiğini ve bunları fotoğrafladığını ‘Ben bu eylemlerin fotoğraflarını çekerken bu sanatı öğrendim” dediğini aktaran Can, Kore’de haklarını alamayan işçilerin intihar ettiklerini ve bunun çok yüksek oranda olduğunu aktaran sanatçının Türkiye’deki iş cinayetlerine ilişkin bilgi almak isteğini ve görüşmelerin devam edeceğini aktardı.

Viyana’dan gelen bir sanatçının da yine işçi eylemlerini takip ettiğini, çalışırken ölen işçileri de takip ettiğini fakat bu belgesel ile “İş cinayeti” terimini ilk defa duyduğunu ve bu ifadeyi çok doğru bulduğunu belirtti.

Eylem Can, “Kaza Değil Cinayet” belgeselinin 15 Kasım’da Şişli Kent Kültür Merkezi’nde gösterileceğini belirtti.