Yıllarca çeşitli iş kollarında çalıştıktan sonra emekli olan yaşlılar, yıllarca ödedikleri emeklilik primlerinin karşılığı olarak yaşamlarını sürdürecek kadar aylık alamıyorlar. Üstelik yine çalışamayacakları ve sağlık sorunlarının daha da artacağı yaşlılık günleri için ödedikleri primlere rağmen sağlık hizmetlerinden de yeterince yararlanamıyorlar. Toplum için her ne kadar fark edilmeseler, seslerini duyuramasalar da oldukçayüksek sayıda emekli ve yaşlı yoksulluk ve yoksunlukla mücadele ediyor. bilimsel temelden, uygar ve çağdaş anlayıştan uzak, var olan tüm değerlerin ve kazanılmış hakların yok edildiği, değiştirilen dönüştürülen toplumsal ve kentsel yaşam içinde yaşamakta zorlanıyor.

Emekliler Dayanışma Sendikası, ulusal ve uluslararası yasalarda var olan haklarını kullanma, yok sayılan hakları ı yeniden kazanmak için uğraşmak, güç birliği yaparak mücadele etmek zorunda olduklarını, belirtirken, iktidarların emekli ve yaşlıları yok saydığını ve hem ekonomik, fiziksel, hem de sosyolojik, psikolojik olarak ciddi sorunlar yaşadıklarını ve yaşamlarının tehdit altında olduğunu aktarırken emekliler ve yaşlıların yaşadığı sorunların ise kazanılmış hakların korunması için mücadele etmekle mümkün olabileceğini ifade etti.

 

Üretilen Değer Ve Hizmetler, Biriken Sermaye Bizim Emeğimizin Ürünüdür

Genç yaşlarda çalışma yaşamına başlyarak çeşitli iş kollarında ve ülkenin dört bir yanında yıllarca çalışarak ürün ve hizmet üretip, sigorga primlerini ödeyip emeklilik koşullarını yerine getiriyor. Dünün çalışanları, bugünün emeklileri olarak onlar da işçi sınıfının bir parçası. Bu güne kadar üretilen tüm değer ve hizmetler ve biriken sermaye, yıllarca çalışan ve üretenlerin emeğinin ürünü.

Yıllarca ödedikleri emeklilik primlerinin karşılığı olarak, yaşamlarının geri kalan süresinde gerekli ihtiyaçlarını karşılamak, gerektiğinde sağlık haklarından yararlanma hakları bulunyor.

Fakat her geçen gün gerek onlara ayrılan emekli aylıkları, gerekse de sağlık hizmetleri başta olmak üzere sosyal hizmetlerden yeterince yararlanaz hale geldiler.

Neredeyse her yıl ‘yeniden yapılanma’ politikalarıyla maaşlar daha da azalıyor, sağlık hizmetleri kısıtlanıyor, sosyal hizmetler ise neredeyse yok denecek düzeye iniyor, üstelik çeşitli bürokratik karmaşalarla kimin ne hizmeti nasıl aldığı meselesi daha da karmaşık hale getiriliyor ve güçleşiyor.

Hükümetleri Yeniden Yapılanma Politikaları ve Yapısal Uyum Programları” emekli ve yaşlıların ekonmik güvencesini ve sağlık haklarını yok sayarak hazırlanıyor.

 

Sosyal Güvenlik Reformu Yoksullaştırdı, Sağlıkta Dönüşüm Ölümü Gösteriyor

1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe giren ‘Sosyal Güvenlik Reformu’ sonucu adına tezat bir şekilde yıllarca değer ve hizmet üreten emekileri daha da yoksullaştırdı. “Sağlıkta Dönüşüm Programı” ise emekli ve yaşlıları çok daha zor bir duruma getirdi. Sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkını her geçen gün daha da kısıtlayan “Sağlıkta Dönüşüm Programı” emekli ve yaşlılara ölümü gösteriyor. Yaşları gereği bir çok sağlık sorunu yaşayan ve daha nitelikli ve koruyucu sağlık hizmetlerine ihtiyaç duyan emekli ve yaşlılar bu hizmetlerden yoksun bırakıldıkları için yaşamları tehdit altında. Çünkü iktidarlar emeklileri ülke ekonomisine yük olarak görüyor. Emeklileri ekonomik krizin sorumluları olarak görüyor.

 

Emeklilik Sigorta Fonları, Krize Çözüm İçin Sermayeye Aktarıldı

Peki, “emekliler” kirizin sorumlusu mudur? Yıllarca çalışıp değer ve hizmet üretenlerden “sosyal güvence” amacıyla primler kesilir. Bundaki amaç hem kendilerinin hem de toplumda değer ve hizmet üretemeyecek olanların, sağlık, eğitim, ulaşım, barınma, sosyal faaliyetler ve diğer kamusal imkanlardan yararlanmalarını sağlayabilmektir. Emeklilik, ‘çalışamadığı günlerde de yoksulluk ve yoksunluk olmadan yaşamak” durumundan çıkıp her geçen gün emekli ve yaşlılar için fiziksel, ekonomik, sosyolojik, psikolojik sorunların büyüyerek yaşamlarında yer aldığı ve yaşamlarını tehdit altına aldığı bir duruma dönüştü.

1994 ekonomik krizi; dış dünyanın da etkileriyle birlikte burjvazinin yeterince artı değer üretmeyen, rekabeti artıracak sanayi yatırımı yapamayan ve üretimi modernize edecek teknolojik gelişmeyi sağlamayan politikalarını sonucu sermaye sınıfının kriziydi. Sermayenin değerlenme sürecinin devam ettirilmesi için 1994 yılında dönemin Hükumeti IMF ile kredi anlaşması imzaladı. Anlaşma şartılarından birisi "Sosyal Güvenlik Sistemi”nin “Emeklilik ve Sağlık” diye ikiye ayrılmasıydı. Bu şartın içeriği ise sosyal güvenlik sisteminin piyasalaşması, toplumsal bölüşüm ve kuşaklararası dayanışma ve güvenceye dayanmayan, toplummsal değil, bireysel sorumluluk esasına göre yapılandırılmasıydı. Hükümet bu şartları kabul ederek zaten hiçbir zaman gereği gibi işlemeyen toplumsal kesimlere hizmet taahütlerinden vazgeçti.

“İstikrar” ve “Yapısal Uyum Programları “ adı altında sermaye çevrimci içindeki dağılım, bölüşüm ve tüketim koşulları yeniden düzenlendi ve aratılan artı değerin sermaye sınıf lehine yeniden dağılımının koşulları oluşturuldu. Böylece ‘yapısal uyum’ sermayeye kaynak aktarma mekanizmasına dönüştürüldü. Devlet kontrolündeki emeklilik sigorta fonları, sermaye birikimini hızlandıracak ve krize çözüm olacak denilerek piyasaya devredildi, hatta yerli ve yabancı sigota şirketlerinin kontrolüne sunuldu.

 

Emeklilere Açlık ve Yoksulluk Sınırının Altında Aylık Reva Görüldü

Maliyet unsurunu en kolay düşürecek önlemlerden esnek, kuralsız, güvencesiz çalışma ve sosyal güvenlik sisteminin bütün finansmanının çalışanlar ve emekliler üzerinden yürütülmesine hız verildi. Emekliliği de esnek, kuralsız, güvencesiz hale getirmek için sosyal güvenlik sistemi yeniden düzenlendi. Hükümetler emeklilere açlık ve yoksulluk sınırının altında emekli aylığını reva gördü. Bu da yetmedi sağlık hizmetleri ücretli hale getirildi ve sistemin yapısal sorunlarından kaynaklanan krizin bedeli emeklilere ve çalışanlara ödetiliyor. Bu konuda gelen her bir hükümet gidenleri aratmadı.

 

Yaşlıların Sağlık, Emeklilik Bakım Ve Sosyal İhtiyaçlarının Tamamı Sermayenin Kullanımına Açıldı.

Sosyal Güvenliğin daraltılması, ticarileştirilmesi ve özelleştirilmesiyle oluşturulan alan, yaşlıların sağlık, emeklilik bakım ve sosyal ihtiyaçlarının tamamı sermayenin kullanımına açıldı. Devlet desteği ile oldukça karlı bir yaşlılık ekonomisi alanı yaratıldı. Sağlık ve sosyal hizmetler ekonomik durumu iyi olanlara göre planlandı.

 

Yaşlanma Ulusal Eylem Planı Emeklilerin Yoksulluğuna Çare Olmadı

2007’de “Türkiye’de Yaşlıların Durumu ve Yaşlanma Ulusal Eylem Planı” adında yeni bir uygulamanın hayata geçirileceği iddia edildi. Fakat yaşlıların ekonomik, sağlık, sosyal sorunlarını çözmek yönünde kaynak ayrılmadı, hiçbiri de uygulamaya geçirilmedii. Aktarılan kaynaklarsa yerine ulaşmadı, emekliler yaşlıların refah düzeyi iyileşmedi, yaşlı yoksulluğu giderilmedi.

 

Yaşlıların Durumu ve Yaşlanma Ulusal Eylem Planı ise başlı başına sorunluydu. Çünkü bu planda “yaşlılıkta bakım” ile “hasta bakımı” aynı kabul ediliyordu. ‘Yaşlılık’ bir hastalık olarak ve doktorların müdahale etmesi ve bakım hizmetleri verilmesini gerektiren bir durum olarak görüldü. ‘Yaşlıya ailesi baksın’ denildi. Bu ise yıllarca değer ve hizmet üretmiş ve artık dinlenmesi gereken emekçilerin, toplum dışına itilmesi, sadece tüketici ve maliyet unsuru bireyler olarak görülmesidir.

Emeklileri böyle geren devlet, aileye geçici yardımı yaşlı bakımı olarak saydı. Yaşlanmanın doğal bir süreç, yaşlılığın sosyal bir olgu ve yaşlı bakımının ise bir kamu hizmeti olması gerektiği anlayışından çok uzakta, tamamen sermayenin karlarına kar katacak şekilde, emeklilerin ve yaşlıların yaşamı piyasa koşullarına terk edildi.

 

Kapitalist Sermaye Çalışanları, Emeklileri Eziyor, Yoksullaştırıyor

Gelişmiş kapitalist sermayesi girdiği her ülkeyi kendi gereksinimine göre hızla şekillendirmeye, toplumsal ilişkileri düzenlemeye devam ediyor. Karlarına kar ekleyebilmek için sağlık ve sosyal hizmetler alanındaki değiştiriyor, dönüştürüyor, fakat bunları yaparken de çalışanların, emeklilerin kazanımlarına el koyuyor, her gün biraz daha eziyor, yoksullaştırıyor.

 

Emeğine ve Haklarına Sahip Çıkmak Mücadeleyle Mümkün

Demokrasi mücadelesinin yürütüldüğü ülkelerde; emeklilerin özne olduğu, denetim ve yönetimlerinde karar sahibi oldukları sendikalar, emeklilik ve emekli hakları için mücadele ediyor. Sınır olmayan hak gasplarına izin vermiyorlar, mücadele ederek bu haklarını koruyorlar. Yıllarca çalışıp üreterek kazanılan emeğe ve haklara sahip çıkmak, ulusal ve uluslar arası yasalarda var olan hakları kullanmak, toplumun yaşam düzeyini yükseltmek de ancak mücadeleyle mümkün.

Bu yalnız çalışmakta olan işçi ve emekçiler için değil, emekli olmuş ve emeklilik hakkını kazanmış olanlar için de böyle.

“Hak mücadelesi ancak gerçekler üzerinden yürütülebilir” diyen Emekliler Dayanışma Sendikası, kamu emekliliğini ve kazanımları ortadan kaldıran, kazanılmış hakları ‘Sosyal Güvenlik’ değil ‘Sosyal Yardım’ olarak gören, emekliliği yaşlılığın güvencesi olmaktan çıkaran politikaları görmeyen emekli ve yaşlıların sorunlarının ekonomik politik boyutlarını dikkate alarak mücadele etmek gerektiğini belirtiyor.

Bu politikaların devlet-sermaye ilişkini görmeden hak aramanın mümkün olmadığını, böyle bir anlayışın, emeklileri piyasa koşullarına terk eden yasaları çıkarıp ardından da emekten, sosyal güvenceden bahseden siyasetçilerle aynı noktaya düşmek olduğunu belirtiyor.

Resmi olarak 2013 yılı Ağustos ayından bu yana faaliyet yürüten Emekliler Dayanışma Sendikası, kuruluş aşaması ve çalışmalarının ilk yıllardında emeklilerin sendikal faaliyet yürütmeleri konusunda engellerle karşılaştıklarını fakat bunları gerek yasalardaki haklarını kullanma kararlılığı gerekse de fiili mücadeleyle aştıklarını belirtti.

Yeni Liberal, Yeniden Yapılandırma Politikaları ve Yapısal Uyum Programları sonucu 1994 yılından bu güne 25 yıllık süreçte demokrasi, katılımcılık, sosyal devlet söylemleri kullanılarak SKG’nun bütün kaykanlarının reform adı altında özel sektöre aktarılarak, kamu kaynaklarının eritildiğine dikkat çeken sendika, bugünise temsili de olsa işleyen parlamenter sistemin de devre dışı bırakılıp CB hükümet sistemine geçildiğini, yeni ekonomik politikalar, Türk-İslam Sendikazlı sosyal kültürel uygulamalarla toplumsal yaşamın, aile yapısının, sokakta, işte, günlük insan ilişkilerine kadar her alanı etkisine aldığını ve var olan hakları da yok ettiğine işaret etti.

Emekliler olarak bilimsel temleden, uygar ve çağdaş anlayıştan uzak, var olan tüm değerlerin ve kazanılmış hakların yok edildiği, değiştirilip dönüştürülen toplumsal ve kentsel yaşam içinde

 

Uygulanan Politikalar Her Alandaki Kazanımları Yok Etti

“Yeni Liberal, Yeniden Yapılandırma Politikaları ve Yapısal Uyum Programları sonucu” 1994 ten bugüne, 25 yıllık süreçte demokrasi, katılımcılık, sosyal devlet söylemleri kullanılarak SGK’ nun bütün kaynakları reform adı altında özel sektöre aktarıldı, kamu kaynakları eritildi. Bugün temsili parlamenter sistem devre dışı bırakılarak CB Hükümet Sistemine geçildi. Yeni Liberal Ekonomik politikalar ve Türk İslam sentezli sosyal kültürel uygulamalar; toplumsal yaşamı aile yapısını, sokakta işte günlük insan ilişkilerine kadar her alanı etkisi altına aldı, var olanı yok etti. Emekliler olarak, “Yeni” denen bilimsel temelden, uygar ve çağdaş anlayıştan uzak, var olan tüm değerlerin ve kazanılmış hakların yok edildiği, değiştirilen dönüştürülen toplumsal ve kentsel yaşam içinde yaşamakta ciddi güçlükler yaşadıklarını, bu nedenle emekli ve yaşlıların da ulusal ve uluslar arası haklarını yeniden kazanmak için uğraşmak güç birliği yapmak ve kazanmak için mücadele etmek zorunda olduklarını belirtti.

Yaşlılar ve emeklierin sorunlarını ekonomik ve politik boyutu ile tespit etmek, bu konuda farkındalık yaratmak, emekliler-yaşlılar alanında yürütülen ekonomik ve sosyal politikaları takip ederek bunları kamuoyuna duyurmak ve buna karşı harekete geçmek gerektiğini, emekli-yaşlıların mücadelesinin de işçi sınıfı mücadelesinin bir parçası olduğunu ifade eden sendika 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü’nü, “Yaşlılarla Dayanışma Günü” olarak kabıl etmiş durumda.

Emekli ve yaşlıların haklarını koruyabilmek ve iyileştirme mücadelesine ilişkin ulusal ve uluslararası bilimsel ve toplumsal araştırmaları, etkinlikleri ve sınıf hareketine ilişkin gelişmeleri ve deneyimleri de takip ettiklerini belirten sendika kadın alanındaki sorunlara karşı da etkin faaliyet yürütmeyi hedefliyor. Bu kapsamda sendikanın Kadın Çalışma Grubu 2015 yılında emekli yaşlı kadınların yürürlükte olan ekonomik sosyal politikalarla daha da ağırlaşan sorunlarını anlatan, kadın cinayetlerini dikkat çeken “Ulusal Komite” nin hazırladığı programların eleştiren bir broşür hazırlamış.

Son yıllarda gündeme“Günümüzde Sendikal Mücadele ve Emekliler” ve “Bireysel Emeklilik Sistemi BES” başlıklı iki broşür hazırlayan sendika bunu olabildiğince yaygınlaştırarak emekli ve yaşlıları mücadeye katmaya çalışıyor.

 

Nüfusun Yüzde Dokuzu Yok Sayılıyor!

Yaşlıların değişen toplumsal ve kentsel yapıdaki durumlarına ilişkin bilgilerin de eksik olduğuna dikkat çeken sendika İ.Ü. Sosyal Araştırma Merkezi ile birlikte 2017 yılında yapılan çalışma sonucunda “İstanbul Avcılar’da Yaşılıların Mevcut Durum Araştırması” adlı raporu hazırladı.

Beş büyük şehirde ve yedi bölgede temsilciliklerle çalışmalarını sürdüren Emekliler Dayanışma Sendikası, TÜİK 2017 raporuna göre nüfusun %8,9 unu oluşturan emekli ve yaşlıların ekonomik, sosyal ve kültürel yaşamın önemli bir parçası olduğunu fakat yok sayıldıklarına dikkat çekti.

 

Emekli ve Yaşlıların da Çalışanlarla Birlikte Güçlü Bir Mücadele Vermesi Gerekiyor

Sayıları 12 milyon 300 bin olan, SGK’dan aylık alan, emekli ve emekli hakkı sahiplerinin, çok önemli olmakla birlikte sadece emekli aylıklarının enflasyon oranında artışını talep etmekle sorularını çözmeyeceğini, bu taleple birlikte Sosyal Güvenlik Reformuyla yok edilen ekonomik güvence ve sağlık hakların da talep edilmesi gerektiğini bunu da ancak çalışanlarla güç birliği yapılabileceğine dikkat çekiyor.

Eşitlik, özgürlük temelinde, karın değil toplumsal ihtiyaçların esas alındığı, ekonomik güvence ve sağlık hakkını kapsayan bir sosyal güvenlik sisteminin iyileştirilmesinin emekli ve yaşlıların da çalışanlarla birlikte verilecek ciddi ve güçlü bir mücadele ile sağlanabileceğini belirtiyor.