Özgül Nakış işçileri, 12 saatlik ağır çalışma koşullarına karşı Deriteks Sendikası'na üye oldu. Fazla mesai ücretlerini talep ettiklerinde ise işten atıldı.
İSTANBUL - Bahçelievler, Kocasinan' da bulunan Özgül Nakış'ta işçiler sürekli fazla mesai yapmak zorunda bırakılıyor. Günde 12 saat çalışan işçilerden bunun üzerine bir de Cumartesi günü mesai yapmaları istendi. Ücretleri ödenirken ise fazla mesaileri yok sayıldı.
İşçiler ağır çalışma koşullarının iyileştirilmesi için Türk İş'e bağlı Deri Dokuma ve Tekstil İşçileri Sendikası'nda (Deriteks) örgütlendi.
İşçilerin fazla mesai ücretlerini talep eden ve insanca koşullarda çalışmak için sendikalı olmaları üzerine Özgül Nakış patronu 14 işçiyi işten çıkardı.
İşçiler bugün üyesi oldukları Deriteks Sendikası üyeleri ve çok sayıda emek dostlarıyla birlikte basın açıklaması yaparak Özgül Nakış patronunun işçi ve sendika düşmanlığı protesto etti.
Özgül Nakış önünde toplanan Özgül Nakış işçileri ve Deriteks Sendikası üyeleri "Atılan İşçiler Geri Alınsın", "Sendika Anayasal Haktır Engellenemez", "Yaşasın Sınıf Dayanışması", "Birleşen İşçiler Yenilmezler" yazılı dövizler taşıdı.
Eyleme Türk İş'e bağlı Belediye İş Sendikası, Tümtis Sendikası, DİSK' e bağlı Gıda İş Sendikası, İnşaat İşçileri Sendikası üyeleri, Zeytinburnu Belediyesi'nde işten atılan Kenan Güngördü, HDK üyeleri de katılarak destek verdi. "Özgül Nakış İşçisi Yalnız Değildir", "Atılan İşçiler Geri Alınsın", "Sendika Haktır Engellenemez" sloganlarının atıldığı eylemde basın açıklamasını Deriteks Sendikası Avrupa Yakası Temsilcisi Veysel Ulaş Arslan yaptı.
"İşçiler Kölelik Düzenine Mahkum Edilerek Üretim Yapılıyor"
"Emek sömürüsünün hemen hemen her sektörde yaşadığı sıkıntı gün geçtikçe artarak devam ediyor. Artan işsizlik, enflasyon, çalışma hayatının insan sağlığını hiçe sayan koşulları, her gün yaşanan iş cinayetleri, asgari ücretin insanca yaşamdan ve yoksulluk sınırından bile çok uzak oluşu, güvencesiz çalışma koşulları birçok işçiyi ve sektör çalışanlarını adeta yaşama tutunma mücadelesi ile karşı karşıya bırakıyor" diyerek sözlerine başlayan Arslan, insanca yaşayacak ücret ve insanca çalışma koşulları bir yana, işçilerin kölelik düzenini andıran çalışma şartlarına mahkûm edilerek üretim yapıldığını belirtti.
"Bu Çıkmazlık Hali Vahşi Sermaye Düzeninin Eseri"
Bu sorunu yaşayan işçilerin örgütsüz oldukları yerlerde sömürünün ve yaşam koşullarının ekonomik zorluğu ile mücadele edemez hale geldiğini, kimi zamanlarda ise işçilerin tıpkı Çorum Halk Eğitim Merkezi’nde İngilizce öğretmenliği yapan Halil Mustafa Bozkurt gibi , yıllardır atama beklerken, yine atamasının yapılmadığını öğrenmesiyle. intiharı seçmek zorunda bırakıldığına dikkat çeken Arslan "Bu bunalım ve çıkmazlık hali vahşi sermaye düzeninin bir eseridir" dedi.
"Zam İsteyen İşçilere Düşük Ücret Dayatması"
İş Güvenliğinin yeterince alınmamasından kaynaklı her gün iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiğini, hayatta kalanların ise enflasyonla boğuşarak geçim sürdürmeye çalıştığını vurgulayan Arslan, işçilerin bu kölelik koşullarında çalışmaya mecbur bırakıldığı iş yerlerinden birinin de Özgül Nakış olduğunu aktardı. Arslan, 12 saat çalışan ve ücretlerine zam isteyen nakış işçilerine Özgül Nakış patronunun asgari ücrete yapılan zammın yarısını teklif etmesi üzerine, işçilerin düşük zam dayatmasına ve fazla mesai ücretlerinin ödenmemesine karşı iş bırakarak tepkilerini gösterdiklerini, insana yaraşır iş ve insanca yaşayacak ücret talep ettiklerini belirtti.
"Fazla Mesai Yaptırılan İşçiler Haklarını İsteyince İşten Atıldı"
"25’e yakın çalışanı bulunan Özgül Nakış’ta 12 makineci 2 vardiya sorumlusu arkadaşımız iş bırakmış, günlük 12 saat çalışmış, günün 8 saatlik çalışma süresi sonrası fazla mesai olarak hesaplanması gerekirken maaş karşılığında çalıştırılmış, geceleri 7,5 saat olması gereken çalışma yasası ihlal edilmiştir" diyen Arslan, bu ihlaller yetmezmiş gibi haklarını arayan işçilerin işten çıkarıldığını söyledi.
"Nakış Sektöründe Size Ekmek Yedirmeyeceğim" Tehdidi
İşçilerin sorunlarını, dertlerini, taleplerini bile dinlemeyi kendine yük gören Özgül Nakış patronunun işçilerin sendikaya üyeliğinden sonraki görüşme talebini de geri çevirdiğini aktaran Aslan, "Üstüne üstlük kendisine yıllardır emek veren değer üreten işçisine sırf zam talebinde ve fazla mesai ücretlerinin ödenmesi konusunda talepte bulundu diye bu örgütlenmeyi yapan işçi kardeşlerimizi elebaşı ilan ederek 'Nakış sektöründe artık size ekmek yedirmeyeceğim, sektörde her yeri arayacağım, sizi işe aldırmayacağım, görecekler' diye tehdit etmiştir" dedi.
"Kurtuluşumuz Bireysel Çırpınışlarda Değil Örgütlülüğümüzdedir"
Deriteks Sendikası'nın tekstil ve deri sektöründe olmak üzere tüm işçilerin yaşadığı sorunların bizzat muhatabı ve işçilerin öz örgütleri olduğunu ifade eden Arslan, "Buradan bir kez daha sesleniyoruz tüm deri ve tekstil işçilerinin ve özelde Nakış işçilerinin yıllardır tekrar eden sorunlarının ekonomik taleplerinin, iş yerinde yaşanan birçok problemin çözümü bireysel çırpınışlarla değil Sendikalı, örgütlü mücadele ile çözülebilir. Tüm nakış işçileri sendikaları Deriteks'te örgütlenmeli daha fazla sömürüye maruz kalmadan sendikası ile birleşmelidir" dedi.
İşçilerin hak arama mücadelesinde en önemli yöntemin örgütlü ve birlikte hareket etmek olduğunu ifade eden Arslan "İşçilerin birlikte hareket etmekten başka gücü yoktur. Kölece çalışma koşullarına dur demek emeğin ve alın terinin hakkını almak için atılan her adım doğr bir adımdır. Bulunduğumuz her yerde işçilerin sorunlarını çözmek de sendikamız Deriteks'in boynunun borcudur" diyerek sözlerini tamamladı.
"Haklarını İsteyen İşçiler Suçlu Değil, Bu Hakları Gasp Edenler Suçludur"
Deriteks Sendikası Genel Merkez Örgütlenme Sekreteri Ayhan Yanılmaz ise ülkede işçilere tam bir zulüm uygulandığını, fazla mesai ücretlerini isteyen Özgül Nakış işçilerinin, işçiler suç işlemişler gibi kapının önüne konulduğunu belirterek, nakış işçilerini sendikalı olmaya ve örgütlenmeye çağırdı.
"Nakış işçileri, sendikalı olmalı örgütlenmeli örgütlendikçe çoğalacağız, güçleneceğiz ve kazanacağız" diyen Yanılmaz, patronların haklarını isteyen işçilere suç işliyormuş gibi davrandıklarını, suç işleyenlerin zorbalık yapan patronlar olduğunu söyledi.
Devletin beka sorununun dile getirildiğini, fakat o devletin ayakta durmasını sağlayanın işçilerin ödediği vergiler olduğunu ifade eden Yanılmaz, "Bizler vergilerini günü gününe, eksiksiz ödeyen işçileriz, ama ücretlerini düzenli alamayan, fazla mesaileri ödenmeyen, sigorta primleri eksik yatırılanlarız" dedi.
"İşçileri Açlıkla Tehdit Edenleri Biz de İşsiz Bırakmasını Biliriz"
"İşçilerin ayın biri ile beşi arasında alması gereken ücreti ancak 20'sinde 25'inde alabildiğini onun da tam olarak ödenmediğini ifade eden Yanılmaz, "İşçi sınıfına bu zulmü refa görenleri kınıyoruz" diyen Yanılmaz, Özgül Nakış patronunun sendika ile görüşmeye dahi yanaşmadığını, işçileri "Başka yerlerde de iş bulamayacaksınız" şeklinde tehdit ettiğini aktaran Yanılmaz, "Bizden de 'siz nakış patronları da nakış yapacak firma bulamazsınız' dememizi bekliyorlarsa, evet gerektiği yerde biz buna da varız. İşçilerin bir iş yerinden atıldığında işsiz ve aç kalacağını sanan, şurayı burayı arar sizi işsiz bırakırım diyenler bilsinler ki, bizler de bir yerleri arar patronların işsiz kalmasını sağlarız. Patronlar işçilerin anayasal haklarını tanımak zorundadır" dedi.
Eylem hep birlikte "Nakış İşçisi Yalnız Değildir", "Birleşe Birleşe Kazanacağız", "Atılan İşçiler Geri Alınsın", "Yaşasın Sınıf Dayanışması" sloganları atılarak sonlandırıldı.