Davutpaşa'da, bir maytap atölyesinde meydana gelen patlamada sonucu iş cinayetinde hayatını kaybeden 21 kişi, Adalet Arayan İşçi Aileleri tarafından patlamanın olduğu yerde anıldı.
İSTANBUL - Davutpaşa'da, maytap üretimi yapan bir atölyede meydana gelen patlama sonucu iş cinayetinde hayatını kaybeden 21 kişi, patlamanın, 11'inci yılında Adalet Arayan İşçi Aileleri tarafından düzenlenen anma yürüyüşü ile olay yerinde anıldı. Davutpaşa'da atölye önünde toplanan aileler "Davutpaşa'yı Unutmadık Unutturmayacağız " yazılı pankart açtı.
"Yitirdiğimiz Canlarımız İçin Anı Parkı Olsun İstedik"
İlk, olarak patlamada yaşamını yitiren Heybettin Güleç'in ağabeyi Hakkı Güleç, "Bizler 11 yıldır ölen canlarımızın acısıyla bir daha iş cinayetleri olmasın diye adalet arayışındayız. Bakın burayı çevirmişler herhalde yakında burada canlarımızın, kanları, üzerine yeniden bir inşaat yapacaklar. Oysa biz Zeytinburnu Belediyesi'ne burası hayatının kaybeden canlarımız için bir anı parkı olsun diye dilekçelerle başvurularda bulunduk. Ama maalesef görünen o ki istediğimiz gibi olmayacak" dedi.
"Adil Yargılanma Olsaydı İş Cinayetleri Azalırdı"
İş cinayetlerinde hayatını kaybedenlerin aileleri olarak 11 yıldır sorumluların yargılanması için mücadele ettiklerini belirten Güleç, bu mücadeleyi verirken sadece Davutpaşa'da ölenler için değil başka işyerlerinde, başka şehirlerde iş cinayetinde ölen kardeşlerimiz için de verdiklerini bir daha iş cinayetleri yaşanması için mücadele ettiklerini belirtti. "Eğer Davutpaşa Patlaması'nda bu kadar insanın kanını dökenler davada hakkaniyetli bir şekilde görülmüş olsaydı. Bugün Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın görev başında olmazdı. Zabıta Müdürü görevi başında olmazdı. Ama onlar da diğer sorumlularda görevlerine devam ediyorlar ve bizler her gün 5-6 işçi kardeşlerimizin iş cinayetinde yaşamını yitirdiğinin haberini almaya devam ediyoruz" dedi.
Seçimde Emekçiden Oy İsteyenler Nerede?
Güleç, seçim zamanı yaklaştığına değinerek siyasi partiler ve demokratik kitle örgütlerinin emekçilerden oy isteyeceklerini 1 Mayıs'ta alanlarda işçi hakları diye konuşmalar yapacaklarını ama iş cinayetinde ölen ve yaralananlar için verilen mücadelede yer almadıklarını söyledi.
"Mahkemede Tiyatro: Sanıklar Mağdur Mağdurlar Sanık Oldu"
"Burada 21 insan yaşamını yitirdi. 117 kardeşimiz yaralandı, yaşayan ölü haline getirildi. Ama biz 11 yıldır sonuç alamıyoruz. Çünkü bu ülkede ne yapılırsa yanlarına kar kalıyor. Geçen görülen mahkemede bir tiyatro sergilendi ve o tiyatroda mağdurlar sanık, sanıklar mağdur oldu. Duruşmada aileler var ama sanık sandalyeleri boş. Siz kimi yargılıyorsunuz boş sandalyeleri mi? Savcılar hakimler bunu neden sorgulamıyor?" dedi.
"Muhalefet Partileri Emek Örgütleri Bizi Yalnız Bıraktı"
Davutpaşa Patlaması ve diğer iş cinayetlerine ilişkin davalar takip edilirken meclisteki muhalefet partilerinin, emek ve meslek örgütlerinin hiçbir katılımının olmadığını ve yalnız bırakıldıklarını, bu nedenle de davalarda sorumluların yargılanması yönünde bir karar çıkmadığını ifade etti.
"Çocuklarına Ekmek Değil Canlarımızın Kanını Götürüyorlar"
Güleç tüm bunlara rağmen 11 yıl değil 111 yılda geçse iş cinayetinden sorumlu olanların yargılanması ve cezalandırılması için mücadele edeceklerini belirterek "Bu iş cinayetlerinden sorumlu olanların her birisi bilsin ki biz, ailelerin iki eli onların yakasında olacak. Onların her biri evlerine ekmek, yemek değil bizim canlarımızın kanını götürüyor. Ailelerine, çocuklarına bu kanı yediriyorlar bunu da buradan dile getirmiş olalım" dedi.
"İş Kazası Değil İş Cinayeti"
Hakkı Güleç, medyanın, emek ve meslek örgütlerinin, demokratik kitle örgütlerinin iş cinayetlerine karşı duyarlı olmaları ve "iş kazası" söyleminin kullanılmaması konusunda dikkatli olmaları gerektiğini ifade ederek sözü basın açıklamasını okumak üzere patlamada eşi Gülhan Çabuk'u kaybeden İdris Çabuk'a bıraktı.
"21 İşçi, Yaşamını Yitirdi 117 Kişi Yaralandı"
Davutpaşa patlaması ve yangınında iş cinayetinde hayatını kaybeden eşleri, babaları, anneleri, evlatları, amcaları, dayıları ve kardeşlerini anmak için bir araya geldiklerini belirten İdris Çabuk patlamada yaşamını yitiren 11. yılında Aslan Doğan (35), Gülhan Çabuk (31), Haciyev Sehriyar Recepoğlu (24), Halit Alkan (22), Hasan Akhun (26), Heybettullah Güleç (18), Hüseyin Tayranoğlu (38), Kadir Cesur (33), Kazım Nişli (17), Lezgi Şimşek (43), Mehmet Coşkun (28), Metin Erdoğan (39), Niavroz Mamadov, Orhan Saday (26), Ömer Boyraz (20), Ömer Vural (44), Semra Bakkal (37), Sevdat Çelik (22), Yaşar Kara (37) ve Zübeyir Bal'ı (46) saygıyla andıklarını söyledi.
"Acılarımız ve Adalet Ülkümüz Bizleri Birleştirdi"
11 yıl önce, 31 Ocak 2008'de Davutpaşa'da Emek İş Hanı’ndaki kaçak-ruhsatsız bir maytap atölyesinde meydana gelen patlama ve yangında canlarını kaybettiklerini, 11 yıldır her gün yüreklerinin dağlandığını, acılarının taptaze olduğunu ifade eden Çabuk, "Acılarımız ve adalet ülkümüz bizleri birleştirdi. Yılmadık, bıkmadık, usanmadık. ADALET gerçekleşsin diye gayret gösterdik. Bakın11 yılda neler oldu?" diyerek Davutpaşa Patlaması'na ilişkin gelişmeleri ve dava, süreçlerini söyle aktardı:
"Kurumlar Görevlilerin, Yargılanmasına İzin, Vermedi"
Patlamadan sadece 3 ay sonra Cumhuriyet Savcılığı’nın görevlendirdiği Bilirkişi Heyeti düzenlediği raporda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Zeytinburnu Belediyesi ve BEDAŞ'ı sorumlu tuttu. İdarelerin izin vermemesi nedeniyle bu kurumların yetkilileri yargılanamadı.
"İBB Başkanının Yargılanması İçin AİHM’e Gidildi"
Ancak Savcılığın ve bizlerin Bölge İdare Mahkemesi'ne ve Danıştay'a başvurularıyla yargılanabildiler. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın yargılanmasına izin verilmeme kararı ise onandı. Bu karar için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne müracaat ettik. Hâlâ bekliyoruz.
"35 Hafta Taksim Tramvay Durağında Nöbet Tuttuk"
Bu süreç yaklaşık 2,5 yıl sürdü. Aileler olarak 35 hafta her Cumartesi günü 11:00'de Taksim tramvay durağında ceza davasının açılması için nöbet tuttuk. Yetmedi, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na, Adalet Bakanlığı'na, Başbakanlığa, Cumhurbaşkanlığı'na hep birlikte gittik.
Ceza Davası yalnızca Zeytinburnu Belediyesi müdürleri ve bina sahipleri için açılabilmişti. Sürecin 4. yılına girerken Çalışma ve Sosyal Güvenlik İl Müdürü'nün sanık olarak davaya iştirakini sağlayabildik.
"Raporlu Belediye Başkanı Sosyal Medyada Yemek Davetlerinde"
Danıştay’ın yargılanmasına izin vermesinden sonra, Zeytinburnu Belediye Başkanı hakkında, yetkili kılınan Cumhuriyet Savcısı bir haftada "kovuşturmaya yer olmadığına" karar verdi. Ağır Ceza Mahkemesi'ne itiraz ettik. İtirazımız kabul edildi. Zeytinburnu Belediye Başkanı nihayet sanık oldu. Duruşmaya ifade vermek üzere gelmesi gerekirken, doktor raporu göndererek mazeret bildirdi. Aynı gün sosyal medyaya yemeklerde dolaştığı haberleri yansıdı. 13. duruşmada kendisini dinledik.
"Zeytinburnu'nda Patlamalar Devam Ediyor"
Nasıl bir yönetim ve denetim basiretsizliği gösterildiğini gördük, anladık. Nitekim Zeytinburnu’nda ruhsatsız işyerlerinde patlamalar meydana gelmeye, binalar yıkılmaya, insanlar hayatlarını kaybetmeye devam ediyor.
"Hukukçu Bilirkişi Çekildi, Hukukçu Olmayan Bilirkişi Başkanı Akladı"
Zeytinburnu Belediye Başkanı'nın sanık sıfatıyla ifadesi alındıktan sonra, mahkeme dosyayı Bilirkişi Heyeti'ne gönderdi. 15. duruşmada Bilirkişi Raporu'nu beklerken, görevlendirildikten 7 ay sonra Bilirkişilik’ten çekilen heyet üyesini öğrendik. Yerine yeni üye atandı. Hukukçu üyenin Zeytinburnu Belediye Başkanı'nı sorumlu tutan değerlendirmelerine rağmen, hukukçu olmayan üyelerin başkanı aklama çabasına tanık olduk.
"Patlamadan, 6,5 Yıl Sonra Davada Devlet Sorumlularına Beraat"
Duruşmalarda hepimiz sanık ifadelerindeki rezalete tanık olduk. Denetimsizliği, bahaneleri, Başkan Yardımcısı’nın neye imza attığını bilmediğini duyduk, gördük. Bu vahim olayın meydana geldiği günden 6,5 yıl sonra, 14 Temmuz 2014'te, Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi kararını verdi. Mahkeme, Zeytinburnu Belediyesi Zabıta Müdürü Feruz Kutsal’ın 9 yıl, Zeytinburnu Belediyesi Ruhsat ve Denetim Müdürü Rüstem Tekin’in 9 yıl, Zeytinburnu Belediyesi’nde 2007 yılına kadar İmar ve Şehircilik Müdürü olan Şevket Yıldırım’ın 5 yıl, Zeytinburnu Belediyesi’nde 2007 tarihinden sonra İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’ne atanan Hatice Küçükakyüz’ün 3 yıl, Zeytinburnu Belediyesi Başkan Danışmanı Servet Kırna’nın 5 yıl, Patlamanın meydana geldiği binanın sahiplerinden Remzi Koçyiğit ve Resul Koçyiğit’in 5 yıl hapis cezası almasına, İşyerinde çalışan Hasan Altay’ın beraatine, Patlamanın olduğu tarihte İstanbul Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bölge Müdürü Atakan Tanış’ın beraatine, Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın’ın beraatine karar verdi.
"Yargıtay Kararı Bozdu Cezasızlıkla Ödüllendirdi"
Aileler olarak vekillerimiz aracılığıyla kararı temyiz ettik. Yargıtay Başsavcılığı 2015 yılında sunduğu Tebliğnamesi’nde İstanbul Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bölge Müdürü Atakan Tanış ve Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın'ın cezalandırılmaları gerektiği, İSKİ ve BEDAŞ yöneticileri hakkında dava açılarak yargılanmaları gerektiği yönünde görüş bildirdi. Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2017 yılı bitmeden nihayet karara vardı. Gelin görün ki, bizlerin temyiz taleplerini, Yargıtay Savcısı’nın taleplerini ve mevcut Mahkeme kararını hiçe sayarak kısmen ONAMA kısmen BOZMA kararı verdi. Bina sahiplerinin cezalarını onayladı. Belediye yetkililerinden 9 yıl ceza alan 3 sanığın cezasının 2 yıla indirilmesine,
Belediye yetkililerinden 3 yıl ceza alan 1 sanığın cezasının 1 yıla indirilmesine,
Belediye yetkililerinden 5 yıl ceza alan 1 sanığın cezasının ise ZAMANAŞIMI nedeniyle düşürülmesine,
İstanbul Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bölge Müdürü Atakan Tanış ve Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın'ın beraatlerinin onaylanmasına karar verdi.
İSKİ ve BEDAŞ yöneticileri hakkında ise Mahkeme dava açsaydı dedi.
"Bu Kararı Anlamak, Mümkün Değil Tanımıyoruz"
Yargıtay kararını kabul etmemiz mümkün değildir, etmeyeceğiz dedik. Yargıtay kararına karşı Mahkeme’nin önceki kararında direnmesini talep ettik. Her ne kadar Mahkeme kararını yetersiz bulsak da. Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi dahil olmak üzere her türlü yargı yolunu sonuna kadar kullanacağız dedik. Hem Belediye yetkililerinin görevlerini ihmal ettiği tespit edildi hem 20’si işçi 21 insan bu ihmaller neticesinde hayatını kaybetmemişçesine karar verildi. ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİL. 17 Ocak 2019’da görülen Yargıtay Kararı’ndan sonraki 4. duruşmada mahkeme nihayet karar verdi. Zeytinburnu Belediyesi yetkilileri iş cinayetinde sorumlu bulunmasına rağmen verilen cezalar cezasızlık anlamına geliyor. Cezaların iki yıl altında olması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı nedeniyle sanıklar bir gün bile hapis yatmayacak! Bizler vicdan ve adalet duygusunu zedeleyen bu kararı kabul etmiyoruz.
"Suç: 'İhmal Suretiyle Görevi Kötüye Kullanma' – Ceza Yok!"
Sanıklardan Zeytinburnu Belediyesi’nde 2007’ye kadar İmar ve Şehircilik Müdürü olan Şevket Yıldırım ve Hatice Küçükakyüz Zeytinburnu Belediyesi’nde 2007’den sonra İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’ne atanan Hatice Küçükakyüz “İhmal suretiyle görevi kötüye kullanma” suçundan TCK’nın 257/2’nci maddesi gereğince sanıkların “kişiliği, sosyal durumu, suçun işlenmesindeki özellikler ve meydana gelen zararın fahişliği ve yapılan ihmalin sonuçlarının ağırlığı ve meydana gelen sonucu nazara alınarak takdiren ve teşdiden” 1’er yıl hapis cezası aldılar.
Sanıkların “geçmişteki hali, sosyal durumu, suç sonrası ve yargılama sürecindeki dosyaya yansıyan tutum ve davranışlarını, verilecek cezanın sanıkların gelecekleri üzerindeki olası etkileri bütün olarak değerlendirilmek suretiyle” mahkeme TCK 62/1. maddesi uyarınca takdiren 1/6 oranında indirim yaparak cezaları 10’ar ay hapis cezasına düşürdü. Sanıklara verilen cezaların iki yıl altında olması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı nedeniyle sanıklar bir gün bile hapis yatmayacak! Mahkemenin önceki kararında Şevket Yıldırım TCK’nın 85/2’nci maddesi gereğince takdiren teşdiden 5 yıl, Hatice Küçükakyüz’ün TCK’nın 85/2’nci maddesi gereğince takdiren teşdiden 3 yıl hapis cezası almıştı.
"Suç: 'Görevi Kötüye Kullanma' Ceza Yok!"
Sanıklardan Zeytinburnu Belediyesi Ruhsat ve Denetim Müdürü Rüstem Tekin ve Zeytinburnu Belediyesi Zabıta Müdürü Feruz Kutsal “Görevi kötüye kullanma” suçundan TCK’nın 257/1’inci maddesi gereğince sanıkların “kişiliği, sosyal durumu, suçun işlenmesindeki özellikler ve meydana gelen zararın fahişliği ve yapılan ihmalin sonuçlarının ağırlığı ve meydana gelen sonucu nazara alınarak takdiren ve teşdiden” 2’şer yıl hapis cezası aldılar.
"Bazı Sanıklar Hapis Bile Yatmayacak"
Sanıkların “geçmişteki hali, sosyal durumu, suç sonrası ve yargılama sürecindeki dosyaya yansıyan tutum ve davranışlarını, verilecek cezanın sanıkların gelecekleri üzerindeki olası etkileri bütün olarak değerlendirilmek suretiyle” mahkeme TCK 62/1. maddesi uyarınca takdiren 1/6 oranında indirim yaparak cezaları 1’er yıl 8’er ay hapis cezasına çarptırıldı. Sanıklara verilen cezaların iki yıl altında olması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı nedeniyle sanıklar bir gün bile hapis yatmayacak! Mahkemenin önceki kararında Feruz Kutsal’ın ve Rüstem Tekin’in TCK’nın 85/2’nci maddesi gereğince takdiren teşdiden 9 yıl hapis cezası almıştı. Ödül gibi cezalar verildi, cezasızlık hüküm sürüyor, verilen cezalar caydırıcı olmadığı için Mahkeme verdiği kararla iş cinayetleri meydana gelmeye devam etsin diyor.
"11 Yıldır İş Cinayetlerinde Yitiridiğimiz Kardeşlerimizin Acısını da Yaşadık"
Bizler 11 yıl boyunca... Sadece kendi davamızın değil, emeğiyle geçinen, denetimsizlik-ihmal nedeniyle hayatlarını kaybeden bütün işçi kardeşlerimizin acısını kalbimizde hissettik. Eskişehir'e, Ankara Ostim ve İvedik'e, Bursa Kemalpaşa'ya, Zonguldak Karadon ve Kozlu'ya, Soma'ya gittik.
"Vicdan ve Adalet Nöbeti'ne Başladık"
Yetişemez, gidemez olduğumuzda da vicdanlı insanlara çağrı yaparak, basın açıklamaları, yürüyüşler düzenledik. Ostim-İvedik, Tuzla, BEDAŞ, Van-Bayram Otel, Esenyurt Marmara Park AVM, Milas-Güllük Akfen, Zonguldak-Kozlu, Soma ve Gemlik’te, hastanede, fabrikada, madende, dizi setinde, hastanede, eve temizliğe gittiğinde iş cinayetlerinde hayatını kaybedenlerin aileleriyle birlikte Vicdan ve Adalet Nöbeti tutmaya başladık. Her ayın ilk pazar günü 13:00'te Galatasaray Meydanı’nda.
"Ekmek Mücadelesi İşçinin Hayatına Mal Olmasın"
Bütün kaygımız ve mücadelemiz, ekmek mücadelesinin işçinin hayatına mal olmaması içindir. Çalışırken ölmemek içindir. İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması, daha insani çalışma koşullarının yaratılması içindir.
"İstedik ki Davutpaşalar Olmasın Yürekler Yanmasın"
Denetim sorumluluğu olanların görevlerinin gereğini yerine getirmesi içindir. İstedik ki, bir daha Davutpaşa'lar olmasın. Başka yürekler, canlar yanmasın. İstedik ki, DAVUTPAŞA UNUTULMASIN. Unutturmamak için patlama alanının park yapılmasını Zeytinburnu Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden talep ettik. Talep etmeye devam ediyoruz.
"Mücadelemize, Destek Güçlendikçe İş Cinayetleri Azalacak"
Biliyoruz ki bir aradalığımız sayesinde sorumlular adalet karşısına çıkarılıyor. Biliyoruz ki adalet isteğimize verilen destek güçlendikçe, çalışırken hayatını kaybedenlerin, yaralananların sayıları azalacak.
Adalet Arayan İşçi Aileleri 3 Şubat 2011’de Ostim ve İvedik’te hayatını kaybeden 20 işçiyi de 8. yıldönümünde anaram ve "Gözünüz, kulağınız, varlığınız, vicdanınız bizimle olsun" diyerek sonlandırdı.
Adalet Arayan İşçi Aileleri saat 13.00'te 80. Vicdan ve Adalet Nöbeti için Taksim'e gitti.