10 Aralık’da başlayan İZBAN grevi 8 Ocak sabahı Cumhurbaşkanlığının kararıyla yasaklandı. Grev süresince İzmir’de trafiğin çekilmez hale geldiğini ama bunun tramvay hattıyla başlayan bir dizi yanlış uygulamanın sonucu üst üste binen sorunlar yumağının son damlası olduğunu belirtmek gerekir.
İZBAN grevi hakkında Aziz Kocaoğlu, Kani Beko başta olmak üzere yapılan spekülasyonlar ve işçilere diz çöktürme konusundaki ısrarlar ve CHP merkezli bilgi kirliliği yaratarak linç kampanyası devam ediyor.
2 Ocak’ta Aziz Kocaoğlu; “Bugün Metro A.Ş.'ye giderek işçilerimiz ve sendikacılarla görüştüm. Metro için yüzde 25, İZBAN için de ortağımız TCDD'ye götüreceğim yüzde 30 zam teklifimiz maalesef kabul görmedi. Verilebilecek en iyi rakamları önermemize rağmen ısrarla olumsuz cevap alıyoruz. Maalesef bir dayatma ile karşı karşıyayız. Grev haktır ama bunu sadece İzmir'de yapmak, aklımıza farklı senaryolar getiriyor.” demişti. Oysa işçiler henüz kendilerine iletilmeyen görüşme randevusunu bekliyor ve sadece %28 zam talep ediyorlardı.
Ardından DİSK eski Genel Başkanı, şimdinin CHP milletvekili Kani Beko “İZBAN Grevi amacından saptırıldı. Greve gidilmesinin asıl nedeni yerel seçim öncesi İzmir’de ulaşımın felç olması ve Büyükşehir’in beceriksizlikle suçlanmasıdır, yani politiktir.” açıklamasını yaptı.
İşçilerin çoğunun CHP’li olduğunu belirtmeye gerek yoktur. CHP belediyelerindeki kadrolaşmayı burada açmayacağız. Greve gitme kararı da sendikanın grev istememesine rağmen, 326 işçinin katıldığı kapalı oylamada 320 işçinin oyuyla alınmış. İzmir’deki İZBAN grevi ile iyice zorlaşan trafikten bunalmış kesimlere AKP karşıtlığı üzerinden konuyu anlatmak demagojiden başka bir şey değil. Çünkü İZBAN, AKP -CHP ortaklığı bir şirket. %50 si İzmir Büyükşehir Belediye’sine (İBB), %50’si Devlet Demir Yollarına ait. Ücret, İBB ile işçiler arasında belirlenip DDY’na sunulacak ve onaylanacak. İBB böyle açıklıyor.
İşçileri dinleyip, söylenenlere baktıktan sonra küçük bir hesap yaptık. İBB İzbanla günde 400 bin yolcu taşıdığına dair reklam yapıyor. Bazı gazetelere verilen demeçler bu sayıyı kat kat aşıyor ama biz bu sayıyı baz alalım. İZBAN’da bazı güzergahlarda daha fazla ama öğrenci indirimini de sayıp ortalama 3 tl diyelim, günde bir milyon ikiyüz bin tl net geliri olmalı. Bu, ayda 36 milyon tl demek. Çalışan işçi sayısı 343. Şu anda aldıkları ücretleri ortalama 2000 tl civarında. İstedikleri ücretlerin ortalaması 3000 tl. İşçilere istedikleri verilse dahi işçilerin bir yıllık gideri İZBAN’ın aylık kazancının yarısı kadar. Bugün itibariyle 28 gündür grev devam ediyor. 28 günde kardan edilen zarar 33 milyon altıyüz bin tl.
Bu hesaptan pek çok sonuç çıkarabiliriz; İZBAN grevi sadece ekonomik taleplerle yola çıkmış bir grev. Ancak şu anda çoğu CHP’li işçiler sınıfsal bir kavganın içinde olduklarını görüyorlar. İBB, İZBAN işçilerinin iki yıllık gideri kadar parayı bu grev süresinde kaybetti. Elini hızlı tutup biran önce gayet makul olan ücreti vermek yerine süreci uzatıp işçilere karşı bir saldırı kampanyası yürütmeyi daha karlı görüyor olmalı nedense. “Bizim paramızla bizi mağdur ediyorlar” diyenler hesabı bir kez de kendileri yapmalılar.
CHP’nin içinde, yanında, yöresinde, gölgesinde yer alanlar haklı grev, haksız grev tartışmalarının bir yerinde kendilerini buldular bile.
Tek dileğimiz işçilerin; “ Biz siyaset yapmıyoruz, biz ekmek davamızın peşindeyiz” demeyi bırakıp bütün bu şamatayı bir kenara itebilmeleri, yollarına çıkanları yollarından atabilmeleri.
Mücadele Birliği/İzmir