3. Havalimanı işçilerinin davası davası bugün Gaziosmanpaşa Adliyesi’nde görülmeye başladı. Mahkeme öncesi adliye önünde baş ın açıklaması yapan 3.Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu, "Bugün burada 'Kölelik koşullarına teslim olmama iradesi yargılanıyor' denildi.
3.Havalimanı şantiyesinde 14 Eylül günü çalışma koşullarının iyileştirilmesi talebiyle iş bırakma eylemi yapmalarının ardından 31'i tutuklu 61 işçinin davası bugün İstanbul Gaziosmanpaşa 14.Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başladı.
Duruşma öncesi, 3. Havalimanı İşçileri Dayanışma Platformu tarafından bir açıklama yapıldı.
Açıklamada, 14 Eylül’de gerçekleştirilen eylemle inşaat işçisinin patronlara “köle değiliz!” yanıtı verdiği ve bu yanıtın patronları titretmeye yettiği belirtilirken, 30’u tutuklu olmak üzere mahkemeye çıkarılacak 61 kişi nezdinde yargılananın işçilerin sömürüye ve iş cinayetlerine karşı mücadelesi ve başta inşaat işçileri olmak üzere, tüm işçi sınıfının davası olduğuna dikkat çekildi.
Açıklamanın devamında şunlara değinildi:
"3. Havalimanı inşaatı başladığı günden bu yana işçi arkadaşlarımız için bir sömürü cehennemi oldu. Burada kaç işçinin öldüğü dahi bilinmiyor. O kadar ki devletin resmi açıklamaları bile birbirini tutmamaktadır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2013-2018 yılları arasında 30 işçi öldü derken, en son Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) bu rakamın 52 olduğunu söyleyebilmektedir!
Upuzun servis ve yemek kuyruklarına, onur kırıcı diğer davranışlara, tahtakurulu yatakhanelere, eksik yatırılan sigorta primlerine, düzensiz ödenen ücretlere, muayene olmanın bile rencide olmakla özdeş olmasına değinmiyoruz bile.
Çünkü işçi kanına sudan ucuz muamelesi yapanlar, üç kuruşluk harcamalar yapmak yerine gözünü kırpmadan işçi kanı dökenlerin bunları yapması şaşırtıcı değil.
Her biri doğanın-insanın katliyle özdeşleşen o canavar mega projelerin siyaset ve rant hesaplarıyla hızlandırılarak tamamlanması için işçileri üretim baskısı altına alıp, kan dökmekten kaçınmayanların bunu yapması ya da bunları denetlememesi şaşırtıcı değil.
Bizzat bir bakanın ya da cumhurbaşkanının çıkıp övünerek İGA patronlarına teşekkür ederek, “Şirketlerimizi proje zamanında yetişsin diye çok baskıladık” dediği bir ülke burası. O baskılamanın işçilerin posası çıkarcasına çalıştırılması anlamına geldiğini, iş cinayetlerine davetiye çıkardığınıysa herkes biliyor.
Bunların her biri ağır birer itiraftır, ağır birer suçtur. Fakat bu suçları işleyenler ve pişkince itiraf edenler değil, “köle değiliz” diyerek direnme haklarını kullanan işçi arkadaşlarımız yargılanıyor. Onların bu isyanını üretimden gelen güçlerinin farkında olma noktasına taşımaya çalışan sendikacılık anlayışı yargılanıyor.
Bugün burada, “köle değiliz, işçiyiz!” diyerek incinen onurlarına, gasbedilen haklarına, dayatılan kölelik koşullarına isyan eden işçi kardeşlerimiz yargılanıyor!
Bugün burada aslında tüm bir işçi sınıfı ve emekçiler yargılanıyor. Kölelik koşullarına teslim olmama iradesi yargılanıyor
Azami kar arayışıyla işçi kardeşlerimizin iliğini soğuran patronlar sınıfının yarattıkları sistemin yaşadığı ağır ekonomik-siyasi krizin ağırlaşan sömürüsüne rıza göstermeyecek işçi ve emekçilere baştan bir mesaj salınmak isteniyor. “Direnirseniz sonununuz gözaltı-cezaevi ve hatta ölüm olur” denilmek isteniyor.
Bugün burada geleceğimiz yargılanıyor kısaca…
14 Eylül’de incinmiş onurları, posası çıkmış bedenleriyle kolektif bir öfke yumağı olan işçi arkadaşlarımız seçtikleri temsilcileri ve sendika yöneticisi arkadaşlarımızla 17 maddelik bir talep listesi oluşturdular.
O liste patronlar ve onları sözümona denetlemekle sorumlu resmi kurumlar hakkında yapılmış kolektif bir suç duyurusudur. "Kölelik Koşullarına Teslim Olmama İradesi Yargılanıyor!"