Flormar işçisi kadınlar, Gebze’deki kadın örgütleriyle birlikte 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü'nde Gebze Trafo'dan Gebze Meydanı'na yürüyerek "Yoksulluğa, güvencesizliğe, şiddete karşı mücadeleyi yükselteceğiz" dedi.
KOCAELİ - Gebze OSB'de bulunan Flormar fabrikasında çalışan ve Petrol-İş Sendikası’na üye oldukları için işten atılan Flormar İşçisi kadınlar 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü'nde, Gebze’deki kadın örgütleriyle birlikte yürüyüş düzenleyerek kapitalist sistemin ve iktidarın uyguladığı her türlü şiddete karşı mücadele sloganlarını haykırdı.
Gebze’deki Trafo'da merhaba Gebze 25 Kasım Kadın Platformu ile bir araya gelen Flormar İşçisi kadınlar pankartları ve renkli dövizleriyle kortej oluşturdu. Erkek işçiler de kadınlarla dayanışma göstererek kortejin arkasında yerini aldı.
Kadınlar coşkulu sloganlarla dövizlerini kaldırarak ve alkışlarla Gebze Meydanı'na yürüdü.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele konuşması yapılan yürüyüş boyunca kadınlar
"Yaşasın Kadın Dayanışması", "Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz", "Görünmeyen Emek, Sesini Yükselt", "Emeğimiz, Bedenimiz, Kimliğimiz Bizimdir", "Yan Yanayız Kol Kolayız Krizinizde Yanmayacağız", "Jin Jiyan Azadi / Kadın Yaşam Özgürlük" sloganlarıyla sloganları attı.
Gebze Meydanı'nda coşkulu sloganlar atan kadınlar adına ortak basın açıklaması okundu.
Ataerkil kapitalist sistemin yarattığı eşitsizlikler, ayrımcılıkla ve savaşların derinleşerek devam ettiğini, tüm dünyada devletlerin, uyguladıkları baskıcı politikalarla kadına yönelik şiddetin boyutlarının ve arttığı belirtilen açıklamada " Ataerkil kapitalizme ve yarattığı şiddetin her türlüsüne karşı; savaşa, tacize, tecavüze, sömürüye, yoksulluğa, haklarımızın yok edilmesine, eşitsizliğe ve gericiliğe karşı bir kez daha alanlardayız" denildi.
"Cinsel , Ulusal, Sınıfsal Sömürüye Son!"
"Yaşamın her alanını dönüştürme, şiddetsiz bir dünyayı örme iddiamızla alanlardayız, alanlarda olmaya da devam edeceğiz" diyerek diyen kadınlar, kendilerine ve çocuklara yönelik şiddet artmaya devam ettiğine dikkat çekti.
2018 yılında 363 kadının eşi, sevgilisi, eski eşi veya sevgilisi, ya da aile bireyleri tarafından öldürüldüğü hatırlatarak "En az 870 kadın şiddet gördü. 342 kadın tecavüze uğradı. Son 18 ayda okula gitmeleri gerekirken çocuk gelin olmaya mahkum edilen kız çocuklarımızdan 21 bin 957’si resmi kayıtlara göre hamile. Boşanan kadınların yüzde 36.4’ü şiddet nedeniyle boşanıyor. Kadınların yüzde 44'ünün hiçbir sosyal güvencesi yok" denildi.
"Şiddete, Tacize , Tecavüze Son!"
Dünya ekonomik forumunun küresel cinsiyet uçurumu raporuna göre Türkiye'nin 140 ülke arasında 131.sırada olduğu vurgulanarak 'Kadın erkek eşit değildir!' diyen zihniyetin, bu geriliği yeterli görmeyip kadın düşmanı politikalarıyla, kazanılmış haklara dönük saldırılarla var olan eşitsizliği her geçen gün daha da derinleştirdiği ifade edilen açıklamada "Her üç kadından biri şiddetin en az bir biçimine maruz kalıyorken, şiddeti önlemek için daha etkin mekanizmalar oluşturmak yerine siyasal iktidar, 6284 No' lu Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Yasasını yok etmeye çalışıyor. Oysa bu yasa, uygulamadaki eksikliklerine rağmen şiddeti önlemeye dair elimizdeki tek yasadır. İstanbul Sözleşmesi başta'olmak üzere imzalanan uluslararası sözleşmelerin gereğini yerine getirmeyenler, en son olarak nafaka hakkının peşine düştü. 'Kadın erkeğe, aileye daha fazla bağımlı olsun' hesaplarını yapanlara buradan Haklarımıza ve Hayatlarımıza Sahip Çıkacağız" denildi.
Son iki yıldır kadın kurumsallaşmasma ve örgütlenmesine dönük saldırılarla kadın mücadelesi ve kazanımlarının engellenmek istendiğine değinilen açıklamada kadınların iradesine dönük hak gaspları yaşandığı idafe edildi.
"Aile Değil Kadınız, Kadın Bakanlığı'nda Israrcıyız!"
Ailevi korumayı önceleyen politikalar sonucunda "kadın" adının bakanlık başta olmak üzere pek çok yerden çıkarıldığı, adını bile söylemekte zorlanılan yeni torba bakanlığın da tıpkı "Aile Ve Sosyal' Politikalar Bakanlığı” gibi kadınların gerçek sorunlarına çözüm üretmek niyetinde olmadığını geçmiş 16 yıllık pratikten bildiklerini belirten kadınlar "Kadına yönelik şiddeti münferit gören, tacizi tecavüzü meşru kılan, istismarda rıza arayan, LGBTI 'lere yönelik nefret cinayetlerini savunan,erkeğin tekelinde bir aile ve ülke anlayışında kadını: kaderiyle baş başa bırakan bir bakanlığın üreteceği tek şey kadın düşmanlığıdır. Biz, toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifini esas alan ve kadınlarla birlikte politikalar üfeten, bir kadın bakanlığının acilen kurulmasında ısrar ediyoruz. susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz" dedi.
Makbul Kadın Sınırlarını Tanımıyoruzl
Toplumsal yaşamı baştan aşağı dinselleştirmek, kadını kamusal alanlardan uzaklaştırmak amacıyla, sosyal politikaları diyanet eliyle dizayn eden, laik-seküler yaşamı yok eden ve kadın kazanımlarını hedef alan düzenlemeler yapılmak istendiğinde vurgu yapılan açıklamada Aile ve dini rehberlik büroları, aile irşat merkezleri, hadım cezası, cinsel istismarda rıza yaşını 12'ye düşüren tecavüz yasa tasarısı, din adamlarının aile psikoloğu olarak görevlendirilmesi, müftülere resmi nikâh kıyma yetkisi verilmesi ve çocuk gelinlerin sayısının artması gibi uygulamalara da tepki gösterildi.
Emeğimize Sahip Çıkacağız, Güvencesizliğe Teslim Olmayacağızl
Ucuz ve güvencesiz iş gücü olarak sermayenin her daim sarıldığı kadın emeği, ancak iş ve aile yaşamı uyumlaştırma anlayışıyla, esnek, parçalı istihdamın vazgeçilmez unsuru olarak, değersizleştirilerek istihdamda kendine yer bulduğu belirtilerek Flormar işçileri sendikalı olup, haklarını aradıkları için patron şiddetine uğradıkları, işten çıkarılanların yüzde 80'i kadınların oluşturduğu ve fabrika önündeki eylemin bugün 195. gününde olduğu hatırlatıldı. "Flormar başta olmak üzere hakkını aramak için direnen tüm arkadaşlarımızın yanındayız. Buradan tüm sesimizle haykıralım" denildi.
Açıklamanın ardından müzik eşliğinde halaylarla eylem sonlandırıldı.