Kıdem tazminatı işçinin çeşitli sebeplerle yahut sebepsiz yere işten çıkarılması sonucunda, iş kanunu gereğince işçiye verilen bir tazminat şeklidir.
Her yıl yeniden gündeme getirilen, patronların ısrarla kaldırmaya çalıştığı, her hükümetin de bu yolda adımlar attığı kıdem tazminatı, üzerinden atlamayacağımız bir mesele. Son yıllarda sermaye sınıfı kıdem tazminatını gasp etmek için sürekli fırsat kollamış, buna zaman zaman yeltenip gündeme getirmiş fakat; gerçekleşebilecek tepkiden çekinip vazgeçmek zorunda kalmıştır. Tartışmalar daha çok kıdem tazminatı fonu uygulamasıyla daha dengeli ve uygulanabilir bir sistemin ortaya çıkacağı varsayımıyla yürütülmüştür.
Kıdem tazminatı bu kez de; Resmi Gazete'de yayımlanan 2019 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı'nda kendine yer buldu. Yayımlanan programda “Sosyal tarafların mutabakatıyla kıdem tazminat reformunun gerçekleştirileceği, tüm işçiler açısından erişilebilirliğin sağlanacağı, bireysel hesaba dayanan bir kıdem tazminatı sisteminin oluşturulacağı” şeklinde duyurulan bu değişiklik, yıllardır kıdem tazminatını kaldırma-fona devretme hedefini bir kez daha gündeme getiriyor.
Kıdem tazminatında yapılacak olan değişiklikler ile ilgili süslenerek verilen haberlere göre;
-Her işçinin adına bir hesap açılacak ve patronlar bu hesaba her ay tazminat ödeneğini yatıracak,
-Her yıla brüt 30 gün tazminat sistemi sürecek,
-Sistem oldukça şeffaf olacak ve bu birikim, yatırım aracı olarak değerlendirilebilecek,
-Hem çalışan hem de patronunun takip edebileceği sistemde, işçi kolaylıkla birikimini gözlemleyebilecek,
-İşini değiştiren kişinin hesabı muhafaza edilecek ve taşınabilecek,
-Biriken miktara bir süre müdahale edilmeyecek, para aynen kalacak. Ancak erken çekme için bazı istisnalar olacak.
Ancak anlatıldığının aksine;
-İşçilerin yetersiz de olsa sahip oldukları iş güvencesi daha da zayıflayacak,
-Devlet kullanabileceği yeni parasal fonlara kavuşacak,
-İşçilerden sermaye birikimi için yeni kaynak sağlanacaktır.
Sermaye büyük kazançlar sağlarken, işçiler ise büyük hak kayıplarıyla karşılaşacaktır. İşçilerin eline geçen kıdem tazminatı miktar olarak üçte bire kadar gerileyecektir. Fon uygulaması ile işçilerin kazancı tümüyle belirsiz hale getirilecek ve işçilerin güvenceli çalışma koşulları tümüyle ortadan kaldırılacaktır. Kıdem tazminatı ekonomik duruma ve piyasa koşullarına bağlı hale gelecektir. Patronların “en büyük gider kalemi” olan kıdem tazminatı, artık önemli bir yer tutmayacak ve patronlar rahat bir nefes alacaklar. İşçi çıkarmanın önündeki en büyük engellerden biri olan ve işçiye bir güvence sağlayan kıdem tazminatı, artık engel olmaktan çıkacak ve işçiyi güvence sağlayamayacak. Patron istediği an, kıdem tazminatı ödeme kaygısı olmaksızın işçi çıkarabilecek.
Özellikle yaşanan krizle birlikte her fırsatta “işçilerden fedakarlık beklediklerini” söyleyenlere işten atmalar, ücretsiz izinler yetmemiş olacak ki; patronlar gözlerini şimdi de, işçilerin hâlihazırda belki de en önemli güvencelerinden biri olan kıdem tazminatına diktiler. Gündeme getirilen bu uygulamaların, kıdem tazminatını tamamen ortadan kaldırmanın adımları olduğu unutulmamalıdır.
Devrimci Hukukçular