"Yasalar İşçilerin Haklılığını Gösteriyor İşçiler Neden Hala Tutuklu?"

3. Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu , havalimanı şantiyesinde inşaat işçilerinin çalışma koşulları, işçilerin iş bırakma eylemi, tutuklanmaları ve gelişen süreç üzerine bir basın toplantısı düzenlendi. İşçilerin eylem sürecinde ve sonrasında medyada işçilere yönelik saldırılara, sonrasında İGA'nın işçilerin haklılığına ilişkin açıklaması ve valiliğin işçilerin kötü şartlarda çalıştığın kabul etmesine rağmen işçilerin halen tutuklu olduğuna dikkat çekildi.

İşçilerin halen havalimanında kölece koşullarda, hatta polis ve jandarma baskısı altında çalıştırıldığı aktarılan toplantıda, Çalışma Bakanlığı'nın işçilerin taleplerinde belirtilen koşulların sağlanması için harekete geçmesi gerektiği belirtilerek, tutuklu işçilerin bir an önce serbest bırakılması istendi.

İSTANBUL - 3. Havalimanı işçilerinin çalışma koşulları, işçilerin çalışma koşullarının iyileştirilmesi için yaptıkları iş bırakma eylemi, bu eylem nedeniyle yaşanan tutuklamalar sonrasında 8 Ekim'de kurulan 3. Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu, Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi'nde süreç hakkında basın toplantısı düzenledi.

Basın toplantısına, platform üyelerinden HDP Ekoloji Komisyonu Üyesi Prof. Dr. Beyza Üstün, Devrimci Yapı İşçileri Sendikası'ndan Nihat Demir, Sosyal Haklar Derneği'nden Dilek Dindar, Kocaeli Dayanışma Akademisi'nden KHK ile ihraç edilen akademisyenlerden Hakan Koçak, hukuksal süreci takip eden hukukçulardan Av. Burcu Gül, ve çok sayıda demokratik kitle örgütü ile basın emekçisi katıldı.

Basın açıklamasında ilk olarak söz alan Sosyal Haklar Derneği'nden Dilek Dindar 3. Havalimanı işçilerinin ağır çalışma şartlarını ve onlar için kurulan 3. Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu'nun amaçlarına ilişkin bilgileri aktardı.

 

"İGA Yöneticisinin Suç İkrarına Öfkemizle Geldik"

"14 Eylül sabahı işçiler aylarıdır yıllardır yaşanan koşullara, yağmur altında saatlerce beklenilen servis sıralarına, yine yemek kuyruklarına ve yemeklerin kendisine, yaşam koşullarına, onların ifadeleriyle tahtakurularıyla yaşanan barınma alanlarına ve en önemlisi ölümlere, iş cinayetlerine, yanı başında arkadaşlarının ölümlerine artık yeter diyen inşaat işçisi arkadaşlarımız eyleme geçmişlerdi.

Gün boyunca binlerce işçi en keskin taleplerini haykırdı ve sendikacı arkadaşlarımız da en doğal görevlerini yerine getirerek onlara destek verdiler, birlikte hareket ettiler. Akabinde ise gece yarısı operasyonları, gözaltılar ve tutuklamalar yaşandı. 35 işçi arkadaşımız tutuklandı. Bizde onlara ve diğer işçilere destek olabilmek adına bu platformu kurduk" diyen Dindar, toplantıya gelirken işçilerin taleplerinde haklı olduklarını ortaya koyan ve yaşananlar için çıkıp özür dileyen İGA CEO'sunun adeta suç ikrarı niteliğinde olan açıklamasının adeta Ortaçağ karanlığının kölelik düzeninin ikrarı anlamına geldiğine dikkat çekerek "Gelirken bu açıklamaların bizde oluşturduğu öfke cebimizdeydi. Öte yandan da altı arkadaşımızın serbest bırakılması sevincini yaşayarak buraya geldik" dedi.

 

"Her Bir İş Cinayeti Bu Ülkenin Utancıdır"

İş Sağlığı ve Güvenliği Meclisi'nin ulaşabildiği, teyit edebildiği resmi rakamlara göre havalimanında en az 37 iş cinayeti söz konusu olduğunu, iş cinayetinde hayatını kaybeden her bir işçinin bir yaşamı olduğunu, hayata değdiğini ve hayatın içerisinde bir anlamının olduğunu unutmamak gerektiğini vurgulayan Dilek Dinder, bu sebeple sayılardan bağımsız olmak kaydıyla her bir iş cinayetinin bu ülkenin aynı zamanda utancı anlamına geldiğni söyledi.

"Egemenlerin Söylemi Düpedüz Yalanın Sunulmasına Dayanıyor"

Dilek Dindar'ın ardından KHK ile ihraç edilen akademisyen Kocaeli Dayanışma Akademisi üyesi Hakan Koçak, eylemlerin nedenlerini ve hukuksal zeminini, işçilerin taleplerini, tutuklanmaya giden süreci ve işçilerin genel durumunu anlatan basın açıklamasını okudu.

3. Havalimanı İşçileriyel Dayanışma Platformu'nun, havalimanı işçilerinin sesinin yanında ses olma, işçilerin sözünü yayma, büyütme amacında olduğunu ifade eden Hakan Koçak, günümüzde herhangi bir konuda egemenlerin söyleminin, topluma gerçeğin değil, olmasını uygun gördükleri, ürettikleri “gerçek dışının” düpedüz ‘yalanın’ sunulmasına dayandığını vurguladı.

14 Eylül sabahı 3. havaalanı inşaat işçilerinin tükenen tahammülleri ile ortaya koydukları eylemin, ve taleplerinin de, o günden beri, patronların, iktidarlarının, emirlerindeki medya organlarının yalanlarına konu olduğunu, hedefleri olduğunu belirten Koçak, bu algı yönetimi çabasının karşısında durduklarını ve birlikte işçi taleplerinin nedenlerini, dayanaklarını, bir ay boyunca gelişen hak ihlallerini, süreci özetleyen değerlendirme notunu da aktarma çabasında olduklarını söyledi.

 

"Savcılık ve Sorgu Hakimliği Görevini Kötüye Kullanma Suçu İşledi"

Tamamen meşru, yerli ve uluslararası hukuki zemine sahip talepler ile bunların işçiler ve sendikacılar tarafından ifade edilme biçimlerinin suç olmadığını, vurgulayan Koçak, ancak savcılık ve sorgu hakimliği tarafından görevi kötüye kullanma suçu işlenerek 35 işçi ve temsilcilerinin katalog suçlardan olmayan, tutuklamaya neden olmayacak uydurma suç isnatları ile tutuklandığını anımsattı.

 

"İşçiler ve Meşru Eylemlerine Uygulanan Düşman Hukukuna Öfkemiz Bilendi"

Bu tutuklamaların, şantiyede yüzlerce kameradan yüz teşhisleri ile estirilen sürek avının, esasen sermaye iktidarının ölümcül korkusunun eseri bir bastırma, sindirme hareketi olduğunu,dün tutuklamaya itirazların incelenmesi sonucu salıverilen 6 işçinin tutsaklıktan kurtulmasının sevincini yaşadıklarını ifade eden Koçak, "Ancak, bütün tutsaklarımızın salıverilmiş olmamaları, işçilere ve meşru eylemlerine karşı uygulanan düşman hukukuna, bu hukukun sahiplerine duyduğumuz öfkeyi bilemiştir" dedi.

Bir aylık sürecin öncesinde ve her aşamasında inşaat alanında çalışma koşullarının kötülüğü, iş güvenliğinin yokluğu, barınma, ulaşım, sağlık koşullarının yetersizliği gibi sorunların varlığı valilik ve bakanlık açıklamaları ile kabul edildiğini ve bu açıklamaların da işçi taleplerinin haklılığına kanıt sunmakta olduğuna dikkat çeken Koçak, bu durumun dahi, anayasa ve kanunlar çerçevesinde suç teşkil eden tutuklamaların derhal sona erdirilmesi talebinin haklılığını gösterdiğini belirtti.

Havalimanı inşaatında işçilerin sorunları ve haklılıklarının geçen hafta nihayet 5 yüklenici şirketin ortak şemsiye şirketi IGA tarafından da itiraf edildiğini, patronların tepe yöneticilerinden birinin işçilerden özür diledidiğini fakat bu itirafın ve özür dilemenin apaçık samimiyetsizliği, esasen hedeflediği algı yönetimi ile bilgi karartma niyeti olduğunu ifde eden Koçak, "Haklılığın teslim edilmesi ve özür dilemek, geziye götürülen gazeteciye sohbet arasında söylenen sözlerin günlük makalede konu edilmesi ile olmaz. Bunun, iktidara memur gazeteci ile patronlara memur tepe yöneticisi arasında - yapılması konuşmaya gerek olmaksızın -anlaşılmış bir halkla ilişkiler faaliyeti olduğu açıktır" dedi.

 

"Sermayenin İşçiye Tepeden Bakan, Hakir Gören Düşman Tavrı ve Tutuklama"

Hakan Koçak eylemin gerçekleştiği güne ilişkin gelişmeleri ise şöyle aktardı:

"İlk gün işçilerin haklı tepkisi öğlen sıralarında işçi temsilcilerinin patron temsilcileri ile görüşecekleri anlaşılınca sükûnete kavuşmuş, işçiler beklemeye başlamıştır. Yapılan görüşmede IGA tepe yöneticisi işçilerin taleplerini yerinde bulduğunu belirtmiştir. Bunun üzerine işçiler yazılı taleplerinin karşılanacağına dair bir anlaşmanın orada imzalanmasını istemişlerdir. Tepe yönetici bu isteği geri çevirmiş ve 'Benim burada bulunmam bile sizin için bir lütuf' sözünü kullanmıştır. Anlaşma ortamını berhava eden bu, patron ve yönetici tavrı olmuştur; bu, sermayenin tipik, işçiye tepeden bakan, hakir gören, düşman tavrıdır. Bunun üzerine işçilerin tepkisi yığınsal hale gelerek büyümüş, ardından, bilinen kolluk saldırısı, gece baskını ve gözaltılar gelişmiştir.

"İGA Yöneticisi İşçilerin Haklı Olduğnu Mahkemeye de Beyan Etmeli"

Geçen haftaİşçi arkadaşlarımdan özür diledim. Özür dilerim. Haklıydılar” sözü gazete makalesine aktarılan kişi, geçen ay ilk görüşmede “İşçiler ile bulunmasının bile onlar için lütuf olduğunu” söyleyen kişidir.

Bu yönetici, işçilerin hakkını gerçekten teslim ediyor ise derhal işçileri tutuklamış olan mahkemeye giderek onların haklı olduğunu söylemelidir. Samimiyetinin tek kanıtı bu olur; mahkemeye işçilerin haklılığını resmen beyan etmek."

 

İnşaatın Tepe Yöneticisi Geçmişte 7 İşçinin Ölümünde Asli Kusurlu"

İGA yöneticisi Kadir Samsunlu hakkında Akfen Güllük Çevre ve Su Yatırım ve İşletme A.Ş'de 7 işçinin iş cinayetinde ölümünden sorumlu olduğuna ilişkin dava bulunuyor. Hakan Koçak buna ilişkin bilgileri de paylaştı.

Resmi olarak bilinen 37 iş cinayeti işlenen havaalanı inşaatının tepe yöneticisinin kariyerinde ayrıca 2014 yılında 7 işçinin ölümünde asli kusurlu görülen bir şirketin yöneticiliğini yapmakta olduğunu aktaran Hakan Koçak "Bu nedenle kendisinin de taksirle 7 işçinin ölümüne sebebiyet vermekten halen yargılanmakta olduğu iş cinayeti davası bulunuyor. (Dava iddianamesinin ilgili bölümü açıklamanın ekindedir.) O dosya incelendiğinde de görülüyor ki aynı bugün havaalanı işçisinden dilenen özürde! olduğu gibi 'sorunlar varmış, birikmiş ama kendisinin haberi olmamış, bunlar kendisine aksettirilmemiş' Değerlendirme notunda görüleceği gibi işverenin çalışma koşulları, iş güvenliği konularında sorumluluklarını düzenleyen yaslarda, 'haberim yoktu vb.' mazeret beyanlarının hiçbir geçerliliği, kıymeti bulunmuyor." dedi.

 

"Bu Örgütlü Kötülüğe Karşı Duruyoruz;"

Coğrafi alanı dünyada en büyük, 90 milyon yolcu kapasitesi ile sayılı büyük havaalanında büyüklüğü dert edilmeyen, yatırımı yapılmayan şeylerin işçilerin ulaşım servisleri, sayısı, kapasitesi, servis bekledikleri damsız duraklar, saatlerce sıra bekleyip aç kaldıkları “büyüklükte” yemekhaneler, temizlikten bakımdan yoksun yatakhaneler olduğunu ifade eden Koçak bu sahanın dünyanın en büyük havalimanı olmakla övünüldüğüne vurgu yaptı.

Hakan Koçak, sözlerini "Neyse ki bu koşullara dayanamayıp isyan eden “köleleri” dövecek kolluk, hizaya getirecek hukuk, her türlü halkla ilişkilerini düzenleyecek, algı yönetmede mahir kalemleri var. Bu örgütlü kötülüğe karşı duruyoruz.

Kötülüğün gücü ne olursa olsun, haklının ve gerçeğin er geç zaferine olan inancımız ile havaalanı işçilerinin yanında seslerine sesimizi katmaya, dayanışmayı büyütmeye devam edeceğiz" diyerek tamamladı.

Basın metninin okunmasının ardından havalimanındaki çalışma koşulları, işçilerin talepleri, hukuki hakları, uyulması gereken işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri ve gelişen süreci değerlendiren geniş kapsamlı "3. Havalimanı İşçilerinin Talepleri ve Süreç Üzerine" başlıklı rapor paylaşıldı.

 

"Yasalar İşçilerin Haklılığını Gösteriyor İşçiler Neden Hala Tutuklu?"

İşçilerin hukuki durumuyla ilgilenen avukatlardan Av. Burcu Gül ise, Türkiye'nin imzaladığı uluslararası sözleşmelerin, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, İş Kanunu ve İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu başta olmak üzere ilgili hukuksal mevzuatın işçilerin haklı olduğunu kanıtlar nitelikte olduğunu vurgulayarak "Hem patronun, hem valiliğin hem de Ulaştırma Bakanlığı'nın yaptıkları açıklamalarla kabul ettiği gibi ortada sorunlar vardır. Bu sorunlar karşısında işçilerin talepleri, tepkileri vardır. Eğer sorunlar varsa tepki gösteren işçi arkadaşlarımız bugün niçin tutukludur? Bu basın açıklamasının en temel en öncelikli sorusu budur. Biz hiçbir şekilde izah edilemeyecek bu tutuklamaların bir an önce son bulmasını talep ediyoruz" dedi.

"Hukuksuzluklarla Dolu Bir Süreç Yaşıyoruz Savunma Zorlaştırılıyor"

Hukuki süreçten ziyade hukuksuzluklarla dolu bir süreç yaşanmakta olduğunu ifade eden Gül, bugün altı işçinin tutuk incelemesi sonrasında tahliye oldu ancak aynı şartlarda bulunan diğer işçilerin halen tutuklu bulunduğunu belirterek "Yaptığımız tutuk itirazlarına red cevabı hiçbir şekilde tarafımıza tebliğ edilmemekle birlikte, tutuk incelemesi olacağı da hiçbir şekilde bize haber verilmiyor. Bu durum sorulduğunda sadece bir meslektaşa bilgi verildiğini ve dosyada sadece onun vekaleti olduğu için o meslektaşımıza bilgi verildiği söyleniyor.

Ancak hukuk uygulanmadığından mı yoksa bilinmediğinden mi bilemiyoruz, ama ceza davasında vekalet ilişkisinin kurulması için bir vekalet çıkartılmasına gerek yoktur. Sözlü bir beyan yeterlidir. Bize bilgi verilmesi gerekirken CMK tarafından atama yapılan avukat arkadaşımıza sadece bilgi veriliyor. Bu da hem arkadaşlarımızın hem de bizim savunmamızı zorlaştıran bir durumdur" dedi.

31 tutuklu işçi ile serbest bırakılan 6 işçinin dosya durumu, delil durumu açısından hiçbir fark bulunmadığına dikkat çeken Av. Burcu Gül, "Burada bile hukuksuzluğun tutarsızlığı açıkça görülmektedir. Tutuklu arkadaşlarımız da bir an öne serbest bırakılmalıdır" dedi.

Ardından basın emekçileri ve katılımcıların soruları yanıtlandı. İşçilerin taleplerinin kabul edilmesi ve tutuklu işçilerin serbest bırakılması için neler yapılabileceği üzerine görüş ve öneriler paylaşıldı.

Sorular üzerine Devrimci Yapı İşçileri Sendikası'ndan Nihat Demir işçilerin iş bırakma eylemi yapmasına neden olan koşulların düzeltilmediğini aksine polis, jandarma ve özel güvenlik baskısı altında çalıştırıldıklarını, bu nedenle de zaman zaman kitlesel olmayan protestolar yapsalar da dışarıya yansıtamadıklarını bu nedenle dışarıda onlar için sesin yükseltilmesinin önemli olduğunu ifade etti.

Basın toplantısı işçilerin taleplerinde yer alan çalışma şartlarının sağlanması ve tutuklu işçilerin serbest bırakılması için dayanışmanın sürdürüleceği belirterek ve 20 Ekim Cumartesi günü saat 14.00'de Kadıköy Postanesi'nden tutuklu işçilere kart gönderileceğini emek dostlarının da katılımını beklediklerini duyurarak sonlandırıldı.

------------

3. Havalimanı İşçilerinin Talepleri ve Süreç Üzerine Rapor İçin:

 https://www.facebook.com/MucadeleBirligiGazetesi/photos/pcb.2206908519320571/2206907659320657/?type=3&theater

3. Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu Basın Toplantısının tamamı için:

https://www.facebook.com/OnsozTvYayin/videos/243459782990071/