3. Havalimanında bir işçi “Dışarıdan bir şey yapılmazsa 20 bin kişiyi de alsalar buradan ses çıkmaz.” diyerek harekete geçme çağrısında bulundu.
İSTANBUL - 3. Havalimanında işçilerin yarattığı mücadele ve direniş İGA ve devlet işbirliği parçalanmaya yok edilmeye çalışılıyor. Bunun için iş bırakma eylemi sonrası koğuşlarda aramalar, şantiye içinde sürekli polis ve jandarma gözetimi altında tutulmaları, ard arda tutuklamalar yapılıyor.
İGA devletin de desteğiyle şantiyenin bir askeri kışla, bir cezaevi halini alması için her yöntemi kullanıyor. Şantideki tüm kameraların kare kare taranarak 'sürek avı' başlatılması, eyleme katılan, slogan atan, sendikalarla ilişkili olan herkes tek tek belirleniyor, fişlenip tutuklanmaları sağlanıyor. Tüm bunlar yetmiyor, şantiyedeki işçiler tam anlamıyla kontrol altında tutulmaya çalışılıyor. Jandarmanın şantiyede dolaştırdığı dron kameralar işçilerin üzerinde tüm gün boyunca dönüyor, görüntü alarak baskı uygulanıyor.
14 Eylül'de çalışma koşullarının biraz olsun iyileştirilebilmesi için yaptıkları iş bırakma eylemi sonrası gece yarısı koğuş kapıları koç başlarıyla kırılarak ve dövülerek, yerlerde sürüklenerek gözaltına alınıp tutuklanan 24 kişinin ardından tutuklamalar devam etti.
3 Ekim akşamı 8 işçinin daha gözaltına alındığını öğrendik. Ertesi gün adliyede verdikleri ifadelerin ardından 6 işçi tutuklandı, ikisi ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Şantiyede sendikal faaliyet yürüten sendikalardan biri olan Devrimci Yapı İşçileri Sendikası Genel Başkanı Özgür Karabulut, DİSK Genel Merkezi'nden çıkarken, akşam saat 19.00 sıralarında jandarma tarafından gözaltına alındı. Karabulut Gaziosmanpaşa Adliyesi'ndeki ifadesinin ardından tutuklandı.
3. Havalimanı'nda kölece çalışma koşullarının düzeltilmesi için defalarca uyarı eylemleri yaptılar. 13 Ekim günü işçilerin defalarca ifade ettikleri sıkıntılar işçiler için bir sonraki gün bardağı taşıran son damla oldu. Servislerin hurda ve az sayıdaki araçlarla yapılması sonucu bir trafik kazası yaşandı. Üç işçi arkadaşlarının ölümü ve 17 arkadaşlarının yaralanması bardağı taşıran son damla oldu ve 14 Ekim günü yağan yağmur altında saatlerce servis beklenmesi canlarına tak etti ve iş bırakma kararı aldılar.
İşçilerin 15 talepleri vardı. Hepsi de bir işçinin çalışması, bir işin yapılması için karşılanması zorunlu ihtiyaçlardı bu maddelerin. Fakat korkunç bir saldırıyla karşılaştılar. İşçiler üzerindeki baskı gerek şantiyede gerekse dışarıda sürüyor.
Bugün (5 Ekim) Dev Yapı-İş Genel Başkanı Özgür Karabulut’un da tutuklanmasının ardından şantiyede baskı ve şantajlar altında çalışan işçilerden biri, İnşaat-İş aracılığıyla bir mesaj paylaştı.
Güvenlik nedeniyle ismi açıklanmayan işçi, tutuklamaların ısrarla devam etmesinin tek sebebinin kalan işçilere gözdağı verip korkutmak olduğunu vurgulayarak “Dışarıdan bir şey yapılmazsa 20 bin kişiyi de alsalar buradan ses çıkmaz.” dedi.
Şantiyedeki zorunlu mesainin ve gözaltıların bir başka nedenini “Bir yandan da millet kendisi işi bıraksın, tazminat hakkını kaybetsin diye yapıyorlar. Böyle bir şey olmayacağını onlar da biliyor herkes de… Çünkü baskı genelde burada uzun süredir çalışanlara oluyor" diyerek açıklıyor.
“İşi azalan firmalarda baskı sürekli artıyor. İş azaldıkça mesaiye zorlanılıyor. İş azaldıkça ‘hadi, hadi’ uygulaması artıyor. Dışardan buraya yürüyüş vb. yapılıp cesaretlendirilmeli burası. Yoksa 20 bin kişiyi de alsalar buradan ses çıkmaz" diyen işçi şantiyedeki arkadaşlarının destek ve cesareti ihtiyacı olduğunu belirtiyor.
İşçi bu yönüyle doğru bir noktayı işaret ediyor. Tam bir tecrit altında tutulan işçiler şantiyede işçilerin sesini ancak dışarıdaki sınıf dostları yükseltebilir, onlara güç verebilir.
3. Havalimanı'ndaki baskı ve tutuklamalar iktidarın ve yandaşlarının söylediği gibi '3. Havalimanı'nın bitmesini engelleyenlere karşı" bir operasyon değil. Burada uygulanan iktidarın kalıcı hale getirdiği zor aracı OHAL'in tüm işçi sınıfı üzerinde uygulanacağının bir göstergesi.
Her an 'kriz', 'dolar yükselmesi' üzerine yazıp çizen 'kriz yok, psikolojik' diyen sermaye ve onun iktirarı bundan sonra patlak verecek işçi eylemlerine, isyanlara karşı bir göz dağını havalimanı işçileri üzerinden veriyor.
Havalimanı işçilerinin taleplerinin kabul edilmesi, tutuklanan işçilerin derhal serbest bırakılması ve atılan işçilerin geri alınması için dışarıdaki emek dostları harekete geçmezse buradaki baskı, terör ve tutuklamalar yayılarak devam edecektir.
3. Havalimanı şantiyesinde yaşananlar hem işçi sınıfı hem de burjuvazi için bundan sonra kopacak fırtanaların bir işaretidir. İşçi sınıfı ve emekçiler buna göre tavır almalı mücadele birliğini örmeli, dayanışmayı büyütmelidir.