< Sendika Metro Market İşçisini Mahkemede Yalnız Bıraktı

Metro Gros Market işçisi Halil Öner, 2015 yılında yapılan grevin ardından işten atılmıştı. İşe iade davası sürerken sosyal medyada arkadaşları ile yaptığı konuşmalar sırasında sendikaları Sosyal İş Sendikası'nın tutumunu kötü bir üslupla eleştirmesi üzerine avukatının sendika genel başkanının talimatıyla davadan çekildiğini ve ifade vereceği gün mahkemede avukatsız kaldığını belirtti. Halil Öner ile Metrogros Market grevi, işten atılma süreci ve sendikanın avukatını davadan çekmesi üzerine konuştuk.

Mücadele Birliği: DİSK’e bağlı Sosyal-İş sendikası, sendikanın bir üyesi olmana rağmen, grev sürecinde işten çıkarılmanla ilgili mahkeme devam ederken sendikaseni savunan avukatını davadan çekti. Sen de kendi savunmanı kendin yapmak zorunda kaldığını belirtiyorsun. Sosyal-İş neden böyle bir karar aldı?

Halil Öner: Ben bir Metro Gros Market işçisiydim. Bir buçuk yıl süreyle çalıştım Metro mağazalarında. 2014 yılında Sosyal-İş’e üye olmuştum. 2015’te toplu sözleşme zamanı geldi. 2015’te grev yapmıştık. Grev sürecinde, sendika grev ilanını açıkça yapmayınca biz de işçiler olarak bu kararı marketin önünde okumuştuk. Bu sebeple başka arkadaşlarımla birlikte işten atılmıştık. Sendika benimle birlikte on arkadaşın davasını üstlendi. Davamız bir buçuk yıldır devam ediyordu.

Metro Grosmarket İşçileriyle Real İşçileriyle Karşı Karşıya Getirilmeye Çalışıldı

Bildiğiniz gibi Real Marketlerin mağazaları kapatıldı. İşçi arkadaşlar tazminatlarını alamadıkları için Real Marketin de sahibi olan Beğendik ailesine ait mağazalar ve iş yerleri önünde eylemler yapmaya başladılar. Metro marketler de Beğendik ailesinin şirketlerinden birisi. Metro Market mağazalarının önünde Real işçilerinin eylemleri oluyor. Eylem sadece Metro’ya karşı değil, işçilere destek vermeyen Tez Kop-İş Sendikası'na ve Sosyal-İş Sendikası'na karşı yapılıyor. Metro Grup ve Sosyal-İş Metro işçilerini Real işçilerine karşı kışkırttılar. İşçiyi işçiye kırdırma politikasını uyguladılar. Metro işçilerini kapı önüne çıkardılar ve eylem yapan işçilere “bizim ekmeğimizle oynuyorsunuz” dedirttiler. İşçilerin karşı karşıya gelmesi elbette patronların işine geliyor. Ama sendikanın bu oyuna gelmesi kabul edilecek bir şey değil. Onlar bilakis Real işçilerine destek vermeliydi. Sosyal İş Sendikası'nın konuya ilişkin açıklaması da var sitesinde zaten. Bakıldığında görülecek ki, Real işçilerine destek veren değil, konunun muhatabı olmadıkları yönünde bir açıklama var.

Real İşçisine Yazdığım Yorum Üzerine Avukat Davadan Çekildi

Bunun üzerine sosyal medya üzerinden işçiler itirazlarını, eleştirilerini paylaşmaya başladı. Yaşanan gelişmeler, sendikaları eleştiren paylaşımlar yorumlar yapılmaya başlandı. Görüştüğüm bir Real işçisinin sayfasındaki yorumlarda yazışırken, Sosyal-İş hakkında “işçi sendikasının yönetimi işçinin yanında olmalı, patronun direktiflerini yerine getirmek ya da patrondan çok patroncu olmak değil” demek yerine “bunlar işveren köpekliğini yaparlar, hiçbir şekilde sana sahip çıkamazlar” şeklinde bir cevap yazdım. Böyle bir ifade kullanmak doğru değildi. Üslubumun kötü olduğunu kabul ediyorum. Zaten arkadaşlarla konuşmalarımızda da özeleştiride bulundum. Koınuşmalarımda yazılarımda üsluba dikkat etmeye çalışırım. Grev sürecinde yaşadıklarımız, Real işçilerinin durumu, onlarla karşı karşıya getirilmeye çalışılmamız öfkemizi arttırdı. Bunlar üzerine paylaşımlar olunca da böyle bir ifade kullanmış oldum. Bizim sosyal medyada neler yazdığımızı takip ettikleri için bu yazdığımı gördüler. Bunun üzerine sürmekte olan davamdaki avukatı çekerek beni yalnız bırakmış oldular.

Mücadele Birliği: Sendika senden hukuki desteği çekmiş oldu, bu durumu nasıl yorumluyorsun?Halil Öner: Sosyal medyadaki paylaşımı görmeleri üzerine avukat tarafından arandım. Genel Başkan’ın benimle görüşmek istediğini söyledi. Ben özür dilemeyeceğimi avukata belirttim. İki-üç ay ses çıkmadı. Aralık ayı başlarında oldu. Mahkeme ise 13 Mart günüüydü. Mahkemeden bir gün önce e-devletten baktığımda avukat hala beni temsil ediyor görünüyordu. Mahkeme sabahında bana kararlarını bildirdiler. Bu duruşmada avukatsızdım yani. Dilekçeyi de duruşma sırasında verdi. Bunu yapacaklarını tahmin ediyordum. Metro Grosmarkette çalışırken yaşadığımız süreci ve sendikanın tutumunu düşününce... Bir işçinin sosyal medyadaki paylaşımı üzerine genel başkan avukatı talimatla çektirebiliyorsa, ciddi sorunlarda işçiye tavrıları ne olur diye insan düşünmüyor değil... Gerçi sicilleri kabarık... Geçmişte benzer işler de yapmışlardı.

 

Sendika Temsilcisi Grev Kararını Okumadan İşletme Müdür Yardımcısıyla Astı

Mücadele Birliği: Metro Grosmarkette çalıştığınız zaman ve grev sürecinde nasıl sorunlar yaşadınız?

Halil Öner: Toplu iş sözleşmesinden birkaç ay önce, çoğunluğu eylem geleneği olan 150 arkadaşlarımız Metro grup tarafından işten çıkarılmıştı. Sendikanın bu konuda herhangi bir tutumu olmamıştı. Bunlar sendikada görev almış, daha önceden temsilci olmuş ama sendikayla da anlaşamayan arkadaşlardı. Böylece sendika patronun toplu sözleşme öncesi en direngen işçileri işten çıkarmasına sessiz kalarak toplu sözleşme sırasında da kavga etmeyeceğini göstermiş oldu.

Grev zamanı geldiğinde de, sendika işçileri hiçbir şekilde bilgilendirmedi. Üç ayda bir aldığımız ikramiyelerin kaldırılacağı söylendi. Sendika “bu ikramiyeler kesinlikle kaldırılmayacaktır” açıklaması yaptı ama aslında bu doğru değildi. Daha sonra grev kararı alındı. Grev kararının okunacağı gün hiçbir sendikacı ortada yoktu. Biz temsilcinin yanına gittik. Grev kararını işletme müdür yardımcısıyla birlikte, hiç kimseye haber vermeden astı. Grev kararını okuması gerektiğini söyledik. Bu olay bizim işten atılmamıza neden olmuştu. Biz sendikalı olduğumuz için işten atılırken disiplin kuruluna sevk edilmemiz gerekiyordu. Ama bizi bu kurula sevk etmeden işten attılar. Sendika bu konuda da bir ses çıkarmadı. Bizden bir hafta sonra da toplu sözleşmeyi imzaladı. Buna göre ikramiyeler kalktı (ikramiyenin kalkmadığını, bunun maaşlara eklendiğini söyleseler de, devletin verdiği yüzde otuzluk zammı bu hesaba katmadıkları için aslında ikramiyeler fiilen kalkmış oldu.) Berbat bir toplu sözleşme oldu bu.

Mücadele Birliği: Sendika yönetimleriyle işçiler genelde tartışma halinde olurlar özellikle toplu sözleşme süreçlerinde gerginlikler yaşanır. Metro işçileriyle sendikanın ilişkileri nasıldı?

Halil Öner: Sendikalarla işçilerin en iç içe oldukları zamanlar toplu iş sözleşmeleri dönemleri oluyor. Sendikacılar o dönemde bile ortada yoklardı. İşçiye mücadeleye başlarken bir eğitim verilir. Hiçbir eğitim vermediler. İşten atılmalardan önce disiplin kurulunun işlemesi gerekir. Buralarda işçilerin hiç kurtarıldığı görülmemiştir. Hep patronun istediği biçimde işten atılmalar olmuştur.

Mücadele Birliği: Peki işçilerin örgütlenmesine yardımcı olmuyorlar mı?

Halil Öner: İşçilerin örgütlenmesi adına sadece temsilcilerle görüşüyorlar. Temsilciler de, “biz hiçbir şekilde greve çıkmayız” diyen kişiler. Sendika işçi başına her ay bir iş gününe denk gelen bir aidat alır. Sosyal-İş’e 4500 işçi üye. Sendikanın elinde büyük bir para birikiyor. Bir ayda 4500 iş gününe denk para birikiyor. Bu paraların nereye gittiğine dair herhangi bir bilgim yok. Ama şunu çok iyi biliyorum: ortada bir “koltuk sevdası” var.

 

İşçiler Güçlü Bir Mücadele İçin Komitelerde Örgütlensinler

Mücadele Birliği: İşçilerle sendika yönetimlerinin özellikle de toplu sözleşme, grev gibi süreçlerde sorunlar yaşamadığı iş kolu yok sanırım. Gerginlikler tartışmalar yaşanması doğaldır önemli olan işçilerin lehine olacak adımları atabilecek bir örgütlülüğe sahip olabilmek. Bu süreçleri hiç bilmeyen, sektöre yeni girmiş bir market işçisine tavsiyen ne olur?

Halil Öner: Sendikalı olmak önemli. Çünkü işçilerin bir araya gelebilmelerini sağlayacak, ekonomik alanda mücadele edebilecekleri kurum sendikalar. Ama bunun dışında güçlü bir örgütlenme sağlayabilmeleri için komitelerde örgütlensinler. Birlikte hareket etsinler, kararları ortak alsınlar, ortak işler yapsınlar. Komiteler şeklindeki örgütlenmeleri sağlayabilirlerse daha etkin bir mücadele yürütebilirler. Bu şekilde sendikaları da istediğimiz kararları alabilecek duruma getirebiliriz. Bu haliyle her şeyi sendika yöneticilerine bırakırsak, bugün yaşadıklarımızı yaşamaya devam ederiz.