Karayolu Taşımacılık İşçileri Sendikası (KATAŞ-SEN) ve Yapı ve Yol İşçileri Sendikası (YAPI YOL-İŞ), "Söz İşçide Karar Birlikte" şiarıyla 20 Nisan'da çeşitli iş kollarından işçilerin bir araya gelerek sorunlarını ve mücadele yöntemleri çözüm önerilerini konuşacakları Serbest Kürsü etkinliği Fatih'te bulunan Su Gösteri Sanatları Sahnesi'nde gerçekleştiriliyor.
Açılış konuşmasını yapan sağlık emekçisi Çiğdem Yıldırım "Merhaba emeği ile yaşamı var eden işçiler. Merhaba atölyelere fabrikalara şantiyelere. Meydanlardan eylemlerden grevlerden gelen işçi kardeşler merhaba. Merhaba yarını kuracak olan işçi sınıfına.Söz İşçide Karar Birlikte etkinliğimize hepiniz hoş geldiniz" diyerek 1977 1 Mayıs'ında ve işçi sınıfının mücadelesinde yaşamını yitiren tüm işçiler adına saygı duruşuna davet etti.
Ardından etkinliğin kolaylaştırıcılığını yapacak olan Sağlık emekçisi Ülkü Şeyda Başarsner, avukat Ceyda Gedik ve çağrı merkezi işçisi Pınar Şen'den oluşan divan üyelerine sözü bıraktı.
Divan üyeleri etkinliğe gelenleri selamladı. İlk olarak işçilerin eylemlerinden oluşan video gösteriminin ilk bölümü izlendi.
Açılış konuşmasını yapmak üzere Yapı Yol-İş Sendikası örgütlenme sorumlusu Ergül Çiçekler söz aldı.
"Gökyüzünün Altında Yapılmış Ne Varsa İşçi Sınıfının Eseridir"
Mavi gökyüzünün altında yapılmış olan ve yapılmakta olan ne varsa sınıfının eseri olduğunu işçilerin emeği, alın teri, canı ve kanıyla yapıldığını vurgulayan Çiçekler tüm bunlara karşın ağır sömürü koşullarında acılar çekmekte ve açıklıkla sınanmakta olduğunu söyledi. İşçi sınıfının sömürüyü yok edebilecek çok daha güzel bir hayatı yaratma gücüne sahip tek sınıf olduğunu, fünyayı yeniden yaratan işçi sınıfının yeni bir hayatı da yaratacağını söyleyen Çiçekler işçi sınıfının örgütlülüğünün çok zayıf olduğuna dikkat çekti. İşçi sınıfının en acil ve önemli görevlerinden birinin komitelerde örgütlenmek eylemde direnişte olan işçilerle dayanışmayı örmek olduğunu belirtti.
"İş Cinayetlerini İşçi Sınıfının Örgütlü Mücadelesi Durdurabilir"
"İnşaat işçisi, şoförlerin madenciler tekstilcilerin eylemlerine destek vermeden, işçiler eylemde ki başka kardeşleriyle dayanışmadan sınıf mücadelesi yükseltilemez. Dayanışma sadece patronları değil sarı sendikaları da yenmenin en önemli yoludur" diyen Çiçekler iş cinayetlerine de değindi. Devletin ve yasaların işçilerden yana olmadığını ifade eden Çiçekler, iş kazalarını, iş cinayetlerini de ancak işçilerin örgütlü mücadelesinin önlenebileceğini vurgularak şunları söyledi:
"Artık Yeter Söz İşçide Karar Birlikte"
"Dostlar iş yine başa düşmüştür bir kez daha sesimizi yükseltmek ve 'Yeter fabrikalarda şantiyelerde yollarda ölmek istemiyoruz' diyerek haykırmak zorundayız. Artık yeter payımıza ölümler düşmesin artık yeter Bu gözyaşı ne bu amansız sömürü bir son buldu işte bu yüzden artık Söz bizde işte bu yüzden karar birlikte işte bu yüzden ya da yeni bir yol bulmak zorundayız. Bu amaçla kollarını sıvayarak gecenizi gündüzüne katarak çalışan sadece elini taşın altına koymak değil gerektiğinde tüm gövdesi ile ateşin içine yürüyebilen kavgadan çekinmeyen işçi sınıfının bağrından onun onurlu kavgasını verenlerin içinden çıkıp gelen görüştüğünü yüzlerce eylemle ispatlamış kapitalizm ile uzlaşmayan sarı sendikacılara karşı isyan bayrağını çekmiş KATAŞ-SEN ve YAPI YOL İŞ sendikalarının örgütlediği bu toplantıya hepiniz hoş geldiniz.
"Dişe Diş Bir Kavga Bizi Bekliyor"
Şimdi söz işçide çünkü onu dişe diş bir kavga bekliyor. Şimdi söz işi de çünkü işçi düşmanı sarı sendikalarla bizleri bir kavga bekliyor. Şimdi söz işçi de çünkü onu tarihin en onurlu görevi sömürünün sınıfların ve sınırların olmadığı bir dünyayı kurma görevi bekliyor."
Konuşmanın ardından video gösterimi devam etti. Eylemlerden oluşan videolarda trafik kazasında eşi ile birlikte yaşamını yitiren Yapı Yol-İş Sendikası başkan yardımcısı Yüksel Kanbay'ın konuşmasının ardından "Yüksel Kanbay Mücadelemizde Yaşıyor" sloganı atıldı.
"Üniversite Hayallerimi Ertelemek Zorunda Kaldım"
İnşaat işçisi Umut Aksoy, maddi koşulları nedeniyle üniversite hayallerini ertelemek ve iki yıldır inşaatlarda çalışmak zorunda kaldığını belirtti.
"Sigortasız Ve Ölüm Tehlikelisi Altında Çalışıyoruz"
İnşaat işçilerinin çok ağır koşullarda çalıştıklarını, işçilerin sigortasız ve ölüm tehlikesi altında çalıştıklarını, haklarını aradıklarında ise 'Çalışmak istemiyorsan senin yerine çalışacak binlerce insan var' denilerek susturulduklarını belirten Aksoy, mücadeleyle tanıştığı sıralarda en iyi dostunun kitaplar olduğunu söyleyen Aksoy, işçilerin, okuması öğrenmesi ve örgütlenmesinin önemine değindi.
"İnsan Onuruna Yakışır Bir Yaşam İçin Mücadele Etmeliyiz"
İnşaat işçilerinin insanlık dışı koşullarda çalışmak ve barınmak zorunda bırakıldığını, sendikal örgütlenmenin engellendiğini, patronların keyfi uygulamalarına mahkum edildiklerini belirten Aksoy inşaatlarda denetimlerin yapılmasını İSİG önlemlerinin alınmasını, sendikal örgütlenmenin engellenmesini sağlayacak düzenlemeler yapılması gerektiğini, işçilerin insan onuruna yakışır bir çalışma ve yaşama kavuşmaları için de mücadele etmeleri gerektiğini vurguladı.
"Mücadele Etmezsek Çocuklarımız da Bu Kölelik Düzenine Mahkum Olacak"
İşçilerin sessiz kaldıkları sürece tüm haklarının gasp edileceğini söyleyen Aksoy "Biz mücadele etmezsek çocuklarımız da bu kölelik düzenine mahkum olacaklar. Bu nedenle hem kendi haklarımız hem de geleceğimiz çocuklarımızın geleceği için örgütlenmek ve mücadele etmek zorundayız. Birleşe birleşe kazanacağız" dedi.
"Patronlara Onların Kölesi Olmadığımızı Göstermeliyiz"
Mermer Ustası Emin Binici: "Bizler sessiz kaldığımız sürece o patronlar koltuklarında oturup bizi sömürmeye devam edecek. En ağır koşullarda çalışan inşaat işçilerinin sigorta primleri asgari ücret üzerinden yatırılıyor. Bunu söylediğimde bize kapıyı gösteriyorlar. Bu koşullarda çalışmak istemiyorsak birlik olmak zorundayız. Patronların kölesi olmadığımızı hep birlikte göstermek zorundayız."
"Kendimize Eleştirel Yaklaşmalıyız"
Hıdır Devrim - Metal İşçisi : "İşçilerin zor koşullarda çalıştıklarını fakat bunun bir nedeninin de işçilerin örgütlü olmamaları ve yeterli bir mücadele vermediklerini belirterek, öncelikle bu konuda düşünmeli ve kendimize eleştirel yaklaşmalıyız. İşçiler örgütlü olduklarında ve mücadele ettiklerinde şu anda yaşadıkları sorunlara çözüm getirebilirler."
"Biz Konuşursak Yol Açılır"
Mustafa Şen - Ağır Vasıta Şoförü - KATAŞ-SEN Yönetim Kurulu Üyesi: "Söz İşçide Karar Birlikte" etkinliği şoförün yalnız yolu değil kararı da verdiği bir etkinliktir. Şoförler konuşursa, işçiler konuşursa bu sistem düzelir. Düzelmek zorunda kalır. Biz sözümüzü söyler karsrlsrı biz alırsak ilerlediğimiz yol açılır."
"Hastaneleri İnşa Ediyoruz Ama Çocuklarımızı Tedavi Ettiremiyoruz"
Erol Güneşli - Tesisat İşçisi: "Biz gözleri yaşlı anaların, elleri nasırlı babaların oğullarıyız, inşaat işçileriyiz. Hastaneleri biz inşaa ediyoruz. Ama paramız olmadığı için çocuklarımızı tedavi ettiremiyoruz. Otelleri biz inşa ediyoruz. Ama yılda bir gün bile o otellerde konaklayamıyoruz. Sırt sırta verirsek olmayız pişman. Zayıfın halinden anlamaz şişman. Sermayedir bize her zaman düşman."
"Çocuk İşçi Cinayetleri Ve Çocuk İşçiliğe Karşı Mücadele Etmeliyiz"
Serpil Ünal - Basın Emekçisi: İşçi sınıfının pek çok sorunu bulunduğunu, çözümünü de yine mücadele eden işçilerin bulacağını ifade eden Ünal, işçilerin her zaman çok yaratıcı çözümler de bulablidiklerini ve birlik olduklarında bunu başarabildiklerini söyledi. İSİG Meclisi gönüllüsü olduğunu belirten Ünal, son yıllarda giderek artan çocuk işçi cinayetlerine dikkat çekti. Devlet eliyle MESEM'lere kaynak aktarılarak çocuk işçiliğün giyerek yaygınlaştırıldığını OSB'lerde açılan okullarda çocuk işçilik yaşının da 14-12 yaşa kadar indiğni belirterek "Buna ilişkin de bir mücadele yürütmek gerekiyor. Bugün yaşanan sorunlar sadece bizlerin değil aynı zamanda geleceğimiz olan çocuklarımızın, kardeşlerimizin de sorunları. İşçi sınıfının mücadelesiyle emeğin iktidarını kurabileceğine olan inancımla tüm işçi arkadaşlarımızı selamlıyorum" dedi.
"Hakkımızı Almak İstiyorsak Devrimci Mücadele Vermek Zorundayız"
Cemal Bilgin - Sağlık İşçisi - Sosyal Adalet Platformu: İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi'nde yıllarca iş güvencesi, sendika olmadan taşeron sağlık işçisi olarak çalıştıklarını belirten Bilgin, "Bizim hastanede devrimci, sosyalist yoldaş hocalarımız vardı. Bizim yanımızda yer aldılar. Yine öğrenci arkadaşlarımızın kulüpleri vardı. Bizim mücadelemizde yanımızda oldular" dedi.
Farklı işlerde çalışan taşeron işçilerin iş kollarına göre bölündüğünü ve sendikalaşmanın da engellendiğini söyleyen Bilgin, taşeron sistemine karşı mücadele verdiklerinde "Siz de mi devrimci oldunuz?" denildiğini işçilerin hak aramalarının istenmediğini söyleyen Bilgin "Biz taşeron sistemine karşı çıkacaksak, insanca çalışacak bir iş istiyorsak, hakkımızı istiyorsak evet devrimci bir mücadele vermek zorundayız. İster sağcı ister solcu ister milliyetçi olalım. Hak arıyorsak devrimci mücadele vermek zorundayız" dedi.
"Çapa'da Yürüyüşe Bin Kişiyle Başladıyıp İki Bin Kişi Yürüyorduk"
İstanbul Üniversitesi'nde üç sendikanın da yetki almasını sağlayacak bir örgütlenme sağladıklarını ve eyleme geçtiklerinde yürüyüş yaptıklarında bin kişi ile yola çıktıklarında iki bin kişilik bir kortej oluştuğunu söyledi.
"Birlik Olduğumuzda Bu Zulüm Sisteminin Üstesinden Geliriz"
Bu mücadeleyi önlemek için devlet ve üniversite yönetiminin sarı sendikaları getirerek işçilerin bu sendikalara üye olmalarını dayattğını söyleyen Bilgin "Evet farklı iş kollarında sendikalarda olabiliriz. Ama birlikte mücadele etmek zorundayız. O zaman biz gerçekten istediğimiz haklarımızı alabiliriz. Bu zulüm sisteminin üstesinden hep birlikte geleceğimizi bunu başarabileceğini biliyorum" dedi.
"İnsanlığımızın Yok Sayıldığı Çalışma Düzenine Karşı Mücadele Ediyoruz"
Pınar Şen - Çağrı Merkezi Çalışanı - KATAŞ-SEN Kadın Sekreteri: Bu gün bir çığlığı duyurmak, bir gerçeği hatırlatmak içi bir araya geldik. Bu gerçek alın terimizin değersizleştirildiği, emeğimizin sömürüldüğü ve insanlığımızın yok sayıldığı bir çalışma hayatıdır" dedi.
İki çocuk annesi bir kadın işçi olduğunu, kadın işçilerin hem evde hem işte 24 saat süren bir mesaiye mahkum edildiğini kadınların emeğinin yok sayıldığı tüketici, geri bırakan bu düzene karşı mücadele ettiklerini söyledi.
"Yalnızca Geçim Mücadelesi Değil Onurlu Bir Yaşam Mücadelesi Veriyoruz"
Kadın işçilerin mobbinge, ayrımcılığa karşı ücret eşitsizliğine karşı mücadele verdiğini belirten Şen "Sadece çalışmıyor yaşam mücadelesi veriyoruz. Bizim mücadelemiz sadece ekmek parası kazanmak değil aynı zamanda bir onur mücadelesi.
Çocuklarımıza daha iyi bir gelecek bırakmak insanca bir yaşam için çalışıyoruz. Kimseye muhtaç olmadan hakkımız olanı alarak yaşamak istiyoruz.
Gençlerin artık gelecek hayali kuramaz olduğunu vurgulayan Şen, "Oysa biz geleceğe umutla bakmak istiyoruz. Çocuklarımızın da bizim gibi gelecek kaygısı yaşamasını istemiyoruz" dedi.
"Sendikalar Kadın İşçilere Yönelik Çalışmalar Yürütmeli"
Sendikalarda mücadele yürütmek gerektiğini fakat sendikaların kadın işçilere yönelik çalışmalar yürütmesi, işyerlerinde denetimi sağlayacak bir örgütlenmeyi sağlaması gerektiğini ve işçilere hukuki destek sağlaması gerektiğini söyledi. Sendikalar işçilerin sadece ekonomik sorunlarıyla ilgilenmekle kalmayıp işçilerin sesi olması ve dayanışma ağları oluşturmalarını sağlaması gerektiğini belirtti.
"1 Mayıs'ta Taksim'e!"
İnsanca bir yaşama birlikte mücadele ederek kavuşabileceklerini söyleyen Pınar Şen, 1 Mayıs'ta Taksim'de olma çağrısında bulundu.
Salonda "1 Mayıs'ta Taksim'e", "Taksim Bizimdir Bizim Kalacak" sloganları atıldı.
"İşçi Sınıfının İktidarı İçin Mücadele Etmeliyiz" Cemil Kusur - Eski Tariş İşçisi
Tariş işçilerinin mücadelesine değinen Kusur, Tariş işçilerinin işçiler kapitalizme karşı savaştığını söyledi. Çünkü kapitalizme karşı savaşmazsak, iktidarı almak için savaşmazsak hiçbir hakkımızı koruyamayız" dedi. İşçilerin sadece haklarını almak ya da korumak için değil iktidarda olmak için mücadele etmeleri gerektiğini söyledi.
Zafer Hezer - İnşaat İşçisi: İnşaat işçilerinin çok ağır koşullarda çalıştıklarını belirten Hezer, işçilerin en önemli eksikliğinin örgütsüzlük olduğunu ifade etti. İşçilerin hangi iş.kolunda olursa olsun birlik olmayı sağlamaları, dayanışma içinde olmaları gerektiğini söyledi. 1 Mayıs'ta Taksim'de olma çağrısında bulundu.
"Emekçi Yığınlar Geleceklerini Arıyor"
KATAŞ-SEN ve YAPI YOL-İŞ'in eğitim çalışmalarını yürüten Akademisyen ve Araştırmacı Yazar Volkan Yaraşır'ın gönderdiği mesaj okundu. Etkinliği selamlayan Volkan Yaraşır, ayaklanma ve isyan günlerinde olunduğunu ve emekçilerin geleceklerini aradıklarını, açlığa, yoksulluğa, işsizliğe geleceksizliğe karşı ayağa kalkarak despotizme 'dur' dediklerini belirtti.
Her ayaklanmanın bir yükseliş ve bitiş seyri gösterdiğini ve olağanüstü bir enerji açığa çıkardığını vurgulayan Yaraşır, finans kapitalin ve kapitalist devletin açık saldırılarına karşı işçi sınıfının ekmeği, onuru ve haysiyeti için mücadele ettiğini belirtti.
"İşçi Sınıfı Ayaklanmanın Ve İsyanın Önderliğini Almaya Çalışmalıdır"
"Önümüzdeki günler kavganın şiddetleneceği günlerdir. Hazır ve örgütlü olmalıyız. 1 Mayıs'ta Taksim'e şiarı işçi sınıfının bağımsız ve birleşik gücünü simgeleyen bir şiardır. İşçi sınıfı ayaklanmanın ve isyanın önderliğini almaya çalışmalıdır" diyen Yaraşır, devlete veya burjuva muhalefete bırakılacak bir sürecim işçi sınıfı için hiçbir şey ifade etmeueceğini, yeni bir boyunduruk anlamına geldiğini ifade etti.
"Bu Sloganı Şiarlaştırmalıyız"
Yaraşır mesajında "İş yerlerinde karınca gibi çalışmalı, komiteleşmeliyiz. Ve bu komiteler arasında eşgüdüm kurup bir üst örgütlenmesini yaratmalıyız. 'Fabrikalar, Tarlalar, Siyasi İktidar Her Şey Emeğin Olacak' sloganını şiarlaştırmalıyız. Yolumuz işçi sınıfının yoludur. Yaşasın 1 Mayıs Yaşasın Taksim. Hepinizi sevgiyle kucaklıyorum" dedi.
"Dizi Setinde İş Cinayetinde Arkadaşımızı Kaybettik"
Sergen Dönmez - Sinema Emekçisi, Film Seti İşçisi - Emeğin Gücü Derneği üyesi.
Sinema emekçilerinin de çok ağır ve güvencesiz koşullarda çalıştıklarını belirten Dönmez, Raşit Paşa Ailesi dizi setinde çıkan yangında iş cinayeti sonucu bir arkadaşlarını kaybettiklerini hatırlattı. Ardından ikinci bir yangın çıktığını ve yine hiçbir İSİG önleminin alınmadığını, ambulans ve itfaiye bulunmadığını söyledi.
"Soğukta, Yağmurda, Kızgın Güneş Altında Çalışıyoruz"
Sinema-dizi çekimlerinde oyuncuların ve set görevlilerinin gün boyunca soğukta, yağmurda, kızgın güneş altında beklemek ya da çalışmak zorunda bırakıldığını belirten Dönmez yapım şirketlerinden emeklerinin karşılığını alamadıklarını, sosyal platformlarda yaşadıkları sıkıntıları paylaşımların tutuklandıklarını söyledi.
"Sinema Emekçileri Yüzünü Sınıf Mücadelesine Dönüyor"
Sayısız sorunlara karşı sendikalı olmak istediklerinde ise engellemelerle karşılaştıklarını belirten Dönmez işçilerin artık yüzünü sınıf mücadelesine dönmeye başladığını vurgularak "Yaratılan korku iklimi emekçilere sökmüyor. Bu yüzden sözümüzü söylemek ve birlikte karar almak sorumluluğumuz bulunduğunu ve birleşe birleşe kazanacağımızı biliyoruz" dedi.
"Binaları Yapacak İşçiler Bu Sistemi Yıkacak Güce De Sahiptir"
Tamer Mutlu - İnşaat İşçisi: Sendikal mücadeleyle bir hak arama mücadelesi sırasında tanıştığını belirten Mutlu, işçi sınıfının binaları yapacak gücü olduğu gibi bu sistemi yıkacak güce de sahip olduğunu söyledi.
İşçilerin sendikal örgütlenmesinin engellendiğini ve yalnızlaştırılmaya çalışıldığını belirten Mutlu, işçiler haklarını istediklerinde hukuk yolunun gösterildiğini fakat mahkemelerin yıllarca sürdüğünü, hukukun da işçilerin lehine işlemediğini söyledi.
İşçilerin ancak Yapı Yol-İş Sendikası, KATAŞ-SEN ve Emeğin Gücü Derneği gibi mücadeleci sendikalarda derneklerde örgütlenerek ve fiili mücadeleyle haklarını alabileceklerini vurguladı.
"Kararınızı Kimseye Teslim Etmeyin"
Emekli Kamu Emekçisi Ahmet Turan ise 90'lı yıllarda kamu emekçilerinin verdikleri mücadeleye değindi. İşçilerin, emekçilerin örgütlü olduklarında güçlü bir mücadele verdiklerini ve haklarını aldıklarını vurgulayan Turan Sözünü söyleyin kararınızı kendiniz verin ve kararı kimseye bırakmayın" diyen Turan Adnan Yücel'in 'Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek' şiirini okudu.
"Haklarımızdan Vazgeçtikçe Kaybettik"
Mustafa Adnan Akyol - Mermer Ustası - Yapı Yol-İş Sendikası Genel Başkanı: Yüzyıllardır işçi sınıfının sermaye ve onun işbirlikçisi sendikalar tarafından yönlendirildiğini, bir çok haklarından vazgeçmek durumuna getirildiğini ifade eden Akyol, "Bir haktan vazgeçtiğimizde aslında bir çok şeyi kaybettik. Vazgeçtikçe de yenildik" dedi.
"1 Mayıs'ta Taksim'de Olun!"
Yasaların sermayeye yasakların işçilere uygulandığını belirten Akyol, "1 Mayıs'ta Taksim'e gelin, burayı da kaybetmeyelim. Yasak koyabilirler, ama sermayenin biz yasaklarını tanımıyoruz. Taksim'de sadece 1977'de katledilen işçilerin kanı yok. Orada çalışan tüm işçi arkadaşlarımızın alın teri ve kanı var. Taksim'e çıktığımızda kafamızı gözümüzü yaracakları o kaldırımları, o alanı biz yaptık. Bize yasak koyanların, gözaltına alanların makamlarını, oturdukları evleri de biz yaptık. Hadleri de değil, bize 1 Mayıs'ta nerede olacağımızı söylemek. Bütün işçi arkadaşlarımızı 1 Mayıs'ta Taksim'e bekliyorum. İster Yapı Yol-İş Sendikası ile ister başka bir sendikayla ister bireysel olarak. Nasıl gelirseniz gelin ama 1 Mayıs'ta Taksim'de olun. Taksim'i kaybetmeyeceğiz. Bu sene Taksim'i alacağız" dedi.
Salonda"1 Mayıs Alanı Taksim Meydanı" sloganı atıldı.
Yasemin Albayrak - Çocuk Bakımevi İşçisi - Tüm Sağlık İş Üyesi ise video mesajla etkinliğe katıldı.
Çocuk Bakımevinde çok ağır koşullarda ve çok düşük ücretlerle çalışmak zorunda kaldıklarını ve hiçbir sosyal haktan yararlanamadıklarını vurgulayan Albayrak, bir kadın işçi, bir anne ve bir insan olarak insanca çalışma koşulları istediklerini ve İş Kanunu kapsamına alınmak için mücadele ettiklerini söyledi.
Güler Aktaş - Yaşlı Bakımevi İşçisi:
Daha önce farklı iş kollarında ve tekstil sektöründe çalıştığını bir kaç yıldır da yaşlı bakım evinde çalıştığını belirten Aktaş, yaşlı bakım evinde, yaşlı ve hastalara bakarken beslenmesinden temizliğine kadar tek başlarına ilgilenmek zorunda kaldıklarını ve çok uzun saatler çalışmak zorunda kaldıklarını söyledi.
"İşsizlik Tehdit Olarak Kullanılıyor"
Bazen hastaların banyosunu temizliğini yaparken gücümüz yetmiyor. Çok zorlanıyoruz, bir arkadaşımızın yardımını istediğinizde 'Hayır bu senin sorumluluğun, yapmak zorundasın. İsteniyorsan çalışmayabilirsin. Biz kimseyi zorla çalıştırıyoruz. Bu işi yapmak isteyen yüzlerce insan var' denilerek işsizliğin bir tehdit olarak kullanıldığını aktardı.
"Patronun İstediği İş Kıyafetlerini Satın Almak Zorunda Bırakılıyoruz"
Günlük iş kıyafetlerini kendileri almak zorunda bırakıldıklarını, kıyafetlerin ise pahallı olduğunu belirten Aktaş "Patronun belirlediği iş kıyafetini almak zorundayız. O kıyafet üzerimizde olmazsa tutanak tutuluyor. Ve ileride karşımıza kapının önüne konma gerekçesi olarak çıkıyor" dedi.
"Her şeyi üreten, yapan biz işçileriz ama ürettiğimiz hiçbir şeye sahip olamıyoruz" diyen Aktaş, 1 Mayıs'ta Taksim'de olma çağrısında bulundu.
Salonda "Taksim'de Düşene Dövüşene Bin Selam" sloganı atıldı.
"Bizler Olmasak Patronlar Bir Hiç"
Fikri Beram - Ağır Vasıta Şoförü - KATAŞ-SEN Kurucu Üyesi, iki sendikanın ortak bir etkinlik düzenlemesinin güzel bir örnek olduğunu söyleyen Beram "Bütün işçiler birleşsek daha güzel olmaz mı? Biz patronlardan daha güçlüyüz. Neden çekiniyoruz, neden korkuyoruz. Biz olmasak onlar bir hiç" dedi.
"Ağır Çalışma Koşulları Yüzünden Arkadaşlarımız Ölüyor"
İki buçuk yıl içinde ağır çalışma koşulları yüzünden yaklaşık yüz elli şoförün yaşamını yitirdiğini belirten Beram "Çocuklarının geçimini sağlamak için çalışıyor. Ama patronlar daha çok çalış, kuralları tanıma, acele git, daha çok yük taşı' diye zorluyor. Yasaları çiğnetiyor ama cezasını şoföre ödetiyor" dedi.
"Bu Düzeni Hep Birlikte Yıkalım"
Sendikanın barajı aşması gerektiğini söyleyen Beram, tüm şoförleri KATAŞ-SEN üyesi olmaya ve mücadeleyi büyütmeye çağıran Beram "Gelin bu düzeni hep birlikte yıkalım. 1 Mayıs'ta da Taksim'de olalım" dedi.
"Biz Bu Savaşı Kazanırız"
Barış Kaya - Yapı Yol-İş Örgütlenme Sorumlusu: 'Birileri hep işçiler adına konuşuyor, artık biz konuşalım, kararları birlikte alalım' diyerek bu etkinliği düzenlediklerini belirten Kaya, salona baktığında 'Biz bu savaşı kazanırız' dediğini çünkü bir çok farklı iş kolundan ve farklı şehirlerden işçilerin bu salonda buluştuklarını söyledi.
"Öğrenciler Boykotta İşçiler Sokağa"
19 Mart'ta başlayan protestolarda üniversite öğrencilerinin "Öğrenciler Boykotta İşçiler Sokağa" sloganı attığını bunun da üniversite gençliğinin işçi sınıfıyla birlikte bir mücadele yürütmesi gerektiği bilincinin bir yansıması olduğunu ve bir durum tespiti olduğunu vurguladı.
"Açlık Yoksulluk Geleceksizlikle Başbaşa Bırakılan Toplum Yüzünü İşçi Sınıfına Döndü"
Kaya"Artık açlıkla, sefaletle, yoksullukla, geleceksizlikle baş başa bırakılan toplum yüzünü işçilere döndü. Bizim susmamız doğru değildir. Biz söz kuracağız, geleceğini izle çocuklarımızla ilgili işimizle ilgili söz kurmak zorundayız" dedi.
"Bir Emek Odağı Yaratmamız Gerekiyor"
İşçilerin sözlerini söyledikleri, karar aldıkları kürsüler devam edeceğini ifade eden Kaya "Ancak bizim sokakta direnen hakları için direnen kitlelerden bağımsız mücadele etmememiz gerekiyor. Bir işçi odağı bir emek odağı yaratmamız gerekiyor" diyerek bu etkinlikte bütün sektörlerden işçilerin bir araya geldiğini ve bir işçi odağı yaratmak için yeterli bir bileşene sahip olduklarını ifade etti.
"Her Eğitim Öğretim Sezonunda İş Arayan Güvencesiz Öğretmenleriz"
Betül Koca - Öğretmen Sendikası - Ankara Özel sektörde çalışan bir eğitim emekçisi olduğunu, konuşmaları dinlediğinde diğer iş kollarından işçilerle ortak sorunları bulunduğunu gördüğünü ifade eden Koca, 9-10 aylık sözleşmelerle çalıştıklarını ve tazminat haklarının olmadığını, her yeni eğitim öğretim sezonunda iş arar halde olduklarını söyledi.
Asgari ücret ya da daha düşük ücretlerle çalışmak zorunda kaldıklarını belirten Koca, aynı sorunları yaşayan işçiler olarak taleplerinin de ortaklaştırılması gerektiğini söyledi.
"Ankara'da Bir Emek Odağı Yaratmayı Başardık"
Ankara'da Taban Maaş Hakkı mücadelesi verirken polis barikatı inşaat işçileriyle birlikte aştıklarını ve bunun çok önemli bir dayanışma örneği olduğunu vurguladı. İnşaat işçilerinin 'Öğretmenler ne zaman isterse kazmalarımız, küreklerimizle yanlarında olacağız' dediğini hatırlatan Koca, "Bizler de inşaat işçileriyle dayanışma içinde olacağız" dedi.
"Haklarımızı Alabilmek İçin Sendikalı Olmak Zorundayız"
Mehmet Taş - İnşaat İşçisi - Yapı Yol-İş Sendikası Üyesi: Sendikaları hep dışarıdan takip ettiğini ama sendikalı olmayı düşünmediğini belirten Pak, fakat son süreçte Yapı Yol-İş Sendikası'yla tanıştım ve anladım ki bizim kesinlikle bir şekilde örgütlenmemiz lazım. Bizim hakkımız gasp ediliyor, hakarete uğruyoruz, geleceğimiz gasp ediliyor. Buna karşı da mutlaka bir sendikal örgütlenmede yer almamız gerekiyor" dedi.
İnşaat işçilerinin bir araya gelemediğinin çok sık ifade edildiğini belirten Taş, inşaat işçilerinin bir araya gelmesi gerçekten çok zor olduğunu çünkü çok ağır koşullarda ve sürekli yer değiştirerek çalışmak zorunda kaldıklarını söyledi.
"Bu Düzeni Kavgayla Yıkmamız Yerle Bir Etmemiz Lazım"
Fakat işçilerin örgütlenmek zorunda olduklarını ve bu sorunları da aşabileceklerini ifade eden Taş, "Farklı sendikalarda, farklı iş kollarında olsak da bir araya gelebilir, güçlerimizi birleştirebiliriz. İşçilerle, öğrencilerle, emekçi tüm kesimlerle birleşerek bu düzeni kavgayla yıkmamız lazım. İşçi sınıfı bu güce sahibiz. Birleşe birleşe kazanacağız" dedi. Her şeyi işçilerin ürettiğini, binaları işçilerin yaptığını ama sözünü söyleyemediğini, işçiler adına başkalarının karar verdiğini ve buna karşı 'Söz İşçide Karar Birlikte' etkinliğinde bir araya geldiklerini burada bulunan işçilerin örgütlenerek mücadeleyi büyütmesi gerektiğini ve bunu başarabileceklerine inandığını vurguladı.
"1 Mayıs'ta Taksim'de Olmak Onurdur"
Her hak arayışlarında engellerle karşılaştıklarını ifade eden Mehmet Taş, bu 1 Mayıs'ta Taksim'e gidelim. Kafamız kolumuz kırılacaksa da burada kırılsın. Gözaltına alınacaksak Taksim için alınalım. 1 Mayıs'ta Taksim'de olmak ve onun için kafamızın kolumuzun kırılması, gözaltına alınmamız onurdur. 1 Mayıs'ta Taksim'de olalım. Bir olalım, birlik olalım" dedi.
"Üreten Yaratan Var Eden İşçi Sınıfıdır"
Şahin Başaraner - KATAŞ-SEN Genel Başkanı: Uzun süredir zindanda olan bir mücadele arkadaşının 'Şiirsiz bir işçi etkinliği tuzsuz ekmeğe benzer' dediğini belirterek 'Kırk Ayaklı Karınca' şiirini okudu. İşçi sınıfına hep umutsuzluğun, yalnızlığın beceriksizliğin layık görüldüğünü belirten Başaraner, ama insanlık tarihinin her zaman üretenin, yaratanın, yoktan var edenin işçi sınıfı olduğunu gösterdiğini vurguladı.
"Sınır Kapılarında Limanlarda Haftalarca Ailelerimizden Ayrı Kalıyoruz"
Bizler her gün bu lanet olası dünyayı döndürmek için deli gibi çalışıyoruz. Bir süredir iktidarın, Türkiye'nin dünyanın taşımacılık ve lojistik merkezi olduğunu vurgulamaya başladığını belirten Başaraner "Ambarlı Limanı'nından Kapıkule'ye, Habur'dan Kırıkkale'ye kadar her yerde dehşetli TIR filoları, limanlarda sürekli bir konteyner giriş-çıkış trafiği olduğunu görüyoruz. Artık şehirler arası yollarda en çok TIR ve kamyon olduğunu görüyoruz. Bunların her birini kullanan arkadaşlarımız evlerinden çocuklarından, ailelerinden haftalarca ayrı kalan şoför arkadaşlarımızdır" dedi.
"Patronlar Karlarını Katlarken İşçinin Emeği Küçülüyor"
Bu şartlarda çalışmanın kader olmadığını ifade eden Başaraner, patronların her 'kriz var' dedikleri dönemden karlarını yüzlerce kat arttırarak çıktıklarını vurguladı. Pandemi döneminde binlerce işçi emekçi ölürken patronların karlarını en yüksek düzeye çıkardıklarını söyledi.
"Bugün yine krizden bahseden sermaye sahiplerinden Koç Grubu yüzde 300, Dabsncı Grubu yüzde 500, Limak yüzde bin büyümüş, işçinin ekmeği dörtte bire düşmüş" dedi.
"Marjinal Olmak Sayıca Az Da Olsa Doğru Yolda Olmaktır"
Burjuva işçi sendikalara değinen Başaraner, işbirlikçi sendikalarının sermayenin istediği iş yerinde işçi kıyımı yaptığını buna karşı mücadele etmek gerektiğini vurguladı. Bağımsız genç mücadele eden sendikaların işçi sınıfı içinde örgütlenmeye başladığını belirten Başaraner 'Mücadeleci sendikalara 'marjinal' diyorlar. Biz bununla gurur duyuyoruz. Doğru yolda olduğumuzu biliyoruz" dedi.
"Mücadeleci Sendikalar Yenilmezdir"
Burjuvazinin 'marjinal'i az olan, uç olan şeklinde tarif tarif ettiğini, ama marjinal olmanın sayı olarak az da olsa doğruyu savunan bundan vazgeçmeyen demek olduğunu ifade eden Başaraner "Bu yüzden de inşaat işçileri yenilmezdir. On kişi olsa da yürür, beş yüz kişi olsa da yürür. Onun için Öğretmen Sendikası yenilmezdir, elli kişiyle Ankara'yı titretir. Onun içindir ki şoförler yalnız olamaz. TIR'ını fabrikanın önüne çekti miydi isterlerse buyursunlar üretim yapsınlar" dedi.
İşçilerin hangi iş kolundan hangi sendikadan olduğunu değil, nasıl bir araya geleceklerini düşünmek ve bunun için mücadele etmek gerektiğini vurguladı.
Başaraner 1 Mayıs'ta Taksim'de olma çağrısında bulundu.
Adana'dan plastik üretiminde çalışan işçilerin video mesajı paylaşıldı.
"Biz Nilüfer Çiçeği Gibi Açtık O Bataklıkta"
Burcu Çıra - Öğretmen Sendikası İstanbul İl Sözcüsü: Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası olarak 4 yıl önce yola çıktıklarında bir çok kişinin 'Yapamazsınız. Bu alan bir bataklık buradan çıkamazsınız' dediğini aktaran Çıra "Biz nilüfer çiçeği gibi açtık o bataklıkta çünkü çok haklı ve meşru bir mücadele veriyoruz. Biz sadece eğitim emekçisi değiliz. Bütün işçi ve emekçilerin eğitimine katkıda bulunan emekçileriz" dedi.
"Bakan Yok Saydığı Özel Sektör Öğretmenlerini Muhatap Almak Zorunda Kaldı"
Devlet açısından bir eğitim emekçisinin değil, bir özel okul patronunun ne kadar kazandığını daha önemli olduğunu ifade eden Çıra, Taban Maaş Hakkı konusunda verdikleri kararlı mücadele sonucunda özel sektörde çalışan öğretmenleri yok sayan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in kendilerini muhatap almak ve görüşmek zorunda kaldığını vurguladı.
"Tekel İşçileri Direnişi Benzetmesinden Gurur Duyduk"
Ankara'da 50 günlük nöbet eylemi sürecinde dayanışmaya gelenlerin "Tekel işçilerinin direnişinden sonra ilk kez böyle bir eylem oldu. Buranın havasını değiştirdiniz canlılık kattınız" denildiğini ve bundan büyük gurur duyduklarını aktaran Çıra, öğretmenlerin direnişinden sonra Meclis Parkı'nın eylemlere kapatıldığını fakat şimdi Mülakat Mağduru Öğretmenler Platformu'nun debraldığını ve eylemlerini bu alanda yaptığını söyledi ve onların mücadelesini selamladı.
İlk günkü heyecan ve kararlılıkla devam edeceklerini vurgulayan Çıra, inşaat işçileriyle yollarının nasıl kesiştiğine değindi.
"İnşaatlarda Çalışıp İş Cinayetlerinde Katlediliyoruz"
Biz atanamıyoruz, mesleğimizi yapamıyoruz ve inşaatlara gidip hiç bilmediğimiz, hiç bir eğitimini almadığımız bu alanda çalışmak zorunda kalıyoruz. Ve İSİG önlemleri alınmadığı için yüksek katlardan düşüp iş cinayetlerinde katlediliyoruz. İşte burada ortaklaşıyoruz inşaat işçileriyle.
"İşsiz Kalıyoruz Şoförlük Yapıyoruz"
Diğer yandan taşımacılık işçileriyle yolumuz kesişiyor. Ek işler yapmak zorunda kalıp gece taksi şoförlüğü yapıyoruz. İşsiz kalıyoruz TIR, kamyon şoförlüğü yapıyoruz. Mesleğimizi bırakıp bu alanlarda çalışmak zorunda kalıyoruz. Görüyoruz ki sorunlarımız ortak. O zaman mücadeleyi de ortaklaştırmak zorundayız."
Kadınlar olarak mobbing, taciz, fiziksel şiddet, her türlü ahlaksızlıkla karşılaştıklarını da ifade eden Çıra kadınların doğumuna kadar devletin müdahale etmeye çalıştığını ve kadınlar olarak da ayrıca mücadele etmek zorunda kaldıklarını söyledi. Özel sektör öğretmenleri olarak diğer iş kollarından sınıf kardeşleriyle birlikte mücadele etmeye bu mücadeleyi büyütmeye devam edeceklerini vurguladı.
İnşaat- Elektrik işçisi Rıfat Yıldırım bağlama eşliğinde küçük bir müzik dinletisi verdi. Hep birlikte İstanbul ve Çav Bella şarkıları söylendi.
"Sermaye Genç İşçileri Çağrı Merkezlerinde Ölüme Sürüklüyor"
Cihan Sezer - Çağrı İş Sendikası Genel Başkanı: Çağrı merkezlerinde çalışan işçilerin sorunlarının diğer iş kollarında çalışan işçilerden farklı olmadığını belirten Sezer "Sermaye inşaatlarda, yollarda öldüremediği genç işçileri çağrı merkezlerinde ölüme sürüklüyor" dedi. Patronların kar hırsıyla uyguladıkları mobbing sonucunda çağrı merkezi çalışanlarının kalp krizi vb nedenlerle yaşamlarını yitirdiğini belirten Sezer, bazı öğretmenlerin, hatta öğrecilerin ek iş olarak çağrı merkezlerinde çalıştığını veok yoğun bir sömürü ve mobbinge maruz kaldıklarını söyledi.
Sezer Sermayenin kar hırsı o düzeye varmış ki, 14 yaşında çocuklar MESEM'ler aracılığıyla sanayide çalıştırılıp iş cinayetlerinde ölüyor" dedi.
"Ya Devlet İş Kolunu Değiştiriyor, Ya Şirket Yetki İtirazında Bulunuyor"
Çağrı İş Sendikası olarak yirmi yıla yakın bir zamandır çağrı merkezlerinde örgütlenme yaptıklarını fakat her yetki aşamasına geldiklerinde ya devletin iş kolunu değiştirdiğini ya da şirketlerin yıllarca mahkemesi süren yetki itirazlarıyla karşılaştıklarını söyledi.
"Sadece Sermayeye Karşı Değil, Devlete Karşı Da Mücadele Etmeliyiz"
Mücadeleyi yalnızca şirketlere sermayeye karşı değil aynı zamanda devlete karşı da verdiklerini çünkü devlet denilen şeyin sermayenin bütünleşmiş cisimleşmiş hali olduğunu belirten Sezer, Ukrayna'da, Filistin'de vb savaşların da yine devletler arasında değil sermayeler arasında bir savaş olduğunu, savaşlarda emekçi halkların öldürüldüğünü söyledi.
İşçi sınıfının örgütsüz olduğu durumlarda sermayenin ve devletin saldırılarını arttırdığını ifade eden Sezer işçi sınıfının daha örgütlü olması gerektiğini söyledi. 1 Mayıs'ta Taksim'i zaptetmenin koşulunun ise sanayide çalışan işçilerin örgütlenerek Taksim'e çıkmalarıyla mümkün olacağını belirtti
"Ya Yok Olacağız Ya Bu Düzeni Yıkıp İnsanca Yaşayacak Bir Yaşamı Kuracağız"
Protesto eylemlerinde gençlerin kararlılığına değinen Sezer, İstanbul Adliyesi'nde arkadaşlarını bekleyen öğrencilerin polisin baskısına, tacizine ve hatta gözaltı yapmasına rağmen alandan ayrılmadığını burada eksik olanın işçi sınıfının katılımı olduğunu vurguladı. İşçi sınıfı gençlerle birlikte bir güç olabildiğinde sermayeye geri adım attırabileceğini belirten Sezer "Tarih başka bir alternatif sunmuyor ya bu düzende yok olacağız, ya da örgütlenerek gerçek gücümüzü kullanarak bu düzeni yıkıp insanca yaşayacağımız dünyayı yaratacağız" dedi.
Merve Yeşilova - Yıldız Teknik Üniversitesi Boykot Komitesi
Üniversitelerden devrimci öğrencilerin işçilere selamını ileten Yeşilova, sınıflı toplumların yarattığı tüm çelişkilerden, işçi sınıfını sömürerek çarklarını döndüren kapitalist sistemde geleceksizlikle boğuşan öğrenci gençlik olduklarını ifade etti.
'Geleceksizleştiriliyor, İş Cinayetlerinde Katlediliyoruz"
Yeşilova şunları söyledi: "Toplumun tümden yıkımına sebep olan bu sistem bizlerin de açlık ve sefalet içinde yaşamamıza sebep oluyor. Yalnızlığa umutsuzluğa ve nihayetinde de intihara sürükleniyoruz. Geleceksizlik çıkmazıyla karşı karşıya kalıyoruz. Öğrenci gençliği gerici antidemokratik ve faşizmin yuvası haline gelmiş okullara hapsediyorlar. MESEM'lerle lise öğrencilerini fabrikalara sanayilere güvencesiz ortamlarda çalıştırarak iş cinayetlerine kurban veriyor. Gençliğin bir kısmı da hakkımız olan ücretsiz, bilimsel akademik, ana dilde eğitimden koparılarak çok düşük ücretlerle güvencesiz çalışmaya mahkum ediliyor.
Ayrıca genç kadınlar olarak hem kapitalist sistem hem de erkek egemen sistemde her gün katlediliyor ve yok sayılıyoruz. Tüm Bu sorunlar bu sistemden çıkış yolu bulamayan bir gençlik yarattı.
"Boykotlar Ördük Ayaklandık Ama Bu Bize Yetmez"
19 Mart'ta Denizlerin üniversitesinde barikatları yıkma iradesini gösterip tüm halkın yüzünü de sokağa çeviren gençler işte böylesine bir ortamdan doğdu. Öğrencilerin gençliğin halka ve halka sokaklara dökülmesi için tek bir tek genel bir bahane yetti bizlere. Bizler o günden bu güne devrimin propagandasını yapıyor ve ayaklanmanın gelmekte olduğunu söylüyoruz. Tüm bu süreçte öğrenciler olarak her gün sokaklara döküldük. Akademilerde boykotlar ördük liselerde ayaklandık ama diyoruz ki bu bize yetmez.
"İşçi Sınıfıyla Yan Yana Gelmeden Devrimde Mesafe Kat Edemeyiz"
Öğrenciler olarak Evet devrimin itici gücü üst dinamik gücüyüz fakat bütün bir halk hareketi olmaksızın işçi sınıfıyla yan yana gelmek sizin devrime giden yolda mesafe kat edemeyiz. Bizler Denizlerin yarattığı mücadele yolundan yürüyenleriz. Ve Denizler öğrenci mücadelesi sürdürürken aynı zamanda kampüslerin sınırlarından taşmayı işçilerle eylemlerde dayanışmayı, anti emperyalist eylemler örgütlenmeyi öğretti bize. Bize bıraktıkları devrimci miras, gerçek bir derimci cüret ve kararlılık göstermeyi öğretti Ve bunu yaparken de işçi sınıfından kopmamayı öğretti.
"1 Mayıs'ta Taksim'e Çağrı Yapan Mücadeleci Sendikalarla Yürüyeceğiz"
Özellikle 1 Mayıs'ta yaklaşırken karşımızda tarihsel bir olarak Taksim'e gerçek bir Mayıs alanına çıkma sorumluluğu duruyor. Biz öğrenci gençlik eylemlerin kızıllaştığı ilk günlerden bugüne Taksim irademizi sokaklara yansıttık. Gezi'den bugüne ayaklanma ruhunu kaybetmediğimizi haykırdık. Biz ilerici gençler düzen içine hapsolmuş sendikalardan, burjuva partilerden ümidimizi çoktan kestik. Ve bizi kurtaracak şeyin kendi örgütlü gücümüz olduğunu biliyoruz. İşte bugün Taksim'i zaptetmemizi sağlayacak olan bu güçtür. Ve bizler 1 Mayıs'ta Taksim'e çağrı yapan mücadeleci sendikalara yüzümüzü dönüyor ve yan yana yürüme talebimizi dile getiriyoruz. İşçi öğrenci birliğini büyütmek için daha fazla mücadele edeceğimizi ifade etmek istiyoruz. Yan yana durduğumuzda bizi yıldırmak için devrimcileri zindana atan bu sömürü düzenini ortadan kaldıracağımız gün gelecektir. Örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez. Ve kapitalizmin barikatlarını yıkmak için 1 Mayıs'ta Taksim'de olacağız."
"Sesimi Duyan Yok Mu?" Çığlığına İlk Koşan İnşaat İşçileri Ve Şoförler Oldu"
Cabir Yeşildal - Yapı Yol-İş Sendikası -Hatay 2023'te yaşanan deprem sürecinde sendika ile tanıştığını belirten Yeşildal, depremzedelerin mücadelesiyle sınıf mücadelesi ayrı gibi görünse de aslında hepsinin bir sınıf mücadelesi olduğunu belirtti.
Depremde enkaz altında kalanların "Sesimi duyan yok mu?" çığlığına ilk koşanların inşaat işçileri ve şoförler olduğunu vurgulayan Yeşildal "Deprem bize birlik ve dayanışmanın önemini yaşadığımız acıyla gösterdi" dedi.
Yeşildal sözlerine şöyle devam etti: "Burjuvazinin bize sunduğu yaşam, söylediği söz bizim için değil. Bu yaşam koşulları bu düzen bizden yana değil. Şimdi omuz omuza durma zamanıdır. İşçi sınıfının gerçek sendikaları burada. Sözün ve kararın işçi sınıfında olacağı günler yakındır.
"İşçi Sınıfı Acıların Yaşanmadığı O Mutlu Yarınları Kuracaktır"
Kentleri biz inşa ediyoruz ama bizim başımıza yıkılıyor. Emeğimizi çalan burjuvalar bu binanın demirini, kumunu, çimentosunu çalıyor. Burjuvazı hırsız ve katildir. Birleşerek mücadeleyi büyüterek sömürünün olmadığı bir dünyayı yarattığımızda yıkılmayan kentleri de kurmuş olacağız ve deprem gibi büyük acıları halklar bir daha yaşamayacak. İşçi sınıfı bu anlamda mücadeleyi sadece kendisi için değil bütün insanlık adına yürütüyor. İşçi sınıfı büyüyen ne mücadele eden doğanın acımasızca katledilmesine son verecek o mutlu yarınları yaratacaktır. "
"Mobbing Sessiz Bir İşkenceye Dönüşüyor"
Sema Akın - Hizmet Sektörü İşçisi: Barista olarak çalıştığını belirten Akın, sadece dayanışmayı güçlendirmek değil, yaşadıkları haksızlıklara, mobbinge karşı da ses olmak içi bir araya geldiklerini söyledi. Emekçilerin çalışırken yalnızca ücretlerini almak için değil, onurlarını, geleceklerini korumak için de mücadele verdiğini ifade eden Akın, mobbing zamanla sessiz bir işkenceye dönüştüğünü vurguladı. İşçilerin susturulmaya, sindirilmeye, yıldırılmaya çalışıldığını fakat susmayacaklarını çünkü yalnız olmadıklarını ve omuz omuza verdiklerinde emeklerinin karşılığını alabileceklerini, baskılara karşı gelebilecek lerini söyledi.
"Birlik Olursak Hiçbir Güç Karşımızda Duramaz"
Akın "Artık susma değil, konuşma zamanı. Haksızlığa uğrayan tek bir arkadaşımız kalmayıncaya kadar mücadelemizi büyütmeye devam edeceğiz. Birlikte olursak karşımızda hiçbir güç duramaz. Dayanışmayla ve birlikte kalalım" dedi.
"Birlik Olduğumuzda Nasıl Güçlü Olduğumuzu Anladık"
Fatih Pak - Petro Kimya İşçisi: "Söz İşçide Karar Birlikte" sloganını öneren petrokimya işçisi Fatih Pak, çalıştığı boya fabrikasında sendikal örgütlenme sürecini anlattı. Sendikal çoğunluğu sağladıkları da ve birlik olduklarında nasıl güçlü olduklarını fark ettiklerini söyledi.
Kazanımlarının yalnızca ücretlerinin iyileştirilmesi değil asıl olarak insanca bir çalışma ve yaşama kavuşmak olduğunu vurgulayan Pak, "Birleşmek her zaman kazandırır ve zafere götürür o yüzden birleşirsek başaramayacağımız hiçbir şey yok" dedi.
"Birlik Olursak Taksim'i De Alırız İşçilerin İktidarının Da Kurabiliriz"
"1 Mayıs'ta Taksim'de olacağını belirten Pak, birleşirsek Taksim'i de alırız, işçilerin iktidarını da kurabiliriz" diyen Pak insanların baskılara karşı bir yere kadar dayandığını ve en sonunda ayaklanmanın patlak verdiğini bunu iktidarın da gördüğünü söyledi. 1 Mayıs'ta Taksim'de olacağız diyerek sözlerini tamamladı.
"Tüm Çağların Kirinden Kurtulmak İçin Devrime İhtiyacımız Var"
Ali Ekber Sever - İnşaat İşçisi: Onbir yıl tutsak olduğunu söyleyen Sever 2013'ten sonra ilk kez kalabalık bir işçi kitlesiyle bir arada olduğunu belirtti.
"İnsanlığı tüm çağların kirinden kurtarmak için bir devrime ihtiyacımız var. Devrim zaferr ulaşana toplum değişimi sağlayıncaya kadar da hiçbir hedef son değildir" diyen Sever 2013'te Gezi Ayaklanması'nda tutuklandığını çıktıktan sonra da ikinci bir ayaklanmaya karşılaştığını belirtti.
İşçilerin sorunlarını anlattığını fakat çözümün de nasıl olacağını konuşmak zorunda olduklarını ifade etti.
İşçilerin nerede olursa olsun, evde mahallede, okulda, semtte her yerde komitelerde örgütlenmek gerektiğini belirten Sever işbirlikçi sebdikalardaki işçilerin de bu şekilde mücadeleye katabiliceklerini söyledi.
İşçilerin bedeller ödeyerek kazandıkları tüm haklarının gasp edildiğini söyleyen Sever, işçilerin haklarını korumasının tek yolunun işçi sınıfının iktidarını kurmak olduğunu vurguladı.
"İşçiler Tüm Toplumun Sorunlarıyla İlgilenmek Zorundadır"
"İşçiler sadece kendi sorunlarıyla sınırlı olamaz. Öğrencilerin yaptığı çağrıyı biz tüm topluma yapmalıyız. Tüm toplumun sorunlarıyla ilgilenmek zorundayız. Bu bizim tarihsel ve sınıfsal sorumluluğumuzdur" dedi.
1 Mayıs'ta Taksim'de olmanın her işçinin hakkı olduğunu ve bu hakkın bahşedilmediğni bu hakkı işçilerin canı kanı pahasına kazandığını söyleyen Sever, "1 Mayıs Alanı Taksim'i kızıllaştıracağız. Bu bir alan kavgası değil burjuvaziyle bir irade savaşıdır. Bu burjuvaziyle bir alan kavgası değil, burjuvaziyle verilen sınıf kavgasının bugünkü koşullarda geldiği noktadır. Taksim'e sırtını dönen, yüzünü işçi sınıfının karşısındaki burjuvaziye dönüyor, faşizmle birlikte yürüyor demektir.İktidar dışında her şey hiçbir şeydir. Bizim hedefimiz iktidar olmalıdır" dedi.
Salonda"Fabrikalar Tarlalar Siyasi İktidar Her Şey Emeğin Olacak' " sloganı atıldı.
"Öğrenciler, Kadınlar İşçiler Olarak Örgütlenmeliyiz"
Muhammed Hizmetçi - Çevirmen İşçi sınıfının uzun bir mücadele tarihi olduğunu, işçi sınıfının ortasında durduğunu ifade eden Hizmetçi, sendikaların 1 Mayıs görüşmelerine katıldığını ve onlar açısından durumun umutsuz olduğunu söyledi. İşçi sınıfı güçlü bir şekilde örgütlenmediği sürece birilerinin arka planda kararlar almaya ve işçileri yönlendirmeye devam edeceğini vurgulayan Hizmetçi bu nedenle gençler, kadınlar, işçiler her alanda örgütlenmeyi büyütmek gerektiğini söyledi.
"Katliamları, Savaşları Yıkımları Durduracak Olan İşçi Sınıfıdır"
Hizmetçi "İşçi sınıfının örgütlü müdahalesi olmadığı için katliamlar, yıkımlar, savaşlar durmuyor. NATO büyük bir yıkım savaşına hazırlanıyor ve bunu durduracak olan da örgütlü bir işçi sınıfıdır" dedi.
Antakyalı ve ezilen bir ulustan olduğunu ifade eden Hizmetçi "Yanı başımızda Lazkiye'de halk katlediliyor. Aynı katliamı Kürt halkı yaşadı. Bu katliamları durduracak olan işçi sınıfının örgütlü mücadelesi ve faşizmi yıkıp kendi iktidarını kurma meselesidir. Buradan çıkan her işçi arkadaşımız gerçekten sınıfın devrimci bir temsilcisi olarak hareket etmelidir. Birilerinin söz kurmasını bekleyemeyiz. Sokağa çağrı yaparken de doğru olanı yaptığımızı ve karşılık bulucağını da düşünmüyorum. Şimdi harekete geçme pratik faaliyete geçme zamanıdır" dedi.
Etkinliği yöneten divan üyeleri, işçilerin konuşmalarında yer alan önerileri maddeler halinde okuyarak aktardı. Ve sözü kapanış konuşması yapmak üzere KATAŞ-SEN Genel Başkanı Şahin Başaraner'e verdi.
"Mücadeleci Sendikaların Talep Ve Önerileri De Buradaki Talep Ve Öneriler"
Şahin Başaraner, Mücadeleci Sendikaların bir kaç gün önce yayınladığı taleplerin ve önerilerin de burada belirtilen taleplerle aynı olduğunu ifade etti. Çözüm önerilerinin de ortak hareket etme ve birlik olmak şeklinde ifade edildiğini söyleyen Başaraner, bunun sendikada, komitede, mecliste mi olacak tartışmasının değil nasıl birlik olunacağının yollarının arandığını belirtti.
1 Mayıs'ta Taksim'de olma hedefinin net olduğunu ve bunun bir alternatifi olmadığını vurgulayan Başaraner, bu yıl Taksim hedefinin en geniş sendikal ve demokratik, siyasi çevrelerle gençlerle birlikte ele geçirmek olduğunu söyledi.
"Emeğin İktidarını Kurmak İçin Gecemizi Gündüzümüze Katarak Çalışmalıyız"
Başaraner konuşmasının devamında "Yolumuz uzun ama bir işe başlayacak bir yolu yürüyeceksek ancak derinlere doğru inerek bunu başarabiliriz. Yoksulların, işçilerin, emekçilerin, işsizlerin, gençlerin sofrasında yeri olmayanın onların düğününde sözü olmaz. Her gün OSB'lere dönüp bakmadan, esnek çalışma sistemiyle tepemize bindiğine bakmadan, güvencesizlerin alanına bakmadan, 20 saat direksiyon sallayan şoförün gözünün içine bakmadan bu işi anlayamayız. İnşaatlarda ölümle her gün yüzyüze olan inşaat işçisinin nasırlı ellerini tutmadan örgütlenme gerçek değildir. Tekstilde kimyasallar içinde, fason üretim için bodrum katlarında zehirlenen işçi kadınları anlamadan yapamayız. Onun için döndüğümüz, döneceğimiz yer buralardır. Emeğin iktidarından bahsediyorsak, gecemizi, gündüzümüzü, yarınımızı işçilerle birlikte geçirmeliyiz. Saraçhane'de olan binlerce gencin gözlerindeki ışığı görüyoruz. İşçilerle, gençlerle birleşeceğiz. Burada konuşulanları karşılığını bulunduğumuz her yerde vermeliyiz. Ele ele yürek yüreğe bu yolu hep birlikte yürüyelim" dedi.
Etkinlik hep birlikte"1 Mayıs'ta 1 Mayıs Alanı Taksim'e" sloganı atarak ve toplu fotoğraf çekilerek sona erdi.