Beklenti, dinci faşist iktidarın başının Bağdat seferinden sonra saldırının başlayacağı idi. Hayır, beklemediler! ...

Gilbert Mercier'in telesurtv.net'te 10 Mayıs'ta yayınlanan yazısında Covid-19 sonrası dünyanın nasıl olacağına dair tahminlerde bulunmanın zor olacağı, ama kartların yeniden karıldığı söyleniyor.

Covid-19 krizinin zirve yapması için daha aylar varken inanılmaz bir hızla yayıldığına dikkat çekilen yazıda, ana akım medya ve politika yapıcı olarak adlandırılanların şaşkın ve kafa karışıklığı içinde oldukları; katlanarak artan vaka ve ölüm sayılarını, maske ve solutaçların dağıtımlarını ve geçici hastane kurulumlarını gösteren grafikler arasında kayboldukları belirtiliyor. Her yerde morgların dolduğu ve krematoryumlarda tam kapasite kadavraların yakıldığı söyleniyor.

Gözle görülür bir ölüm korkusu her yeri kaplarken, 2 bin 20 üyeli milyarderler sınıfı ve onların dünya çapındaki vekillerinin gözü başka grafiklerde: ölüm grafikleri gibi gitmeyen, ama daha dramatik bir yapıya ulaşan grafiklerde... Yani Covid-19, tüm finans pazarlarının çökmesine ve petrol fiyatlarının tepetaklak düşmesine sebep oldu. Bu, Büyük Covid-19 Depresyonu.

Evrenin Hakimleri olarak adlandırılanlar üzerlerine ışık tutulmuş tavşan gibi korkuya kapıldılar, ancak henüz insanların ve kaynakların vahşice sömürülmesinin üzerine inşa edilen karmaşık eserlerinin kumdan yapılmış kaleler gibi dayanıksız olduğunu farketmediler. Küresel kapitalizmi yerinden oynatanın bir gelgit akıntısı değil, gelen, her yerde kıyıya vuran dev bir tusunami.

Gilbert, kendilerine politik liderler diyenlerin çok dikkat etmeleri gerektiğini, pandemiden önceki dünya düzenini geri getireceklerini düşünüyorlarsa bunun büyük bir hata olduğunu söylüyor. Beğenin ya da beğenmeyin diyor, Covid-19 dünya üzerinde insan macerasında yeni bir çağın başlangıcına işaret ediyor. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bu nedenle bizlerin sadece kriz senaryoları üzerinde değil, bunun sonrası üzerinde de ciddi olarak düşünmemiz gerekiyor.

Daha kötü olacağına dair bir çok senaryo her yerde konuşuluyor. Bunlardan biri bazı ilk emarelerinin görüldüğü üzere küreselleşmenin patlaması ve popülist faşist devletlerin yükselmesi düşüncesi, ikincisi ve daha kötüsü, tüm insan nüfusu üzerinde canavarca bir otoriter dünya düzeni kurmak için milyarderler sınıfı ve onların vekillerinin harekete geçmesi...

Bu trend AB'de başladı. Pandeminin İtalya'da patlak göstermesiyle beraber birlik içindeki sınırlar kapandı, Çin, Rusya ve Küba İtalya'ya yardım etme konusunda Fransa, Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinden çok daha aktif davrandılar. Sanki Trump'ın "önce benim ülkem" doktrini Avrupa'da zemin bulmuş gibi. Böylesi uç küresel krizlerde neo-faşist güçlü adam olma eğilimlerinin artıyor.

Gilbert, bunun daha fazla bir karabasan senaryo olduğunu, insanın bir küresel Covid-19 darbe işbirliğinin her yıl Davos'ta toplanan bazı Evrenin Hakimleri ya da daha kötüsü çok gizli Bilderberg Grubunun şeytani aklına gelebileceğini hesaba katamayabileceğini belirtiyor. Küresel ekonominin çöküş içinde olması gerçeğine karşın, milyarderler sınıfına çalışan politika yapıcılar, kontrolü devam ettirmek istiyorlar. Bunlar, insanları baskıcı önlemleri kabule götüren pandemi düşüncesinin kontrol edebildikleri medya aracılığıyla sonsuza değin sürdürülebileceğini düşünmüş olabilirler. Açık ki, nüfusun ancak belirli bir kesiminin bütünüyle hareket etme ve bir araya gelme özgürlüğünü yeniden kazanması mümkün olabilecek. Bu arada eski, ortalama işçiler ve koşullarına razı olmayanlar bir yerlere kapatılacaklar; üstelik uslu AI robotlarla değiştirilebileceklerine göre kim kapitalist üretim bantlarında başbelası insanlara ihtiyaç duyar ki!

Bazı insanların böyle şeytani yolları düşündüklerini, ama bunların unuttuğu şeyin serbest pazar ekonomisinin çoktan çökmüş olduğu gerçeğini hatırlatıyor. Bugün CIA'sından Mossad'ına bir çok istihbarat örgütünün maske ve test kitleri trafiğine el koymak için birbiriyle yarıştıklarını belirtiyor. Covid-19'un kapitalizmin son oyununun tetiğini çektiğini söylüyor ve vurguluyor: Devrimleri getiren baskı ve açlıktır; ideolojiler değildir.

Covid-19 krizi, finansal pazarları ve küresel ekonomiyi vurdukça, akıllı neoliberal hükümetlerin feodalizm döneminde soyluların başvurdukları bazı numaraları kullanıyorlar. Lordlar, kötü ürün aldıkları zaman kıtlık zamanı aç kalan köylülere şatolarından bir kaç altın ya da gümüş sikke atarlarmış. Şimdi aynı şeyi Sam Amca ve Avrupa ülkeleri yapıyor.

Bununla birlikte milyonlarca insanın zaten işsiz kaldığını belirtiyor Gilbert. Sadece ABD'de 16 Mart'tan beri 10 milyon işsizin tespit edildiğini söylüyor. Milyonlarca insanın yiyecek için yiyecek bankalarına başvurduğunu; bunu ciddi sosyal kargaşalıkların önüne geçmek için hükümetlerin başvurdukları bir yöntem olduğunun altını çiziyor. Dikkatli bir çalışma dünya tarihindeki devrimci süreçlerin, insanları devrimin şiddetine yönelten şeyin ulvi ideolojiler değil, sefalet ve umutsuzluk olduğunu gösterecektir. Pratik olarak baskı ve açlığın kombinasyonu insanları kendi sınırlarını zorlamaya itiyor. Eğer hiçbir şeye sahip değilseniz kaybedecek bir şeyiniz de yoktur. Yiyecek sıkıntısı yiyecek zincirlerinin kopmasından, birilerinin stoklamasından kaynaklanıyor.

Otoriter hükümetler pandemiyle mücadelede havuç politikasından çok sopa politikasını uyguuyor. Filippinler’de Rodrigo Duterte Covid-19 yasaklarına karşı gelenlerin vurularak öldürülmesini söyledi. Hindistan'da polis insanları sopalarla dövdü, Kenya'da benzer vahşet uygulanıyor. Fakat polis ve asker şiddeti ateşi düşürmekte başarılı olamıyor. Polis ve askerin hepsinin hükümetlerine bağlı olmalarında dahi sayıları milyonlarca insanı durdurmaya yetmeyecek; açlık ve baskı eninde sonunda korkusuz bir kolektif öfke yaratır ve bu devrimin gerçekliğidir.

Küresel problemler ancak enternasyonal bir işbirliği ile aşılabilir. Bunu şu aşamada başarabilecek olan Birleşmiş Milletler’dir. Orada da 5 ülke nükleer ve askeri güçleri nedeniyle Güvenlik Konseyi'nde söz ve karar hakkına sahip.

Yazısının sonunda Gilbert, ironik bir biçimde küresel kapitalist sistemin bir çok açıdan hasta olduğunu; ateşinin çıktığını, öksürdüğünü ve koku ve tat alma duyularını yitirdiğini ve doğrusunu söylemek gerekirse, yaşam destek ünitesine bağlı olduğunu söylüyor.


Not: Telesurtv.net’ten özet çeviri yapılmıştır.

Çorlu'da 25 kişinin can verdiği tren kazası davasında karar çıktı. Dönemin TCDD Bölge Müdürü Nihat Aslan'a 15 yıl, Levent Meriçli'ye taksirle ölüme sebebiyetten 9 yıl 2 ay, Mümin ...

Beş yıl önce İşçi Temsilcileri Konseyi Hazırlık Komitesi toplantılarının birinde serbest kürsüye çıkan bir işçi, “İlk defa buradayım, bu taraftayım. Yıllardır işçiyim, send...

1 Mayıs yaklaşırken sendikaların 1 Mayıs çalışmaları ve çağrıları da yoğun bir biçimde devam ediyor. ...

  Özel Evrim Okulları'nda öğretmenlik yaparken sendikal nedenle işten çıkarılan Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Genel Başkanı Eren Edebali'nin açtığı işe iade davası İstanb...

“İnsanlık onuru için Ermeni Soykırımı ile yüzleşelim, faşizmle hesaplaşalım” diyen HBDH Yürütme Komitesi, 24 Nisan 1915 yılının Ermeni halkımıza karşı soykırımının başla...

İHD İstanbul Şubesi, "Ermeni soykırımı tanı, af dile, tazmin et" diyerek Ermeni soykırımının 109. yılında bir basın toplantısı düzenledi. ...

Çıraklık okulları diye bildiğimiz ama çocuk işçiliğinin yasallaştırılmasından başka bir şey olmayan Mesleki Eğitim Merkezi / MESEM adlı proje 2022 yılında MEB tarafından başlat...

HBDH Yürütme Komitesi, 24 Nisan günü bir açıklama yayınlayarak Kürdistan’a ve Kürt halkına yönelik saldırıları protesto etti. ...

Davul zurna çalarak ilan ettiler işgal saldırısının gelişini. Bilinen, görülen bir olguydu bu. Hakan Fidan, İbrahim Kalın mekik dokuyup durdular bölgede. Daha seçimlerden önce cümle c...

Arama

 

LENİNİST TEORİ

ÖNSÖZ

           Tüm Sayılar

Yeni Kitaplarımız

E-Kitap

Tüm E-Kitaplar için resme tıklayınız...

Devrimin Çağrısı

 

Editoryal 2023-2

 

Zafere Kadar Genç Yoldaş

Ukrayna Kimin Savaşı

 

Dergilerle Kısa Tarih