Beklenti, dinci faşist iktidarın başının Bağdat seferinden sonra saldırının başlayacağı idi. Hayır, beklemediler! ...

Bıçak artık gerçekten kemikte! Zaten birikmiş çözümsüz sorunlarımız vardı dağ gibi. Salgın bunların hepsini birleştirdi.

En temel sorunlarımızı bile çözemediğimiz bu sistem, salgınla birlikte tam bir enkaza döndü. Ve biz, emeğiyle geçinen büyük çoğunluk, şimdi bu enkazın altındayız.

Bu devletten, bu zenginlerin düzeninden bize en ufak bir fayda yok. Ekmeğimizle sağlığımız arasında tercihe zorlanıyoruz! Ekmeksiz sağlık mümkün mü? Ya sağlıksız ekmek?

Salgının yayılmaması için pek çok küçük işletme kapatılıyor. Evet, gerekli bir önlem. Ya bu küçük işletme sahiplerinin borçları, vergileri, kredileri? Bu işletmelerde çalışan işçilerin yiyecek ekmekleri? En ufak, ama en ufak bir destek yok bu kapitalist devletten!

Patronlara yine paketler hazırlanıyor. Her kapitalist devlet, gücüne göre milyarlar akıtıyor patronlara. IMF 1,5 trilyon Dolar hazır diye müjde veriyor kodamanlara. Ama işçilerin sağlığı için en ufak bir destek sunmuyorlar. Dahası, fabrikalar harıl harıl çalışmaya devam ediyor. İşçinin can güvenliğini düşünen yok. Sağlığı için evinde kalacak olsa, yiyecek ekmeği yok! Ücretli izin diye bas bas bağırıyor işçiler, duyan yok!

Evet, bu sistem bizi işte böyle açmazlara savurdu bu kıyamet günlerinde! Kendi sağlığımız ve tüm toplumun sağlığı için “kendimizi karantinaya alalım” deniyor. Ama fabrikalar, atölyeler, ofisler, şantiyeler harıl harıl çalışmaya devam ediyor. En sağlıksız şartlarda doluştuğumuz servislerle toplu taşımalarla üretim alanlarımıza akmaya devam ediyoruz. İşimizin başında gün boyu en sağlıksız şartlarda çalışıyoruz. Virüs kaptık mı, kapacak mıyız, sevdiklerimize bulaştıracak mıyız bilmiyoruz… Tüm bu risklere rağmen üretimin durdurulmasını talep etmeye bile korkuyoruz. Korkuyoruz, çünkü yiyecek ekmeğimiz yok. Korkuyoruz, çünkü kiramızı ödeyecek, faturalarımızı ödeyecek paramız yok. Evde kalın diyorlar, bu kapitalist sistemde evde kalmak ancak zenginlere mahsus bir yöntem, bir ayrıcalık…

Evde kalalım, evet. Peki, ücretli izin? Parasız sağlık hizmetleri? Biriken borçlar? Faturalar? Kira? Evlere destek hizmeti?

Talep etmekle kalmayacağız. İspanya’daki İtalya’daki işçiler gibi ücretli izin hakkımızı bizzat grev yaparak elde edeceğiz. Madem onlar sağlığımızı, yakınlarımızın sağlığını, yaşamlarını hiçe sayıyor; madem onlar yiyecek ekmek derdimizi hiçe sayıyor; madem onlar öğrencileri yurtlardan sokaklara atıyor… Biz de fiili olarak tüm bu haklarımızı almak için harekete geçeceğiz. Vergileri ödemeyeceğiz, kredi borçlarını, faturaları ödemeyeceğiz, üretimi fiilen durduracağız, grev yaparak “ücretli izin” hakkımızı kullanacağız. ABD’de evsizlerin yaptığı gibi boş binaları işgal ederek barınma hakkımıza sahip çıkacağız.

Anlı şanlı koca devletlerin salgın karşısında nasıl yerlere serildiğini, nasıl çözümsüz kaldıklarını gördük, görüyoruz. Hiçbirinde işçilerin, emekçilerin zerrece umursanmadığının ama dev şirketleri desteklemek adına milyarların hemen devreye sokulduğunun tanığıyız. Bizde ise en ufak bir doğru bilgilendirme bile yapılmadığının canlı şahidiyiz. En ufak bir önlem alınmadığını, kelimenin gerçek anlamıyla işimizin şansa kaldığını görüyoruz. Hayatımıza, sevdiklerimizin hayatına kasteden bu sistem artık tarihin çöplüğüne gömülmelidir!

Sesimizi duyan herkese çağrımızdır. Bırakın sağlığımızı, hayatlarımızın devamlılığını bile bu sistemde korumamız gün geçtikçe imkansızlaşıyor. Dün kıta yangınlarıyla, savaşlarla, intiharlarla yüz yüzeydik, bugün korona ile… Peki yarın? Yarının bize hangi felaketi getireceğini düşünmekten yorulmadık mı?

Yalnız kalmayalım, dayanışmayı örelim. Örgütlü hareket edelim. Mümkün olan her platformda güçlerimizi birleştirelim. Komiteler, mahalle meclisleri, Whatsapp grupları, sosyal paylaşım ağları, telefon uygulamaları… aklımıza gelebilecek her araç güçlerimizi birleştirmemize hizmet edecek. Bu artık bizim için varlık yokluk sorunu, hayatta kalma sorunu!

Bu “virüs”ten kurtulmamız lazım!

Çorlu'da 25 kişinin can verdiği tren kazası davasında karar çıktı. Dönemin TCDD Bölge Müdürü Nihat Aslan'a 15 yıl, Levent Meriçli'ye taksirle ölüme sebebiyetten 9 yıl 2 ay, Mümin ...

Beş yıl önce İşçi Temsilcileri Konseyi Hazırlık Komitesi toplantılarının birinde serbest kürsüye çıkan bir işçi, “İlk defa buradayım, bu taraftayım. Yıllardır işçiyim, send...

1 Mayıs yaklaşırken sendikaların 1 Mayıs çalışmaları ve çağrıları da yoğun bir biçimde devam ediyor. ...

  Özel Evrim Okulları'nda öğretmenlik yaparken sendikal nedenle işten çıkarılan Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Genel Başkanı Eren Edebali'nin açtığı işe iade davası İstanb...

“İnsanlık onuru için Ermeni Soykırımı ile yüzleşelim, faşizmle hesaplaşalım” diyen HBDH Yürütme Komitesi, 24 Nisan 1915 yılının Ermeni halkımıza karşı soykırımının başla...

İHD İstanbul Şubesi, "Ermeni soykırımı tanı, af dile, tazmin et" diyerek Ermeni soykırımının 109. yılında bir basın toplantısı düzenledi. ...

Çıraklık okulları diye bildiğimiz ama çocuk işçiliğinin yasallaştırılmasından başka bir şey olmayan Mesleki Eğitim Merkezi / MESEM adlı proje 2022 yılında MEB tarafından başlat...

HBDH Yürütme Komitesi, 24 Nisan günü bir açıklama yayınlayarak Kürdistan’a ve Kürt halkına yönelik saldırıları protesto etti. ...

Davul zurna çalarak ilan ettiler işgal saldırısının gelişini. Bilinen, görülen bir olguydu bu. Hakan Fidan, İbrahim Kalın mekik dokuyup durdular bölgede. Daha seçimlerden önce cümle c...

Arama

 

LENİNİST TEORİ

ÖNSÖZ

           Tüm Sayılar

Yeni Kitaplarımız

E-Kitap

Tüm E-Kitaplar için resme tıklayınız...

Devrimin Çağrısı

 

Editoryal 2023-2

 

Zafere Kadar Genç Yoldaş

Ukrayna Kimin Savaşı

 

Dergilerle Kısa Tarih