Türkiye ve Kürdistan’da egemen toplum biçimi olan burjuva toplumun derin bir bunalım içinde olduğunu, burjuva toplumun birbirine düşman iki kampa bölündüğünü sokaktaki çoğu insan net bir şekilde görebiliyor. Fabrikada, okulda, üniversitelerde, işyerlerinde, emekçi semtlerde toplumun geniş kesimlerinin dinci-faşizmin ve bilfiil sermayenin egemenliğini destekleyenler ile buna karşı olanlar şeklinde bölünmüş olduğunu görebiliyoruz.
Bir yandan devrim ile karşı-devrim arasında keskin bir kapışma devam ederken, diğer taraftan da devrim cephesinin farklı mücadele alanlarında da reformizm ile devrimci güçler arasında bir kapışma sürüyor. Bunları en net olarak görebildiğimiz yerlerden bir tanesi de öğrenci gençlik faaliyetidir. Bu yazımızda hem bu kapışma üzerinde duracağız hem de öğrenci hareketinin bulunduğu duruma dair kendi özeleştirilerimizi de vererek bir perspektif ortaya koymaya çalışacağız.
Öğrenci gençlik mücadelesinde ne gibi yaklaşımlar var? Bu yaklaşımlar bu dönemde mücadelenin ihtiyaçlarını karşılayabiliyor mu?
Öğrenci gençliğin kendi özgül sorunları bizzat sistemin kendisinden kaynaklandığı için bu sorunların ortadan kalkması da sistemin ortadan kalkmasına bağlıdır. Öğrenci gençliğin sorunlarının çözümüne dair iki temel farklı yaklaşım var. Bunlardan birincisi, sorunların bu düzen içinde çözülebileceği, taleplerin karşılanabileceği yaklaşımı. İkincisi, sorunların köklü çözümünün ancak sistemin kendisinin ortadan kaldırılmasıyla gerçekleşebileceği yaklaşımıdır. Devrimci öğrenciler öğrenci hareketinin toplumsal mücadeleden bağımsız olmadığını faşizmin, tekelci gericiliğin egemen olduğu iki ülkede faşizmin yıkılmadan halk demokrasisi tesis edilmeden, akademi, liseler, eğitim sistemi üzerindeki yoğun devlet baskısı kaldırılmadan akademik özgürlüğün sağlanamayacağını savunuyorlar.
Politik özgürlük ile akademik özgürlüğün diyalektik ilişki bütünlüğü düşünüldüğünde doğru bilimsel yaklaşım budur. Fakat bilimsel, doğru yaklaşım öğrenci gençlik saflarında kendiliğinden ya da kolayca egemen olmuyor. Sosyal reformist güçler ve burjuva karşı devrimci güçler de öğrenci gençlik arasında çalışma yaparak öğrenci gençliği etkilemeye çalışıyor. Üstelik bunlar burjuva ideolojisinin ve düzenin maddi-manevi gücünü arkasına aldıkları için daha etkili olabiliyorlar.
Buna karşılık devrimci öğrencilerin yapabilecekleri en önemli şey, daha yoğun çalışarak öğrenci gençliğin geniş kitlesine ulaşmak, onlarla bire bir ilişki kurmak, düşüncelerinin doğruluğunu ikna edici biçimde göstermektir. Görüşlerimiz ancak geniş öğrenci kitleleri tarafından benimsendiğinde maddi bir güce dönüşürler.
OHAL döneminde ve daha sonrasında devam eden süreçte öğrenci gençliğin hareket alanının daralmasının nedenleri nelerdir?
Öğrenci gençlik hareketi bizim coğrafyalarımızda kendi başına yürüyen, kitle hareketi geri düşse de hareketi ileriye taşıyabilen bir noktada değil. Gezi ile birlikte yükselen, 6-8 Ekim’de ve daha sonrasında Sur-Cizre ile devam eden ayaklanma süreci, faşist devletin çok yoğun baskı ve saldırısıyla karşılaştı. Binlerce tutuklama, gözaltı terörü, ajanlaştırma faaliyeti, disiplin cezaları, okuldan atmalar bu baskı örneklerinden sadece birkaçıdır.
Tekelci sermaye bütün baskı aygıtlarını ve otoriteyi merkezileştirdi. Sivil faşist güçleri örgütleyip silahlandırdı. Üniversitelerde, sokaklarda, liselerde öğrenci gençliğin geniş unsurlarının katılımı ile güçlü olan hareket bu ağır baskı koşulları karşısında geriledi. Devrimci güçlerin hareketin başında olmamalarının bu gerilemede önemli etkisi oldu. Fakat bu geri çekilme insanların yılması, korkudan devrimcilere sırtını dönmesi, siyasetten uzaklaşması biçiminde gerçekleşmedi. Aksine gençlik kitleleri içerisinde devrim saflarına olan ilgi ve sempati daha da artmış durumda. Krizin yarattığı geleceksizlik, çürümüşlük, piyasacı eğitime karşı, akademiden bilimin tasfiyesine karşı ciddi bir öfke ve politize olma durumu var. Fakat bu politize olma durumuna devrimci öğrenciler yeterince yön veremediği, yeni gençlik unsurlarına daha etkili temas edemediği sürece, gençlik kitlelerinin mücadeleye bağımsız katılımı daha düşük olacaktır. Ayrıca siyasal çalışma yürüten biz devrimci güçlerin hareket alanı daha da daralacaktır.
Öyleyse ne yapmalıyız ve öğrenci gençlik kitlelerini saflarımıza, devrim saflarına nasıl kazanabiliriz? İşte bu soruların yanıtını bulmak zorundayız.
Devrimci mücadelede temel araçlarımızdan biri, eleştiri-özeleştiri mekanizmasını daima çalıştırmaktır. Bu yazımızın konusu da aslında yürüttüğümüz öğrenci çalışmasına dair bir değerlendirme yazısıdır. Bu yüzden eksik, yanlış gördüğümüzü mahkum etmekten, politik bir dille yapıcı bir şekilde eleştirmekten ve eksik bıraktığımızın özeleştirisini vermekten çekinmeyeceğiz. Öğrenci gençliği devrim saflarına örgütlemek, akademizme ve reformizme karşı amansız bir mücadele vermek biz DÖB’lülerin bir görevidir.
OHAL öncesinde, OHAL boyunca ve OHAL’den sonraki süreçte hiçbir zaman fırtına geçsin, bugün bekleyelim yarın doğruluruz yaklaşımına sahip olmadık, daha fazla insana ulaşmak için çabaladık, baskılara rağmen mücadeleyi sürdürdük. Buna karşılık, bizim dışımızdaki güçlerde, bu zor dönemlerde bekleme, pasif kalma yaklaşımları çok yaygınlaştı, hatta birçok siyasal örgüt hareket edemez duruma geldi. Bu olumsuz hava mücadeleci öğrenci kitlesine de yansıdı. Öğrenci kitlesinde devrimcilere karşı oluşan güvensizliği telafi etmek kolay değil. Bu zaman, çaba ve sabır gerektiren bir durum.
Ancak buradan karamsar bir havaya kapılıyor değiliz. Önümüzdeki güçlükleri aşmak için gerekli enerji, zaman, kararlılık ve cesarete sahibiz. Devrimci iddiayı taşımak, bunda ısrar etmek bizleri diğerlerinden ayıran, kitlede bize dair güveni, bağları tesis edecek şeydir. Bu yüzden bugün ne yapmalı ve nasıl yapmalı soruları çevredeki ilişkilerimiz tarafından daha sık soruluyor.
Şimdi politik ve akademik özgürlük için mücadelede ısrar etmek; mücadele araç ve biçimleri doğru biçimde belirlemek gerekiyor. Geniş gençlik kesimlerine gitmekten, tartışmaktan, ısrar etmekten çekindiğimiz oluyor. Bu anlayışı mahkum etmemiz ve gençlik kitleleriyle daha sıkı ilişki kurmamız gereken bir dönemdeyiz. Kitle içinde pratikler örgütleme, tartışmalar yapma, ideolojik, politik okumaları sürece göre yoğunlaştırmalıyız. Şimdi daha enerjik, daha kararlı, daha yoğun bir çaba içinde olmalıyız.