Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetleri'nin işgal edilmiş toprakları kurtarmak ve faşistlerden arındırmak için Rusya'nın desteği ile başlattıkları savaş sürüyor. Savaşla birlikte, iki Halk Cumhuriyeti ve Rusya, bütün emperyalistleri ve onların sadık hizmetkarları olan tüm gerici, faşist devletleri karşılarında buldular.
Böylece, doğrudan ya da dolaylı, bütün bu güçler savaşa bulaşmış oldular. Şimdi bütün güçleriyle seferber olmuş, Ukraynalı “Neonazi” denen faşistlere her türlü silahı sağlamaya çalışıyorlar. İngiliz-ABD-AB öncülüğündeki dünya gericiliği bu çaba ve politikalarıyla açık ve fiili bir dünya savaşını kışkırtıyorlar.
Emperyalistler, bir dünya savaşının hazırlığına başlayalı yıllar oluyor. Bu hazırlıkları, bu köşede, sayısız kez ele aldık, işaret ettik, uyarılarda bulunduk. Ukraynalı faşistler de, çenelerine hakim olamadıkları zamanlarda bu hazırlıklara ilişkin itiraflarda bulunuyorlardı. En az bunlar kadar önemli bir itiraf da ABD'den geldi. Haberi veren internet sitesinin, CIA'nın yetiştirmelerine “direnişçi” sıfatını yakıştırması, onun nasıl bir Amerikancı olduğuyla ilgilidir. Yoksa, “direnişçi” dedikleri bu beslemeler düpedüz faşist tosuncuklardır.
Demek ki, savaş “mukadderdi”. Bundan kaçınmanın yolu, Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetleri ile birlikte Rusya'nın kafalarını, bir koyun uysallığı ile bıçağın altına uzatmalarıydı. İki Halk Cumhuriyeti, devrimci bir kararlılıkla, zaten her gün saldıran Ukraynalı faşistlerin topyekun bir saldırısını beklemek yerine, Rusya'nın da desteğini alarak, saldırıya geçtiler. Rusya ise, Ukraynalı faşistin açıkça itiraf ettiği saldırı hazırlıklarını beklemektense inisiyatifi elde tutarak saldırıya geçti.
Şimdi savaşın bitip bitmeyeceği, nereye doğru evrileceği, genişleyip genişlemeyeceği soru işaretleri olarak duruyor. Emperyalistler, özellikle de İngiliz emperyalizmi savaşı topyekun bir dünya savaşına çevirmek için ellerinden geleni yapıyorlar.
Savaş, tüm kapitalist dünya ekonomisinde sarsıntılar yarattı, yaratmaya devam ediyor. Emperyalist ülkelerin ve onların güdümündekilerin art arda sıraladıkları yaptırımlar, maliyetleri fırlattı. Kapanan hava sahalarının yarattığı ek maliyetler, petrol, doğalgaz, çeşitli hammade, fiyatlarının uçuşa geçmesi, “tedarik zincirindeki” aksamaların derinleşmesi, “yaptırım histerisinin” sonucunda üretimi durdurulan fabrikalar, bir anda işten çıkartılma tehdidiyle karşı karşıya kalan binlerce işçi...
Ekonomisi savaştan etkilenecek ülkelerin başında kuşkusuz Almanya geliyor. İşte bunu gösteren bir haber örneği:
“İlk zarar gören ülke Almanya oldu. Avrupalı otomobil üreticileri için Ukrayna'da elektrik kabloları üreten Alman Leoni AG şirketi iki fabrikayı kapattı ve 7.000 çalışanını eve gönderdi. Bu nedenle Volkswagen AG, ana elektrikli araç üretiminin bulunduğu doğu Almanya'daki Zwickau'daki fabrikalarda ve Dresden'deki başka bir fabrikada üretimi durdurur. VW, geçici olarak 8.000'den fazla işçiyi işten çıkarmak zorunda kalacağını söyledi. Çelik endüstrisi için önemli bir demir cevheri pelet ihracatçısı olan Ukrayna'da varlıkları bulunan madencilik şirketi Ferrexpo, bunları Ukrayna'ya sevk etmeyi durdurdu.”
Emperyalistler, savaşın ekonomileri üzerindeki yıkıcı etkilerinin bir kısmını bağımlı ülkelere yıkma olanağına sahip olsalar da bu etkilerden yakalarını tümden kurtarmaları mümkün olmayacak. Artan bir yoksulluk, ekonomik yıkım, işsizlik emperyalist ülkelerin emekçi sınıflarını bekliyor. Savaş, yayılma ve emperyalist devletlerin topraklarına sıçrama eğilimi gösteriyor. Rusya'nın nükleer savaş kartını göstermesi, ABD dahil tüm emperyalistlere geri adım attırmış olsa da, bu ihtimal tümden ortadan kalkmış değil.
Emperyalistler, şimdilik, mayın tarlasına sürdükleri faşist Ukrayna devleti üzerinden Rusya ile dolaylı bir savaş yürütüyorlar. Ukrayna'yı, hem Ukrayna devletini hem de Ukrayna'daki faşist çeteleri akla gelebilecek her türlü silahla donatarak cesaretlendiriyorlar; aslında hiçbir şey olan “komedyen”e bir şey olduğu duygusunu veriyorlar, böylece savaşı uzatmaya çalışıyorlar. Ama savaşın uzaması, etkilerinin de derin ve yıkıcı olmasına yol açacak. Hesaba katmadıkları “ufak” nokta bu.
Savaşın ilk gününde söyledik: Bu savaşı istemeyenlerin başında Rusya'nın “oligark” denen hırsızları geliyor. Bu hırsızlar takımı emperyalistlerle bir çatışmaya değil, işbirliğine; emperyalist ekonomilerle entegrasyona ihtiyaç duyuyorlar. Bunun için, Rusya'nın başlattığı savaşa karşılar ve savaşın bitmesi için Kremlin üzerine ellerinden gelen baskıyı uyguluyorlar. Bunlara, kendisi önemsiz bir figür olmakla birlikte, sembolü olduğu güçler bakımında bir anlam ifade eden “Navalny”nin takipçilerini eklemek gerek. “Nobel Barış Ödüllü” Muratov bunlardan biri.
Şu bir olgudur artık: Rusya'da kapitalizmi ihya etmeye çalışan bu oligarklar, daha doğru bir ifadeyle, bu burjuvalar, bir yandan bizzat emperyalistlerin bunların servetinin bir kısmına el koymalarıyla, diğer yandan Rusya'da, halk arasında, emperyalistlere ve bilumum gerici güçlere karşı artacak olan düşmanca duygular yüzünden eskisi kadar rahat olamayacaklar.
Faşizme, emperyalizme ve kapitalizme karşı duygu, düşünce ve mücadele isteği dünden çok daha güçlü...