Ne çok tanık olduk bütün bir “devlet görevlileri” ekibi başta, koca bir kasabanın erkeklerinin çocuklara organize tecavüzüne! “Şahsiyet” dizisi birilerinin düş dünyasından doğmadı. Tersine, yaşamın içinden süzülüp geldi. Halkın acılarından, kadın düşmanlığından, “örgütlü kötülüğün” özellikle Kürdistan’da vücut bulmuş halinden, bir “savaş yöntemi” olarak kullanılan tecavüzün sıradanlaşmasından, toplumu çürütmesinden... süzülüp geldi.
Gencecik İpek’in katlinin acısı taze daha. “Milli kahraman” tecavüzcü Musa Orhanlar elini kolunu sallayarak dolaşıyor. O zaman da söyledik, bu vaka münferit değil. Bir devamlılığı olan anlayışın, bir örgütlenmenin, bir “kültürün” tekil örneği sadece. 90’lı yıllar boyunca örneklerini çokça gördüğümüz bir “geleneğin” güncel versiyonuydu, o kadar!
Şimdi de Batman Gercüş, uzman çavuşu, polisi, korucusu... 27 insan müsveddesi erkek, 15 yaşında bir çocuğa tecavüz haberleriyle sarsılıyor. Cümle “devlet görevlisi” fail olarak olayın içinde. Bunlar sadece yansıyanlar. Kim bilir başka kimler var.
Olay Jin News’in ısrarlı çabalarıyla “haber” olabildi, üstünün örtülmesinin önü alındı. Tecavüz mağduru çocuğun daha önce 2 defa gebe kaldığı, bu vahşetin “herkesin bildiği bir sır” olduğu ve bu “örgütlü kötülük” diyarında elbirliği ile herkesin susturulduğu söyleniyor. Ve tabii başsavcılık tüm bu iddiaları yalanlıyor: “Soruşturmada şu ana kadar kamu görevlisi olan herhangi bir şüpheli tespit edilmemiştir. Konu ile ilgili soruşturma süreci titizlikle devam ettiği hususları, kamuoyuna saygıyla duyurulur.”
Valisinden kaymakamına, savcısından hakimine devletin temel görevi bu zaten: yalanlamak, olayları örtbas etmek. Tıpkı Hakkari’de öldürülen çocuk için “havaya ateş açıldı” denmesi, helikopterden atılma olayında “kayalıklardan düştü” denmesi, yahut trafikte tartışma yüzünden polis tarafından vurulan yurttaşlar için “öldürücü olmayacak tarzda hafif yaralanmış” denmesi gibi!
Gercüş’te 15 yaşındaki çocuğa tecavüz davasında iki kişi tutuklandı. En az 27 kişinin adı geçiyor ama dava dosyasında yalnızca 11 kişinin adı geçirildi. Daha baştan en az 16 erkek (polisler, korucular, ordu mensupları...) korumaya alındı bile.
Olayı araştıran ve haberleştiren gazeteci arkadaşlarımız özel harekat polislerince takip edildiler, “Kimsin, niye buradasın, neyi araştırıyorsun, ilçeye neden geldin” diye “usulünce” sorgulandılar! Her zaman olduğu gibi, bu insanlık suçunu işleyenler, bu aşağılık müsveddeler değil, olayın açığa çıkmasını sağlayanlar baskı ve tehdit altına alınıyor, olaylar örtbas ediliyor.
Tecavüz, fuhuş, uyuşturucu... sadece “para kazanma” yöntemi değil Kürdistan’da. Tüm bunlar ayrıca bir devlet politikası olarak, bir “savaş yöntemi” olarak örgütleniyor, uygulanıyor. Faşist devlet çok iyi biliyor ki, Kürt kadını özgürlük mücadelesinden kopartılmadan Kürt halkının özgürlük mücadelesi durdurulamaz. Musa Orhanlar bu yüzden korunup kollanıyor, koca koca kasabalar, kentler, bu yüzden fuhuş ve uyuşturucu batağına dönüştürülüyor. Mülki idare amirleri, savcı ve yargıçları, ordu mensupları, polisleri, korucuları, gerektiğinde rapor düzenleyen hastane ve doktorları... hepsi ama hepsi bu suçun ortaklarıdırlar. Bilinçli, planlı...
Kar etmeyecek bu zulmünüz de. Yenileceksiniz! Tecavüzcülerinizle birlikte yok olup gideceksiniz.